Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/190 E. 2022/561 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/190 Esas
KARAR NO : 2022/561
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2022
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Şti.’ye karşı davalı … Şti. Tarafından Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, işbu icra dosyasına dayanak yapılan borcun … tarihli alacağın temliki sözleşmesi olduğunu, temlik sözleşmesi ile üçüncü kişi … Şti.’nin … en son işlem tarihli cari hesap hareketleri ve ekstresi ile cari hesaba dahil edilen … numaralı faturaya konu alacının tamamını …-TL bedele ferileri ve teminatları ile birlikte davalı … Şti. ‘ye temlik ettiğini, sözleşmede müvekkilinin temlik eden üçüncü kişi konumundaki … Şti.’ye temlik sözleşmesine konu edilen faturaya yönelik herhangi bir borcunun bulunmadığını, işbu faturaya konu ürünlerin müvekkil şirkete teslim edilmediğini, işbu faturanın … Şti.’nin kapanmadan önceki son faturası olduğunu, müvekkili tarafından … Şti.’ye karşı Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, takip tarihinin … olduğunu, davalı tarafından başlatılan Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibinin tarihinin ise … tarihi olduğunu, davalı şirketin borçtan kurtulmak adına … tarihli muvazaalı temlik sözleşmesini akdedilerek söz konusu takibi başlattıklarını, sözleşmede temlik eden olarak adı geçen … Şti.’nin resmi kayıtlarda adı geçen yetkilisi tarafından yapılmadığını, bu yüzden sözleşmenin yok hükmünde olduğunu, takibin tedbiren durdurulmasını, davanın kabulü ile müvekkilinin Antalya … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına konu edilen faturaya bağlı temlik sözleşmesi sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli olarak icra takibine geçen davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatıyla cezalandırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, davacının … Şti.’den aldığı malların teslim edildiğini, faturaların davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, faturaya … gün içerisinde itiraz edilmediğini, temlik işleminin yetkili kişi tarafından yapıldığını, davacının müvekkile karşı haksız şekilde icra takibine giriştiğini, davanın reddine, kötü niyetli açılan işbu dava sebebi ile müvekkilin alacağının sürüncemede bırakılması sebebiyle ile takip konu bedelin &20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkil lehine tazminata hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… tarihli tensip tutanağının … numaralı ara kararı ile; Davacı vekilinin icra takibinin tedbiren durdurulması talebinin; icra takibinden sonra İİK’nın 72/3 maddesinin 1. cümlesi uyarınca takibin tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilemeyeceğinden reddine, ancak İİK’nın 72/3 maddesinin 2. cümlesi uyarınca dava değeri olan …-TL’nin %15’i tutarındaki …-TL nakdi teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi veyahut kesin ve süresiz teminat mektubu ibraz edilmesi karşılığında davacı yönünden icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Dosya içerisine; davacı tarafça ibraz edilen temlik sözleşmesi ve fatura sureti ile Antalya Kurumlar Vergi Dairesinin cevabi yazıları dosyamız arasına konulmuş, Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyaları celp edilmiştir.
Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Uyuşmazlık; davacının, … tarihli alacağın temliki sözleşmesine konu … numaralı, … tarihli …-TL bedelli faturadan dolayı temlik edene herhangi bir borcu bulunup bulunmadığı, faturaya konu malların davacıya teslim edilip edilmediği, davacının, davalı ile dava dışı … Şti. arasında imzalanan … tarihli alacağın temliki sözleşmesinin temlik edenin yetkili temsilcisi tarafından imzalanmadığını belirterek geçersiz olduğunu ileri sürüp süremeyeceği, sözleşmenin geçerli olup olmadığı, neticeten davacının icra takibi nedeniyle dava tarihi itibariyle davalı temlik alana borçlu olup olmadığı ve miktarına ilişkindir.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı … Şti. Tarafından davacı borçlu … aleyhine toplam …-TL alacak için ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin borçluya … tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … Şti. aleyhine toplam …-TL alacak için ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin borçluya … tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin … tarihinde borca itiraz ettiği, … tarihinde takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Antalya Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğünün … ve … tarihli cevabi yazılarının incelenmesinde, temlik sözleşmesine konu faturanın dava dışı temlik eden tarafından BS formlarının, davacı tarafından BA formlarının vergi dairesine bildirildiği anlaşılmıştır.
Alacağın temliki, mevcut bir alacağın alacaklısının değişmesi işlemidir. Alacaklının bir borç ilişkisinden doğan alacağını borçlunun rızasına gerek olmadan bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesine alacağın temliki adı verilir (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 23. Baskı, Ankara 2018, s.1252).
Alacağın temliki, sözleşme tarihinde uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. ( 818 sayılı B.K. m.162 vd.). 6098 sayılı Kanun’un iradi devri düzenleyen 183. maddesinde; “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez”, Şekli başlıklı 184. maddesinde ise; “Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Alacağın devri sözü verme, şekle bağlı değildir.” hükümleri mevcuttur.
Şu hâle göre 6098 sayılı TBK’nın 184. maddesinde alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliği sadece yazılı şekle tabi tutulmuş olup resmî şekle bağlanmamıştır. Dolayısıyla yazılı şekilde düzenlenmiş olması şartıyla, bir kimse bir başkasından olan alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir, böyle bir sözleşme alacağın temliki hükmünde olup, hukuken geçerlidir.
Aynı Kanunun 185. maddesinde; “Alacağın devri kanun veya mahkeme kararı gereğince gerçekleşmişse, bu devir özel bir şekle ve önceki alacaklının rızasını açıklamasına gerek olmaksızın, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.”
Bu hükümlerden de açıkça anlaşılacağı üzere, alacağın temliki; bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikal etmektedir.
Eğer alacaklı, alacağını bir başkası vasıtasıyla tahsil ettirmek isterse, bu kimseye tahsil yetkisi verecek yerde alacağını ona temlik eder ki, bu hâlde alacağın temliki tahsil maksadıyla yapılmış olmaktadır. Alacaklı, mevcut bir borcu için teminat olmak üzere alacağını kendi alacaklısına rehnedeceği yerde ona temlik ederse, bu hâlde alacağın temliki teminat maksadıyla yapılmış olur.
Alacağın temlikinin rızai, kazai ve kanuni olmak üzere başlıca üç çeşidi vardır:
Rızaî temlik; alacağın temlik eden ile temellük eden arasında yapılan bir anlaşmayla temlik edilmesidir ki 6098 sayılı TBK’nın 183- 194 maddelerinde düzenlenmiş olan temlik nev’i de budur.
Kanunî temlik; alacağın muayyen vakıaların gerçekleşmesi üzerine kanundan ötürü bir başkasına temlik edilmesidir ki, bunun en tipik misalini ölüm vakıasının gerçekleşmesi hâlinde ölen kimseye (murise) ait alacakların kanundan ötürü mirasçılara intikâl etmesi teşkil eder. Burada alacaklar, rızaî temlikteki gibi bir hukukî muameleyle değil, kendiliğinden intikâl etmektedirler.
Kazaî temlik ise; alacağın bir mahkeme hükmüyle temlik edilmesidir. Meselâ mirasçılar mirasın taksiminde anlaşamadıkları için mahkemeye başvurarak taksimin hâkim tarafından yapılmasını talep ettikleri takdirde hâkim, bu talep üzerine hisseleri teşkil edip mirasçılara tahsis eder. İşte hâkimin tahsis ettiği bu hisseler içinde bulunan alacaklar mirasçıya mahkeme hükmüyle intikal etmiş olurlar.
Alacağın temlikin söz konusu olabilmesi için, evvelemirde temlik edilecek bir alacağın mevcut olması gerekir. Kural olarak, bütün alacaklar temlik edilebilir. Böylece hâlen iktisap edilmiş (kazanılmış) bir alacak kadar ileride iktisap olunacak bir alacak da; keza muaccel bir alacak kadar bir vadeye veya şarta bağlanmış olan alacaklar da temlik olunabilir. Alacağın hukukî muameleden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya doğrudan doğruya kanundan doğmuş olmasının da bir önemi yoktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Esas, … Karar sayılı ilamında, alacağın temliki sözleşmesinin bağımsız mahiyette bir sözleşme olduğu ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade edeceği belirtilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Tarih, … Esas … Karar Sayılı ilamında, “… davalı tarafından form BA belgeleriyle vergi dairesine bildirildiği, bu nedenle söz konusu faturanın ve fatura içeriği malzemenin teslim edildiğinin kabulü gerektiği…” belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı, davalı ile dava dışı … Şti. arasında imzalanan … tarihli alacağın temliki sözleşmesinin temlik edenin yetkili temsilcisi tarafından imzalanmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, sözleşmeye konu … numaralı, … tarihli …-TL bedelli faturadan dolayı temlik edene herhangi bir borcu bulunmadığını, faturaya konu malların kendisine teslim edilmediğini, dolayısıyla davalıya borçlu olmadığını belirterek eldeki menfi tespit davasını ikame etmiştir.
Davalı ile dava dışı … Şti. Arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve sözleşmenin tarafları açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacı temlik alan davalıya karşı sözlemenin geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Temlik sözleşmesinde, temlik eden konumundaki … Şti. bu davada taraf değildir. Davacı anılan sözleşmede temlik eden şirkete husumeti yöneltmemiş, temlik alan davalıya karşı sözlemenin geçersiz olduğu da belirtilerek iş bu davayı açmıştır. Yukarıdaki yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliği sadece yazılı şekle tabi tutulmuş olup borçlunun rızasına gerek yoktur. Davacı tarafça, sözleşmeye konu fatura alacağının temlik eden tarafından da tahsil edilmeye çalışıldığı veya temlik eden tarafından sözleşmenin geçersiz olduğunun ileri sürüldüğüne yönelik bir iddia ve ispat da bulunmamaktadır. Alacak, temlik edilmekle temlik edenin malvarlığından çıkarak temellük edenin mamelekine dahil olur; buna karşılık temlik edenin «alacaklı» sıfatı da artık son bulur, onun yerini temellük eden alır. Böylece temlik eden, borçludan edimini ifa etmesini talep edemeyeceği gibi, borçlu tarafından vâki olan ifayı da kabul edemez. Borçlu, edimini bundan böyle «temellük edene», yani «yeni alacaklı»sına ifa etmekle mükelleftir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Esas, … Karar sayılı ilamı). Dolayısıyla davacının sözleşmenin geçersiz olduğuna yönelik beyanlarına itibar edilmemiştir.
Davacı, dava dışı … Şti. ile akdi ilişkiyi ve mal teslimini kabul etmese de takip ve dava konusu edilen faturayı form BA belgeleriyle vergi dairesine bildirdiği, bu nedenle söz konusu akdi ilişkinin ve fatura içeriği malzemenin davacıya teslim edildiğinin kabulü gerektiği, davalı temlik sözleşmesine konu edilen faturadan dolayı davacıdan alacaklı olduğunu ispat etmesine rağmen davacı fatura bedelinden dolayı borcu olmadığını ispat edemediği, davacı ödeme defiinde bulunmadığından ve itirazının da sadece bu faturaya yönelik olmasından dolayı usul ekonomisi gereği ticari defterler üzerinde inceleme yaptırılmayarak davanın reddine, yargılama sırasında İİK’nın 72 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve uygulandığı anlaşılmış olmakla, İİK’nın 72/4 maddesi uyarınca davalı lehine tazminata hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Dava konusu …-TL alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken …-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan …-TL harcın mahsubu ile bakiye …-TL harcın karar kesinleştiğinde istem halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan …-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/06/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)