Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/815 E. 2022/441 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/815
KARAR NO : 2022/441
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Antalya … Tüketici Mahkemesinin … tarih, … Esas- … Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen ve eldeki esasa kaydı yapılan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’a karşı davalı … tarafından Antalya … İcra Dairesinde … Esas sayılı dosya ile haksız bir takip başlatıldığını, müvekkilinin ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yasal süresi içinde borca itiraz edemediğini ve takibin kesinleştiğini, ancak müvekkilinin davalıya karşı herhangi bir borcu olmadığını, davalı tarafından açılan takibin dayanağı olarak taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin gösterildiğini, ancak söz konusu sözleşmenin kurulumunda müvekkilinin iradesinin sakat olduğunu, dava dışı … ve …’ın kredi çekmek maksadıyla davalı … başvuruda bulunmasına rağmen sicillerinin uygun olmaması sebebiyle kendilerine kredi çıkmadığını, bunun üzerine … ve …’ın, müvekkilini kandırarak ortak olmak istediklerini, beraber iş yapabileceklerini beyan ederek müvekkiline davalı … kredi çekmesi için başvuru yaptırdığını, başvuru sonucunda … üzerine kayıtlı tırların üzerine birinci sıradan rehin işlemi tesis edilmesinin şart koşulduğunu, bu süreçte kredi alınmasını tamamen … ve …’ın takip ettiğini, kredi alabilmek için resmi belgede sahtecilik yaptıklarını, kredi alınması için gereken şartlar sağlanmamasına rağmen yapılan sahtecilik ile müvekkili adına kredi çektiklerini, müvekkilinin kusuru olmadığının Antalya … Ağır Ceza Mahkemesi … Esas, … Karar sayılı dosyası ile tespit edildiğini, müvekkilinin iradesinin üçüncü kişiler tarafından aldatma ile sakatlandığını, müvekkilinin, davalıya herhangi bir borcu bulunmamasına rağmen açılan haksız takibin müvekkili açısından durdurulması ve iptal edilmesinin gerektiğini beyanla müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile Antalya … İcra Dairesi … Esas sayılı icra takibinin iptaline ve kötü niyetli davalı tarafın takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’un müvekkili … aracılığıyla … nolu kredi ile …TL işletme kredisi kullandığını, kredi sözleşmesini bizzat kendisi imzaladığını ve krediyi kendisinin kullandığını, icra dosyası içeriğindeki dayanak kredi sözleşmesinde bu durumun açıkça ortada olduğunu, dava konusu kredide, davacı … tarafından kullanılan işletme kredisine davacı ve davalı … tarafından kefalet verildiğini, uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olması sebebiyle görevsizliğine karar verilmesini ve davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline karşı davalı … tarafından Antalya … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosya ile haksız bir takibin başlatıldığını, müvekkilinin ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yasal süresi içinde borca itiraz edemediğini ve takibin kesinleştiğini ancak müvekkilinin davalıya karşı herhangi bir borcunun olmadığını beyanla müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline ve kötü niyetli davalı tarafın takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu krediyi bizzat kendisinin imzaladığını ve krediyi kendisinin kullandığını, dava konusu kredide herhangi bir sahtecilik söz konusu olmadığını, sahtecilik yapılan işlemin kredinin teminatı olacak araçların rehin belgelerinde yapıldığını, Antalya … ACM’ nin … Esas sayılı dosyasında da bunun tespit edildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ve birleşen dava; davacı … üyesi tarafından … karşı icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Uyuşmazlık; davacının kredi sözleşmesi yapma iradesinin sakatlanıp sakatlanmadığı, bunu davalı … karşı ileri sürüp süremeyeceği, takip konusu alacak ve ferilerinden borçlu olup olmadığı ve işletilen faiz oranın yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Dosya içerisine, davalı … tarafından … özlük dosyası, ayrıca taahhütname, sözleşme, dekont, ödeme planı suretleri ibraz edilmiş, Antalya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası sureti ile Antalya … İcra Dairesinin … sayılı dosyası sureti celp edilmiştir.
İbraz edilen sözleşmenin incelenmesinde, … A.Ş … Şubesi ile davacı arasında … tarihli …-TL limitli kredi sözleşmesi imzalandığı, … , …’ ü ve …’ un sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıkları anlaşılmıştır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlular …, … ve … aleyhine kredi sözleşmesine istinaden …-TL asıl alacak, …-TL faiz olmak üzere toplam …-TL alacak için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Tarafından borçlular …, …, … aleyhine, … tarihli … kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağa istinaden; …-TL asıl alacak, …-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam …-TL alacağın, asıl alacağa işleyecek yıllık %20 faizi ile birlikte tahsili için icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği, borçlu …’ ın süresinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu anlaşılmıştır.
Antalya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; katılanların …, …, …, sanıkların …, …, …, … ve … olduğu, suçun Özel Belgede Sahtecilik, Resmi Belgede Sahtecilik, Banka veya Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken ve Krediyi Sağlamak Amacıyla Dolandırıcılık olduğu, suç tarihinin … olduğu, yargılama neticesinde sanıklar …, … ve … hakkında dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve özel belgede dahtecilk suçlarından delil yetersizliğinden beraat, sanıklar … ve … hakkında resmi belgede ve özel belgede sahtecilik suçlarından ayrı ayrı mahkumiyetlerine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bir hukuki işlemin geçerli ve amacına uygun hukuki sonuçlar doğurabilmesi için o hukuki işlemi yapan kişi veya kişilerin sağlıklı bir şekilde oluşmuş iradelerinin bulunması ve yine bu iradelerinin istenilen hukuki sonuca uygun şekilde açıklanması gerekmektedir. İrade bozukluğu kavramının iki farklı yönü bulunmakta olup, bunlardan ilki iradenin henüz oluşum evresindeki sakatlık, diğeri ise iradenin açığa vurulması (beyanı-bildirimi) evresinde meydana gelen sakatlıktır.
İrade bozukluğu hâlleri 6098 sayılı TBK’nın 30 ila 39. maddeleri arasında “Yanılma”, “Aldatma” ve “Korkutma” başlıkları altında düzenlenmiştir.
Yanılma (hata); irade ile beyan arasında istemeyerek meydana gelen bir uyumsuzluk halidir. Aldatma (hile) ise genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı korumak yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise kasıtlı olarak yanıltma söz konusudur.
Türk hukukunda irade bozukluğuna bağlanan yaptırım ise bir kesin hükümsüzlük ( butlan) hâli değildir. İrade bozukluğuyla yapılan sözleşmelerin, iradesi hata, hile veya ikrahla sakatlanan kimseyi bağlamayacağı öngörülerek, bu kişiye belli bir süre içerisinde kullanabileceği iptal hakkı tanımıştır.
Kanun, esaslı olmayan hataların sözleşmenin iptaline yol açmasını ise kabul etmemiştir. Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz ( TBK. m.30, BK. m.23). Ancak taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu sözleşme yapmışsa, yanılma esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir (TBK. m. 36/1, BK. m. 28/1).
Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır (TBK. m. 39/1). Buradaki süre Hukuk Genel Kurulunun … tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da belirtildiği üzere hak düşürücü süre niteliğinde olup, hak düşürücü sürenin de Kanunun açık hükmü uyarınca hata ve hilenin/yanılma ve aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağı kuşkusuzdur. İradesi sakatlanan tarafın hata veya hileyi öğrendiği andan itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmesi veya verdiği şeyi geri istemesi zorunludur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının, iddiasına göre dava dışı arkadaşları … ve …’ın yönlendirmesi ve …’ın araçlarının üzerine ipotek konularak teminat verilmesi ile … A.Ş … Şubesi’nden … tarihli …-TL limitli kredi sözleşmesi yapmak suretiyle kredi kullanarak dava dışı arkadaşlarına verdiğini ancak kredi kullanma iradesinin sakatlandığını ve bu nedenle kredinin ödenmemesi üzerine kefalet kapsamında borcu ödeyerek banka yerine geçen davalı … borçlu olmadığının tespiti için eldeki davayı ikame ettiği, iddianın ileri sürülüşü ve dayanılan sebeplere göre davalı … kredinin sözleşmesinde kefil sıfatı ile var olduğu, davacının iradesinin sakatlanmasında davalı … bir rolü olmadığı gibi davacının iradesinin nasıl sakatlandığına ilişkin dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların dava dışı arkadaşları ile aralarında yaptığı ortaklık hususuna ilişkin olduğu, hata olarak nitelendirilemeyeceği, araç ipoteğinin verileceğinin belirtilmesine rağmen banka alacağının sırasına ilişkin sahtecilik yapılması aldatma olarak kabul edilecek olsa dahi irade sakatlığı hallerinde bir yıllık hak düşürücü sürenin geçerli olduğu ve irade sakatlığına konu işlemin tarafının davalı … olmadığı, … davacının iradesini sakatlamaya yönelik bir eylemi bulunmadığı, kredi işleminin davacı adına yapıldığı ve dava dışı bankanın ödemeyi davacının hesabına yaptığı, sonrasında davacının aldığı parayı kime verdiğinin eldeki davanın konusunu teşkil etmediği bu nedenle ileri sürülen hususların davacının kredi borcunun bulunmadığı anlamına gelmeyeceği anlaşılmakla sübut bulmayan davanın ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın ve birleşen davanın ayrı ayrı REDDİNE,
2-a) Ana davada alınması gerekli …-TL maktu harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
2-b) Birleşen davada alınması gerekli …-TL maktu harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-a) Ana Davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
3-b) Birleşen Davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-a) Asıl dosyada davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan …-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
4-b) Birleşen dosyada davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan …-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-a)Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan …TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği davacıdan alınarak HAZİNEYE gelir KAYDINA,
5-b) Birleşen davada Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan …TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği davacıdan alınarak HAZİNEYE gelir KAYDINA,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.31/05/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)