Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/761 E. 2022/284 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/761
KARAR NO : 2022/284
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/10/2021
KARAR TARİHİ : 30/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının davalı satıcıdan hurda araç satın aldığını, aracı otoparkta muhafaza ettiğini, otoparkta emniyet birimlerince yapılan kontrolde aracın şase numarasının değiştirilmiş olması sebebi ile el konulduğunu, davalının davacıya şase numarası değiştirilmiş olan aracı gizli ayıplı olarak sattığını, ayıptan bu şekilde haberdar olan davacının ayıbı derhal davalı satıcıya bildirdiğini, davalının kötü niyetli olarak ve ayıbı gizleyerek satması sebebi ile davacının zarara uğradığını, aracı parçalarına ayırıp satmak sureti ile kazanç elde etmeyi amaçlayan davacının hem zarara uğradığını hem de bu kazançtan mahrum kaldığını beyanla davacının fiili zararı … TL, hurda aracı parçalayıp satamadığı için yoksun kaldığı kazanç tutarı … TL olmak üzere şimdilik belirsiz olan … TL maddi tazminatın … tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Tartışılması, Değerlendirilmesi ve Ulaşılan Kanaat:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın maddi tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Dava 6502 sayılı kanunun 73/4. maddesi gereğince basit yargılama usülüne tabi olduğundan ve HMK 320/1 maddesi gereğince mümkün olan hallerde taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinde karar verilebileceğinden, dosyadaki deliller karar vermeye yeterli olmakla, takdiren duruşma açılmasına gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı vekili tarafından, davacının davalıdan hurda olarak satın aldığı ve parçalarını satmak sureti ile kazanç elde etmeyi amaçladığı aracın gizli ayıplı olduğu iddiası ile uğramış olduğu maddi zarar ile kazanç kaybının davalıdan tahsili istemi ile eldeki dava açılmış ise de; tüm dosya kapsamından ve dosyada mevcut satış ilanlarından da anlaşıldığı üzere davacının hurda olarak satın aldığı aracın parçalarını ayrı ayrı ilana koymak sureti ile kazanç elde etmeyi amaçladığı, davaya konu talebinin de bu kazançtan kaybettiği tutara ilişkin olduğu, 6502 sayılı yasanın 3/k maddesinde tüketicinin “bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişi” olarak tanımlandığı, ancak davaya konu aracın ticari kazanç elde etmek amacıyla davalıdan satın alındığı, bu halde davacının 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici konumunda olmadığı, 6502 sayılı yasanın 73/1 maddesi uyarınca tüketici mahkemelerinin tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmakla görevli olduğu, davacı tüketici konumunda olmadığından davaya bakmakla tüketici mahkemesinin görevli olmadığı anlaşılmakla dava dilekçesinin reddine karar verilerek dosya Ticaret Mahkemelerine tevdi edilmek üzere tevzi bürosuna gönderilmiş olup, tevzi bürosunca yukarıda esası yazılı dosya numarasına kaydı yapılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: dosyada ticari arabuluculuk dava şartı yerine getirilmemiş olup davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, davacının hasarlı aracı satın aldığı portalda ihaleye sunulan araç ve sair emtiaların nitelik, beyan ve koşulları hakkında sorumluluğun müvekkili firmaya ait olmadığını, bu kapsamda müvekkilinin dava konusu talepler çerçevesinde hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilline husumet yönlendirilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin sigorta ve filo şirketlerinin ağır hasara uğramış olan araçlarını kendisine iletilen bilgilere istinaden internet ortamında ihalesini yaparak hasarlı hali ile değerinin tespit edilebilmesi için teklif toplama işlemine aracılık eden bir firma olduğunu, müvekkilinin, toplamış olduğu tekliflere istinaden sigorta ya da … şirketi tarafından pert olarak işlem görmesine karar verilen araçların da araç sahibi tarafından satılmasına aracılık ettiğini, mezkur portalın sahibi olan müvekkilinin, sigorta şirketlerince kendisine yönlendirilen hasarlı/pert araçların satışında aracı firma pozisyonunda olup ihaleye sunulan araç ve sair emtiaların nitelik, beyan ve koşulları hakkında sorumluluğun müvekkili firmaya ait olmadığını belirterek sonuç olarak davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava: Tazminat davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen dikkate alınması gerekir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Asliye Ticaret Mahkemesi; dava konusunun değerine veya miktarına bakılmaksızın ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli özel bir mahkemedir. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine giren işlerin genel çerçevesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde düzenlenmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yeterli görülmüştür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … tarih …-…E. …K. sayılı kararı).
Tüm bu açıklamalar ve ortaya konulan yasal düzenlemeler karşısında somut olay incelendiğinde; Davacının … tarihinden itibaren mükellefiyet kaydının olduğu, davaya konu aracın satın alındığı tarih olan … tarihinde vergi kaydının bulunmadığı, dava tarihinde ise işletme hesabına göre defter tutan davacının … yılı gayrı safi hasılatının beyanname verilmemiş olması sebebi ile esnaf sınırının üzerinde olup olmadığı anlaşılmamıştır. Bu durumda davacının tacir sıfatının anlaşılamadığı ve bu durumda da görevli mahkeme genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olacağı; eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davalının tacir olmadığı ve her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili de olmadığından davaya bakmakla görevli mahkeme 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesi olduğu (Emsal Kararlar: Yargıtay 3.H.D. 2017/16735 E., 2019/5177 K., GAZİANTEP B.A.M. 13. H.D. 2019/549 E. 2020/991 K., DİYARBAKIR B.A.M. 4. H.D. 2020/443 E. 2020/404 K.) anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
*Davaya bakmaya Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğuna,
*Kararın kesinleşmesinden sonra 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
*Varsa artan gider avansının dosyaya aktarılmasına,
*2 haftalık süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde mahkememizce resen davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
2-6100 sayılı HMK’nın 331. Maddesi gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemeye gönderilmesi halinde görevli mahkemece değerlendirilmesine;
*Davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağından yargılama giderinin mahkememiz dava dosyası üzerinden karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/03/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)