Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/726 E. 2022/567 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/726 Esas
KARAR NO : 2022/567
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/04/2021
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibe konu borçların, … adresinde … adına kayıtlı … nolu abonenin … ile Kurumları arasında imzalanan protokol gereği …, …-…-…-…-…-…, …-…-…-…-…-…, …-…-…-…-…-…, …-…-…-…-…-…, …-… dönem borçlarının ödenmediğinin belirtilerek Kurumlarına devir edilen ancak ödenmeyen fatura borçları olduğunu, kurumlarına devir olan … nolu … adına kayıtlı abonenin, devir öncesi ve sonrası abone iptaline ilişkin yapılmış herhangi bir başvurusuna rastlanılamadığını, abone sahibi …’ya borçların ödenmemesi durumunda, hakkında hukuki işlem başlatılacağına dair ihbarnamenin mernis adresine bırakıldığını, takibe konu faturaların Kanun ve Yönetmeliklere uygun olarak düzenlendiğini, fatura ihbarnamelerinin abone adresine bırakıldığını, ödeme yapılmadığı için faturaların son ödeme tarihlerinden itibaren değişen oranlı gecikme zammı oranlarına göre gecikme zammı ve gecikme zammı K.D.V.’si hesaplandığını, borçlunun itirazının hiçbir sebebe dayanmadığını, takibi durdurmak amacıyla yapıldığını, davalının abonenin sahibi olduğunu, bir su abonesine ne şekilde tahakkuk yapılacağı, nasıl tebligat yapılacağı, ödeme şartları, ödenmeyen faturalara nasıl gecikme zammı uygulanacağı, bunların yanında abonenin sorumlu olduğu durumların Abone Sözleşmesinde ve Tarifeler Yönetmeliğinde belirlendiğini, abone sahibinin aboneliğini sürdüğü sürece, suyu ister kendisi ister bir başkası kullansın kullanılan suyun bedelini ödemekle yükümlü olduğunu, davalının abone sahibi olup abonesini iptal ettirmediğini ve iptali için müvekkili idareye başvurmadığını, abone sözleşmesi hükümleri gereğince, davalının takip konusu dönem borçlarını ödemekle yükümlü olduğunu, abonenin abone devredilmediği veya feshedilmediği sürece sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğu bulunduğunu, davalının itirazlarının hiçbir geçerli ve hukuki sebebe dayanmamakta olduğunu, takibi durdurmak amacıyla verildiğini, bu nedenle, … Esas sayılı dosyasına haksız yapılan itirazın iptaline ve icra takibinin kaldığı yerden devamına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, mahkeme harç ve giderleri ile birlikte avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce eldeki itirazın iptali davasının konusunu oluşturan T.C Merkezi Takip Sistemi … sayılı takip dosyasında gönderilen ödeme emrinin 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki Kanun uyarınca hazırlandığı, oysa sözkonusu kanunun kapsam başlıklı 2. Maddesine göre bu şekilde icra takip işlemlerinin sadece tüketiciye sunulan abonelik sözleşmelerinden kaynaklı mal ve hizmet alımları açısından geçerli olabileceği, (Benzer şekilde Van Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı) aboneliğin iş yeri aboneliği olması sebebiyle davalının tüketici konumunda olmaması nedeniyle bu kanuna göre yapılan takibin usulsüz olduğu anlaşıldığından açılan davanın usulden reddine dair verilen karar, davacı vekilince istinaf edilmiş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarih … Esas – … karar sayılı ilamı ile;”….7155 sayılı Kanun’un 2. Maddesi gereğince davacı hizmet sağlayıcı tarafından ticarethane niteliğinde su abonesi olan davalı aleyhine Merkezi Takip Sistemi üzerinden icra takibi başlatılması yasal bir zorunluluk olup, davacı tarafından usulüne uygun bir ilamsız takibin yapılması, takibe borçlu tarafından itiraz edilmiş ve itirazın tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasının açılmış olmasına ilişkin dava şartının bulunması nedeniyle, işin esasına girilip, tarafların delilleri toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun bir ilamsız takip bulunmasına ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usülden reddine karar verilmesi usül ve yasaya aykırı olmuştur;
Kabule göre de, mahkemece davalının tacir olup olmadığının araştırılarak davalının tacir sıfatının bulunmaması ve/veya davaya konu aboneliğin ticari işletmesiyle ilgili bulunmaması halinde uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kabul olunarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.” gerekçesi ile bozularak mahkememize gelmiş, mahkememizin yukarıdaki esas numarasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava; su aboneliğinden kaynaklanan alacağın tahsili için Merkezi Takip Sistemi’nin … Esas Sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık; mahkememizin görevli olup olmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, icra takibine dayanak teşkil eden faturalar nedeniyle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağının olup olmadığı, neticeten alacağın varlığı ile miktarı hususlarından ibarettir.
Bozma karar ilamından sonra Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığına, Serik Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığına, Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Serik Vergi Dairesine, Serik Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkereler yazılmıştır.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nın 114/c maddesi uyarınca mahkemelerin görevi dava şartı olup, 115. maddesi uyarınca mahkeme dava şartlarının varlığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ve … tarihli müzekkere cevaplarında, … unvanı altında firma kaydına rastlanılmadığının bildirildiği, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin … tarihli, Serik Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın … tarihli müzekkere cevaplarında, davalı …’nın esnaf kaydının bulunduğu, … tarihinde vergi kaydını sildirdiği, … tarihinde de yönetim kurulu kararı ile oda kaydının silindiği belirtilmiştir.
Serik Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … tarihli müzekkere cevabında, davalının … tarihinde faaliyetini bıraktığı, basit usul ticari kazanç yönünden mükellef olduğu, … yılına ait vergi beyannamesini verdiği, … yılına ait vergi beyannamesini vermediği belirtilmiş, … yılına ait Yıllık Gelir Vergisi beyannamesi yazı ekinde gönderilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 11. Maddesinde; “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.”, 12. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 15.maddesinde de; “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır” düzenlemesi bulunmaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararına göre; Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Bu durumda; yukarıda açıklanan hususlar gözönünde bulundurularak tarafların tacir olup olmadığı hususu araştırılarak sonucuna göre görevli mahkemenin tayin edilmesi gerekmektedir. (Benzer şekilde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi … Esas, … karar)
Somut olayda; davalının ticaret siciline kayıtlı olmadığı, esnaf kaydının bulunduğu, dosyaya yansıyan işinin esnaf sayılma parasal sınırının altında kaldığı, faaliyetinin esnaf faaliyetini aşmadığı, bu nedenle tacir sıfatını taşımadığı, taraflardan biri için ticari olan işin diğeri için de ticari sayılmakla beraber, bu hususun görevli mahkemenin belirlenmesinde dikkate alınamayacağı, eldeki davanın TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı, bu itibarla, açılan davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davaya bakma görevinin Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu ve dava şartlarından olan görev hususunun yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği, düşünce ve yargısına varılmış ve dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna,
3-Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın davaya bakmakla görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Dosyanın süresinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda harç ve yargılama giderinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/06/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)