Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/702 E. 2022/254 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/702
KARAR NO : 2022/254
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/11/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkilinin de tebligat adresinde sebze fidesi üretimi ve ticareti yaptığını, her ne kadar ticaret siciline kayıtlı değil ise de yıllık alım ve satım tutarı itibariyle TTK.m.11/2 hükmüne göre tacir olduğunu, bilanço usulüne göre defter tuttuğunu, müvekkilinden geçmiş yıllardan beri toptan sebze fidesi alan davalının, gönderdiği çekler ve yaptığı kısmi ödemeler sonrası aralarında oluşan cari hesapta davacının lehine en son …TL bakiye alacak oluştuğunu, sipariş ettiği fideleri kendisine ait olduğunu bildirdiği ve kendi çalışanları olan sürücüler olduğunu ifade ettiği araç ve sürücüleri ile davcının iş adresinden teslim alan davalı …’in tahakkuk eden borcu nedeniyle aşamada yapılan görüşme ve yazışmalarda, davalının kalan borcu için çek vereceğini bildirmesine rağmen bir süre beklenen davalının oyalama yoluna gittiği anlaşıldığından, hakkında, faturalara bağlı, irsaliyelerle teslimi teyit edilen fideler tutarı …TL asıl alacak ve bu alacağa, aralarındaki mesaj ve yazışmaları ile ödeme talebi iletildiğinden, takipten önce işleyen avans faizi ile birlikte oluşan alacağın tahsilini temin için Antalya … İcra Dairesinin … Esasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itiraz dilekçesi ile takibi durdurduğunu, ayrıca icra dairesinin yetkisine de itiraz ettiğini, davalının adına olan işletmesinin unvanını değiştirerek aynı sicil numarası ile … Şirketi olarak kaydettirdiğini, aynı unvan ile faaliyetlerine devam ettiğini, bu nedenle tahsilde tekerrür olmamak üzere belirtilen şirket hakkında ayrıca Antalya … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında da ilamsız icra takibine girişildiğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olduğunu, bu nedenle de mahkemece her iki takip dosyası dikkate alınarak üçüncü kişiler dahil hak ve alacaklarına ihtiyati haciz kararı verilmesini, akabinde haksız itirazın iptaline, takibin devamına, takip konusu asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalından alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: … tarihli tensip tutanağının … nolu ara kararı ile yetkisiz mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararı usul ve yasaya aykırı olup, hukuka uyarlık göstermediğini, yetki, zamanaşımı, hak düşürücü süre, husumet ve hukuki yarara ilişkin itiraz ettiklerini, … tarihli dava dilekçesinde aleyhe hususları kabul etmediklerini, tensip tutanağı ile verilen hukuka aykırı ihtiyati haciz kararı ile yargılama yapılmaksızın, deliller toplanmaksızın, müvekkillerine savunma hakkı verilmeksizin, davacı tarafından haklılığa ilişkin makul ve makbul bir belge sunulmamaksızın, yaklaşık ispat yükümlülüğü dahi gerçekleştirilmeksizin, davacı tarafın yargılama neticesinde elde etmek istediği hukuki menfaatler hukuka aykırı tedbir kararı ile tasarrufuna sunulduğunu, yargılama yapılmaksızın doğrudan hüküm kurularak kararın infazına geçildiğini ve duruşma yapılmasına dahi gerek kalmadığını, bu kararın tensiben kaldırılması gerektiğini, dosyadaki usulsüz ve sebepsiz faturaların müvekkili … adına kesilmiş iken dosya ile ilgisi ve irtibatı bulunmayan şirket aleyhine de ihtiyati haciz kararı uygulanmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, davaya konu faturaların müvekkillerine tebliğ edilmediği gibi ticari defter ve kayıtlarında da mevcut olmadığını, bu hususun bilirkişi tarafından yapılacak inceleme neticesinde açıkça ortaya çıkacağını, bu yönüyle asıl alacağa, faize, faiz oranına, yetkiye itiraz ettiklerini, ayrıca müvekkillerinin ikametgahı … olup iş bu davaya bakmakla görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, yetkinin belirlenmesinde davalının ikametgahı esas alınacağından davacı vekilinin beyanlarını kabul etmediklerini, davacı vekili her ne kadar ihtiyati haciz istemiş ise de, davacının amacının para alacağını teminat altına almak olduğuna göre, HMK 33.maddesindeki “uygulanacak hukuk normunun resen hakimce tespit edilmesi ve uygulanması hakime aittir” ilkesi gereğince talep hakkında ihtiyati haciz hükümlerinin uygulanması ve bu hükümler çerçevesinde talebin değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca dava konusu itirazın iptali istemi olduğuna göre, HMK 389 maddesi gereğince ihtiyati tedbir sadece “uyuşmazlık konusu hakkında” verilebilmesi karşısında talebin ihtiyati tedbir olarak kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını belirterek açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: Faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağı için başlatılan takibe yönelik itirazın iptali davasıdır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça borçlu davalı aleyhinde toplam …-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu tarafça icra dairesine süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça borçlu davalı aleyhinde toplam …-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu tarafça icra dairesine süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Davalılar vekilince … tarihinde ihtiyati hacze itiraz dilekçesi sunulmuş, mahkememizce … tarihinde ihtiyati hacze itiraz duruşması yapılarak ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilleri mahkememizce verilen ihtiyati hacze itirazının reddine ilişkin kararı … tarihli istinaf dilekçesi ile istinaf etmiş, dosyaya bakan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarih … esas … karar sayılı kararı ile; “…Dava; itirazın iptali davası olup; istinaf edilen husus ilk derece mahkemesinin ihtiyati hacze itirazın reddine dair ara kararı hakkındadır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
2004 sayılı İİK’nın 257/1. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi muaccel, bir başka deyişle vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haciz koşulları düzenlemiş olup, muaccel olmayan/vadesi gelmemiş alacak yönünden ise ihtiyati haciz koşulları aynı yasanın 257/2. maddesinde ise; “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
İİK’nun 257/1. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borçlarının alacaklısının ihtiyati haciz talep edebileceği belirtilmiştir.
Yasa’nın 258. maddesinde “(1)ihtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. (2) Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir.” denilerek, alacaklıya, alacağını ve icabında haciz sebeplerini haklı kılacak delillerinin sunma yükümlülüğü getirilmiştir. Bu kapsamda alacaklı alacağını yaklaşık olarak ispatlamakla yükümlüdür.
Bu açıklamalara göre ihtiyatı haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür.
Hukukumuzda kabul edilen bir diğer geçici hukuki koruma kararı ise ihtiyati tedbir kararlarıdır. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı HMK’da 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 389. maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır” hükmü düzenlenmekle ihtiyati tedbir açıklanmıştır.
Amaç bakımından; ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla 6100 sayılı HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yoldur. İhtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. İhtiyati tedbirin konusu geniştir. Gerçekten ihtiyati hacze konu teşkil eden şeyler dışında bir şeyin yapılması veya yapılmamasına dair fiil ve hareketler ile bir şeyin teslimi veya bir paranın ödenmesi veya ödenmemesi gibi yükümlülükler de ihtiyati tedbirin konusu teşkil ederler.
Buna göre, konusu para olan alacağın tahsilini güvence altına almak için İİK’nın 257 vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz talep etmek mümkün iken, uyuşmazlık para alacağına ilişkin olsun ya da olmasın HMK’nın 389 maddesindeki koşulların bulunması halinde uyuşmazlık konusu ile sınırlı olmak üzere ihtiyati tedbir karar verilebilir. Uyuşmazlık konusu olmayan, alacağın tahsiline yönelik olarak borçlunun tüm taşınır ve taşınmazları ile 3. kişilerdeki hak ve alacak üzerinde HMK’nın 389 maddesi çerçevesinde ihtiyati tedbir talep edilemez. Koşulları var ise İİK’nın 257 vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz talep edilebilir.
Eldeki davada alacak para alacağı bulunmakla ihtiyati haciz talebine konu olabileceği, davacı yanca sunulan telefon yazışmaları, BA/BS formları, irsaliyeleri faturalara göre ” yaklaşık ispatı” var olarak kabul etmesi, şirketin nevi değişikliğini dikkate alarak ara karar oluşturmuş olması karşısında davalı /itiraz eden tarafın istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden esastan reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Tarih, … Esas … Karar Sayılı ilamında, “… davalı tarafından form BA belgeleriyle vergi dairesine bildirildiği, bu nedenle söz konusu faturanın ve fatura içeriği malzemenin teslim edildiğinin kabulü gerektiği…” belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2. Maddesinde bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılacağı, buna göre fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz ise de ticari defterlere kaydedilmiş olması malın teslim alındığı ve içeriğinin kabul edildiğine karine teşkil eder. Yine aynı madde uyarınca, faturanın içeriğine kanunda öngörülen süre içerisinde itiraz edilebilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 190. maddesinin 1. fıkrasında yukarıdaki düzenlemeye paralel olarak ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı belirtilmiştir. Yine anılı maddenin 2. fıkrasında kanuni bir karineye dayanan tarafın, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olduğu belirtilmiş; kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı tarafın kanuni karinenin aksini ispat edebileceği kabul edilmiştir.
Kanuni karine, belli bir vakıadan, belli olmayan diğer bir vakıa için kanun tarafından çıkarılan sonuçtur. Kanuni karineler de adi kanuni karine ve kesin kanuni karine olarak ikiye ayrılmaktadır. Adi kanuni karineler aksi ispat edilebilen karineler iken, kesin kanuni karinenin varlığı hâlinde karşı taraf bunun aksini ispat edemez (K., Baki: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ocak 2021, S. 244 vd.). Karinenin varlığı hâlinde, karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini ispatla yükümlüdür. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir. (Bakınız: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun … Tarih …/(…)…-… Esas … K. Sayılı ilamı)
6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir (Bakınız Yargıtay … Hukuk Dairesi … T. … E. … K. Sayılı ilamı).
Dosya arasına aldırılan ticaret sicil kayıtlarından da davalı … şahıs Şirketi … tarihinde tür değişikliği yaparak … unvanını aldığı anlaşılmıştır. Davalı şirketin basiretli bir tacir olarak tür değişikliği yapması durumunda, davalı gerçek kişinin, tür değişikliğinden önceki borcundan dolayı davacıya karşı sorumluluğunun devam etmektedir. Ayrıca hem tür değişikliği sonucu davalı borçlunun unvan değişikliğine gitmiş olması hem de her iki takip dosyasına konu alacağın ayn alacak olması sebebi ile tek bir vekalet ücretine hükmetmek gerekmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre: Davalı taraf, takibe itiraz dilekçesinde ödeme defiinde bulunmadığı gibi akdi ilişkiye de itiraz etmediği; her ne kadar borcunun olmadığını beyan etmiş ise de dayanağı faturaları form BA belgeleriyle vergi dairesine bildirildiği, bu bildirilen faturalar yönünde akdi ilişkinin ve fatura içeriği malzemenin teslim edildiğinin kabulü gerektiği, her ne kadar davacı taraf takibe kadar işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de davacının takipten önce davalıyı usulüne uygun şekilde temerrüde düşürdüğü sabit olmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, her iki takip dosyasındaki alacağın tek ve likit alacak olduğundan asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar davalı vekilinin … tarihli duruşmada alınan beyanında sevk irsaliyeleri ve faturaların sahteliği ile ilgili suç duyurusunda bulunduklarını belirmiş ise de, davalı tarafından düzenlenen BA formları ile malzemelerin teslim edildiği mahkemeizce kabul edildiğinden ve karara dayanak bu formlar/belgeler davalı tarafından düzenlendiğinden, soruşturma dosyası sonucunda oluşacak netice huzurdaki dosyaya etkili olmayacağı ve usul ekonomisi gereği soruşturma dosyası bekletici mesele yapılmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalıların Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ve … Esas sayılı takip dosyalarında yaptığı itirazın kısmen iptali ile,
Taksirde tekerrür olmamak kaydı ile,
Takibin …-TL asıl alacak üzerinden devamına,
…-TL asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalılar takipten önce temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz yönünden talebin reddine,
2-Sair hususların gerekçeli kararda belirtilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ‭…-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan …-TL harcın mahsubu ile bakiye …-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan …-TL başvuru harcı, …-TL peşin harç olmak üzere toplam …-‬TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti toplamından ibaret toplam …-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı gözetilerek hesaplanan …-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan …-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan …TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği ‭…-TL’sinin davalıdan, …-TL’ sinin davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
9-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.23/03/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)