Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/665 E. 2022/558 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/665
KARAR NO : 2022/558
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/06/2020
KARAR TARİHİ: 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesinin …esas sayılı dosyasına verilen Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …tarafından Antalya …İcra Müdürlüğünde …esas sayılı dosyasında …TL değerinde icra takibinde bulunulduğunu, ödeme emrinin taraflarına tebliğ olmadığını, hakkında başlatılan icra takibini e-devlet üzerinden öğrendiğini, bu takibe itiraz ettiğini, ancak davanın süresi nedeniyle reddedildiğini, davalı ile …ada … parsel numarasında kayıtlı taşınmaz üzerine yapılacak bina inşaatı i le ilgili Antalya …Noterliğinde … tarih ve …nolu inşaat yapım sözleşmesi yaptıklarını, … tarihinde ödeme planının olduğu bir sözleşme daha yapıldığını, sözleşmede yazılan alınan peşinat için davalıya teminat senedi verildiğini, diğer alacaklar için de sözleşmede yazılı her bir madde için 3 adet boş teminat senedi verildiğini, davalının …TL peşinat verdiğini, Manavgatta bulunan daire için tarafına 6 ay sonra vekalet verildiğini ve bu dairenin …TL ye satıldığını, iskandan sonra tarafına ödenecek …TL nin tarafına ödenmediğini, davalının kendisine verilen teminat senetlerinin tarih ve borç tutarlarını kendisi belirleyerek icra takibine koyduğunu, başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu icra takibi neticesinde uğrayacağı zararların engellenmesi için ihtiyaten durdurma kararı verilmesine, açılan menfi tespit davasının kabulüne, davalının %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesinin …esas sayılı dosyasına verilen davalı vekilini cevap dilekçesinde özetle; kambiyo senetlerinin TTK da düzenlendiğini, bu sebeple görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davacı tarafından da dosyaya sunulan ödeme planı dahilinde inşaatın ruhsat alındıktan sonra 12 ay içinde bitirileceğinin kararlaştırıldığını, davacı tarafın inşaata başlamandan yaklaşık 3 ay kadar önce …TL inşaat devam ederken de farklı tarihlerde toplam …TL müvekkilinden borç aldığını, söz konusu senetlerin bu borca karşılık müvekkiline teslim edildiğini, inşaatın süresinde ve eksik olarak yapılmaması sebebiyle davacı tarafından tespit yaptırılmış ve bu tespite göre de davacı tarafça söz konusu inşaatın ancak %44.80 inin yapıldığının ortaya çıktığını, inşaatın eksik kısımlarını müvekkilin tamamladığını, davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, tüm bu nedenlerle davanın öncelikle görev yönünden reddine, usulü itiraz yerinde görülmediği takdirde esas hakkında öne sürülen hususlarla reddine, argılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Antalya …İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının …, borçlusunun …olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine …TL bedelli …, …, … ve … vade tarihli 4 adet bonaya ilişkin kambiyo senetine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı görülmüştür.
Dava kambiyo senetine dayalı menfi tespit davasıdır.
Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin …tarih, … Esas, … Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize tevzi edilerek mahkememizin yukarıdaki esas numarasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Yukarıda özetlenen dava ve cevap dilekçesi ile anılan yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davanın taraflar arasında düzenlenen inşaat yapım sözleşmesi ve bu sözleşme ilişkisi içerisinde davalıya verilen bonoların teminat bonosu olup olmadığı, bedelsiz kalıp kalmadığı, bu bonolar ve verilen borç paralar ile ilgili davacı hakkında yapılan takipler nedeni ile davacının borçlu olup olmadığının tespitine yönelik olup, iddia ve savunmaların aynı sözleşmesel ilişki içerisinde var olması, bonoların bu sözleşme ilişkisinden bağımsız olduğuna dair bir iddianın olmaması, bononun geçerliliği hususunda bir ihtilafın bulunmaması ve ciro ilişkisi de bulunmaması karşısında tüm icra dosyalarına yönelik borçlu olunmadığına dair iddiaların hep birlikte değerlendirilip sonuca ulaşılması gerektiği, sözleşmenin niteliği ve davalının (her ne kadar taksi ile yolcu taşımacılığı mesleği ile iştigal ediyorsa ise de, somut olayda mesleği ile alakalı olmayan arsa sahibi sıfatı ile hareket ettiğinden tacir sayılamayacağı) tacir olmaması de dikkate alındığında uyuşmazlığın Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin …esas, … karar sayılı ilamının da bu doğrultuda olduğu sonuç ve kanaatine karar verilmiş ise de, kararın davacı vekilince 01/09/2021 tarihli dilekçe ile görev uyuşmazlığının giderilmesi için Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 26/10/2021 tarih …esas … karar sayılı ilamı ile;
“Dava kambiyo senetlerine mahsus icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceği hususundaki değerlendirme Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin 1 inci bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Somut olayda davaya dayanak oluşturan icra takibi ve tüm dosya kapsamına göre davaya dayanak oluşturan Antalya … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra takibinin kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip olduğu, davacının da …inşaat ünvanı ile inşaat müteahhitliği iştigal konusu ile Antalya Ticaret Sicilinde kayıtlı olduğu, takibe konu borcun sebebi kambiyo senedi ve icra takibi de kambiyo senedine özgü haciz yolu ile takip olduğuna göre uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemelerinde görülmesi gerekir. Nitekim benzer bir uyuşmazlık hakkında Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/3371 Esas ve 2017/6422 Karar sayılı ve 2019/1500 Esas, 2019/4799 Karar sayılı ilamlarında da görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi gereğince taraflar arasındaki davaya Asliye Ticaret Mahkemesince bakılması gerekirken Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden Antalya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.03.2021 tarih ve …Esas … Karar sayılı kararının kaldırılmasına” karar verilmiş olup, dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilip davaya devam edilmiştir.
Dava konusu …düzenleme, …ödeme tarihli …-TL bedeli alacaklısı …, borçlusu … olan; …düzenleme, … ödeme tarihli …-TL bedeli alacaklısı …, borçlusu … olan; … düzenleme, … ödeme tarihli …-TL bedeli alacaklısı …, borçlusu … olan bonoların ihdas nedeninin belirtilmediği, davacı taraf bononun teminat olarak düzenlendiğini, karşılığı bulunmadığını iddia etmiş ise de, davalı taraf ise bila tarihli cevap dilekçesi ile davacı tarafça yapılacak inşaata karşılık, davacı tarafa borç verildiğini ileri sürdüğü; bu durumda davacı senedin teminat olarak verildiğini beyan ettiğinden ispat yükünün davacıda bulunduğu, tarafların kabulünde olan sözleşmede davaya konu ihdas nedeni belirtilmeyen senetlerin teminat olarak alındığına dair bir atıf olmadığı, senetler de teminat senedi olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmadığı, davalının senedin teminat senedi olduğuna ilişkin her hangi bir kabulünün bulunmadığı, dolayısıyla da davacı taraf iddiasını yazılı delil ile ispatlayamadığı gibi yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmıştır.
… düzenleme, …ödeme tarihli …-TL bedeli alacaklısı …, borçlusu … olan bonoda ise malen kaydı bulunduğu halde, davacı taraf bononun teminat olarak düzenlendiğini, karşılığı bulunmadığını iddia etmiş ise de, davalı taraf ise bila tarihli cevap dilekçesi ile davacı tarafça yapılacak inşaata karşılık, davacı tarafa …TL peşinat ve Manavgat’ta bulunan daire … TL bedel olmak üzere verildiğini ileri sürdüğ ve ayrıca davacı tarafından inşaatın süresinde yapılmadığını ve inşaatın eksik yapıldığını, Antalya … Sulh Hukuk Mahkemesinin …D.İŞ sayılı dosyası ile aldırılan raporda söz konusu inşaatın ancak % 44.80 inin yapıldığının sabit olduğunu ileri sürülmüştür. Davacı taraf davalı tarafın beyanlarına karşı sunmuş olduğu cevaba cevap dilekçesinde, davalı vekilinin söz konusu inşaatın %44,80 nin tamamlandığı ve bunun içinde …bin tl ödeme yaptığını beyan ettiğini, anlaşılan tutarın üzerinde afaki bir rakam ödediğini iddia ettiği halde başlatılan haciz takibi … bin tl olduğunu, davalı taraf inşaatı kendisi tamamladığını beyan ettiğini ancak, inşaat sözleşme iptal davası açmayıp teminat senetlerini icra yolu tahsil yoluna gitmesi art niyetli olduğunu belirterek zımnen inşaatın bitirilmediğini kabul ettiği anlaşılmıştır. Davalı senedin peşinat olarak verilen para karşılığı olarak alındığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Bu durumda hem davacı, hem de davalı senedin ihdas nedenini talil etmiştir. Hal böyle olunca ispat külfeti davacıda olup, davacının senedin teminat senedi olduğu yönündeki iddiasını 6100 sayılı HMK’nın 201. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerekir. Aksi düşünülse bile, davacı taraf, sözleşme kapsamındaki işleri usulüne uygun yaptığını, işçilik bedellerini ve sair kendisine ait ödemeleri yaptığını ve bunlara rağmen halen senetlerin iade edilmediğini ispat etmek suretiyle menfi tespit talep edebilecekken, bu hususlara riayet etmediği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre davacı taraf iddiasını yazılı delil ile ispatlayamadığı gibi yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş, icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklı davalıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden davalı lehine tazminat taktirine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
Şartları oluşmadığından davalı lehine icra inkar tazminatına yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 80,70.-harcın davacı tarafından peşin yatırılan 853,88.-TL harçtan mahsubu fazladan yatırılan ‭773,18‬.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
29/06/2022

Katip…
¸(e-imzalı)

Hakim…
¸(e-imzalı)