Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/582 E. 2022/322 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/582
KARAR NO : 2022/322
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/10/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı şirket tarafından müvekkiline karşı … tarih … seri numaralı tacir çeki, … tarihinde Antalya … İcra Müdürlüğü … sayılı kambiyo senedine mahsus takip ile cebri icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın takibinde haksız olduğunu, takibe konu çekin, konusu olduğu sözleşme gereği ifa edilmediği için bedelsiz olup müvekkili şirketin çek konusu borcu bulunmadığını, takibe konu … A.Ş. … tarih … numaralı tacirin çeki, müvekkili tarafından … tarihinde … yetkilisi …’a “Mal Tedarik Sözleşmesi” kapsamında sözleşmeye konu edimlerin ifası için verildiğini, takip konusu çek … tarihli sözleşmeye istinaden verildiğini, ancak sözleşmenin diğer tarafının edimlerini ifa etmediğini, sözleşme konusunun ifa edilmediği gibi çekin müvekkiline iade edilmeyerek sözleşmeye aykırı bir şekilde üçüncü diğer kişi olan davalıya ciro edildiğini, dolayısıyla sözleşme temelinden çökerek çekin bedelsiz hale geldiğini, buna rağmen çekin takibe konularak müvekkilinin mahcuz mallarının haczedilmesinin hukuka aykırı olup müvekkilinin halihazırda mağduriyetini bir kat daha arttığını belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının iddialarının gerçek olmadığını, müvekkili şirketin dava konusu çekten de anlaşılacağı üzere hak sahibi olan iyi niyetli son hamil konumunda olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde iddia ettiği def’ilerin yalnızca kendisi ile dava dilekçelerinde bahsettikleri … isimli şirket arasında hüküm doğurabilecek nitelikte olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 599.maddesinde “Poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan defileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmüne yer verildiğini, anılan yasa hükmüne göre bedelsizlik def’i şahsi bir def’i olması nedeniyle, sadece, temel borç ilişkisinin karşı tarafına yöneltilebilecek olup, davacı tarafın müvekkili şirketin dava konusu çeki davacının zararına hareket edecek şekilde bilerek iktisap ettiğini ve bu nedenle kötü niyetli olduğunu yazılı delilerle ispat etmediği müddetçe dava dilekçesinde dayandığı bedelsizlik def’ini müvekkil şirkete karşı ileri sürmesinin mümkün olmadığını, kambiyo senedi iyi niyetli hamiller tarafından iktisap edilmişse, şahsi nitelikteki bedelsizlik def’i, artık onlara karşı ileri sürülemeyeceğini, bu durumda temel alacaklıya karşı bir istirdat davasının açılması gerektiğini, müvekkili şirkete karşı menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını belirterek sonuç olarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davalı alacaklı tarafça borçlu davacı aleyhinde …-TL asıl alacak, …-TL çek komisyonu, …-TL çek tazminatı, …-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam …-TL alacak üzerinden kambiyo senetlerine özgü icra takibine girişildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce … Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından … tarihli kapak hesabı istenilmiş olup, … tarihli cevabi yazı ekinde kapak hesabı gönderilmiş olup, incelenmesinde; bakiye borcun …-TL olduğu bildirilmiştir.
TTK’nın 687. maddesinin birinci fıkrası, “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun…” düzenlemesini içermektedir. Bu hükme göre şahsî def’îlerin kural olarak hamile karşı ileri sürülmesi söz konusu değildir. Ancak hamil poliçeyi devralırken bile bile borçlunun zararına hareket ederse, bu durumda şahsî def’îler hamile karşı da ileri sürülebilecektir. Anılan bu düzenleme TTK’nın 818. maddesinin birinci fıkrasının e bendi göndermesi nedeniyle çekler hakkında da uygulanmaktadır. (Benzer İçtihatlar: Yargıtay 11. HD.nin 27/12/2021 tarih ve 2021/7396 esas, 2021/7379 karar, Yargıtay 19. HD.nin 01/06/2015 tarih ve 2014/10394 esas, 2015/8019 karar )
Somut olayda, davacı taraf, dava ve takibe konu çekin, … tarihinde dava dışı … yetkilisi …’a “Mal Tedarik Sözleşmesi” kapsamında sözleşmeye konu edimlerin ifası için verildiği, ancak dava dışı şirket tarafından sözleşme konusu edimler ifa edilmediği için bedelsiz olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davalının iyi niyetli 3. kişi sıfatıyla yetkili hamil konumunda olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda davacı taraf, lehtar konumundaki dava dışı şirket ile aralarındaki sözleşme ilişkisinden kaynaklı kişisel def’ileri ancak hamilin bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini kanıtlaması halinde ileri sürebilecektir. Ancak davacı taraf, davalı tarafın çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket ettiği yönünde hiçbir delil bildirmemiştir. Dolayısıyla da davalının iyi niyetli 3. kişi sıfatıyla ve yetkili hamil olarak çeki elinde bulundurduğu kabulü gerektirdiği, taraflar arasında bir ticari ilişkinin mevcut olmaması sebebi ile de tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonuca bir etki etmeyeceği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş, takibin durması yönünde bir tedbir kararı verilmediğinden davalı lehine icra tazminatı yerilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar dava dilekçesinde yemin deliline de dayanılmış ise somut olayda iddiaların ileri sürülüşü bakımından yemin konusu aynı zamanda ceza soruşturma ve kovuşturmasına neden olabilecek nitelikte olduğundan HMK 226/1-c uyarınca yemin delili hatırlatılmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Davalı lehine icra tazminatı verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen …-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan …-TL harçtan mahsubu ile bakiye ‭…-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan …TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği ‭davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)