Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/563 E. 2022/259 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/563
KARAR NO : 2022/259
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/08/2016
KARAR TARİHİ: 23/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: 07/08/2014 günü davalılardan …’nun yönetimindeki … plakalı park halindeki kamyonetin kapısını gerekli önlemleri almadan açması ve diğer davalı …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosikletine kapının çarpması sonucu motosiklette pusette bulunan müteveffa …’ın yere düşmesi neticesinde o sırada yoldan geçen … plakalı aracın müteveffayı ezerek ölümüne sebebiyet verdiğini, Antalya 18. Asliye Ceza Mahkemesinde … esas … dosyasında yargılama yapıldığını, ceza dosyasında alınan 23/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda davalılardan …’nun birinci derecede tam ve asli kusurlu olduğu, davalılardan …’un ikinci derecede tali kusurlu olduğu sonucuna varıldığını, davalılardan …’nun kullandığı aracın kaza tarihinde zorunlu trafik sigortasının olmadığını, bu nedenle …’na dava açıldığını, yine kazaya karışan …plakalı motosikletin kaza anında zorunlu trafik sigortacısı olan … Sigorta A.Ş’nin davalı olarak gösterildiğini, müteveffa küçüğün vefatı ile müvekkillerinin yasal mirasçı olduklarını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilleri için ayrı ayrı 5.000,00-TL maddi tazminat ile müvekkilleri için ayrı ayrı 20.000,00-TL’den toplam 40.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava ettiği görüldü.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 6704 Sayılı Kanun Gereği dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı bulunduğunu, müvekkili olan …na başvuru yapılmaksızın huzurdaki davanın açıldığını, işletilme halinde olmayan motorlu taşıtların verdiği zararların trafik sigortası genel şartları A.3 maddesi uyarınca teminat dışı olduğunu, kazaya karışan tarafların kusur oranlarının tespitinin Adli Tıp Kurumu Vasıtasıyla yapılması gerektiğini, davaya konu destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, …nın sorumluluğunun yalnız bedeni zararlar bakımından olup, manevi tazminat talebinin müvekkili olan kurum tarafından karşılanmasının mümkün olmadığını, Müterafik kusur oranında, tazminat tutarından indirime gidilmesi gerektiğini, …nın sorumluluğunun poliçedeki teminat limitinin kusur oranı ile sınırlı olduğunu, beyan etmekle; davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …cevap dilekçesinde özetle; asgari ücretle inşaatlarda çalışarak geçimini sağladığını, 2 yaşındaki bir çocuğun davalının motosikletine güvensiz bir şekilde seyahat ettiğini, bu çocuğun anne ve babasının da en az kendileri kadar suçlu olduğunu, davacıların kendi hatalarını bastırmak için kendilerinde günah çıkartmaya çalıştığını ve kendilerinden hakları olmayan bir parayı talep etmeye çalıştıklarını beyan etmekle; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 1970 Model … plakalı aracını kardeşi …’e verdiğini, muayene ve bandrol işlemlerinin kendisi tarafından yapıldığını, ancak aracı trafikten üzerine devir alacağını beyan ederek her hangi bir işlem yapmadığını, aracın kaza sırasında muhatabın kimliği ve ehliyetiyle birlikte sabit olduğunu, kesinlikle bir kusurunun olmadığını beyan etmekle; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı konusu talebin zaman aşımına uğradığını, müvekkili olan şirkete herhangi bir başvuru yapılmadan huzurdaki davanın açıldığını, sigortalı araç sürücüsüne yüklenecek kusuru ve meydana gelen zararı davacının ispat yükümlüğünün olduğunu, söz konusu kazada motosiklet sürücüsü …’a atfedilecek bir kusur bulunmadığını, davacı ölenin ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, mahkeme tarafından faize hükmedilmesi halinde dava tarihi başlangıç olarak esas alınması gerektiğini, ayrıca hükmedilecek faizin yasal faiz olmadığını beyan etmekle; davanın reddini, yargılama harç ve giderlerinin davacıya hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: 07/08/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacıların meslekten yoksun kalma ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Davaya konu trafik kazasında kusur durumu, davacıların murisi …’un vefatı sebebiyle davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıkları, varsa miktarı ve her bir davalının talep edilen maddi ve manevi tazminattan dolayı hukuki sorumluluklarının olup olmadığı hususları ihtilaflıdır.
Destekten yoksun kalma tazminatı TBK’nın 53. Maddesinde düzenlenmiş olup, hangi hallerde bu tazminata hükmolunacağı açıklanmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. Maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. TBK 53. Maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır. Sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimsenin devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunması gerekir. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olan olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır.
2918 sayılı KTK 85/1 maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacağı”, aynı Kanun’un 3. maddesinde ise işleten tanımı yönünden “araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehini gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” düzenlemesine yer verildiği,
2918 sayılı KTK 85/son maddesinde ” işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu”, olduğu,
2918 sayılı KTK 86/2 maddesinde ” sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, kazanın oluşumunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse hakimin durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebileceği”,
2918 sayılı KTK 91/1 maddesinde “İşletenlerin, bu Kanununun 85. maddesinin 1 fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu” bulunduğu,
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A.1 maddesinde “sigortacının poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği… ” düzenlenmiştir.
Manevi tazminat ise, TBK 56. Maddesinde düzenleşmiş olup, “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarında da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmüne amirdir.
Manevi tazminatın miktarını tayin etme hakimin takdirine bırakılmış bir konu olmakla beraber hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararı karşılaması da amaç edinilmemiştir. Kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmalıdır. Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun KTK 3 maddesinde İşleten, “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d bendi “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir. ” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa’nın 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiş ve anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
Davacılar vekili tarafından dosyaya Antalya 18. Asliye Ceza Mahkemesinin …esas …karar nolu kararı, kaza tutanakları, trafik kayıtları, davacılara ait SGK kayıtları, bilirkişi kusur raporu, mirasçılık belgesi, aktüerya hesap raporu, sigorta kayıtları, SGK kayıtları sunulmuş, Antalya SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacılara rücuya tabi gelir bağlanıp bağlanmadığı peşin sermaye değerinin ne olduğu hususu sorulmuş, Antalya 18. Asliye Ceza Mahkemesinin …esas … karar sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiş, Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak dava konusu araçlara ait poliçesi sureti ve hasar dosyaları getirtilmiş, gerçek kişi davacı ve davalıların sosyal ekonomik durumunun araştırılması için ilgili ilçe emniyet müdürlüklerine müzekkereler yazılmış, Dosya ATK Trafik ihtisas dairesine gönderilerek kusur durumuma ilişkin rapor aldırılmış, Davacı tanıkları dinlenmiş, dosya aktüer konusunda uzman bilirkişi …’a tevdi edilerek destekten yoksun kalma tazminatı ile ilgili rapor aldırılmış, aktüer raporuna itirazlar üzerine bilirkişiden yeniden ek rapor aldırılmış, ikinci ek rapor aldırılmış ve davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi sunulmuştur.
Davacı tanığı …30/05/2017 tarihli celsede” Davacılar benim oğlum ve gelinim. Ölen ise torunumdur. Ölen torunum davacıların tek çocuğuydu. Gelinimin ise önceki evliliğinden olma 2 çocuğu vardır. Oğlum kazadan önce çalışıyordu. Kaza olduktan sonra her iki davacı da psikolojik olarak çok etkilendi. Oğlum işten çıkmak zorunda kaldı. Bu süre zarfında kendilerine ben maddi yönden destek olmaya çalıştım. Şuan tekrar işe girdi. 5-6 aydır çalışmaktadır. Davalı taraf kazaya sebebiyet verdiği halde kazadan sonra gelip de bir baş sağlığı dilemediği gibi maddi ve manevi olarak da hiçbir katkıda bulunmadı. Torunum öldüğünde 2 aylıktı. Davalının kendi ailesinden de gelen olmadı. Söyleyeceklerim bundan ibarettir ” şeklinde beyan vermiştir.
Davacı tanığı …30/05/2017 tarihli celsede” Davacı benim amcamın oğlu ve eşi olur. Davacıların ortak 1 çocuğu vardır. Kazada vefat eden de bu çocuktur. Bunun haricinde davacı hanımın önceki evliliğinden olma 2 çocuğu vardır. Kazadan sonra taraflar psikolojik olarak çok etkilendiler. Hatta davacı … kazadan sonra psikolojik durumu nedeniyle işten ayrıldı. Bu periyotta kendisine babası ve annesi destek oldu. Bunun yanında şuanda kendisini toparlayıp 1-2 aydır da çalışmaktadır. Bildiğim kadarıyla da kazayı yapan tarafça herhangi bir şekilde maddi ya da manevi bir destek almadılar. Söyleyeceklerim bundan ibarettir” şeklinde beyan vermiştir.
Davacı tanığı …30/05/2017 tarihli celsede” Davacılar benim oğlum ve gelinimdir. Ölen ise torunumdur. Torunum vefat ettiğinde 2- 2,5 aylıktı. Oğlumun başka bir çocuğu yoktur. Gelinimin ilk evliliğinden 2 çocuğu vardır. Kazadan dolayı davacılar psikolojik olarak çok kötü günler geçirdiler. Davacıların aralarında geçim sıkıntısı oldu. Oğlum işten çıktı. Hatta kendi aralarında bile sorunlar yaşamaya başladılar. Ben bu süre zarfında kendilerine maddi açıdan destek olmaya çalıştım. Oğlum da 6-7 aydır çalışmaktadır. Bundan önce birkaç kez işe girdiği halde psikolojisi bozuk olduğundan dolayı çalışamayarak işten ayrılmak zorunda kaldı. Kazadan sonra da kazaya sebebiyet verenler tarafından maddi ya da manevi herhangi bir destek görmediler. Söyleyeceklerim bundan ibarettir ” şeklinde beyan vermiştir.
Davacı tanığı …30/05/2017 tarihli celsede” Ben davacıların 2 – 3 yıllık komşusuyum. Davacılardan …’nin öncelik evliliğinden olma 2 çocuğu vardır. Ayrıca davaya konu olan kazada vefat eden davacı … ile birlikte bir de ortak çocukları vardı. Davacı …’in kazada ölen kızından başka çocuğu yoktur. Kaza nedeniyle davacı …yataktan kalkmaz oldu. Davacı …’de eşiyle ilgilenebilmek için işini bırakmak zorunda kaldı. Yaşamış oldukları bu psikolojik sıkıntı nedeniyle boşanacak duruma dahi geldiler. Davacı … 5-6 aydır çalışmaya başladı. Öncesinde eşinin durumu çok kötü olduğu için işe girse de onunla ilgilenebilmek için işten ayrılmak zorunda kalıyordu. Bu süre zarfında davacı …’in ailesinin yardımcı olduğunu ayrıca davacı …’nin ölen eşi nedeniyle çocuklarına bağlanan maaş ile geçinmeye çalıştıklarını biliyorum. Karşı taraf ise kaza nedeniyle davacılara herhangi bir maddi ya da manevi destekte bulunmadılar. Söyleyeceklerim bundan ibarettir ” şeklinde beyan vermiştir.
Davacı tanığı …30/05/2017 tarihli celsede” Davacılar benim arkadaşım olurlar. 2012 yılından beri kendilerini tanıyorum. Davacıların ortak olmayan …’nin 2 çocuğu vardır. Davacı … ile ortak olan çocukları ise kazada ölen kızlarıdır. Davacı …’in ölen kızı dışında başka bir çocuğu yoktur. Kazadan önce tanışmış olduğum davacı …bizim gibi normal bir insandı. Fakat kazadan sonra kendisini tanıyamacağım bir hale geldi. Halen de Akdeniz Ateşi hastalığı nedeniyle tedavi görmektedir. Davacı …’de eşi bu durumda olduğundan dolayı işten ayrılıp eşine destek olmaya çalıştı. Bu nedenle kendilerine ailesi maddi açıdan destek olmaya çalıştı. Davacı … ise şuan çalışmaya başladı. Otobüs şoförü olarak görev yapmaktadır. Kazadan sonra davalı tarafça davacılara bu süre zarfında maddi ve manevi herhangi bir destek olmadığını biliyorum. Söyleyeceklerim bundan ibarettir” şeklinde beyan vermiştir.
Antalya 18. Asliye Ceza Mahkemesinin …esas … karar nolu dosyasında sonuç olarak; Dosyanın 23/12/2014 tarihinde karar çıktığı, …nun 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, Sanık …’un 2 pıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, Sanığın olumulu tavrı ve davranışları takdiri indirim nedeni kabul edilerek cezasından indirim yapılarak 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, mahkum olunan hapis cezasının ertelenmesine ve seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına, denetimli serbestlik uygulanmasına yer olmadığına, 5 yıllık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşmesine dair karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kepez İlçe Emniyet Müdürlüğünden gelen 06/10/2016 tarihli yazı cevabında; Davalı …’un çalışmadığı, gelirinin olmadığı, evli iki çocuk annesi olduğ, fiziksel engelinin olmadığı, ilkokul mezunu olduğu, üzerine kayıtlı bir arabanın olduğu, Davalı …’un Bekar ve lise mezunu olduğu, kasapta dağıtım şoförü olduğu, 1300,00TL maaşı olduğu, 150,00.-TL ye kirada oturduğu, gayri menkulü ve taşınır malının olmadığı, davacı …’ın evli ve bir çocuk babası olduğu, dolmuş şoförü olduğu aylık gelirinin 1300,00TL olduğu, 500,00TL kirada oturduğu, gayrimenkulü ile taşınır malları olmadığı, Davacı …’ın evli ve bir çocuk annesi olduğu, ilk okul mezunu ve ev hanımı olduğu, aylık gelirinin olmadığı, 500,00 TL kirada oturduğu, gayrimenkulünün ve taşınır malının olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Muratpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğünün 21/10/2016 havale tarihli yazı cevabında; Davalı …nun belirli bir maaşının olmadığı, geçimini gündelik bulduğu işler ve annesinin yardımı ile sağladığı, çalıştığı zaman aylık ortalama 500,00TL gelirinin olduğu, annesine ait evde oturduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
… Sigorta A.Ş’den gelen 28/11/2016 havale tarihli yazı cevabında; …plakalı araca ait …nolu trafik sigorta poliçesinin suretinin gönderildiği anlaşılmıştır.
ATK Trafik ihtisas Dairesinden gelen 19/01/2018 tarihli kusur raporunda sonuç olarak; Davalı …’nun %80 oranında kusurlu, davalı sürücü …’un %10 oranında kusurlu, Davacı …ın %10 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
20/03/2018 havale tarihli Aktüer Bilirkişi …’ın bilirkişi raporunda sonuç olarak; 07/08/2014 tarihinde trafik kazası sonucu hayatını kaybeden …’ın geri kalan davacılardan; babası …için destekten yoksun kalma zararının davalılar kusuruna isabet eden kısmı 51.102,22.-TL ve annesi …için destekten yoksun kalma zararının davalılar kusuruna isabet eden kısmı 45.126,58.-TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir.
Bilirkişi …’ın 04/06/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporunda sonuç olarak; Kök rapordaki hesaplamayı değiştirecek yeni bir bilgi ve bulgu olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi …’ın 22/10/2018 havale tarihli bilirkişi 2. ek raporunda sonuç olarak; Kök rapordaki hesaplamayı değiştirecek yeni bir bilgi ve bulgu olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 16/11/2018 havale tarihli ıslah dilekçesinde sonuç olarak; Müvekkili … açısından destekten yoksun kalma tazminatı olarak 5.000,00.-TL olarak dava ettikleri destekten yoksun kalma tazminatını 51.102,22.-TL olarak, Müvekkili …açısından destekten yoksun kalma tazminatı olarak 5.000,00.-TL olarak dava ettikleri destekten yoksun kalma tazminatı miktarını 45.126,58.-TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Ancak mahkememizce bilirkişi raporundaki temel ögeler esas alınmakla birlikte müterafik kusur ve hatır taşıması yönünden de değerlendirme yapılması gerektiği, öncelikte bu hususlarda da değerlendirilip gerçek kusura tekabül eden tazminat miktarı bulunduktan sonra sigorta tarafından dava tarihinden önceki ödemelerin güncellenmiş değerlerinin mahsup edilmesi gerekeceği anlaşılmıştır.
Nitekim TBK’nın “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği belirtilmiş; “Tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakimin, tazminatı indirebileceği ya da tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır. Bu düzenlemeler doğrultusunda, meydana gelen trafik kazasında davacı …’ın denge unsurlu araca kucağında dışarıya taşıma yapacak şekilde bebek murisin bulunduğu pusetle yolculuk yaparak kazaya neden olduğu, olayda müterafik kusurunun olduğu değerlendirilmiş ve bilirkişi tarafından hesaplanan tazminat miktarları üzerinden %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmıştır.
Bu şekilde: davacı …’ın 45.126,58-TL tazminat alacağından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra belirlenen 36.101,27.-TL;
Davacı …’ın 51.102,22-TL tazminat alacağından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra belirlenen 40.881,78.-TL olmak üzere toplam 76.983,05.-TL tazminat alacaklarından, davalıların sürücü, işleten ve ZMM sigortacısı olarak gerek 6098 sayılı TBK. gerek 2918 sayılı KTK ve ZMSS poliçesi genel şartları uyarınca sorumlu oldukları anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı araç maliki …, dava konusu 1970 Model … plakalı aracını kardeşi …’e verdiğini, muayene ve bandrol işlemlerinin kendisi tarafından yapıldığını, ancak aracı trafikten üzerine devir alacağını beyan ederek her hangi bir işlem yapmadığını, aracın kaza sırasında muhatabın kimliği ve ehliyetiyle birlikte sabit olduğunu iddia etmişse de resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün olmadığı, bu nedenle de işleten sıfatıyla halen sorumluluğunun devam ettiği anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketinin davadan önce usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren sorumlu olabileceği, …yönünden 01/04/2015 tarihinden itibaren sorumlu olabileceği sonuç ve kanaatine ulaşılmış olmakla maddi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Manevi tazminat talepleri bakımından ise somut olayın özellikleri, tarafların kusur durumu, sürücülerin yargılama süreci içinde duruşmalarda sergilediği pişmanlık ve üzüntüleri, tarafların sosyal ve ekonomik koşulları, manevi tazminatın zenginleşme ve yoksullaşma nedeni olmaması, paranın alım gücü dikkate alınmak suretiyle davacı … için 15.000,00.-TL, davacı … için 15.000,00.-TL olmak üzere toplam 30.000,00.-TL manevi tazminatın, Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümleri gereği haksız fiil sorumlusu davalı sürücülerden ve Karayolları Trafik Kanunu’nun işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümleri gereği araç işletenlerinden alınmasına karar verilmiş ise de, davalı … ve davalı … Sigorta Aş. Vekili tarafından verilen istinaf dilekçeleri ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 31/05/2021 tarih … Esas – …karar sayılı ilamı ile;
…”a-Hatır taşıması, bir vasıta ile herhangi bir ücret ya da menfaat olmaksızın hatır için taşınmayı ya da aracın hatır için kullandırılmasını ifade etmektedir.Ayrıca bir ailevi yükümlülüğün yerine getirilmesi kapsamında yapılan taşımaları hatır taşıması olarak saymamak gerekir. Ayrıca davalı tarafın hatır taşıması indiriminden yararlanabilmesi için süresinde cevap dilekçesi ile bu defiyi ileri sürmesi gerekir. Belirtilmelidir ki hatır taşıması yahut müterafik kusur sebebiyle tazminattan indirim yapıldığında, kısmen red sebebiyle kendisine vekille temsil ettiren davalı taraf yararını avukatlık ücreti takdir edilmez. Çünkü bu indirimler hakkaniyet düşüncesiyle ve takdiri nedenlerle yapılmaktadır.
b-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51/1. maddesinde hakimin tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, 52/1. maddesinde ise zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında yahut artmasında etkili olmuş ya da tazminat hükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakimin tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği düzenlenmiştir. Zarar görenin veya davacıların desteğinin koruyucu tertibat takmaması (kask yahut emniyet kemeri), alkollü olduğunu bildiği kimsenin veya ehliyeti bulunmayan kişinin sürücülüğünü yaptığı araca binmesi gibi hususlar mutazarrır açısından müterafik kusur oluşturur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 21/12/2017 gün ve 2016/19269 esas, 2017/11960 karar; 19/02/2018 tarih ve 2015/7675 esas, 2018/1070 karar sayılı içtihatları). Zarar görenin müterafik kusurunun olması durumunda yerleşik yargısal uygulamalara göre tazminat miktarından %20 oranında indirim uygulanması gerekir. Müterafik kusur indirimi sebebiyle yapılabilecek azami indirim oranı %20’dir. Birden fazla müterafik kusur oluşturan davranış bulunsa bile indirim oranı %20’yi aşamaz (17. Hukuk Dairesi 2014/21303- 2017/4354) Ayrıca, müterafik kusur sebebiyle indirim yapılması için davalı tarafın bu hususu savunma olarak ileri sürmesi şart değildir. Dosya kapsamında hal ve şartlara göre müterafik kusurun belirlenmesi halinde mahkemece kendiliğinden gözetilmesi, tazminattan usulünce tenkis yapılması gerekir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2015/9251 – 2018/3894 E.K. Sayılı içtihadı).
c-Somut olayda, davalı sigorta şirketinin süresinde ileri sürdüğü hatır taşıması savunması bulunmasına rağmen mahkemece bu husus üzerinde hiç durulmamış, iddia tartışılmamıştır. Davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişen itirazları yerindedir. Ayrıca davacı anneye kusur raporunda verilen kusur aslen müterafik kusur niteliğinde olduğundan, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca kusur indirimi yapılmaksızın yapılan hesaptan %20 indirim yapılması gerekirken, %10 indirim yapılarak hesaplanan tazminattan tekrar %20 indirim yapılması, ayrıca davacı babanın olayın oluşuna etken ya da müterafik kusur niteliğinde hiç eylemi olmadığından onun yönünden hiç müterafik kusur indirimi yapılmaması gerekirken hesaplanan tutardan tekrar %20 indirim yapılması hatalıdır. Fakat bu konularda davacıların istinafı yoktur. Bu nedenle kararımızda eleştirme amaçlı bu hususa vurgu yapılmak istenmiştir. Bu durum, daha sonra verilecek kararda davalılar yönünden bu konularda oluşan usuli kazanılmış hakların gözetilmesini gerektirir. Ayrıca TBK’nın 52.maddesi uyarınca müterafik kusur sebebiyle tazminattan hakkaniyet düşüncesiyle indirime gidildiğinden bu mahsup sebebiyle davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi gerekir. (Yargıtay 17. HD. 01/12/2016 gün, 2014/21879 Esas ve 2016/11087 Karar). Yine bu durum da kararımızda eleştirilmek istenmiştir.
3-HMK 353/1-a,4 maddesine göre, diğer dava şartlarına aykırılık bulunması durumunda, bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir…” gerekçesi ile mahkememize gelmiş, mahkememizin yukarıdaki esas numarasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekili 15/12/2021 tarihli beyan dilekçesi ile …Sigorta A.Ş.’ye başvuruda bulunulduğuna dair belgeleri dosyaya ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin kaldırma kararı doğrultusunda, hatır taşıması yönünden usuli kazanılmış haklar da gözetilmek sureti ile değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Hatır taşıması, zarar görenin ücret mukabili taşınmadığı bir taşıma türüdür. Bir olayda hatır taşımasının varlığının kabul edilebilmesi için taşımanın ücretsiz olması yeterli olmayıp, taşıma işinin ailevi bir yükümlülüğün icrası kapsamında da gerçekleştirilmemesi gerekir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin istikrarlı uygulamasına göre hatır taşımacılığı varsa hükmedilen maddi tazminattan %20 nispetinde, manevi tazminat yönünden ise takdir edilecek oranda makul bir miktar indirim yapılması gerekir. Somut olayda da davacının, davalının aracına belli bir ücret mukabilinde binmediği, taşıma işinin ailevi bir yükümlülüğün icrası kapsamında da gerçekleştirilmediği soruşturma dosyası kapsamında sabit olduğundan, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemelerinin yerleşik içtihatları doğrultusunda bilirkişi tarafından hesaplanan tazminat miktarları üzerinden %20 oranında hatır taşımacılığı indirimi yapılmıştır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre: BAM 4 HD kaldırma ilamında da belirtildiği üzere, usuli kazanılmış hak da nazara alınarak, davacı anne … için 36.101,27.-TL davacı baba … için 40.881,78.-TL olmak üzere toplam 76.983,05.-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden, … yönünden 01/04/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte (…nın kaza tarihindeki trafik sigortası teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
Olayda hatır taşımacılığı bulunduğundan davalı sigorta şirketinin %20’si oranında hatır taşıması indirimi gözetilerek davacı anne için 28.881,02.-TL, davacı Baba için 32,705,42.-TL olmak üzere toplam 61.586,44.-TL ve kaza tarihindeki trafik sigortası teminat limiti ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren sorumlu tutulmasına karar vermek gerektiği
TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, bu indirimlerden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiştir ( Emsal Karar: Y. 09/11/2020 T. 2019/1082 E. 2020/6719 K. Sayılı ilamı).
Manevi tazminat talepleri bakımından ise Usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle davacı …için 15.000,00.-TL, davacı … için 15.000,00.-TL olmak üzere toplam 30.000,00.-TL manevi tazminatın, Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümleri gereği haksız fiil sorumlusu davalı sürücülerden ve Karayolları Trafik Kanunu’nun işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümleri gereği araç işletenlerinden alınmasına karar verilmiştir. Her ne kadar dava dilekçesinin sonuç kısmın 3 ve 4. bantlerinde ” 20000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden işletitecek faizi ile birlikte davalılardan … ve …’dan MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN alınarak” denilmiş ise de; dava dilekçesinin açıklamalar kısmının 6. Maddesinde “…müteveffanın tarafların ilk çocukları olması , olaydan sonra olayın etkisi ve acısı ile tekrar çocuk sahibi olamadıkları gerçeği karşısında davacılar için ayrı ayrı 20000,00 er TL (Toplam 40000,00 TL) manevi tazminat tutarlarının davalılardan …ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline…” denildiği ve dolayısıyla da talep edilen Toplam 40000,00 TL’nin manevi tazminat için talep edildiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davacı anne … için 36.101,27.-TL davacı baba …için 40.881,78.-TL olmak üzere toplam 76.983,05.-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden (Davalı sigorta şirketinin %20’si oranında hatır taşıması indirimi gözetilerek davacı anne için 28.881,02.-TL, davacı Baba için 32,705,42.-TL olmak üzere toplam 61.586,44.-TL ve kaza tarihindeki trafik sigortası teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden, … hesabı yönünden 01/04/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte (… Hesabının kaza tarihindeki trafik sigortası teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
*Davacıların fazlaya dair maddi tazminat istemlerinin reddine,
a-Maddi tazminat yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 5.258,71.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 170,78.-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.087,93.-TL harcın davalılar …, … Sigorta Aş. ve …Hesabından müşterek ve müteselsilen tahsiline, hazineye gelir kaydına,
b-Maddi tazminat yönünden davacı tarafından yatırılan 170,78.-TL peşin harç, 29,20.-TL başvuru harcı ve 157,46.-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 357,44.-TL harcın davalılar …, … Sigorta Aş. ve …Hesabından müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,

c-Maddi tazminat yönünden davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri, istinaf öncesi ve sonrası giderler olmak üzere) toplam 1.360,00.-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.088,00.-TL’sinin davalılar …, … Sigorta Aş. ve … Hesabından müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
*Bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Maddi tazminat yönünden davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 10.807,80.-TL vekalet ücretinin davalılar …, …Sigorta Aş. ve … Hesabından müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
2-Davacılar tarafından davalılar … ve … aleyhine manevi tazminat istemiyle açılan davanın KISMEN KABULÜ ile;
Usuli kazanılmış haklar gözetilerek; Davacı … için 15.000,00.-TL, Davacı … için 15.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
*Davacıların fazlaya dair manevi tazminat istemlerinin reddine,
a-Manevi tazminat yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 2.049,30.-TL harıcn davalılar … ve …’dan müşterek ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-Manevi tazminat davasında ayrıca bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
c-Manevi tazminat yönünden davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00.-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
3-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı …’nun yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/03/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)