Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/383 E. 2021/883 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/383
KARAR NO : 2021/883
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 05/07/2021
KARAR TARİHİ: 09/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Antalya’ da bulunan ve … sicil numaralı …Gıda Temizlik Mad. … Tic. Ve San. Ltd. Şti’ ye bir takım makine ve sarfiyat malzemeleri vermek karşılığında ve bir kısmının bedelinin kendisine ödenmek şartıyla … tarihinde %30 hisse devri yapılarak şirkete ortak olduğunu, ancak bir kısım makine bedelinin kendisine ödenmediğini ve şirketin de terk edilerek meçhul hale geldiğini, müvekkili tarafından Antalya CBS’ ye suç duyurusunda bulunulduğunu takipsizlik kararı verildiğini, müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete dava dilekçesi tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
Dava; TTK 638/2. madde uyarınca açılan haklı sebeple limited şirket ortaklığından çıkma davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; haklı sebeple çıkma şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davalı şirkete ait sicil dosyası getirilmiş, incelenmesinde şirketin halen faal göründüğü anlaşılmış, Vergi Dairesine davalı şirketin kaydının deva edip etmediği, borcu olup olmadığı hususlarında müzekkere yazılmış ve gelen cevaba göre davalı şirketin … tarihi itibariyle re’sen terk edilmiş olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
… tarihli celsede davacı tanıkları dinlenmiş, davacı tanığı …: “davacı benim annem olur. Kendisinin ticari işletmeyle doğrudan bir ilgisi yoktur. Daha evvel ben ve eşimin birlikte işlettiği … isimli bir şirketimiz vardı. Daha sonra şirkete bir ortak almak istedik. Bu şekilde … ile tanıştık. O da kendisinin yatırım yapabileceğini ancak yeni bir şirketin kurulmasını, bu şirkete de benim ve eşim haricinde sicili temiz birinin ortak olarak kayıt edilmesini istedi. Bu nedenle biz de annemin üzerine hisselerin kayıt ederek annem ile …’ in babası …’ in ortak olarak göründüğü davaya konu olan …şirketini kurduk. Kuruluştan sonra şirket faaliyete başladı. Kazanç da elde etmeye başladı. Bizim başlangıçtaki anlaşmamız önceki şirket …’ nın ekonomik olarak sıkıntıda olduğu için çek vs borçları vardı. Diğer ortak bu borçları kapatacaktı. Ancak kuruluştan sonra …hem müdür olarak atandı hem de yeni şirket faaliyet göstermeye başladı. Ekonomik kazanç da elde etti ancak taahhüt ettiği önceki şirketin çek borçlarını ödemediği gibi elde ettiği kardan da bize bir pay vermek istemedi. Daha sonra birden makinaların hepsi ortadan kayboldu. Kendilerine de ulaşamadık. Devri yapılan bizim önceki şirkete ait olan makinelerin hepsini birden ortadan kaldırdı. Muhatap bulamaz hale geldik. Duyduğumuz kadarıyla makinaları bizden sonra iki defa farklı şirketlere satıp el değiştirmişler. Önceki şirketin çek borçlarını da biz kendimize ait taşınmazları satıp ödemek zorunda kaldık. Ticari işletme devam etmedi. Zaten vergi kayıtları da kapandı. Kendilerine ulaşamıyoruz da. Savcılığı da suç duyurusunda bulunduk. Ancak takipsizlik verildi ve üzerinden uzun zaman geçtiği için de dosya numarasını hatırlamıyorum” Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … :” ben, davacıyı oğlu … vasıtasıyla tanıdım. Bu şirket kurulacağında ilk başta benim ortak olmamı istemişlerdi. Ancak ben o dönemde başka bir işte çalıştığım için sigorta kaydım da bulunduğu için ortak olamayacağımı söyledim. Hatta …’ nın eski sanayideki yerini de gördüm. İçindeki makineleri de gördüm. Ben ortak olmayınca …annesini şirket ortağı olarak gösterdi. Ancak şirket kurulduktan kısa bir süre sonra …’ a devredilen makinalarla birlikte yeni ortak ortadan kayboldu. İşletme faaliyetlerine devam etmedi” şeklinde beyanda bulunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 638. maddesinde “(1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. (2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Ortaklar, ortaklık ilişkilerinden kaynaklanan, yani objektif nedenlerden dolayı haklı sebebe dayanarak çıkma haklarını kullanabileceklerdir. Ortaklığın sürekli zarar etmesi, uzun yıllar boyunca kâr dağıtılmaması, şirketin atıl durumda olması, ortakların birbirlerine duydukları güven ortamının kaybolması, amacın gerçekleşmesinde hukuki veya ekonomik imkânsızlıkların doğması gibi nedenler şirketten çıkma için haklı nedenler olarak kabul edilebilir (Gürpınar, Bünyamin; Limited Şirkette Çıkma ve Çıkmaya Katılma, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XX, Y. 2016, Sa. 2, s. 87 vd.). Şirket müdürüne güvenin kalmaması haklı sebeple şirket ortaktan çıkma nedenidir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/06/2012 tarih 2012/5955E. 2012/10241K. sayılı kararı).
Haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma, yasal çıkma halidir, dolayısıyla şirket sözleşmesinde bu yolda hüküm bulunmasına gerek yoktur. Haklı nedenle çıkma, ortağın kişiliğinin korunması gereği mutlak, sözleşme ile bertaraf edilemeyen bir hak niteliğindedir. Türk Ticaret Kanunun 638. maddesinde haklı nedenlerin neler olduğu açıkça belirtilmemekle birlikte kollektif şirketlere ilişkin aynı kanunun 245. maddesinde örnekleme yoluyla sayılmıştır. Buna göre; “1) Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle; a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi, c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi, gibi hâller haklı sebeplerdendir. (2) (a), (b) ve (c) bentleri gereğince kendisinde fesih sebebi doğmuş olan ortağın dava hakkı yoktur.” Haklı sebep, ortaklık ilişkisinin ve akdin dürüstlük kuralı uyarınca devamını olanaksız kılacak veya etkileyecek düzeydeki şiddetli geçimsizliktir (Pulaşlı, Hasan; Şirketler Hukuku Genel Esaslar 6. Baskı, Ankara 2020, s. 768 vd.).
Tüm bu yasal düzenlemeler, içtihatlar ve doktrin görüşleri ile toplanan deliller uyarınca eldeki dava değerledirildiğinde; davacının davalı şirketin iki ortağından biri olduğu, davacının %30 hisse sahibi dava dışı ortağın ise %70 hisse sahibi olup şirketin temsil ve idare yetkisinin dava dışı ortakta olduğu ancak şirketin kuruştan sonra kısa bir süre faaliyet gösterdikten sonra şirkete ait makina ve teçhizatların başka şahıslar adına el değiştirmesiyle ticari faaliyetlerine devam etmediği, vergi kaydının da kapandığı, tanık beyanlarına göre davacının resmi pay sahipliği dışında şirkette aktif bir faaliyet ve görevinin bulunmadığı, davalı şirket adına çıkarılan ilk tebligatın adreste şirketin tanınmadığından bahisle iade edildiği, sicilde de aynı adresin kayıtlı olması nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 35. Maddesine göre tebligat yapıldığı, bu hususun da şirketin adresinde bulunmadığı iddiasını desteklediği bu hali ile davacının davalı şirketin ortaklığından çıkması için haklı sebeplerin oluştuğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile
Davacı …’ nın Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sırasında kayıtlı …’ nin ortaklığından haklı sebeple ÇIKMASINA,
Karar kesinleştiğinde Ticaret Sicil Müdürlüğü’ ne BİLDİRİLMESİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 162,70.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/11/2021

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)