Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/369 E. 2022/553 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/369
KARAR NO : 2022/553
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/06/2021
KARAR TARİHİ : 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı şirket aleyhine, Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden 9.637,16 TL asıl alacak ve 889,46-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.526,62 TL vekil eden şirket alacağının tahsili için ilamsız icra takibine girişildiğini, davalı borçluya 23.11.2020 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine, davalı tarafça 30.11.2020 tarihinde haksız ve dayanaksız şekilde itiraz edilmekle icra takibinin durduğunu, huzurdaki dava açılmadan evvel, dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmuş ise de, arabuluculuk süreci tarafların anlaşmamaları nedeniyle sona erdiğini, davalı taraf aleyhine girişilen icra takibi, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında vekil edenin davalı taraftan olan haklı alacağının tahsili amacına yönelik olup, müvekkilinin davalı taraftan alacaklı olduğu, takip talebinde de belirtildiği üzere 10.03.2020 tarihli, 1.201,87 TL ve 8.435,29 TL tutarlı, taraflarca imzalanan iki ayrı cari hesap mutabakatı ile dahi tek başına sabit olduğunu, davalı borçlunun tarafların imzasını taşıyan cari hesap mutabakatının varlığına rağmen, tümüyle dayanaksız ve kötüniyetli şekilde, müvekkilinin alacağının tahsilini geciktirmek ve engellemek amacı ile ödeme emrine soyut şekilde itiraz ettiğini, davalı tarafın cari hesap mutabakatı yaparak varlığını kabul ettiği borca itiraz etmesindeki yegane sebebin 2019 yılı Ekim ayı içerisinde Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) tarafından, seyahat acentesi olan ve aynı zamanda uluslararası mecrada turistlere uçak bilet satışı yapan davalı şirketin biletleme yetkisinin geri alınarak sistem dışına çıkarılması ve bu doğrultuda uçak bilet satışı yapamayan davalı şirketin ekonomik anlamda sorun yaşadığını, davalı şirketin faaliyet gösterdiği dönem içerisinde, sektörün büyük bir kısmına hakim olacak şekilde hem uçak bileti satışı yaptığını, hem de seyahat acentesi olarak yurt dışından turist getirdiğini, davalı taraf ile iki ayrı cari hesap mutabakatı yapılmasının sebebi de bundan kaynaklandığını, müvekkili şirketin o dönemde işlettiği otellere turist getirip konaklatan davalı şirketin, taraflar arasındaki bu ilişki sebebiyle cari hesapta vekil eden davacıya 1.201,87 TL tutarında borçlu olduğunu, yine, davanın tarafları arasındaki uçak bileti satışı bakımından cari olan ticari ilişkide, vekil eden şirket acente faaliyeti dahilinde turistlere satacağı uçak biletlerinin bedelini peşin olarak davalı tarafa ödeyerek temin ettiğinden, bu doğrultuda davalı tarafa ödemeler yapmış ise de, bahsedildiği üzere davalı şirketin, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) tarafından sistem dışına çıkarılması sebebiyle bilet satışı yapamaz hale gelmesi üzerine, davalı şirkete ödemeleri peşin olarak yapılan uçak biletlerini satamayan davacı, davalı tarafa yapılan ödemeler nedeniyle 8.435,29 TL tutarında davalıdan alacaklı olduğunu, bu doğrultuda da davalı taraf müvekkili arasında otel-konaklama ve uçak bileti cari hesaplarına ilişkin mutabakat yapılmış, davalı taraf borcun varlığını açıkça kabul etmesine karşın, yapılan tüm uyarılara rağmen ekonomik anlamda zor bir dönemden geçildiği bahanesiyle ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı taraf aleyhine icra takibine girişilmiş ise de, davalı taraf haksız şekilde takibe itiraz ettiğini belirterek sonuç olarak açıklanan nedenlerle davalı tarafın icra takibine yaptığı itiraz tümüyle soyut, dayanaksız ve kötüniyetli olduğundan, davalı tarafın icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının takip talebinde alacağının dayanağı olarak 10.03.2021 tarihli 1.201.87 -TL ve 8.435,95 TL tutarındaki cari hesap mutabakatları gösterildiğini, ancak dava dilekçesi incelendiğinde taraflar arasında yazılı ve geçerli bir cari hesap sözleşmesi olduğuna değinilmediği gibi buna ilişkin bir delile de dayanılmadığını, somut olayda ise taraflar arasında düzenlenmiş yazılı ve geçerli bir sözleşmeden bahsedilmeyeceğinden TTK’deki cari hesaba ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi mümkün olmadığını, davacının ihtiyati haciz talebinin reddi kararının gerekçesinde bahsedildiği üzere 10.03.2020 tarihli 8.435,29 TL tutarlı belgede müvekkilin imza ve kaşesi bulunmadığını, bununla birlikte keşsinlikle davacının iddialarını ve takip konusu borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte, aynı tarihli 1.201.87 -TL tutarlı belgenin altında yer alan kaşe ve imzanın da ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini, bahsi geçen belgenin borç ikrarını içerdiğinin kabul edilebilmesi için kaşe üzerine atılan imzanın şirket yetkili temsilcileri tarafından atılması gerektiğini, aksi halde bu şekilde düzenlenmiş belgenin tek başına kaşe ve imza içermesi borç ikrarı anlamına gelmeyeceğini, uygulamada çoğu zaman muhasebe servisleri tarafından hazırlanan mutabakat mektupları, ticaret sicil müdürlüğü kayıtlarına göre şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin imzalarını içermediğini, bu anlamda şirketin yetkili temsilcisinin imzasını taşımayan hesap mutabakatlarının borç ikrarı içeren belge olarak kabul edilmeyeceğini belirterek davacının haksız ve hukuka aykırı olarak açtığı davanın reddine, davacı alacaklı takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan davacı taraf aleyhine dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına ve HMK 329. madde gereğince disiplin para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Antalya Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde 9.637,16.-TL asıl alacak, 889,46.-TL Değişen Oranlarda Ticari Temerrüt işlemiş Faiz
Olmak üzere toplam 10.526,62.-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine süresinde borçlu tarafça verilen itiraz dilekçesiyle takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından dosyamız Mali Müşavir bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış, aldırılan 25/03/2022 tarihli rapora göre: dava dosyası ile davalı şirketin ticari defter kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde, davalı vekilinin dava dosyasına sunduğu muavin defter kayıtlarına ve dava dosyası kapsamına göre, davalı şirketin davacı şirketten avans olarak para alınması ve karşılığında davalı şirketin davacı adına uçak bileti faturası kesilmesi şeklinde taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve bu ticari ilişki gereğince davacı şirketin avans olarak davalı şirkete ödediği paralara istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 9.637,16.-TL. tutarında davalı şirketten alacağının olduğu hususlarında görüş ve kanaat bildirmiştir.
Yargıtay .. Hukuk Dairesinin … Sayılı ilamında, “… davalı tarafından form BA belgeleriyle vergi dairesine bildirildiği, bu nedenle söz konusu faturanın ve fatura içeriği malzemenin teslim edildiğinin kabulü gerektiği…” belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2. Maddesinde bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılacağı, buna göre fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz ise de ticari defterlere kaydedilmiş olması malın teslim alındığı ve içeriğinin kabul edildiğine karine teşkil eder. Yine aynı madde uyarınca, faturanın içeriğine kanunda öngörülen süre içerisinde itiraz edilebilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 190. maddesinin 1. fıkrasında yukarıdaki düzenlemeye paralel olarak ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı belirtilmiştir. Yine anılı maddenin 2. fıkrasında kanuni bir karineye dayanan tarafın, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olduğu belirtilmiş; kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı tarafın kanuni karinenin aksini ispat edebileceği kabul edilmiştir.
Kanuni karine, belli bir vakıadan, belli olmayan diğer bir vakıa için kanun tarafından çıkarılan sonuçtur. Kanuni karineler de adi kanuni karine ve kesin kanuni karine olarak ikiye ayrılmaktadır. Adi kanuni karineler aksi ispat edilebilen karineler iken, kesin kanuni karinenin varlığı hâlinde karşı taraf bunun aksini ispat edemez (K., Baki: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ocak 2021, S. 244 vd.). Karinenin varlığı hâlinde, karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini ispatla yükümlüdür. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir. (Bakınız: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2021 Tarih 2017/(19)11-926 Esas 2021/177 K. Sayılı ilamı)
6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmemesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir (Bakınız Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 11.11.2020 T. 2019/3926 E. 2020/2954 K. Sayılı ilamı).
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre: Davalı taraf, takibe itiraz dilekçesinde ödeme defiinde bulunmadığı gibi akdi ilişkiye ilişkin itirazı da söz konusu olmadığı, davalının incelenen defterlerinde, davalı şirketin davacı şirketten avans olarak para alınması ve karşılığında davalı şirketin davacı adına uçak bileti faturası kesilmesi şeklinde ticari ilişkinin olduğu, takibe dayanak faturaların kayıtlı olduğu ve bu ticari ilişki gereğince davacı şirketin avans olarak davalı şirkete ödediği paralara istinaden takip tarihi itibariyle davalı şirketin bakiye 9.637,16.-TL. tutarında davacı şirkete borcunun kayıtlı olduğu, bu bildirilen faturalar yönünde akdi ilişkinin ve fatura ile fatura içeriği avansın davalı tarafa teslim edildiği, ancak davalı taraf alınan bu avans karşılığı hizmeti sunmadığı ve sunduğunu da ileri sürmediği, dolayısıyla da davacının asıl alacak yönünden davasında haklı olduğu ancak takipten önce davalı TTK 18. Madde mucibince usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talep edemeyeceği, bakiye alacağın likit olduğu kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULU ile;
Davalının Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile;
Takibin 9.637,16.-TL asıl alacak üzerinden devamına,
9.637,16.-TL asıl alacağın takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ‭658,31.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 127,14.-TL harcın mahsubu ile bakiye ‭‭531,17‬.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30.-TL başvuru harcı, 127,14.-TL peşin harç olmak üzere toplam ‭186,44‬‭.-‬TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti vs toplamından ibaret toplam ‭775,00.-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı gözetilerek hesaplanan 709,51‭-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan‭ 889,46‬.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan 1.320,00.TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği 1.208,46‭.-TL’sinin davalıdan, 111,53.-TL’ sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı davacı yönünden miktar itibariyle kesin olmak üzere, davalı yönünden ise HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 29/06/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)