Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/35 E. 2022/190 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/35
KARAR NO : 2022/190
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/04/2018
KARAR TARİHİ : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı tarafın yürütmekte olduğu ticari iş gereği; tutulan cari hesap tutarının müvekkili şirkete ödenmediğini, bunun üzerine davalı şirket hakkında Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlu davalı şirketin böyle bir borcunun olmadığını iddia etmekte ise de; aradaki ticari ilişkiye itiraz etmediğini, buna rağmen davalı şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyerek mutabakat bedellerini müvekkili şirkete ödemediğini, yapılacak ticari defter incelemeleri sonucunda müvekkili şirketin alacağının ortaya çıkacağını belirterek, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili … tarihli açıklama dilekçesinde müvekkili şirket ile davalı şirketin aralarında otel ekipmanları sağlaması amacıyla cari hesap üzerinden anlaşma olduğunu, davalı şirketin verilen mal ve hizmet karşılığı kesilmiş olan faturaları ödememesinden kaynaklı müvekkili şirkete karşı borcu bulunduğunu açıklamıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında takip konusu borcu doğuracak nitelikte ticari ilişki bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında akdi ve cari hesap bakımından bir ilişki bulunmadığını, müvekkili şirkete herhangi bir fatura tebliği yapılmadığını, ortada davacı taraf ile müvekkili şirketin yapmış olduğu yazılı bir sözleşme, hizmet talimatı veya mutabakat olmamasına rağmen davacı tarafın müvekkilini ticari ilişkinin tarafı olarak göstermeye çalışmakta olduğunu, davacı yanın bu iddia ve beyanlarının asılsız ve afakî iddia ve beyanlar olduğunu, davacı yanın müvekkili şirketle aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu “yazılı cari hesap sözleşmesi” sunmak sureti ile ispat etmesi gerekmekte iken, salt cari hesap ilişkisinin var olduğunu iddia etmek bu cari hesap alacağının doğduğunu ispata yetmemekte olduğunu, dava konusu borcun müvekkili tarafından ödendiğini ve davacı taraf ile ticari ilişkinin bitirildiğini belirterek, haksız davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, fatura, irsaliyeli fatura ve sevk irsaliyeleri sunulmuş, davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ayrıntılı rapor aldırılmıştır.
Dava; cari hesaba dayalı ticari satım akdinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında cari hesap şeklinde yürüyen satım akdinin varlığı, faturaların bu akdi ilişki nedeniyle düzenlenip düzenlenmediği, fatura içeriğindeki mal ve hizmetin davalı tarafa verilip verilmediği, icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususları uyuşmazlık konusudur.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde cari alacaktan dolayı …-TL alacaktan dolayı ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine borçlu vekili tarafından süresinde icra dairesine verilen itiraz dilekçesiyle borcun tamamına itiraz edilerek, takibin durdurulduğu ve yasal süresi içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmiş, mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre; davacının incelenen … ve … yıllarına ait yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin açılış – kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre … tarihi itibariyle …-TL tutarında davalıdan alacağının kayıtlı olduğunun mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf delil listesinde tarafların ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayandığından, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının ibrazının sağlanarak bilirkişi incelemesi yaptırılması için İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, davalı şirket adına defter ve kayıtlarını inceleme için ibraz etmesi hususunda meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine rağmen, davalı taraf defter ve kayıtlarını ibrazdan kaçınmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 219.maddesi uyarınca; Taraflar kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Aynı kanunun 220/3 maddesi uyarınca da belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede delilleri ile birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde müvekkili ticari kayıtlarında davacı tarafa ilişkin herhangi bir veri bulunmadığını, yapılacak bilirkişi incelemesi ile bu hususun ispatlanacağını söylemesine rağmen, davalı taraf defter ibrazından kaçınmış olup, defterlerin zayiine ilişkin herhangi bir belge de sunulmamıştır.
HMK’nın 219 ve 220 maddesindeki düzenleme uyarınca davalı tarafın defterlerini ibraz etmemesinin davacı aleyhine sonuç doğurmayacağının kabulü gerekir.
Yine Yargıtay … Hukuk Dairesinin süreklilik kazanan içtihatlarında açıklandığı üzere ticari defterler kesin delillerden olup, HMK 222.maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise, karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmasa bile karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere, karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde, dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından, dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise, birlikte incelenip değerlendirildiğinde delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır.
Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden, verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3 madde gereğince sunmaktan kaçındığı ticari defterlerindeki kayıtların karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olan ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip, sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Buna göre ve dava dosyasındaki deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından müvekkili ile davalı arasında cari hesap şeklinde yürüyen ticari satım akdinden kaynaklanan alacağın tahsili için ilgili icra dosyasında ilamsız icra takibine girişildiği ve itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmakta olup, davalı tarafın talimat yoluyla kendisine meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine rağmen ticari defter ve kayıtlarını ibrazdan kaçındığı, davacının incelenen defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve icra takip tarihi itibariyle davalıdan …-TL tutarında alacağının kayıtlı olduğu anlaşılmakta olup, yukarıda açıklandığı üzere HMK’nın 220 ve 222 maddeleri göz önünde bulundurulduğunda davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan …-TL alacağı olduğunu usulüne uygun ve kesin delillerle ispatladığı sonuç ve kanaatine varılmakla, davanın kabulüne ve davalı borçlunun icra dosyasındaki borca yönelik itirazının iptaline ve takibin aynen devamına karar vermek gerekmiş, alacağın likit nitelikte oluşu gözetilerek de davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de verilen hüküm; Davalı vekilince … tarihinde istinaf edilmiş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarih … esas … karar sayılı ilamı ile;
“…Davalı şirketin defterlerinin incelenmesi için İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı, davalının defterlerini ibraz etmediğinden, talimatın bila ikmal iade edildiği anlaşılmıştır.
Davacının öncelikle fatura konusu ürünleri davalıya usulüne uygun teslim ettiğini ispat etmesi gerekir. Dosyaya sunulan fatura fotokopilerinde gerek içerik kısmı gerekse de teslim alan kısmı okunaksız ise de; SMMM bilirkişi tarafından tespit edilen ve faturalarda teslim alan olarak imzası bulunan …, …, …, … isimli şahısların imzalarının olduğunu raporunda belirtmiştir.
Bu durumda, davacıdan irsaliyeli fatura asılları istenerek, davalı şirkete isticvap davetiyesi çıkartılarak, davalı şirket yetkilisinin faturalardaki imzalarını kendisine ya da şirket çalışanlarına ait olup olmadığı, fatura kapsamındaki emtiaların davalıya teslim edilip edilmediği hususunda isticvap beyanı alınmalı, şayet faturalarda teslim alan imzalarının kendisine ya da şirket çalışanlarına ait olmadığını savunduğu takdirde, fatura teslim tarihlerinde davalı şirket çalışan listesinin SGK dan celbi le oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın kabulune karar verilmesi doğru değildir.
Sonuç olarak davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine…” gerekçesi ile bozularak mahkememize gelmiş, mahkememizin yukarıdaki esas numarasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, davalı adına faturalara ilişkin olarak meşruhatlı isticvap davetiyesi çıkarılmış, ancak belirlenen duruşma gününde şirket yetkilisinin hazır olmadığı anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 169 ve devamı maddelerinde belirtildiği üzere, isticvap; bir tarafın kendi aleyhine olan vakıalar hakkında mahkeme tarafından sorguya çekilmesidir. Bir taraf, ancak kendi aleyhine olan vakıalar hakkında isticvap edilebilir. İsticvap davetiyesine, isticvabına karar verilen tarafın, hangi vakıalar hakkında isticvap olunacağı, geçerli özrü olmaksızın gelmediği ya da gelip de sorulan sorulara cevap vermediği takdirde, sorulan soruları ikrar etmiş sayılacağı kendisine bildirilir. Bu davetiyenin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesine rağmen, taraf oturuma gelmez ise, isticvap konusu vakıaları kabul etmiş sayılır. ( Yargıtay … H. D. … E. Ve … K. Sayılı ilamı)
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarih … esas … karar sayılı kaldırma kararı doğrultusunda sevk irsaliyesi altında bulunan imzanın davalı şirket temsilcisi veya çalışanlarına ait olup olmadığı ve belirtilen malları teslim alıp almadıkları hususunda beyanlarının alınması için adres itibari ile talimat mahkemesi aracılığı ile davalı şirket temsilcilerine davetiye çıkarıldığı, davalı tarafa gönderilen isticvap davetiyesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, belli edilen gün ve saatte davalı taraf duruşmaya gelmediği; böylece davalı taraf HMK’nun 169. vd. maddeleri gereğince davacının dayandığı, sevk irsaliyesi altında bulunan imzanın davalı şirket temsilcisi veya çalışanlarına ait olduğunu kabul etmiş sayılarak davanın kabulüne ve davalı borçlunun icra dosyasındaki borca yönelik itirazının iptaline ve takibin aynen devamına karar vermek gerekmiş, alacağın likit nitelikte oluşu gözetilerek de davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalı borçlunun Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile, takibin aynen DEVAMINA,
Haksız itiraz edilen …-TL asıl alacağın takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen …-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan …-TL harcın mahsubu ile bakiye …-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam …-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
*Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/03/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)