Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/344 E. 2022/479 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/344
KARAR NO : 2022/479
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından müvekkili aleyhine Antalya Genel icra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin takibe konu bonoya ilişkin bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davalı … … Ltd. Şti’ de 19/01/2008-24/11/2008 tarihleri arasında satış sorumlusu olarak sigortalı olarak çalışmakta olduğunu, müvekkilinin çalıştığı sırada takip konusu senedi borcun teminatı olarak boş olarak davalı şirket yetkilisine teslim ettiğini, müvekkilinin iş akdinin feshedilmesi sonrasında senedin kendisine iade edilmediğini, bononun sahte olarak düzenlenip takibe sunulduğunu, müvekkilinin Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile senet bedelinin %20′ si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile diğer davalı … şirketi arasında akdedilen Kredi Genel Sözleşmesi gereğince adı geçene kredi kullandırıldığını ve şirketin bankaya ciro yoluyla müşteri senetleri tahsil için teslim edildiğini, davacının dava konusu senet ile ilgili borcu bulunmadığı yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, senedin sonradan doldurulduğu iddiasının müvekkili bankaya izafe edilecek bir sorumluluk olmadığını, davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya içerisine, Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası celp edilmiş, Antalya Sgk İl Müdürlüğünden davacının 2007/2008 tarihleri arasında çalıştığı Sgk kayıtları ve iş yerlerini gösterir belgeler getirtilmiş, ayrıca taraf teşkilinin sağlanması amacıyla davalı … Ltd. Şti adına ilanen tebligat işlemleri yapılmıştır.
Dava; senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitine yönelik icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası niteliğindedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; senedin teminat için verilip verilmediği, davacı ile davalı … şirketi arasında düzenlenen senedin gerçek bir borç ilişkisini yansıtıp yansıtmadığı, davacının senet bedelinden sorumlu olup olmadığı, davacının … şirketine karşı ileri süreceği defiileri davalı bankaya karşı ileri sürüp süremeyeceği hususlarına ilişkindir.
Antalya … İcra Dairesinin … sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı banka tarafından borçlu … aleyhine, 8.000,00.-TL bedelli senede dayalı olarak 8.000-TL asıl alacak, 512,22.-TL işlemiş faiz, 24,00.-TL komisyon olmak otere toplam 8.536,22.-TL alacağın, asıl alacağa işleyecek yıllık %19 faizi ile birlikte tahsili için icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, haciz işlemlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’ nun 6′ ncı maddesine göre, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
İspat aracı olan ve kendi içinde kesin-takdiri olmak üzere ikiye ayrılan deliller, kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulanamayacağı davalarda kural olarak taraflarca ileri sürülmedikleri müddetçe hakim tarafından resen dikkate alınamaz.
Hakimi bağlayıcı nitelikteki (kesin) delillerden belki de en önemlisi “senet” tir.
İspat yükü üzerine düşen taraf iddiasını yahut savunmasını adi yazılı senede dayandırır ve bu adi senet altında imzası bulunup senet kendisine karşı delil teşkil edecek olan kimse tarafından ikrar edilirse, o senet kesin delil teşkil edecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), m. 205/1Senetle ilgili ilk kural, kesin delille ispat zorunluluğu veya tanıkla ispat yasağı da denilen, kanun koyucunun bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin değerinin belli bir miktarın üzerinde olması halinde ispatının ancak senetle yapılabileceği kuralıdır. (HMK, m.200) Bu husus kısaca ispat sınırı olarak da anılabilir.
Senetle ispat zorunluluğu hakkındaki ikinci kural ise senede karşı senetle ispat zorunluluğudur.
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, senetle ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz, ancak ve ancak senet (kesin delil) ile ispat olunabilir (HUMK, m. 290;HMK, m.201)
Senedin tamamlanmış sayıldığını söyleyebilmek için imza kurucu bir unsurdur. İmzanın senet metni oluşturulmadan da atılabilmesi mümkündür. Bu halde “beyaza imza” dan söz etmek gerekir. Kuşkusuz böyle bir imza onu atan için çok tehlikelidir. Zira genel hayat tecrübesi, imzalı boş kağıdı karşısındakine veren kimsenin onun üzerine kendisini zararlandırıcı mahiyette ilaveler yapılabileceğini bilmesini gerektirir. Buna rağmen imzalı boş kağıdı veren kimse, ki imzalı boş belge vermek de bir hukuki işlemdir, tehlikeleri peşinen kabul etmiş sayılacağı gibi, kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarf etmediğinden hukukun himayesinden yararlanamaz. Beyaza imza atan kimse karşı tarafın anlaşmaya uygun olarak daha önceden belirlenen esaslara göre senet metninin oluşturulacağı konusunda bir güvene sahiptir ve senet metnindeki borç kapsamından sorumludur. Bu sorumluluk beyaza imza atan kimsenin sözleşme metnindeki ifadelerin kendi iradesinin ürünü olmadığını ispat yükünü üzerine alması suretiyle tezahür eder. Ancak böyle bir iddia ile senedin hüküm ve kuvveti azalacağından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 201. (HUMK’ nın 290.) maddesi çerçevesinde bu iddianın kesin delille ispat gerekir.
Somut olayda; davacı taraf, davaya konu bononun teminat olarak davalı … şirketine teslim edildiğini, davacının o dönemde satış sorumlusu olarak şirkette çalıştığını ve sonradan işten ayrıldığını ancak teminat senedini alamadığı ve dolayısıyla da dava konusu senetlerin bedelsiz olması sebebiyle davalı şirkete ve bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka ise, davalı şirketin banka müşterisi olduğunu ve bankadan kullandığı krediler için iş bu bonoyu verdiğini ve bankanın davalı şirketten alacaklarını tahsil etmek için işleme konulduğunu, iyi niyetli hamil olduğunu, bu iddiaların kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Dava konusu senedin incelenmesinde ; keşidecinin …, Lehtarın … Tav. Ltd. Şti, keşide tarihinin 15.1.2008, ödeme tarihinin 25.06.2009, bedelin 6.000-TL olduğu, bono vasfına haiz olduğu, lehtar … cirosuyla davalı banka geçtiği ve banka cirosunun altında “bedeli teminattır” ibaresinin yazılı olduğu görülmüştür. Senedin ön yüzünde teminat senedi olduğuna dair herhangi bir açıklamanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı da söz konusu senedin ihdas nedeni hakkında bir beyanda bulunmadığından, senedin düzenleme sebebini değiştirmemiş olmakla ispat yükü davacıdadır. Davacının HMK 200.maddesi gereğince senedin teminat senedi olarak düzenlendiğini kesin delillerle ispat etmesi gerekmiş ancak davacı bononun teminat senedi olduğunu, teminat ise neyin teminatı olduğunu ve bedelsiz kaldığına ilişkin iddialarını ispat edemediği, dava dilekçesinde yemin delilini belirtmiş ise de HMK 226/1-c maddesi uyarınca, yemine ilişkin hususun bedelsiz senedi icra koymak suçunu teşkil edeceğinden davacının iddialarının yemine konu olamaması karşısında, davacının senetten dolayı borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasını ispat edemediği kanaatine varılmakla davanın reddine, icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklı davalıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı uygulanmadığından davalı lehine tazminat takdirine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Davalı bankanın icra tazminatı talebinin de tedbir uygulanmadığından REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70.-TL nispi karar ve ilam harcının, peşin alınan 136,62.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 55,92.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı … Bankası vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı banka vekilinin yüzlerine karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK 341/2. Maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.07/06/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)