Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/192 E. 2021/732 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/192 Esas
KARAR NO : 2021/732
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2021
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından kambiyo senedine dayalı alacak iddiasıyla müvekkili aleyhine Antalya Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak yapılan icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olup davacının böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin davalı şirketten sebze fidanı karşılığında dava konusu 15.09.2018 keşide tarihli – 30.01.2019 ödeme tarihli … Hayvancılık Tarım San. ve Tic. Ltd. Şti. lehine 7.000,00 TL bedelli senedi keşide ederek malen kaydına istinaden verdiğini ancak davalı tarafından müvekkiline herhangi bir mal teslimi yapılmadığını ve fatura da bulunmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığına dair iddialarının davalı şirketin kayıtları incelendiğinde ispatlanacağını belirterek, müvekkilinin Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin zirai ilaç satışı yaptığını, davacının peyderpey müvekkilinden mal aldığını ancak ödeme yapmadığını, davacının imzasının yer aldığı veresiye mal teslim fişlerini sunduklarını, bu fişler dışında da bir çok defa davalıya mal teslimi yapıldığını, davacının iddialarını ispatlamak zorunda olduğunu belirterek, davanın reddi ile icra inkar tazminatına hükmolunması gerektiğini bildirmiştir.
Dava, senedin bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu bono nedeniyle borçlu olup olmadığının, bono karşılığında mal alıp alınmadığının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Dosya içerisine; veresiye mal teslim fişleri ve tahsilat makbuzu sureti sunulmuş, davacının tacir olup olmadığı, vergi kaydının bulunup bulunmadığı, defter tutup tutmadığı hususlarında Vergi Dairesinden ve Antalya Ticaret sicil Müdürlüğünden araştırma yapılmış, buna ilişkin müzekkere cevapları dosyaya getirtilmiş, Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafça borçlu davacı aleyhinde 7.000,00.-TL asıl alacak ve 2.353,40.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.353,40.-TL alacak üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine girişildiği, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı asil isticvap beyanında; “Benim … Tarım ile mal alışverişim oldu. … Hayvancılık ile bir ticari ilişkim olmadı. Bana göstermiş olduğunuz veresiye mal fişlerindeki malları ben … Tarım’dan aldım bunların karşılığında da şimdi ibraz ettiğim tahsilat makbuzu ile 20.000,00TL’lik çek verdim. Ben de başkasından alıp vermiştim. Ben ciro etmiştim. Keşideci değildim. Bana 20.000,00TL ödemen var dediler ben de o şekilde ödedim. Şirket o an değişmiş olabilir, benim çalıştığım … Tarım’dı. Ayrıca ben senet falan da vermedim. Başka bir veresiye fişini senet olarak doldurmuşlar. 2017 yılından sonra hiçbir alışverişim de olmadı. Ben seracılık yapıyorum. Bu nedenle serada kullanacağım ürünleri alıyorum.” şeklinde belirtmiştir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 779/1. Maddesi). Bonoda şekil şartları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 776. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” yada “emre yazılı senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.
Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. “Bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin, eda edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez.
Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talil edilmesi (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedin (talil eden) veriliş nedenini değiştiren kişi, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır.
Somut olayda davacının, davalı tarafça icra takibine konu edilen senetten dolayı borçlu olmadığı iddiasıyla eldeki davanın ikame edildiği, takibe konu senedin bono niteliğinde olup yasal unsurları taşıdığı, bunun yanında yukarıda açıklandığı üzere ihtiyari unsurlardan da “malen” kaydını ihtiva ettiği, yani bu durumda senedin mal karşılığı verilmiş olduğunun anlaşıldığı, davalının da cevap dilekçesinde takibe konu senedin davacıya veresiye verilen mallar karşılığı alındığını beyan ederek, davacıya mal teslimi yapıldığına ilişkin davacının imzasını havi “veresiye mal teslim fişleri” ibraz ettiği, davacının bu veresiye teslim fişleri ile ilgili isticvap beyanında iddiayı değiştirecek şekilde beyanda bulunmakla birlikte imzaları ve veresiye mal aldığını kabul ettiği, alışverişinin … Tarımla değil … tarımla olduğunu beyan etmesine rağmen ibraz ettiği tahsilat makbuzunda da … tarım yazdığı, bu şekilde taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve mal alışverişinin sabit olduğu, davacının müşteri çekiyle yaptığını iddia ettiği ödeme makbuzunun tarihi 15.10.2018 olup, davaya konu bononun ödeme tarihinin 30.01.2019 olması karşısında vadeden önce yapılan ödemenin bono ödemesi olarak kabul edilemeyeceği gibi bu şekilde bir iddia ya da ispatın da olmadığı, bu durumda halen ispat külfeti üzerinde olan davacının bono karşılığı mal almadığını yazılı belge ile ispat etmesi gerekmekte iken dayanılan delillerin bu mahiyette olmadığı gibi her ne kadar davacı delil listesinde “yemin” deline dayanmış ise de iddianın ileri sürülüşü bakımından HMK 226/1-c maddesi uyarınca, yemine ilişkin hususun bedelsiz senedi icraya koymak suçunu teşkil edeceğinden davacının iddialarının yemine konu edilmeyeceği, bu şekilde davacının senetten dolayı borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasını ispat edemediği kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Her ne kadar davalı taraf icra tazminatı talep etmişse de takiple ilgili verilmiş ve uygulanmış bir tedbir kararı olmadığından bu talep de yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Takibe yönelik bir tedbir uygulanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30.-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 119,55.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 60,25.-TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
6-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan 1.320,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği Hazineye gelir KAYDINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 05/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır