Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/10 E. 2021/685 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/10 Esas
KARAR NO : 2021/685
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2014
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki bulunduğu … parsel sayılı taşınmazlar üzerine kurulu seralarını davalı sigorta şirketinin … sigorta poliçesi kapsamında sigortalattığını, … tarihinde meydana gelen hava değişikliği nedeniyle seraların hasar gördüğünü, hasar gören seralar nedeniyle davalı şirkete hasar ihbarında bulunulduğunu, hasarın meydana gelmesinden iki gün sonra davalı eksperlerince hasar tespitine gelinerek rapor düzenlendiğini, ancak hasar için görevlendirilen ekspertiz tarafından tespit yapıldıktan sonra müvekkili şirket yetkililerine herhangi bir bilgi verilmediğini, müvekkili tarafından açılan başka bir dava nedeniyle … tarafından eksper raporlarına ulaşılabildiğini, rapor incelendiğinde tamamen fırtına hasar tespiti yapılmamış şekilde düzenlendiğinin anlaşıldığını, davalı kurumun kuruluş amacına aykırı olarak tek taraflı ve poliçenin hiçbirine uyarıcı bilgi bulunmadan fırtına hasarını poliçe kapmasında olmadığı iddiası hukuken hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 15.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı serada meydana gelen zarar nedeniyle müvekkili şirketin herhangi bir tazminat ödeme mükellefiyetinin bulunmadığını, davacı tarafın da elinde mevcut olan ve dava dilekçesi ile sunulan poliçe üzerinde açık bir şekilde hangi teminatları olduğu bilgisinin yer aldığını, davacı tarafın … tarihinde hortum hasarı olduğu gerekçesiyle müvekkili şirkete hasar ihbarında bulunduğunu ancak yapılan ekspertiz çalışmaları sonucu hortum hasarına ilişkin bulgulara rastlanılmadığını, yaşanılan hasarın teminat kapsamında yer almayan fırtınadan kaynaklı olduğunun tespit edildiğini, davacının TTK’nın 1423 maddesi gereğince süresi içinde itiraz hakkını da kullanmadığını, bu nedenle davacının talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; sigorta poliçesi, hasar dosyası, meteoroloji kayıtları getirtilmiş, bilirkişi heyetinden ayrıntılı rapor aldırılmıştır.
Dava: … sigorta poliçesinden kaynaklanan sigortalının sigortacı aleyhine açmış olduğu alacak davası niteliğindedir.
Taraflar arasında sigorta poliçesinden kaynaklı ilişki bulunduğu, davacının meydana gelen fırtına nedeniyle serasının hasara uğradığı hususu ihtilafsız olup uyuşmazlık; hasarın tutarına ve ayrıca davalının hasardan dolayı sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Dosyadaki poliçe örneğinin incelenmesinde; davacıya ait seranın … başlangıç ve … bitiş tarihleri arasında sigorta edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekili savunmasında; fırtına teminatına uygunluk verilmeksizin teminat kapsamında “Dolu, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskını…” teminatları uyarınca sigorta poliçesi düzenlendiğini, yaşanılan hasarın teminat kapsamında yer almayan fırtınadan kaynaklı oluştuğunun tespit edildiğini, bu nedenle hasarın teminat kapsamında bulunmadığını savunmaktadır.
Dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre: davacıya ait serada meydana gelen hasarın nedeninin kuvvetli rüzgar olarak belirlendiği, söz konusu poliçede teminat kapsamına alınan rizikoların dolu, hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması, sel ve su baskını olarak belirtildiğini, mevcut poliçede hortum rizikosuna karşı teminat bulunmakla birlikte kuvvetli rüzgar rizikosu için teminatın bulunmadığını, sonuç olarak hasarın kuvvetli rüzgar sonucu oluşması ve bununda poliçede teminat altına alınmaması nedeniyle hasarın teminat kapsamında olmadığına dair görüş ve kanaat bildirmişlerdir. Bilirkişi heyetinin raporunun ayrıntılı, bilimsel verilere uygun gerekçeli oluşu nedeniyle mahkememizce rapora itibar edilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; davalı sigorta şirketine … sigorta poliçesiyle sigortalanan davacıya ait serada … tarihinde meydana gelen hava koşulları nedeniyle hasar oluştuğu anlaşılmakta ise de, mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere hasarın kuvvetli rüzgar nedeniyle meydana geldiği ve sigorta poliçesinde kuvvetli rüzgar teminatı bulunmadığından hasarın teminat kapsamında kalmadığı anlaşıldığından, sübuta ermeyen davanın reddine dair verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine davaya bakan Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih ve … Esas – … Karar sayılı ilamı ile; “Somut uyuşmazlıkta, davacı hortum hasarından söz ederken, davalı fırtınanın sebep olduğunu hasarın teminat dışı olduğunu savunmuş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise hasara kuvvetli rüzgarın sebep olduğu ifade edilmiştir. Dosyada mevcut sigorta poliçesi incelendiğinde, hortumun teminat kapsamına dahil olduğu, ayrıca poliçenin son sayfasında fırtına ve hortum hasarına ilişkin kloz bulunduğu anlaşılmıştır. Buna göre,yağmur, kar, dolu ile beraber olsun olmasın münhasıran fırtına (10mt. yükseklikte 62 km/saatten daha yüksek hızla esen rüzgarlar) veya fırtına sırasında rüzgarın sürüklediği ve attığı şeylerin çarpması ve hortum etkisiyle sigortalı serada ve içindeki üründe doğrudan meydana gelecek zararlar teminat kapsamına alınmıştır. Meteoroloji verilerine göre ise, … tarihinde bölgede ölçülen maximum rüzgar hızının 12.7 m/s olduğu, saniyedeki hızı 10.8-17.1 mt arasındaki rüzgarlar kuvvetli rüzgar, 17,2mt ve daha fazla olan rüzgarlar ise fırtına olarak değerlendirilmiştir. Mahkemece, poliçede yer alan fırtına ve hortum klozu incelenmemiştir. Oysa, bu klozun meteoroloji verileri ile birlikte değerlendirilerek hasara sebep olan rüzgarın kuvvetli rüzgar mı fırtına mı olduğunun tespiti gereklidir. Ayrıca, poliçede ve genel şartlarda teminata dahil hasarlar ve teminat dışı hasarlar sayılmış, ancak fırtına ve kuvvetli rüzgar hasarı açıkça iki başlık altında da yer almamıştır. Davacı, teminata dahil olan ve olmayan hasarlar konusundan sigortacı tarafından yeterince aydınlatılmadığını da ileri sürmektedir.
Bu durumda, mahkemece yukarıda ifade edilen mevzuat hükümleri de dikkate alınarak, poliçe kapsamı ile birlikte fırtına ve hortum klozunun değerlendirilmesi, ayrıca, poliçenin kapsamına alınmayan teminat dışı hallerin tek tek, açıkça ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde genel ya da özel şartlar altında sayılmasının gerekli olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılması ve 1409. madde uyarınca ispat yükünün davalı sigortacı üzerinde olduğunun gözetilmesi gerekirken, poliçe hükümleri, ilgili kloz ve genel şartlar yeterince değerlendirilmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın bozulması üzerine dosya mahkememizin … esas sırasına kaydedilerek, taraf vekillerinden bozma ilamına karşı diyecekleri sorulmuş ve mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmak suretiyle bilirkişiler …, … ve …’tan rapor aldırılmış, … tarihli bilirkişi raporuna göre; … İstasyonuna ait … ve … tarihli veriler ve … İstasyonuna ait … tarihli veriler birlikte değerlendirilerek rüzgar değerlerinin incelenmesinde … tarihinde 22.6 m/saniye hızında kuvvetli fırtına ve … tarihinde de 18.5 m/saniye hızında fırtına meydana geldiği, bu nedenle davacıya ait serada hasar oluştuğu, sigorta hukuku açısından yapılan değerlendirmeye göre TTK’nın 1409/1.maddesinde sigortacının sözleşmeden öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan sorumlu olacağını, 2.fıkrasında da sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığına ilişkin ispat yükünün sigortacıya ait olduğunun hüküm altına alındığını, TTK 1409 maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde teminat dışı hallerin poliçede belirtilmesi gerekliliğinin sözleşmede öngörülen risklerle ilgili olması durumunda anlam kazandığı, diğer bir ifadeyle sigorta konusu riskle ilgili olmakla birlikte bazı haller teminat dışı bırakılmak isteniyorsa bunların teker teker sayılması gerektiğini, örneği fırtına teminat verilen riskler arasında sayılmamışsa, fırtınanın artık teminat dışı haller arasında belirtilmesinin beklenemeyeceğini, somut uyuşmazlık açısından önem kazanan hususun fırtınanın sigorta teminatı içinde kabul edilip edilmediği olup, bunun teminat dışı haller arasında sayılıp sayılmadığının olmadığını, eğer fırtına için teminat verilmemiştir sonucuna ulaşılırsa artık bunun teminat dışlı olarak ayrıca belirtilmiş olmasının aranmaması gerektiğini, sözleşmenin akdi sırasında geçerli tarım sigortaları kanununun 12.maddesinde seralar için teminat verilecek riskler arasında fırtınanın da sayıldığını ve teminatların Bakanlar Kurulunca belirleneceğinin öngörüldüğünü, Devlet destekli … sigortası ile sağlanan teminatlara ilişkin 2012/4138 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 2.maddesinde “Seralar için dolu ana riski ile birlikte fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması, sel ve su baskını ek risklerinin paket halinde ilgili genel şartlar, teknik şartlar, tarife ve talimatlar kapsamında tarım sigortaları havuzu tarafından teminat alınacağının düzenlendiğini, devlet destekli … sigortası genel şartlarında sigorta konusunun Bakanlar Kurulu kararıyla kapsama alınan risklerin poliçede belirtilmek kaydıyla, devlet destekli … sigortası tarife ve talimatlarına uygun şekilde teminat altına alınması şeklinde belirlendiğini, mevzuat karşısında sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde seralar açısından ana riskin dolu olup, fırtınanın ek teminat niteliği taşıdığını, diğer bir ifadeyle fırtınanın sözleşmenin yapılmasıyla birlikte doğrudan teminat kapsamında olmayıp, sözleşmede teminat kapsamına alınan riskler arasına fırtına sayılmadığı, muafiyet ve coasürans oranlarını gösterir tabloda da fırtınaya yer verilmediğinin görüldüğünü, bununla birlikte her ne kadar fırtınanın doğrudan teminat kapsamında değilse de, tarife ve talimatlarda fırtına, hortum gibi risklerin teminat kapsamına alınabileceğinden bahsedilmekte olup, ilgili bakanlar kurulu kararında da ek teminatların paket olarak verileceği ifadesiyle poliçede yer alan klozlarda da “Fırtına ve Hortum” hasarı tanımlamasına gidilmesi karşısında fırtına riskinin de teminat kapsamında olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını, davacıya ait … nolu poliçe kapsamında …-TL, … nolu poliçe kapsamında da … TL olmak üzere toplam …-TL hasar hesaplandığının, bu tutarın davalının sorumluluğunda olduğunun mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz etmişse de, aldırılan heyet raporunun bilimsel verilere uygun, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikte oluşu gözetilerek itirazlara itibar edilmemiş, bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu … tarihli bedel arttırım dilekçesiyle belirsiz alacak davası olarak …-TL bedel üzerinden açtıkları davayı …-TL arttırarak, sonuç olarak …-TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, eksik harcı tamamlamış, bedel arttırımına ilişkin dilekçe davalı vekiline usulünce tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili gerek … havale tarihli dilekçesinde, gerekse duruşmadaki beyanlarında Yargıtay bozmasından sonra ıslah yapılamayacağını, ıslah talebine karşı zaman aşımı yönünden itiraz ettiklerini, davanın reddi gerektiğini beyan etmiş ise de, davacı vekilinin … tarihli dilekçesindeki isteminin, belirsiz alacak davası olarak açmış oldukları davada bedel arttırımına ilişkin olup, HMK’nın 176 ve devamı maddeleri uyarınca yapılan bir ıslah işleminin bulunmadığı, ayrıca davalı vekilinin arttırılan bedele yönelik zaman aşımı definin de davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp, belirsiz alacak davasında davalı tarafça dava açıldıktan sonra ileri sürülen zaman aşımı definin sadece ilk talebi değil, bedel arttırım talebini de kapsayacağı ve süresinde zaman aşımı definde bulunulmaması halinde arttırılan bedel için sonradan zaman aşımı definde bulunulamayacağından, davalının süresinde verdiği cevap dilekçesinde zaman aşımı definde bulunmadığı anlaşılmakla, bu yöndeki zaman aşımı defi reddedilmiş, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazlarına itibar edilmemiştir.
Buna göre ve dava dosyasındaki deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketine … sigorta poliçesi ile sigortalanan davacıya ait serada … tarihinde meydana gelen hava koşulları nedeniyle hasar oluştuğu, mahkememizce itibar edilen … tarihli bilirkişi heyet raporuna göre söz konusu tarihte meteorolojik verilere göre kuvvetli fırtına ve fırtına meydana geldiği, fırtına riskinin sigorta teminatı kapsamında kaldığı, poliçede yer alan klozlarda da fırtına ve hortum hasarına yer verilmesi karşısında fırtına riskinin de teminat kapsamında olduğu, davacıya ait serada meydana gelen hasar tutarının …-TL olduğu, davacı vekili tarafından Yargıtay bozmasından sonra yapılan yargılama sırasında … tarihli dilekçe ile harcı da tamamlanmak suretiyle bedel arttırımına gidildiği göz önüne alındığında sonuç olarak davanın kabulüne, tahsil talepli belirsiz alacak davasında faiz başlangıcının davadan önce temerrüt söz konusu değilse dava tarihi olması gerektiği de gözetilerek, hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine dair verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine davaya bakan Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih ve … Esas – … Karar sayılı ilamı ile; “Dava, … Sigorta Poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda önce birinci bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, daha sonra ise yeni bir bilirkişi heyetinden rapor almış, alınan ikinci rapor esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Bozma sonrası alınan ek raporda, … İstasyonu rüzgar verilerine göre, hasarın kuvvetli rüzgar nedeniyle meydana geldiği, ikinci heyetten alınan raporda ise … Havalimanı … İstasyonu rüzgar verilerine göre hasarın fırtına/kuvvetli fırtına nedeniyle meydana geldiği belirtilmiştir. Her iki raporda değerlendirmeye esas alınan meteoroloji istasyonu birbirinden farklı olduğu gibi, ayrıca hasara ilişkin hesaplamalar da birbirinden farklıdır. Ortada birbiriyle çelişen iki rapor olduğu halde, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, ikinci raporun neden hükme esas alındığı somut olarak gerekçelendirilmeden hüküm kurulmuştur. Açıklanan nedenlerle, gerekirse mahallinde keşif yapılarak, iki meteroloji istasyonundan hangisinin riziko tarihinde sigortalı seraların bulunduğu mahallin atmosfer koşulları bakımından esas alınması gerektiği, kısaca söylenmesi gerekirse hasarın değerlendirilmesi bakımından hangi istasyonun verilerinin cari olduğu tespit edilerek, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, davalı yararına bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın bozulması üzerine dosya mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilerek, taraf vekillerinden bozma ilamına karşı diyecekleri sorulmuş ve mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Meteoroloji Mühendisi Bilirkişi …, Ziraat Mühendisi Bilirkişi … ve Sigortacı Bilirkişi … tarafından tanzim edilen … tarihli raporda sonuç olarak; olay yerinde meydana gelen meteorolojik hadisenin rüzgar kuvvetinin 8 Bofor Fırtına (17,2-20.7 m/sn veya 62-74 km/saat) kuvvetinde olduğu, dava konusu … nolu poliçenin fırtına teminatını kapsamadığı, zarar hesabının yapılmasına gerek olmadığı yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyetinin … havale tarihli ek raporlarında; kök rapordaki kanaatlerinin değişmediği yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre; davacıya ait seranın … başlangıç ve … bitiş tarihli … sigortası poliçesi ile davalı şirket tarafından teminat altına alındığı, … tarihinde meydana gelen hava olayları neticesinde davacıya ait serada hasar meydana geldiği, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda daha önce alınan raporlar ile çelişki giderilmek açısından alınan … tarihli heyet raporunda olay tarihinde meydana gelen rüzgarın kuvvetinin 8 Bofor Fırtına (17,2-20.7 m/sn veya 62-74 km/saat) kuvvetinde olması nedeniyle poliçedeki dolu, hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması, kar ve dolu ağırlığı, sel ve su baskını kapsamında olmayan fırtına nedeniyle poliçe teminatı kapsamında olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30.-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 256,20.-TL ve ıslah ile alınan 14.097,14.-TL’nin toplamı 14.353,34.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 14.294,04.-TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/4 maddesi uyarınca hesaplanan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.21/09/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır