Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/571 E. 2021/675 K. 17.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/571 Esas
KARAR NO : 2021/675
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ : 17/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı şirket ile şubeler bazında franchisng sözleşmesi bulunan ticari ilişkiler neticesinde ortaya çıkan borç miktarının davalı şirket tarafından ödenmediğini, bu nedenle Antalya Genel İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, iş bu takibe davalı şirketin haksız olarak itiraz ettiğini ve itiraz sonucu takibin durduğunu, davalının borcu olmadığını iddia etse de düzenlenen faturalar ile borcun sabit olduğunu, bu nedenle yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetle zaman kazanmak için yapıldığı aşikar olan itiraz nedeniyle davalı aleyhine %20’den az olmayan icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Dava: İtirazın İptali davasıdır.
Şişli Vergi Dairesine, Antalya Kurumlar Vergi Dairesine, Antalya Genel İcra Dairesine, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkerelere cevap verildiği ve dosya arasına alındığı görülmüştür.
Antalya Genel İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında bulunan takip talebi ve ödeme emrinin incelenmesinde; alacaklının … A.Ş. olup, takip borcunun 34.922,59 TL olduğu görülmüştür.
Ödeme emrinin tebliği üzerine davalı şirket vekili tarafından İstanbul icra dairelerinin yetkili olduğu ve borca itiraz ettiği ve takas mahsup def’inde bulunduğu görülmüştür.
Taraflar arasında … tarihli francihising sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmedeki imzaya ve akti ilişkiye açıkça itiraz edilmediği dosya kapsamından anlaşılmakta olup, sözleşmenin 20.maddesinde uyuşmazlıklarda Antalya icra daireleri ve mahkememeleri münferiden yetkili kılınmıştır.
6100 Sayılı HMK’nın 17. maddesinde” Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Dosya kapsamında tarafların tacir oldukları hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nun 17 maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Taraflar, sözleşmeyle yetkili kıldıkları mahkeme yanında kanunen yetkili olan genel ve özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa, bunu ayrıca sözleşmede belirtmelidirler. Aksi halde dava münhasıran yetki sözleşmesinde belirtilen mahkemede açılabilir. (Yargıtay 17.HD 14.06.2013, 2013/6995E-9059K)
Somut davada sözleşmenin yetki şartına dair 20.maddesinde münhasıran … mahkemeleri ve icra daireleri yetkili kılınmakla münhasıran yetkili kılınan … ilinde takip yapılmasında aykırı yön bulunmadığından icra dairesinin yetkisizliği iddiası kabul görmemiştir.
Sözleşmenin 21.maddesinde ise uyuşmazlıkların çözümünde franchising veren davacı şirketin ticari defter ve kayıtları kesin delil olarak kabul edilmiştir.
Mahkeme, ticari davalarda, tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Davalı tarafın defterlerinin incelenmesi için şirket adresinin bulunduğu mahal itibari ile talimat yazıldığı, talimat mahkemesince çıkarılan davetiyeye rağmen defter ve belge ibrazı yapılmadığı için davalının ticari defter ve belgelerinin incelenemediği, ancak davacının ibraz ettiği ticari defter ve belgelerin mali müşavir tarafından incelenmesi sonrasında düzenlenen … tarihli raporda; taraflar arasında francihising sözleşmesi ile ‘…’ ticari isim ve hizmet markası adı alatında mal ve hizmet alımı /satımına ilişkin ticari ilişkis kurulduğunu, davacının …-… yılı ticari defterlerinin tasdiklerinin/ e-beratlarının süresinde yapıldığını, TTK 64/3. Maddesine göre ve HMK. 222/2. maddesine göre …-… yılı ticari defterlerinin lehine delil vasfı taşıyabileceğini, davacının takip tarihi itibariyle 34.775,23 TL … alacağının ticari defterlerinde kayıtlı olarak yer aldığını, tarafların bağlı vergi dairesine hizmet ve mal alım /satım faturalarını … yılında uyumlu olarak beyan ettikleri, … yılı alım / satımlarına yönelik bildirimlerin bulunmadığını beyan etmiş mahkememizce de asıl alacak yönünden yukarıda açıklanan yasal gerekçeler dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı taraf icra takibine itirazında takas ve mahsup def’inde bulunduğu ancak davaya cevap vermediği gibi ticari defter ve belgelerini sunmadığından bu yöndeki savunmasına da itibar edilmemiştir.
Davacının Takibe uygulanacak faiz yönünden yapılan incelemede; Davacı şirket tarafından takip öncesi faiz talep edilmediğinden dolayı takip tarihinden itibaren istenen şekilde yasal faiz uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcrave İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır. Somut davada alacağın sözleşmeye dayalı faturalardan kaynaklandığı dikkate alınarak alacağın likit olduğu kanaatine varılmakla icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının Antalya Genel İcra Dairesinin … esas sayılı takibine yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 34.775,23 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Alacağın takip talebinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin Reddine,
Alacak likit olduğundan 34.775,23 TL’nin %20’sine tekabül eden 7.155,05 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 2.375,50-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 421,79-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.953,71-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 5.216,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 421,79-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 476,19TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 1.793,50-TL Tebligat, Bilirkişi, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.793,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.785,93-TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davadan önce arabuluculuğa başvurulması nedeni ile 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre 1.306,80 TL’sinin davalıdan 13,20 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7- Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/09/2021

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı