Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/330 E. 2022/359 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/330
KARAR NO : 2022/359
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalı şirket arasında davalı şirket bünyesinde olan … Mahallesinde bulunan … Hotel İşletmesine otel otomasyonları hizmeti alımı ile ilgili 07.02.2019 tarihli sözleşme akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini,, verilen bu hizmete ilişkin davalı adına25.02.2019 tarihinde 41.500,00 TL tutarlı e-fatura düzenlendiğini, ancak davalı şirketçe müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı şirket aleyhine 09.10.2019 tarihinde Antalya … İcra Dairesinden başlatılan … Esas sayılı dosyası ile 41.500,00 TL asıl alacak üzerinden icra takibine girişildiğini, davalı şirket tarafından itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu, bu nedenle eldeki davanın ikame edilerek davalının Antalya … İcra Dairesinden başlatılan … Esas dosyasına haksız ve mesnetsiz olan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: taraflar arasında satış sözleşmesinin imzalanmasının akabinde davacı tarafça belirlenen edimlerin yerine getirilmediği gibi, programın bildirilen özellikleri de taşımadığını, taraflar arasında sözleşmenin 07.02.2019 tarihinde imzalandığını ve sözleşme ile 15 gün içinde kurulumun gerçekleştirileceği kabul edildiğini, müvekkilinin otelinin yalnızca Nisan-Ekim ayları arasında müşteri kabul ettiğini, otelin müşteri kabulüne başlamadan önce kurulum ve eğitim ve uyum işleminin tamamlanması gerektiği halde davalını n Mart ayının ikinci yarısında kurulum işlemine başladığını, Nisan ayında eğitim verilmeye çalışıldığını, otelin müşteri kabul etmeye başladığı tarihte dahi henüz bir önceki programdan … programına veri aktarımının dahi tamamlanamadığını, bu nedenle 15 Nisan itibari ile henüz eğitimlerin tamamlanamadığı gibi eksiklikleri buluna bir programla girişlerin yapıldığını, personel eğitimleri ve uyum sürecinin belirtilen sürede yapılamadığını, otelin müşteri kabulünden sonraki süreçlerinde de programdan kaynaklı sorunlar yaşandığını, söz verilen raporlamaların yapılamadığını, yapılan rezervasyon kayıtlarının silinmesi, bir kısım kayıtların mükerrer oluşması, bordro sisteminin hatalı olması, muhasebe sisteminin e-fatura vb kurumlarla entegre olmaması, girilen verilerin silinmesi, oda fiyatlarında yapılan değişikliklerin bozulması ile sistemin eski fiyattan rezervasyon oluşturması vb. vahim hatalardan dolayı programın kullanılmasının imkansız hale geldiğini, defalarca yazışılmasına ve e-mail atılmasına rağmen dönüş ve çözüm sağlanmadığını, 07.02.2019 tarihli sözleşmenin 7.maddesi ile yazılım programlarının tam ve çalışır olarak kurulduğu tarihte 30-60-90 günlük çekin teslim edilmesi ile bedelin ödeneceği kabul edildiğini, ancak davacının yazılım programını tam ve çalışır olarak teslim edemediğini, davacıya ait … Ultimate programının davacı tarafça vaat edilen özellikleri taşımadığı gibi otel işletmesinde kullanılmasının da mümkün olmadığını, programdan beklenenin karşılanmadığı gibi her ay elle düzetmeler yapılmak zorunda kalındığını, çalışanlarının iş yükü arttığı gibi veri güvenliğininde şüpheli hale geldiğini, pazarlana programla müvekkilinin tasarruf sağlayacağı yerde iş yükü ve maliyetlerinin arttığını, sistemce otomatik olarak bildirilmesi gereken verilerin de bildirilmediğinin tespit edildiğini, açıklana nedenlerle haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddi ile davacı aleyhine asıl alacağın /» 0 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: Otel otomasyonları satış sözleşmelerine dayalı faturaya ilişkin alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça borçlu davalı aleyhinde 41.500,00.-TL’lik fatura yönünden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Vergi Dairesinden davalı şirkete ait BA formları dosyaya celp edilmiştir.
Mahkememizce davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenerek rapor düzenlenmiş, Mali Müşavir Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre: taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturanın davalı şirkete teslim edildiği, davacı tarafın ticari defterlerine göre dava konusu alacağın dayanağı olan faturaya istinaden takip tarihi itibariyle davacının 41.500,00.-TL tutarında davalı şirketten alacaklı olduğu, dava konusu alacağın dayanağı olan fatura muhteviyatındaki hizmetlerin davalı tarafa teslim edilip edilmediğinin tespiti için bilgisayar programcılığı işinden anlayan bir bilirkişiden görüş alınması hususunda kanaat bildirmiştir.
Mahkememizce Turizm Bilirkişisi …, Mali Müşavir … ve Bilgisayar Mühendisi … refakatinde dava konusu otelde 11/11/2021 tarihinde keşif yapılarak rapor aldırılmış, aldırılan 01/01/2022 tarihli raporda bilirkişiler: Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde detay ve gerekçeleri rapor içeriğinde belirtilmiş olup, takdiri ve değerlendirilmesi Yüce Mahkemenize ait olmak üzere davalı şirketin işlettiği ve dava konusu sistemin kullanıldığı … Hotel adresinde yerinde yapılan keşif ve inceleme neticesinde;
*Tarafların ticari defterlerine göre, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini karşıladığı ve bu ticari ilişkiye istinaden davacı şirketin 41.500,00.-TL.tutarında davalı şirketten alacağının kayıtlı olduğu,
*Davacı şirket tarafından verilen hizmetin alındığı döneme ilişkin davalı şirkete ait otelin sözleşme konusu programın kullanıldığı departmanlarda yer alan bilgisayar kayıtlarında yapılan inceleme, kontrol ve örneklemelerde sunulan sözleşme konusu programın pazarlama, satış, önbüro, muhasebe, satınalma, personel, bordro, e fatura ve benzeri hizmetlerde bir kısım işlemlerde hatalar ürettiği,
*Bu hususun dosya kapsamına alınan taraflara ait mail yazışmalarında ve faaliyet raporlarında da belirtildiği ve keşif esasında da tarafımızca tespit ve teyit edildiği,
*Üretilen hataların süreç içerisinde davacı ve davalı tarafça giderildiği,
*Üretilen hatalarla ilgili Davalı şirketin maddi anlamda herhangi bir kayıp veya zarara
uğramadığı,
*Ancak üretilen hatalar nedeniyle sistemin güvenilirliğinin davalı tarafta şüphe uyandırması nedeniyle gerek sistemi kullanan ve gerekse denetleyenler için daha fazla dikkat, daha fazla iş, daha fazla emek ve daha fazla mesai sarfedilmesine sebebiyet verildiği ve hayatın olağan akışında bu yoğun emek, mesai ve dikkat gerektiren bu hususun işgücü verimliliğinin azalmasına sebebiyet vereceği değerlendirildiği,
*Davacı firmaca davalı şirkete satışı yapılan dava konusu programın genel anlamıyla çalışır ve kullanılır vaziyette olduğu, ancak yukarıda tespit edilen programda mevcut hatalar nedeniyle programın geneli anlamında bir oranlama veya belirleme yapılması durumunda satın alınan bu programın % 85 lik bir kısmının sorunsuz ve vaat edilen özellikleri taşır vaziyette olduğu, % 15 lik bir kısmının ise bir kısım ihtiyaçlara ya cevap veremediği ya da yanlışlığa veya hataya sebebiyet verdiği,
*Bu yanlış veya hatanın da biraz daha dikkat ve kontrol neticesinde düzeltilebildiği ve süreç içerisinde düzeltildiği, bu nedenle de maddi bir kaybın oluşmasının önlendiği değerlendirildiği,
*Bu tespitin program bedeli üzerine uygulanması halinde satın alınan programın toplam bedelinin 41.500,00 TL olduğu, programın olumlu çalışan kısmına isabet eden tutarın (41.500,00 TL /100*85 — 35.275,00 TL ) 35.275,00 TL olduğu, programın hatalı çalışan veya hata üreten ve süreç içerisinde düzeltilen kısmına isabet eden bedelin ise ( 41.500,00 TL /100*15 — 6.225,00 TL) 6.225,00 TL olduğu,” yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Keşif mahallinde davalı tanığı …’ın beyanı alınmış olup, tanık beyanında: “Ben davalı şirkette çalışıyorum. Ön büro müdürü olarak görev yapmaktayım. Çalıştığım şirket ile davacı arasında … programı ile ilgili bir sözleşme yaptılar. Benim davacılardan programda bulunmasını istediğim üç husus vardı; oda tipi forkastı yani tahminlemesi, tekrar misafirlerin takibi repeat guest ve iş takibi yani departmanlar arası iletişim hususlarının programda bulunmasını talep etmiştim. Ancak iş takibi yani departmanlar arasındaki iletişimi sağlayan mesajlaşma sistemi yoktu. Hiç olmadı. Birkaç ay sonra bize bununla ilgili bir sunum yaptılar. Ancak sunumda belirtilen hususlar işimizi görmediğinden çalıştığım şirket tarafından kabul edilmedi. Eski misafirlerin takibine ilişkin 2014 öncesi hiçbir şekilde gerçekleşmedi. Ancak bugün davacı şirketin yetkilisi tarafından programda gösterilen bölümü ben hiç görmemiştim bu hususta davacı şirkete benim bir talebim olmuştu ancak bununla ilgili hiç cevap verilmemişti. Oda tipi forkastına gelince verilen oda ile satılan oda ayarlamasını sistemin otomatik yapması gerekirdi. Sadece birleştirme odalarda sürekli problem yaşanıyordu. Bu problemi ben manuel giriş yaparak düzeltiyordum. Manuel düzeltmeyi yapabilmem için davacı şirket tarafından bana özel yetki verilmişti. Davacı taraf ile herhangi bir iletişim hususunda sorunumuz olmamıştı. Mailde yazdığım bir husus hakkında, mail ile değil telefon ile dönüş olmuş olabilir. Davacı tarafın bize sadece gece saat 01:00’den sonra destekleri olmamıştır. Ancak gündüz saatlerinde mutlaka bize dönüş yaparlardı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Keşif mahallinde davalı tanığı …’ın beyanı alınmış olup, tanık beyanında: “Ben davalı şirkette satış pazarlama müdür yardımcısı olarak çalışıyorum. Öncelikli taleplerimizin bir tanesi, eski programdaki bilgilerin, yeni yapılacak olan programa aktarımının sağlanması ile ilgiliydi. Bize sağlıklı bir şekilde aktarıldığı söylendi. Ancak bizim yaptığımız kontrollerde aktarmanın sağlıklı bir şekilde yapılmadığını gözlemledik. Bazı rezervasyonlar çift olarak, bazıları hiç aktarılmamıştı. Bazı rezervasyonlar aktarılırken kişi sayıları farklı aktırılmıştı. Biz bunları bildirdik düzelttiler ya da kendimiz manuel olarak düzelttik. Bu sıkıntımız böylece giderilmiş oldu. Rezervasyonlar girildi. Girilirken fiyatlar doğru olarak girilmişti. Odalara giriş yapıldıktan sonra yani müşteriler tesise geldikten sonra bakıldığında girilen fiyatlarının hepsinin hatalı basıldığı fark edildi. Bu durumda konu ile ilgili firmayı aradık. Fiyatın bir nedenden değiştiğini, ancak neden değiştiğini tespit edemediklerini söylediler ve bizi beklemeye aldılar. Log kayıtlarında da fiyat değişikliğinin sebebi ya da kimin değiştirdiği görünmüyordu. Normal şartlarda tüm programların log kayıtlarında fiyat değişikliği ve kimin yaptığı görülür. Belli bir süre sonra dönüş yaptılar. Ön büroda odaların giriş saati yazılırken fiyatın değiştiğini söylediler. Bununla ilgili bir çalışma yapıldı. Manuel olarak düzeltilme yapıldı. Ertesi gün geldiğimizde düzelttiğimiz odanın fiyatı yine değişmişti. Firmayı aradığımızda bize verdikleri cevap fiyat değişikliği işleminin farklı bir yerden yapılması gerektiğini söylediler. Tam hatırlamıyorum ama bu hata yaklaşık bir ay sonra düzeltildi. Bu süre zarfında biz oda fiyatlarını hergün kontrol ediyorduk. Değişen oda fiyatı var ise onları manuel olarak düzeltiyorduk. Bizim sezon içinde acentelerine vermiş olduğumuz özel indirimler var. Sisteme indirimi tanımlıyoruz. Ama sonrasında dönüp baktığımızda tanımladığımız indirim sistemde görünmüyor. Bununla ilgili firmayı aradığımızda öyle bir şey olamayacağını söylediler. Biz de ekran görüntüsünü gönderdik. Bu sorun düzeltilmedi. Ara ara aynı sorunu yaşadık. Yoğun bir sezon geçirdik. Yoğun sezon nedeniyle de bu işlemleri takip etmek. Çok zor ve yorucu bir işlemdi. Biz konuyla ilgili firmayı aradığımızda bize cevap verebilecek bir yetkiliye ulaşamadık. Her aradığımızda farklı şahıslar çıkıp farklı bilgiler veriyordu. Ayrıca program güncelleme tarihleri bize bildirilmediği için yaptığımız işlemler bazen geriye dönük görünmüyordu. Benim mail ile firmaya sorduğum sorulara bazen mail ile bazen de telefonla cevap veriliyordu. Ancak cevap veren teknisyenlerin çoğu ya farklı şey söylerlerdi ya da işi tam bilmiyorlardı. Problem çözülüyordu ancak bizim çok ciddi anlamda mesaimiz boşa gidiyordu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Keşif mahallinde davalı tanığı …’ın beyanı alınmış olup, tanık beyanında: “Ben davalı şirkette insan kaynakları şefi olarak görev yapmaktayım. Davacı şirketi çalıştığım otele gelerek sunum yaptıkları zaman öğrendim. Davacı şirket çok güzel bir sunum yaptılar gözlerimizi boyadılar. Bize dedikleri şey …’dan …’a veri aktarımı gerçekleştirilecekti. Ancak aktarılan veriler yanlış aktarıldı. Bundan sonra problemler yaşamaya başladık. Genellikle mükerrer kayıtlar yapılıyordu. Mesela ben SGK’ya e bildirge bildireceğim, program bordroyu yanlış hesaplama yaparak atıyordu. Biz daha sonra bunları görüşme yaparak düzelttirdik. Bu mükerrer kayıt evraklarını yeniden kontrol etmemizi ve bu da zaman kaybına neden oluyordu. Programı bize sunum yapıldıktan sonra yüklediler. Programı tahmini olarak en son bordromuza kadar yani bir sezon kullandık. Tarihi tam olarak hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla Ocak ya da Şubat ayı gibi programı kullanmaya başladık. Aralık ayında da kullanmayı bıraktık. Ayrıca biz karşı tarafa sorunları bildirmek için mail yazdığımızda bazı durumlarda mail yerine telefon ile geri dönüş yaparak, problemin çözüldüğünü bize bildiriyorlardı. Ancak çoğu zaman problem çözülmüyordu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Keşif mahallinde davalı tanığı …’in beyanı alınmış olup, tanık beyanında: “Ben davacı şirkette yazılım departmanında, yazılım uzmanı olarak görev yapmaktayım. Ben davalı şirkete 3 defa Antalya’da otelde, bir defa da İstanbul’da otelde olmak üzere 4 kere canlı sunum yaptım. Tüm departman müdür ve şefleri vardı. Sunumda bütün programın detaylarını, raporlarını gösterdim. İşletmenin belirmiş olduğu takvime göre biz programın kurulumunu yaptık. Eğitimlerini her departmana verdik. Bu süreçte bizden ekstra eskiden kullanmış oldukları programdaki verilerin, yeni programa aktarılması istenildi. Biz de sözleşmede olmamasına rağmen iyi niyetle yaklaşık 15 gün süren çalışma ile eski programdaki verileri yeni programa aktardık. Otel açıldıktan sonra özellikle eski programdaki transfer edilen verilerde bazı uyuşmazlıklar, aksaklıklar oldu. Personel kayıtlarında bazı isimlerin çift görünmesi gibi sorunlar oldu ancak bu sorunlar bildirildiği anda çözüldü. 2019 Yılının Şubat ayından 2019 Yılı Aralık ayına kadar program kullanıldı ve destek almaya devam edildi. Bizim tarafımızdan davalı tarafın iş işleyişini engelleyecek, kaos oluşturabilecek bir sorun yaşanmadı. Sözleşme süresizdi. Ancak ilk yıl bakım, onarım ve destek hususu garanti kapsamında bir ücret alınmadan verilecekti. Daha sonraki yıllarda ise destek ve bakım hizmeti belirli bir ücret karşılığı verilecekti. Biz sene sonuna kadar otele destek vermeye devam ettik. Ta ki paramız ödenmeyip yasal süreç başlatılana kadar. Daha sonra davalı taraf başka bir programa geçtiğini sözlü olarak bildirdi. Ben bizatihi olayın içerisindeydim. Ne zaman ihtiyaç olduysa bu desteği anında verdik. Zaten davalı taraf da yukarıda bilgisayarlar üzerindeki incelemede söyledikleri hususların ispatlanmadığı ortadadır. Ben özellikle fiyat değişimleriyle ilgili iki kez sabah 09:00-10:00 gibi gelip gece 23:00-23:30’a kadar devam eden ve bizzat o dönemki genel müdür yanımızda bulunup sorunların nelerden kaynaklandığı, çözümünün ne olduğunu tek tek göstererek ve sorunları çözerek, programı teslim edip gittim. Bizim ayrıca bir destek ekibimiz bulunmaktadır. Bazen mail geldiğinde maile karşılık yazılmayıp direkt telefon ile cevap verildiği oluyor.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Keşif mahallinde davalı tanığı …’in beyanı alınmış olup, tanık beyanında: “Ben davacı şirkette yaklaşık 17 yıldır çalışıyorum. Eğitimden sorumlu personel olarak görev yapmaktayım. 2019 Yılı Şubat ayı içerisinde bu tesisin program alacağını duyduk. Bize ulaştılar. 2 gün boyunca tesiste sunum yaptık. Ayrıca İstanbul’da da sunum yaptık. Programı çok beğenerek satın aldılar. Sözleşme yapıldı. Şubat ayı içerisinde de kuruluma başlandı. Kurulumu bizzat ben yönettim. Kurumlar bittikten sonra işletmenin belirlemiş olduğu günlerde tüm personellere eğitimleri verildi. Faaliyet raporlarında da isim ve imzalarıyla beraber eğitim aldıklarına dair imzaları alındı. Sözleşmemizde veri transferiyle ilgili bir madde bulunmamaktadır. Rica üzerine biz veri transferiyle de ilgili bir çalışma yaptık. Bununla ilgili bir ücret almadık. Sistem bir yıl boyunca tesiste kullanıldı. Tarafımıza bildirilen gerek mail gerek telefon ile tüm sorunlar giderildi. Sistemin yürümesini engelleyecek herhangi bir problem kalmadı. Destek konusunda 7×24 cep telefonu, ofis telefonlarından, ayrıca mesai saatleri dışında gece nöbetçi personel tarafından destek hizmeti verildi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan, 6098 sayılı TBK‘nun birinci kısım birinci bölümünde, borç ilişkilerinin kaynakları, birinci ayrımda ise , sözleşmeden doğan borç ilişkileri, 1. maddede ise, sözleşmenin kurulması üst başlığı ile irade açıklamasına yer verilmiştir. Maddede, sözleşmenin tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulacağı belirtilmiştir. Borçların ifası 83 vd maddelerde düzenlenmiş, 97. maddede, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde ifada sıraya yer verilmiş ve karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın , Sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça , kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerektiği ifade edilmiştir. Anılı kanununu 112. maddesinde, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse, borçlunun kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olduğuna yer verilmiştir. Aynı yasanın 125/3. Maddesinde ise, Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceğini, bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebileceğine yer verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde eser sözleşmesi ile ilgili hükümlere yer verildiği, 479/1 maddesi, iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek olduğunu, 471/1 maddesi yüklenicinin borcu ise eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etme olduğunu düzenlemiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 139. maddesi gereğince, iki kişi karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise, her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Yine 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 143. maddesi hükmüne göre takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesi ile gerçekleşir. Bu durumda her iki borç takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer. Takas için mutlaka karşılık dava açılması zorunlu değildir. Davalı, karşılık dava açmadan da takas savunmasında bulunmakla yetinebilir. Bununla birlikte davalının takas etmek istediği karşılık alacağın miktarı asıl davada istenen alacaktan daha fazla ise ve davalı bu fazla alacağını hüküm altına aldırmak istiyorsa karşı dava açılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2. Maddesinde bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılacağı, buna göre fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz ise de ticari defterlere kaydedilmiş olması malın teslim alındığı ve içeriğinin kabul edildiğine karine teşkil eder. Yine aynı madde uyarınca, faturanın içeriğine kanunda öngörülen süre içerisinde itiraz edilebilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 190. maddesinin 1. fıkrasında yukarıdaki düzenlemeye paralel olarak ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı belirtilmiştir. Yine anılı maddenin 2. fıkrasında kanuni bir karineye dayanan tarafın, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olduğu belirtilmiş; kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı tarafın kanuni karinenin aksini ispat edebileceği kabul edilmiştir.
Kanuni karine, belli bir vakıadan, belli olmayan diğer bir vakıa için kanun tarafından çıkarılan sonuçtur. Kanuni karineler de adi kanuni karine ve kesin kanuni karine olarak ikiye ayrılmaktadır. Adi kanuni karineler aksi ispat edilebilen karineler iken, kesin kanuni karinenin varlığı hâlinde karşı taraf bunun aksini ispat edemez (K., Baki: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ocak 2021, S. 244 vd.). Karinenin varlığı hâlinde, karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini ispatla yükümlüdür. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir. (Bakınız: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2021 Tarih 2017/(19)11-926 Esas 2021/177 K. Sayılı ilamı)
6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir (Bakınız Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 11.11.2020 T. 2019/3926 E. 2020/2954 K. Sayılı ilamı).
Dosya kapsamı itibariyle, taraflar arasında eser sözleşmesi niteliğinde otel otomasyonları satış ve kurulum sözleşmesi nedeni ile ticari ilişki bulunduğu hususunun ihtilafsız olduğu, bu kapsamda davacının davalıya satışı gerçekleştirdiği ve kurulumu sağladığı, davacının bu sözleşmeden kaynaklı alacağı olduğu iddiasıyla davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe itirazı üzerine eldeki iş bu itirazın iptali davasının ikame edildiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf cevap dilekçesinde, davacı ile olan ticari ilişkiyi kabul etmekle birlikle, davacı tarafça belirlenen edimlerin yerine getirilmediği gibi, programın bildirilen özellikleri de taşımadığını, kurulumun süressinde gerçekleştirilmediğini, personel eğitimleri ve uyum sürecinin belirtilen sürede yapılamadığını, yazılım programını tam ve çalışır olarak teslim edemediğini, davacıya ait … Ultimate programının davacı tarafça vaat edilen özellikleri taşımadığı, çalışanlarının iş yükü arttığı gibi veri güvenliğininde şüpheli hale geldiğini ileri sürmüştür.
Dava konusu alacağın dayanağı olan faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğundan, faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı defterlerine kayıt eden davalı tarafa ait olup malın/hizmetin sözleşmeye uygun verilmediğini her türlü delille ispat edebilir. Davalı taraf da tarafların ticari defter ve kayıtlarına, sözleşme, tanık keşif, bilirkişi incelemesine dayandığı görülmüştür.
Dosya kapsamı ve alınan yeterli ve gerekçeli bilirkişiler raporlarına göre; Tarafların ticari defterlerine göre, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini karşıladığı ve bu ticari ilişkiye istinaden davacı şirketin 41.500,00.-TL.tutarında davalı şirketten alacağının kayıtlı olduğu; davacı şirket tarafından verilen hizmetin alındığı döneme ilişkin davalı şirkete ait otelin sözleşme konusu programın kullanıldığı departmanlarda yer alan bilgisayar kayıtlarında yapılan inceleme, kontrol ve örneklemelerde sunulan sözleşme konusu programın pazarlama, satış, önbüro, muhasebe, satınalma, personel, bordro, e fatura ve benzeri hizmetlerde bir kısım işlemlerde hatalar ürettiği, üretilen hataların süreç içerisinde davacı ve davalı tarafça giderildiği, üretilen hatalarla ilgili davalı şirketin maddi anlamda herhangi bir kayıp veya zarara uğramadığı; davacı firmaca davalı şirkete satışı yapılan dava konusu programın genel anlamıyla çalışır ve kullanılır vaziyette olduğu; üretilen hatalar nedeniyle sistemin güvenilirliğinin davalı tarafta şüphe uyandırması nedeniyle gerek sistemi kullanan ve gerekse denetleyenler için daha fazla dikkat, daha fazla iş, daha fazla emek ve daha fazla mesai sarfedilmesine sebebiyet verildiği ve hayatın olağan akışında bu yoğun emek, mesai ve dikkat gerektiren bu hususun işgücü verimliliğinin azalmasına sebebiyet vereceği; programın hatalı çalışan veya hata üreten ve süreç içerisinde düzeltilen kısmına isabet eden bedelin ise ( 41.500,00 TL/100*15 — 6.225,00 TL) 6.225,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Aldırılan bilirkişi raporuna ve dosya kapsamındaki belgelere göre, tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini karşıladığı ve bu ticari ilişkiye istinaden davacı şirketin 41.500,00.-TL.tutarında davalı şirketten alacağının kayıtlı olduğu; davacı şirket tarafından verilen hizmetin alındığı döneme ilişkin davalı şirkete ait otelin sözleşme konusu programın kullanıldığı departmanlarda yer alan bilgisayar kayıtlarında yapılan inceleme, kontrol ve örneklemelerde sunulan sözleşme konusu programın pazarlama, satış, önbüro, muhasebe, satınalma, personel, bordro, e fatura ve benzeri hizmetlerde bir kısım işlemlerde hatalar ürettiği, üretilen hataların süreç içerisinde davacı ve davalı tarafça giderildiği, üretilen hatalarla ilgili davalı şirketin maddi anlamda herhangi bir kayıp veya zarara uğramadığı; davacı firmaca davalı şirkete satışı yapılan dava konusu programın genel anlamıyla çalışır ve kullanılır vaziyette olduğu anlaşıldığı ve ayrıca davalı taraf sözleşmeyi ayakta tuttuğu anlaşıldığından davalı işveren, davacı yükleniciye karşı karşı sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar anılı raporda üretilen hatalar nedeniyle sistemin güvenilirliğinin davalı tarafta şüphe uyandırması nedeniyle gerek sistemi kullanan ve gerekse denetleyenler için daha fazla dikkat, daha fazla iş, daha fazla emek ve daha fazla mesai sarfedilmesine sebebiyet verildiği ve hayatın olağan akışında bu yoğun emek, mesai ve dikkat gerektiren bu hususun işgücü verimliliğinin azalmasına sebebiyet vereceği; programın hatalı çalışan veya hata üreten ve süreç içerisinde düzeltilen kısmına isabet eden bedelin ise ( 41.500,00 TL/100*15 — 6.225,00 TL) 6.225,00 TL olduğu belirtilmiş ise de davalı tarafça sözleşmenin ayakta tutulması, davalı tarafın hatalar nedeni ile iş gücü verimliliği yönünde herhangi bir takas – mahsup talebinin bulunmaması ve ayrıca davalı tarafça, düzenlenen faturaları kabul ettiği ve programı kullandığı halde, ödemeye geldiğinde itirazda bulunduğu göz önüne alındığında davanın kabulüne; alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi nedeni ile de davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında asıl alacağa yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile;
Takibin 41.500,00.-TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 2.834,86.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 501,22TL harcın mahsubu ile bakiye ‭2.333,64‬TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç ve keşif harcı toplamından ibaret toplam ‭3.569,52‬TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
*Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 6.195,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan 1.320,00.TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği ‭davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/04/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)