Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/278 E. 2021/1034 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/278
KARAR NO : 2021/1034
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacının, ağabeyi … ve ortağı …’a ait … adresinde bulunan dükkanı kiraya vermek üzere ilan verdiğini,, davalılardan …’nun söz konusu dükkanı yetkilisi olduğu … adına kiralamak için davacı ile irtibata geçtiğini, kira sözleşmesi yapılmadan önce davalılardan … ile ön görüşmeleri yapan davacı, davalıdan kiraya verilecek dükkanın tadilatı için ön ödeme olarak bir miktar para aldığını, henüz kira sözleşmesi imzalanmadığı için bu ön ödeme olarak alınan para için bir bono imzalayarak davalı …’a teslim ettiğini, mülk sahipleri yani davacının ağabeyi ve ortağı …’da yaşadığı için ön ödeme tutarını, davacının teslim aldığını, teslim almış olduğu miktar için davacının bono imzalayıp davalılardan …’a verdiğini, müvekkilinin almış olduğu parayı dükkan tadilatı için harcadığını, tadilatı yapan mimarın ücreti, tadilat için gerekli işçilik ücretleri ve malzeme alımlarının bu paradan yapıldığını, davacının söz konusu dükkanı … kira başlangıç tarihli sözleşmeyle davalılardan …’ın yetkilisi olduğu …’e beş yıllığına kiraya verdiğini, davacının, imzalamış olduğu açık tarihli adi senedi talep ettiğini, davalılardan …’ın ise davacıya söz konusu senedi iade ettiğini, bu sebeple davacının imza inkarında bulunduğunu, bu olayın üzerinden … yıl geçtikten sonra dava konusu sendin bono haline dönüştürüldüğünü ve icraya konulduğunu, davalı …’ın ya davacının imzaladığı senet yerine sahtesini hazırlayıp davacıya teslim ettiğini, asıl senedin kendisinde kaldığını ve davacının imzası taşıyan gerçek senedi sonradan doldurulduğunu, ya da gerçek senedi teslim etmesine rağmen kendisi sahte bir senet düzenlendiğini, beş yıllık kira süresi dolmadan … yılında davalı … kira sözleşmesini devir etmek istediğini söylediğini, devir konusunda … tarihli protokol yapıldığını davacının o tarihte protokolün 5. maddesine “… … ve … birbirlerine karşı hiç bir borçlarının ( alacak verecek ) olmadığını kabul ve taahhüt ederler ..” şeklinden yazdırdığını, protokole bu maddenin eklenmesinin sebebinin, davalılardan …’ın o tarihlerdeki güvenilmez hareketleri ve hukuk dışına sapma eğiliminde olduğunu belirterek açıklanan nedenlerle; davacı tarafından imzalanan ve Antalya … Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında takip dayanağı olarak gösterilen … keşide tarihli, … ödeme tarihli, …-Euro bedelli bono üzerinde sahtecilik yapılmış olması sebebiyle, dava konusu sahtecilik sebebiyle hükümsüzlüğüne, senet üzerinde sahtecilik yapılmadığı sonucuna ulaşılırsa, dava konusu senedin bedelsiz olması sebebiyle davacının bahsi geçen bono ve sahte bono dayanak yapılarak açılan Antalya … Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafın senetteki imzanın kendilerine ait olmadığını iddia ettiklerini, bu iddiaların, senedin takibe konulduğu Antalya … Müdürlüğü … esas sayılı dosya ödeme emrinin davacıya tebliğ olduktan sonra da ortaya atıldığını, davacının imzaya itirazı sonrası Antalya … İcra Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyada imza incelemesi yapıldığını ve imzanın davacı …’ye ait olduğunun ortaya konulduğunu, … tarihinde davacının açtığı imzaya itiraz davası reddedildiğini, yine davacı tarafından söz konusu senedin sahteliği, sonradan doldurulduğu gibi hukuki ve yasal dayanaktan yoksun iddialarla Antalya Cumhuriye Başsavcılığı … soruşturma numarasıyla diğer davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, bu soruşturma dosyasında da suç unsuru bulunmaması nedeniyle takipsizlik kararı verildiğini, davacı tarafın, serledin sonradan doldurulduğundan bahisle sahtecilik iddiasında bulunduğunu, bu iddianın gerçek olmadığını, davacının bu yönde hiçbir ispatı bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere açığa imzanın ispatı ve geçerliliği ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Ceza Genel Kurulu, Hukuk Dairelerinin bir çok kararı olduğunu belirterek, davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; icra takibinden sonra açılan takibe ve davaya konu bononun sahte veya karşılıksız olduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce davacının oturarak ayakta sağ ve sol el ile imza ve yazı örnekleri mahkememiz kaleminde alınmış, imzalı belge asılları ilgili kurumlardan celp edilerek imzaya ilişkin Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmıştır.
… Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine dosyamız gönderilerek rapor aldırılmış, aldırılan … tarihli rapora göre: İnceleme konusu senette atılı borçlu imzaları ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’ın eli ürünü olduğu hususunda görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce … tarihli celsede davacı … huzura alınarak isticvap beyanı alınmış, davacı beyanında; “Bana göstermiş olduğunuz senet altındaki imza bana ait değildir. Ben … ile sahipleri yurt dışıdna olan bir taşınmaza ilişkin kira sözleşmesi yapmıştım. Bu kira sözleşmesinin üzerindeki imza nazara alınarak senetteki atılı imzam taklit edilerek atılmıştır. İmzayı kabul etmiyorum. Bana ait değildir…” hususlarında beyanda bulunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 778/2-f maddesi yollaması ile bonolar hakkında da uygulanan aynı kanunun 680’inci maddesi, “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.” hükmünü içermektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 778/1-h maddesi yollaması ile bonolar hakkında da uygulanan zaman aşımına dair aynı Kanunun 749/1. Maddesi; “Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmünü içermektedir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih, … E. … K. sayılı kararında “…Mahkemece senet altındaki imzanın davalı tarafa ait olup olmadığı hususunda rapor tanzimi için adli tıp kurumuna müzekkere yazılmış ancak incelenmesi talep edilen … tanzim … vade tarihli senet yerine … tanzim … ödeme tarihli senetteki imzaların incelenerek … tarihli rapor tanzim edilmiştir. Bu durumda imzası inkar edilen senet ile igili bir inceleme yapılmadan karar verildiği anlaşılmıştır. Senede karşı, mahkemenin ispat yükünün davacıda olduğuna dair kabulü de doğru değildir, ispat yükü davalıdadır. O halde mahkemece imzası inkar edilen senet altındaki imzanın davalı tarafa ait olup olmadığı araştırılıp, iddia ve savunmaya ilişkin taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükü ters çevrilerek eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir….” denilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Tarih, … Esas … Karar sayılı kararında “…Hukukun amacının maddi gerçeğe ulaşmak olduğu şüphesizdir. Ne var ki bu amacın sağlanmasında hâkimin izleyeceği yol kanun koyucu tarafından sübjektiflikten olabildiğince uzaklaşmış usul hükümleri ile çizilmiş olup, aksi düşünce ile verilecek kararlar uygulayıcı elinde değişkenlik göstererek hukuk güvenliğini ortadan kaldıracaktır…” denilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümünde ispat ve ispat yükü kavramlarının kısaca açıklanması yerinde olacaktır.
İspat; dava konusu yapılan hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması, maddi hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi sonucunda mümkün olur. İşte dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir. (Kuru, B:Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001,6.2.c.,s.1966)
Hakim, davada hangi çekişmeli vakıanın ispat edilmesi gerektiğini tespit ettikten sonra bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi sorusu ile karşılaşır; buna da ispat yükü denir.
İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer ve yeri gelmişken belirtmek gerekir ki; kendisine ispat yükü düşen taraf için bu bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Zira taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilakis, kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; mesela, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.
Konu ile ilgili genel kural 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’ nun 6′ ncı maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
İspat aracı olan ve kendi içinde kesin-takdiri olmak üzere ikiye ayrılan deliller, kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulanamayacağı davalarda kural olarak taraflarca ileri sürülmedikleri müddetçe hakim tarafından resen dikkate alınamaz.
Hakimi bağlayıcı nitelikteki (kesin) delillerden belki de en önemlisi “senet” tir.
İspat yükü üzerine düşen taraf iddiasını yahut savunmasını adi yazılı senede dayandırır ve bu adi senet altında imzası bulunup senet kendisine karşı delil teşkil edecek olan kimse tarafından ikrar edilirse, o senet kesin delil teşkil edecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), m. 205/1Senetle ilgili ilk kural, kesin delille ispat zorunluluğu veya tanıkla ispat yasağı da denilen, kanun koyucunun bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin değerinin belli bir miktarın üzerinde olması halinde ispatının ancak senetle yapılabileceği kuralıdır. (HMK, m.200) Bu husus kısaca ispat sınırı olarak da anılabilir.
Senetle ispat zorunluluğu hakkındaki ikinci kural ise senede karşı senetle ispat zorunluluğudur.
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, senetle ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz, ancak ve ancak senet (kesin delil) ile ispat olunabilir (HUMK, m. 290;HMK, m.201)
Senedin tamamlanmış sayıldığını söyleyebilmek için imza kurucu bir unsurdur. İmzanın senet metni oluşturulmadan da atılabilmesi mümkündür. Bu halde “…” dan söz etmek gerekir. Kuşkusuz böyle bir imza onu atan için çok tehlikelidir. Zira genel hayat tecrübesi, imzalı boş kağıdı karşısındakine veren kimsenin onun üzerine kendisini zararlandırıcı mahiyette ilaveler yapılabileceğini bilmesini gerektirir. Buna rağmen imzalı boş kağıdı veren kimse, ki imzalı boş belge vermek de bir hukuki işlemdir, tehlikeleri peşinen kabul etmiş sayılacağı gibi, kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarf etmediğinden hukukun himayesinden yararlanamaz. … imza atan kimse karşı tarafın anlaşmaya uygun olarak daha önceden belirlenen esaslara göre senet metninin oluşturulacağı konusunda bir güvene sahiptir ve senet metnindeki borç kapsamından sorumludur. Bu sorumluluk beyaza imza atan kimsenin sözleşme metnindeki ifadelerin kendi iradesinin ürünü olmadığını ispat yükünü üzerine alması suretiyle tezahür eder. Ancak böyle bir iddia ile senedin hüküm ve kuvveti azalacağından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 201. (HUMK’ nın 290.) maddesi çerçevesinde bu iddianın kesin delille ispat gerekir.
1-Menfi tespit talebi yönünden;
Somut olayda; davacı taraf, davaya konu bononun, ön ödeme olarak alınan paranın teminatı olarak davalılardan …’a teslim edildiğini; söz konusu senedin … yılında davacıya iade edildiğinden, senetteki imzanın davacıya ait olmadığı; davalılar senet üzerindeki vade tarihini sonradan düzenleyerek zamanaşımı itirazını geçmeyi amaçladıklarını; dava konusu senet üzerindeki zorunlu unsurların sonradan doldurulduğunu ve bono üzerinde sahtecilik yapıldığını; senedin bedelsiz kaldığını; davalıların birlikte hareket etme ihtimalleri bulunduğunu belirterek … keşide tarihli, … ödeme tarihli, …-Euro bedelli bono üzerinde sahtecilik yapılmış olması sebebiyle, dava konusu sahtecilik sebebiyle hükümsüzlüğüne, senet üzerinde sahtecilik yapılmadığı sonucuna ulaşılırsa, dava konusu senedin bedelsiz olması sebebiyle davacının bahsi geçen bono ve sahte bono dayanak yapılarak açılan Antalya … Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ise, davacı tarafın, senedin sonradan doldurulduğundan bahisle sahtecilik iddiasında bulunduğunu, bu iddianın gerçek olmadığını, davacının bu yönde hiçbir ispatı bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere açığa imzanın ispatı ve geçerliliği ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Ceza Genel Kurulu, Hukuk Dairelerinin bir çok kararı olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
a- Takip ve davaya konu bononun teminat bonosu olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi; İcra takibine konu olan düzenleyeni davacı olan bono incelendiğinde; senedin teminat senedi olduğuna dair herhangi bir açıklamanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı da söz konusu senedin ihdas nedeni hakkında bir beyanda bulunmadığından, senedin düzenleme sebebini değiştirmemiş olmakla ispat yükü davacıdadır. Davacı HMK 200.maddesi gereğince senedin teminat senedi olarak düzenlendiğini kesin delillerle ispat etmesi gerekir.
b- Davaya konu senetteki imzanın davacıya ait olmadığı hususunun değerlendirilmesi; … Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin … tarihli raporu ile, takibe ve davaya konu bonodaki keşideci imzalarının davacının eli ürünü olduğu anlaşılmıştır.
c- Dava konusu senet üzerindeki zorunlu unsurların sonradan doldurulduğu hususu; 6102 sayılı TTK’nun 680.maddesine göre açığa senet düzenlenmesi mümkün olup, böyle bir senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekir.
d- Sahtecilik iddiası ve senedin bedelsiz kaldığı hususunun değerlendirilmesi; davacı tarafından gerek bedelsizlik gerekse senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddialarının ispatına yarar yazılı delil sunulamadığı gibi Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca … Soruşturma sayılı dosyada takip konusu senet yönünden bedelsiz senedi kullanma suçundan kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
e- On beş yıl sonra ödeme vadesi içeren belge düzenlemek hayatın olağan akışına aykırılığı hususunun değerlendirilmesi; Yukarıda anılı maddede görüleceği üzere meri hukuk sistemimizde açığa senet düzenlenmesi mümkün kılınmış ve bu kanun hükmü uyarınca senetteki eksik unsurların ibraz anına kadak tamamlanması mümkündür. Yine yukarıda anılı TTK’nun 749/1. Maddesinde bonoyu düzenleyene karşı yapılacak takiplerde zaman aşımı süresi, vadeden itibaren 3 yıl olarak belirlenmiştir. Bu durumda senet düzenleyen tarafından, senet vadesini hamilin inisiyatif ve insafına bıraktığı anlaşılmakta ve yürürlükte olan hukuk sistemimizde de bu duruma cevaz verildiğinden bu husustaki beyanlara itibar edilmemiş ve ayrıca Yargıtay … Hukuk Dairesinin … E. … K. sayılı kararı da bu görüşümüzü destekler mahiyettedir.
f- … tarihli protokolün 5. Maddesi hususunun değerlendirilmesi; söz konusu protokol, taraflar arasındaki kira ilişkisinde kaynaklı akdin sonlandırılmasına ilişkin olduğu ve davaya konu senet ile ilgili herhangi bir hüküm içermediğinden bu yöndeki savunmaya da itibar edilmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, dosya kapsamı itibariyle taraflar arasındaki maddi ve hukuki olguların gerçekleşme biçimi, kambiyo hukuku ilkeleri ve hayatın olağan akışı kavramı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı takip ve dava konusu bono üzerinde sahtecilik iddiası ve bononun bedelsiz kaldığı savunmasını destekler, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, kesin ispata yeter güçte delil/belge sunmamıştır. Davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı görülmüştür.
2-İcra inkar tazminatı talebi yönünden;
İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi 2. fıkrasında “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” 4.fıkrasında ise “ Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez” denmekle icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında teminat karşılığında icra takibinin durdurulması halinde, yargılama neticesinde davalı alacaklı lehine davanın reddedilmesi durumunda alacağına geç kavuşan alacaklıya tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
3- Sonuç olarak;
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf, sahtecilik ve bedelsizlik iddiasını ispatlayamadığı;
Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı … tarihli değişik iş kararı uyarınca İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmiş olup, davacı tarafından teminatın yatırıldığı ve tedbir kararı icra dairesine gönderilerek infaz edilmiş olduğu anlaşılmakla davalı alacaklı lehine asıl alacağın %20’si oranında icra tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Haksız itiraz edilen …-TL asıl alacağın % 20’sine tekabül eden …-TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen …-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan …-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan …-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan …TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği ‭davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/12/2021

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)