Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/27 E. 2022/320 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/27
KARAR NO : 2022/320
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 15/01/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalılara karşı Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında başlatmış oldukları takibe davalılar tarafından itiraz edildiğinden işbu itirazın iptali davasını açtıklarını, takip konusu borcun davacı şirket ile davalılar arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklandığını, davacı şirketin sözleşmeye uygun olarak edimini ifa ettiğini, faturasını kestiğini ve ticari defterlerine işlettiğini, ancak sözleşmesel yükümlülük olarak davacıya yapılan iş karşılığında ödeme yapılmadığı için icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından sözleşme imzalanmış olmasına ve alacak muaccel olmasına rağmen ödeme yapılmayarak itiraz edilmesinin sadece alacağı sürüncemede bırakarak davacı şirketin hak kaybına sebebiyet vermek için ve kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın kabulüne, Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında açılmış olan takibin devamına, davalıların İİK m.67 gereği alacak miktarının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemelerine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı şirketin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, bahsi geçen edimlerini yerine getirmemesine rağmen davalı şirketten talepte bulunmasının hukuka uygun olmadığını, davacı şirketin somut olaya konu olan faturaları davalı şirkete göndermediğini, kaldı ki faturalar teslim edilmiş olsa dahi faturaya konu edilen hizmetlerin yapıldığını ispatlamayacağını, zira davacı tarafın öncelikle faturalara konu hizmeti tam ve eksiksiz olarak davalı şirkete verdiğini yazılı olarak ispatla yükümlü olduğunu, Yargıtay ve doktrin görüşüne göre faturanın teslim edilmiş olmasının iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabulü anlamını taşımadığını, faturaların davalı şirkete gönderilmediğini, somut olayda takibe konu yapılan dayanak belge altındaki imzaların davalıya ait olmadığını, davalının … A.Ş. nin yetkili temsilcisi olan …’ın imza sirküleri incelenmekle beraberinde daha önce almış olduğu imzaların ve yine mahkeme huzurunda oturarak ve ayakta atacağı imzaların bilirkişi marifetiyle tetkikinde incelenmesi gerektiğini belirterek, davanın … yönünden husumet yokluğundan usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise usul ve yasaya aykırı davanın esastan reddine, olmadığı takdirde alacağın likit olmaması nedeniyle inkar tazminatı talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Dava: İş sağlığı ve güvenliği hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için faturaya dayalı başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptaline ilişkin olup, taraflar arasında davacı tarafça davalı şirkete iş güvenliği hizmeti verilmesi konusunda sözleşme yapıldığı hususunda uyuşmazlığın bulunmadığı, ancak hizmetin ifa edilip edilmediği ve hizmet bedeline ilişkin faturadan dolayı davacının alacaklı olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı (Kapatılan … İcra Müdürlüğünün …) takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça borçlu davalılar aleyhinde …-TL asıl alacak, …-TL işlemiş faiz, …-TL asıl alacak, …-TL işlemiş faiz, …-TL asıl alacak, …-TL işlemiş faiz, …-TL asıl alacak, …-TL işlemiş faiz, …-TL asıl alacak, …-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam …-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlular vekili tarafından icra dairesine süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce Alanya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak davalı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenerek rapor aldırılmış, Mali Müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre: tespit ve değerlendirmeler kısmında tespit edilmiş olan hususlar dikkate alınmak koşuluyla, davalı tarafın … yılı yevmiye defterinin kapanış tasdiki yapılmamış olduğundan sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olmadığı, sahibi lehine delil olma özelliği taşımayan davalı şirkete ait ticari defter kayıtları üzerinde yapılan detaylı incelemede, söz konuş ticari defterlerde davacı şirket adına açılmış hiçbir cari hesaba, davacının düzenlemiş olduğu faturalara ilişkin herhangi bir muhasebe kaydına ve davacı şirketin alacağı olduğuna dair herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığı hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir.
Mahkememizce davalı şirket yetkilisi …’ın … tarihli celsede mahkememiz huzurunda yeminli beyanı alınmış olup, … beyanında; “İcra takibine dayanak yapılan faturaya konu hizmet, benim yetkilisi olduğum şirkete verilmemiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı … Aş. Yönünden Değerlendirme:
Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan, 6098 sayılı TBK‘nun birinci kısım birinci bölümünde, borç ilişkilerinin kaynakları, birinci ayrımda ise , sözleşmeden doğan borç ilişkileri, 1. maddede ise, sözleşmenin kurulması üst başlığı ile irade açıklamasına yer verilmiştir. Maddede, sözleşmenin tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulacağı belirtilmiştir. Borçların ifası 83 vd maddelerde düzenlenmiş, 97. maddede, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde ifada sıraya yer verilmiş ve karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın , Sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerektiği ifade edilmiştir. Anılı kanununu 112. maddesinde, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse, borçlunun kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olduğuna yer verilmiştir. Aynı yasanın 125/3. Maddesinde ise, Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceğini, bu durumda borçlu, temerrüte düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebileceğine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2. Maddesinde bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılacağı, buna göre fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz ise de ticari defterlere kaydedilmiş olması malın teslim alındığı ve içeriğinin kabul edildiğine karine teşkil eder. Yine aynı madde uyarınca, faturanın içeriğine kanunda öngörülen süre içerisinde itiraz edilebilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 190. maddesinin 1. fıkrasında yukarıdaki düzenlemeye paralel olarak ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı belirtilmiştir. Yine anılı maddenin 2. fıkrasında kanuni bir karineye dayanan tarafın, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olduğu belirtilmiş; kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı tarafın kanuni karinenin aksini ispat edebileceği kabul edilmiştir.
Kanuni karine, belli bir vakıadan, belli olmayan diğer bir vakıa için kanun tarafından çıkarılan sonuçtur. Kanuni karineler de adi kanuni karine ve kesin kanuni karine olarak ikiye ayrılmaktadır. Adi kanuni karineler aksi ispat edilebilen karineler iken, kesin kanuni karinenin varlığı hâlinde karşı taraf bunun aksini ispat edemez (K., Baki: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ocak 2021, S. 244 vd.). Karinenin varlığı hâlinde, karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini ispatla yükümlüdür. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir. (Bakınız: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2021 Tarih 2017/(19)11-926 Esas 2021/177 K. Sayılı ilamı)
Dosya kapsamı itibariyle, taraflar arasındaki iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi nedeni ile ticari ilişki bulunduğu hususunun ihtilafsız olup ihtilaf sözleşme kapsamında davacının davalıya bu hizmeti temin ettiği, davacının bu sözleşmeden kaynaklı bakiye alacağı olduğu iddiasıyla davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe itirazı üzerine eldeki iş bu itirazın iptali davasının ikame edildiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf cevap dilekçesinde,davacı şirketin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, bahsi geçen edimlerini yerine getirmemesine rağmen davalı şirketten talepte bulunmasının hukuka uygun olmadığını, ileri sürmüştür.
Her ne kadar somut olayda taraflar arasında iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesinin yapıldığı sabit ise de, ticari davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisi sonucu mal veya hizmetin teslimi veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Davacı şirket, belirlenen inceleme gününde defter ve kayıtlarını sunmadığı gibi herhangi bir mazeret dilekçesi de sunmamıştır. Davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacı şirketin ticari defterlerinin usul ve yasaya uygun şekilde açılış tasdiklerinin yapılmasına rağmen, kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, bu nedenle lehine delil teşkil eder nitelikte olmadığı; söz konuş ticari defterlerde davacı şirket adına açılmış hiçbir cari hesaba, davacının düzenlemiş olduğu faturalara ilişkin herhangi bir muhasebe kaydına ve davacı şirketin alacağı olduğuna dair herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığın anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacının davalı tarafa sözleşmede belirtilen hizmeti sunduğu iddiasını usulüne uygun yasal delillerle ispatlayamadığı, davalıya teklif edilen yemin deliline karşı davalı şirket temsilcisinin usulüne göre yemini eda ederek faturaya konu hizmetin davalı şirkete verilmediğini beyan ederek davacının iddialarını inkar etmesi karşısında davalı şirket yönünde ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı … Yönünden Değerlendirme:
Davacı ile davalı … Aş arasında … sözleşmesinin düzenlendiği, söz konusu sözleşme içeriğinde davacının iş bedelini almasının davalının her hangi bir edimine bağlanmadığı, davalı gerçek kişinin TBK’nın 128. Maddesi anlamında bir taahhüt ya da garantisinin bulunmadığı, sözleşmenin nispiliği prensibi uyarınca davacının kendi akidi olmayan davalıdan dava dışı akidinden olan alacağını talep edebileceği yasal bir düzenlemenin olmadığı anlaşılmakla HMK’nun 114/1-d ve 115/1-2 maddelerindeki düzenlemeler doğrultusunda, davanın pasif husumete ilişkin dava şartı noksanlığından reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … yönünden pasif husumete ilişkin dava şartı noksanlığından davanın REDDİNE,
2-Davalı … Aş. Yönünden ispatlanamayan davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen …-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan …-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan …-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
4-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan …TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği ‭davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
7-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)