Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/265 E. 2021/612 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/265 Esas
KARAR NO : 2021/612
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2017
KARAR TARİHİ : 07/09/2021

Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı görevsizlik kararı İle Mahkememize tevzi edilen ve eldeki esasa kaydı yapılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; … günü saat … sıralarında … Mahallesi … Sokakta meydana gelen yaramalı ve ölümlü trafik kazasında davalı …’ü sevk ve idaresinde bulunan ve malikinin de babası … olduğunu sonradan öğrendikleri … plakalı araç ile hız limitini aşmak suretiyle evinden çıkarak köy yolu üzerinde yürümekte olan müvekkilinin eşi …’e arkadan çarptığını, trafik kazası sonucu …’ün beyin bölgesine aldığı darbe sonucu hayati fonksiyonlarını kullanamayacak şekilde ağır yaralandığını ve … Hastanesi … Cerrahi Bölümünde yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındığını, yapılan tüm müdahalelere rağmen tedaviye cevap vermediğini ve… tarihinde tedavi gördüğü … Hastanesinde yaşamını yitirdiğini, kaza mahallinde meydana gelen jandarma ekibi tarafından tutulan … tarihli trafik kazası tespit tutanağında kazanın yaya olarak yürümekte olan müvekkiline arkadan çarpan aracın müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiğini ayrıca davalı araç sürücüsünün kaza mahallinde durmayarak olay yerinden kaçtığını ve kazanın oluşunda … plakalı araç sürücüsünün aşırı hız nedeniyle ilgili kuralı ihlal ettiği bu sebeple birinci dereceden kusurlu olduğunun tespit edildiğini, destekten yoksun kalan eş …’ün … doğumlu ve eşinin öldüğü tarihte … yaşında olduğunu, müvekkilin herhangi bir işte çalışmadığını, müvekkilinin eşinin ölmesiyle hayatını iddianame ettirebilecek maddi desteğini kaybettiğini ve tek başına kaldığını, ölümün kaza tarihinden üç buçuk ay sonra gerçekleştiğini ve sunulacak olan tedavi belgeleri ile belgelenemeyen olası giderlerin uzman bilirkişice hesaplattırılarak hüküm altına alınması talebinde bulunduklarını, davacıların Borçlar Kanunu m. 53/1’e dayanarak cenaze kaldırma ve defin giderleri isteme hakkı bulunduğunu, müvekkilinin eşinin yaralanması ve hayatını kaybettiği süreç içerisinde psikolojik, ruhsal ve fiziksel olarak çok yıprandığını, evli olan kızından başka kimsesinin kalmadığını, meydana gelen trafik kazası neticesinde davalılar işleten ve sürücünün aracına ilişkin kaza döneminde aracın sigortasının olmadığının tespit edildiğini ve bu sebeple güvence hesabına başvurulduğunu, güvence hesabından müvekkilinin eşinin adına haksız ve gerekçesi bulunmayacak şekilde 6/8 oranında kusur atfedilerek müvekkiline cüzi miktarda bir ödeme yapılmasının teklif edildiğini ve müvekkilinin bu teklifi kabul etmeye yanaşmadığını, ayrıntılı bilirkişi raporu alınmadan müvekkilinin eşinin 6/8 oranında kusurlu bulunduğunun neye göre belirlendiğinin anlaşılmadığını, bu nedenlerle ölümlü trafik kazası nedeniyle şimdilik 2.000TL maddi tazminatın, işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigorta … yönünden temerrüt tarihinden işleyecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme tüm davalılardan alınarak davacıya ödenmesini, davacı için toplam 100.000TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılardan alınarak davacıya ödenmesini, işleten ve sürücünün taşınır taşınmaz malları ile bankalardaki üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinden özetle; Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsiz olduğunu, dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı bulunmadığını, … tarafından sorumluluğun yerine getirilebilmesi için davacılardan ibranamenin imzalanması ve gerekli belgelerin tamamlanarak müvekkili şirkete gönderilmesinin istendiğini, ancak davacı yan tarafından müvekkil kuruma geri dönüş sağlanmaksızın haksız yere dava açıldığını, müvekkili kurumun araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu iken davacılar tarafından ibraname gönderilmeksizin destekten yoksun kalma zararının giderilmesinin beklenmesi mantık dışı olduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaza tarihinde trafik sigortası bulunduğundan güvence hesabına husumet yöneltilemeyeceğini, somut olayda … A.Ş. tarafından sigortalı … plakalı aracın satıldığını ve … tarihinde kaza yaptığını, söz konusu aracın satılması nedeniyle … tarihinde sigorta sözleşmesinin fesih edildiğini ve fesihten sonraki on beş günün sonuna dek poliçeden kaynaklı sorumluluğun devam ettiğinin Karayolları Trafik Kanunu ile belirlendiğini, kazaya karışan … plakalı aracın … Sigorta tarafından tanzim edilmiş olan … numaralı poliçesi ile … – … tarihlerini kapsar trafik poliçesi var iken işbu poliçenin satıştan dolayı … tarihinde iptal edildiğini, satıştan dolayı iptal edilen bu poliçenin ek başlangıç tarihinin … tarihi olduğunu, ilgili trafik kazasının ise 15 gün içerisinde yani … tarihinde meydana geldiğini, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi … itibariyle geçerli bir trafik sigortası poliçesi bulunduğundan, müvekkil kurumun sigortalı olan araç nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, … tarihinde meydana geldiği belirtilen kazaya ilişkin vefat ve maluliyet halinde teminat limiti kişi başına 310.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından temerrüt tarihinden itibaren avans faiz talebi haksız olup ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, müvekkil …’nın temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vasisi … cevap dilekçesinden özetle; …’ün oğlu olduğunu, kendisinin cezaevinde hükümlü olduğundan vasisi olarak davaya itiraz ettiğini, yaşanılan kazadan dolayı hem kendisi hem de oğlu adına derin üzüntü duyduğunu, davacı tarafın maddi ve manevi taleplerinin çok yüksek miktarda olduğunu, tarafların ekonomik durumlarının gözetilerek bir karar verilmesi gerektiğini, oğlunun uzun zamandır cezaevinde olduğunu, ekonomik olarak hiçbir geliri bulunmadığını, olayın oluş biçiminde oğlunun kusurunun daha az karşı tarafın kusurunun daha fazla olduğunu, Karayolları … İdaresinin davacı tarafa vermiş olduğu yanıtta davacı tarafın 6/8 kusurlu olduğunu belirttiğini, ihtiyati tedbirin dava konusu şey üzerine talep edilebilir olduğunu, dava konusunun mal, hak ve alacak olmadığını bu nedenlerle açılmış olan haksız davanın reddini, davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddini ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya içerisine; davacıya ait tedavi evrakları, film ve grafiler getirtilerek geçici ve sürekli iş göremezlik durumuna ilişkin raporlar aldırılmış, kusur durumuna ilişkin raporlar aldırılmış, tarafların sosyal ekonomik durum araştırmaları yaptırılmış, kaza tespit tutanağı, sigorta poliçesi, trafik kayıtları dosyaya sunulmuş, Sgk’dan davacıya gelir bağlanıp bağlanmadığı hususu araştırılmış, aktüer bilirkişiden hesap raporu aldırılmış, Antalya … ASCM’ nin … sayılı dosyası celp edilmiştir. Ayrıca Asliye Hukuk Mahkemesince tanık beyanları alındığı anlaşılmıştır.
Davaya konu kaza olayının … tarihinde meydana geldiği, davalılardan …’ ün sevk ve idaresinde bulunan ve maliki davalı … olan … plakalı aracın, davacının eşi …’ e çarpması sonucu meydana gelen kazada …’ ün vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Davalı sürücü …’ ün kullandığı … plakalı aracın … A.Ş’ tarafından sigortalanmış olduğu, … tarihi itibariyle satışa iptal kaydının bulunduğunun belirtildiği … Merkezinden gönderilen müzekkere cevabından anlaşılmıştır.
… SGK İl Müdürlüğünden gelen cevabi yazıya göre; davacıya bu kaza olayı nedeniyle rücuya tabi iş göremezlik ödeneği ödenmediğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Antalya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının K.H, maktulün …, şüphelilerin …, … ve … olduğu, suçun birden fazla kişinin yaralanmasına Neden olma olduğu, sanığı hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Ceza Dosyasından aldırılan … tarihli kusur raporunda sonuç olarak; davaya konu kaza olayında muris yaya …’ ün tali kusurlu olduğu, sürücü …’ ün asli kusurlu olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinde tanıkların dinlendiği görülmekle davacı tanığı … beyanında: “Mütevveffa …’ün işe girmesine vesile olduğum için davacıyı tanırım. Davacı ile uzaktan akraba oluruz. …’ü 30 yıldır tanıyorum. … emekliydi ancak bana çalışmak istediğini söyledi. Kamyonla taşıma işi olduğunu söyledim. … Sanayiinde çalışıyordu. Taşeron firmaya bağlı olarak çalışıyordu. O tarihte hatırladığım kadarıyla 1700TL maaş ile vardiyalı olarak çalışıyordu. Tüm çalışmasından dolayı eline geçen meblağ bu kadardı. … yanlış bilmiyorsam 1000TL’nin üzerinde emekli maaşı alıyordu.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … : ” Davacıyı halamın gelini olması sebebiyle tanırım. … halamın oğlu olur. Ben kazayı görmedim ancak kazayı yapan aracı gördüm. Aynı araç beni de çarpmak üzereydi. Kazanın olduğu gün hemen hemen kaza saatine yakın saatte bu araç arkasından gelen bir araçla beraber hızla geçti. Biz iki araç birbirini kovalıyor zannettik. Diğer kovaladığını düşündüğümüz araç bu aracın kaza yaptığını gördüğü için arkasındaymış.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Tanığın ceza dosyası kapsamında da benzer beyanları olduğu anlaşılmıştır.
Yine Ceza dosyasında tanıklık yapan …’ün beyanları da mahkememizce dikkate alınmıştır.
Davacı vekili … tarihli dilekçesinde; maddi tazminat talebini 142.039,34.-TL olarak olarak davasını belirli hale getirdiği, harcını yatırdığı, dilekçenin davalılara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK 85/1 maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacağı”,
2918 sayılı KTK 91/1 maddesinde “İşletenlerin, bu Kanununun 85. maddesinin 1 fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu” bulunduğu,
Aynı yasanın 94. maddesinde, “sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır. Sigortacı sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihi itibariyle 15 gün içinde fesh edebilir. Sigorta poliçesinin fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerli olacağı” hükümlerine yer verilmiştir.
14/05/2015 günlü resmi gazetede yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın sigortanın kapsamı başlıklı maddesinde “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” hükmü öngörülmüştür.
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/2-a maddesinde “Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için” aynı Kanununun 14/b maddesinde “rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için zorunlu sigortalara ilişkin olarak koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların, bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla” … oluşturulacağı, öngörülmüştür.
Manevi tazminat ise, TBK 56. Maddesinde , “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarında da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleşmiştir.
Manevi tazminatın miktarını tayin etme hakimin takdirine bırakılmış bir konu olmakla beraber hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararı karşılaması da amaç edinilmemiştir. Kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmalıdır. Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli, manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan şekilde … tarihinde davalı sürücü …’ün kendi beyanına göre, uyuşturucu madde krizine girdiği halde davalı babası adına kayıtlı aracı alarak dışarı çıktığı, tanık beyanlarına göre yolda zigzag yaparak hızlı bir şekilde gittiği sırada camiye gitmekte olan …’e arkadan çarparak ölümüne neden olduğu, davalı sürücünün çarptığı halde kaza mahallinde durmayarak hızla olay yerinden kaçtığı, tanıkların arkasından giderek yakalamaya çalıştıkları ama yakalayamadıkları, her ne kadar ceza dosyasında alınan kusur raporlarında kaldırım olmayan yolun kenarında yolun sağ tarafında yürüdüğünden bahisle tali kusurlu olduğu değerlendirilmiş olup, … Bilirkişilik Bölge Kurulu’nun uygulamalarına göre yüzdelik dilim üzerinden bilirkişilerin rapor hazırlamaları hakimin takdir hakkına müdahale olarak kabul edildiğinden mahkememizce bu hususa ilişkin rapor aldırılmamış, somut olayın meydana geliş şekli, tanık beyanları ve sürücünün hareketleri bir arada değerlendirildiğinde müteveffanın yolun sağından gitmesinin en çok %10 oranında kusur yaratabileceği, sürücünün zig zag yapması ve yolun kaldırımsız olması nedeniyle soldan gitse de sürücünün asli kusurunu etkilemeyeceği kanaatine varılmış, davacı vekilince müteveffanın %25 tali kusuru üzerinden yapılan belirlemenin kabul edilebilir olduğu, denetime elverişli ve kullanılan yaşam tablosu yönünden itiraz edilmeyen bilirkişi raporundaki verilere göre müteveffanın %10 kusuru dikkate alındığında davacının 168.964,90-Tl destek tazminatı ve 1506,60-TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri talep edebileceği anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi gereğince açılan maddi tazminat davasının davalılar sürücü ve işleten yönünden kabulüne;
Her ne kadar kaza tarihinde aracın sigortalı olmadığından bahisle … karşı husumet yöneltilmiş ise de kazaya karışan aracın dava dışı … A.Ş. nezdinde …- … tarihleri arasında 1 yıl süre ile geçerli, … numaralı zorunlu mali mesuliyet poliçesi mevcut iken aracın davalı malik …’e satışı nedeniyle … tarihinde poliçenin iptal edildiği, … tarihinde kazanın meydana geldiği, KTK’nın 94. Maddesine göre fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar sigorta geçerli olduğundan, dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunduğundan davalı … yönünden sigortalı olan araç nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmaması nedeniyle … yönünden davanın husumet yokluğundan reddinde;
Manevi tazminat talepleri yönünden de aşamalarda anlatılan şekilde olayın meydana gelişi, namaza gittiği esnada uyuşturucu kriziyle araç süren davalının çarpmasına maruz kalınması, kazanın ölümle sonuçlanması, sürücünü olay yerinden kaçması, kazadan sonra emniyet görevlileri tarafından tutulan tutanaklara göre aranmasına rağmen çağrıya riayet etmeyişi, kusurun ağırlığı ve olayın vehameti , davacının eşinin ölümünden duyduğu üzüntü ve keder, hastane süreci, tarafların ekonomik durumları, sosyal konumları ile hak ve nesafet kaideleri dikkate alınmak suretiyle, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … yönünden açılan davanın pasif husumete ilişkin dava şartı noksanlığından REDDİNE,
2-Davalılar … ve … aleyhine açılan maddi tazminat davasının KABULÜ ile
142.039,34.-TL maddi tazminatın … olan kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
a- Alınması gerekli 9.702,70.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 348,39.-TL ve ıslah ile alınan 478,30.-TL harcın harcın mahsubu ile bakiye 8.876,00.-TL harcın davalılar … ve …’ den müştereken ve müteselsilen TAHSİLİ ile Hazineye gelir KAYDINA,
b- Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harçlar olmak üzere) toplam 1.876,74.-TL yargılama giderinin davalılar … ve …’ den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
c- Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.443,74.-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’ den alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
d- Davalı … vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya VERİLMESİNE,
3-Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile
90.000,00.-TL manevi tazminatın … olan kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin REDDİNE,
a-Alınması gerekli 6.147,90.-TL nispi karar ve ilam harcının davalılar … ve …’ den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
b-Manevi tazminat yönünden ayrıca bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
c-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 12.500,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’ den alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.07/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır