Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/264 E. 2021/718 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/264 Esas
KARAR NO : 2021/718
DAVA : Sigorta
DAVA TARİHİ : 30/12/2009
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu … havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ve … yıllarında mevcut mevduatını değerlendirmek amacıyla … AŞ Antalya Acentesi olan davalı … Hizmetleri ile görüştüğünü, akabinde de yetkili acentenin kendisi için tek primli hep yatırım sigortasının uygun olduğunu söylemesi ve çeşitli garantiler vererek müvekkilini söz konusu sigorta sözleşmesini kurmaya ikna ettiğini, varılan mutabakatın ardından müvekkilinin:
a) … tarihinde … başvuru nolu form ile 11.800,00.-USD,
b) … tarihinde … başvuru nolu form ile 51.500,00.-EURO,
c) … tarihinde … başvuru nolu form ile 27.415,00.-EURO,
d) … tarihinde … başvuru nolu form ile 20.030,00.-EURO,
e) … tarihinde … başvuru nolu form ile 50.000,00.-USD
olmak üzere toplam …-USD ve ….-EURO’yu davalı acente aracılığıyla diğer davalı … AŞ uhdesine geçirdiğini, yapılan ödemelerden …-USD’lik ödemeye ilişkin poliçenin … tanzim … başlama tarihli … sıra nolu …-USD bedelli olarak davalı şirket tarafından düzenlenip, müvekkiline gönderildiğini, yine bundan başka …-EURO’luk ve …-USD’lik son ödemeye ilişkin olarak da aynı bedelli poliçelerin düzenlenerek müvekkiline gönderildiğini, yapılan diğer 3. Ve 4. Ödemelere dair poliçelerin ise (…-EURO ve …-EURO’luk) bugüne kadar düzenlenmeyip gönderilmediğini, ancak poliçelerin müvekkilinin eline ulaşmamış olmasının, bu ödemeler açısından davalı şirket ile müvekkili arasında sigorta sözleşmelerinin kurulmadığı anlamına gelmediğini, aksine sözleşmelerin kurulmuş durumda olduğunu ve davalı … AŞ’nin de bu sözleşme ile bağlı olduğunu, zira sözleşmelerin kurulmasında genel hüküm niteliğinde olan Boçlar Kanununa göre davalı acentenin müvekkiline yapmış olduğu teklifin icaba davet, müvekkili tarafından teklifnamenin imzalanıp poliçenin ödenmesinin ise icap olduğunu, sigorta sözleşmesinin akdedildiği tarihte yürürlükte olan 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu 28/6 maddesine göre; “hayat sigortalarına ilişkin sözleşmelerin yapılmasına dair teklifnamenin, sigorta şirketine ulaştığı tarihten itibaren 30 gün içinde sigorta şirketi tarafından reddedilmemesi halinde, sigorta sözleşmesi yapılmış olur.” denildiğini, yani davalı … AŞ’nin sözleşmenin kurulmasını istemiyorsa kanunen 30 gün içinde reddetmek zorunda olup, bu süre içerisinde cevap vermemesinin kabul niteliğinde olduğunu, bu durumda da hem genel hüküm niteliğinde bulunan Borçlar Kanunu madde 6, hem de özel hüküm niteliğindeki Sigorta Murakabe Kanunu 28/6 madde hükmünden hareketle yapılan 3.ve4.ödemelere ilişkin olarak da sigorta sözleşmesinin kurulmuş durumda olduğunu, davalı … AŞ’nin yasal süre olan 30 gün içinde müvekkiline ulaşmış bir ret beyanı bulunmadığını, müvekkilinin iyi niyetli olarak sigorta sözleşmesinin kendisine yüklediği edimi yerine getirdiğini, yasaya göre sigorta sözleşmesinin akdedilmiş sayılmasına rağmen poliçelerin kendisine ulaşmadığın fark eden müvekkilinin önceki teklifnamlere ait poliçlerin de 1 yılı aşkın bir süreden sonra geldiğini de düşünrerek bir girişimde bulunmadığını, fakat süreç çok fazla uzayınca önce … AŞ … Müdürlüğüne gidip, burada yapmış olduğu 2 ödemeye ilişkin herhangi bir poliçenin bulunmadığını öğrendiğini, daha sonra … genel Müdürlüğüne gittiğini, buradan da aynı cevabı alması üzerine … tarihinde müvekkilinin davalı şirkete ihtarname gönderdiğini, tüm bunların yanı sıra davalı … AŞ’nin, diğer davalı acente ile olan acentelik ilişkisini sona erdirdiğini, … tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan fesihname ve azilname de gerekçe olarak şirkete ait başvuru formlarını kullanmak suretiyle tahsil edilen primlerin şirkete hiç veya süresinde intikal ettirilmemesi, şirket ve sigortalıların zararına sebebiyet verilmesi, şirkete ait sigorta başvuru formlarının kullanımı, korunması ve şirkete iadesi konusunda gerekli özenin gösterilmemesi olarak açıklandığını, bu fesih nedenleriyle aslında müvekkilinin ne şekilde mağdur edildiğinin de açığa çıktığını, hem acentesinin prim tahsil etme yetkisini kabul edip hem de bu nedenlerle 3.kişilere karşı sorumlu olduğunu açıkça beyan ve kabul ettiğini, davalı … AŞ’nin acentesi olan diğer davalı üzerindeki denetim yetkisini tam ve gereği gibi kullanmadığını belirterek, prim ödemeleri yapılan sigorta sözleşmelerinin kurulduğunun tespiti ile ödeme tarihlerinden itibaren … kayıtlarına tesciline, bu istem kabul görmez ise müvekkilince … tarihinde yapılan …-EURO ve … tarihinde yapılan …-EURO olmak üzere toplam …-EURO’nun ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizleriyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisine itirazda bulunarak, yetkili mahkemenin müvekkili ikametgah yeri olan İstanbul Mahkemeleri olduğundan bahisle yetki ilk itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak ise; müvekkili şirketin hayat sigortası alanındaki üretim faaliyetlerini kendi satış elemanları yanında aceneteler aracılığıyla da yürüttüğünü, diğer davalı acente ile yapılan acentelik sözleşmesi çerçevesinde müvekkilinin çalıştığını ve bu acentenin aracı acente olarak çalıştığını, bu anlamda ilgili acentenin sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisinin bulunmadığını, davacının iddia ettiği üzere A tipi acente de olmadığını, yürürlükte olan 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu 9.maddesinde, acentelik konusunun düzenlendiğini ve buna göre sigorta sözleşmesi yapma ve prim tahsil etme yetkisinin sigorta şirketlerine ait olduğu, bu yetkilerin acentelik sözleşmesinde belirtilmek kaydıyla acentelere devredilebileceği, tali acentelere ise sözleşme yapma ve prim tahsil yetkisi verilemeyeceğinin hüküm altına alındığını, yine aynı madde uyarınca acentelere verilecek yetkilerin kapsam ve sınırının sigorta şirketlerince, tali acentelere verilecek yetkilerin kapsam ve sınırının ise sigorta acentelerince tescil ve ilan ettirilmesi esasının getirildiğini, anılan yasal düzenleme çerçevesinde müvekkil şirket tarafından ilgili acentenin tescil ve ilan işlemleri gerçekleştirilip, anılan acentenin sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisi bulunmadığını, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ödemelerin müvekkili şirketi bağlaması ve sigorta primi olarak kabul edilmesinin de olanaklı bulunmadığını, diğer davalı acentenin şirket adına prim tahsil etme yetkisi bulunmayıp, şirkete bu başvuruya ilişkin herhangi bir prim ödemesinin yapılmadığını, davacı tarafça dava dilekçesinde bahsedilen … tarihli … başvuru karşılığı , … başlangıç tarihli …-USD bedelli, yine … tarih ve … başvuru karşılığı, … tarihli ve …-EURO tutarlı, yine … tarih ve … başvuru karşılığı, … tarihinde …-USD tutarlı ödenen primler karşılığı … tarihli poliçelerin tanzim edilerek sigortalıya gönderildiğini, başvurular sonrası düzenlenen poliçelerin davacıya teslim edildiğini, bu poliçelerde hangi tarihte başladığı, prim tutarı, teminat bilgilerinin yer almakta olup, herhangi bir itiraza da uğramadığını, bu hususun davacının yapmış olduğu işlemler ve primin şirkete ödendiği tarihi bildiğini açıkça ortaya koyduğunu, bunun dışındaki … tarihli … başvuru nolu …-EURO ve … tarihli … başvuru nolu …-EURO tutarlı başvuru formlarına ilişkin olarak ise, bu başvurularla ilgili şirkete ibraz edilen bir belge olmadığını, düzenlendiği iddia edilen başvuru formlarının para tahsil belgesi ve para alındı makbuzu niteliğinde olmadığını, bu ödemelerin kime, nasıl ve hangi vasıta ve kaynaktan yapıldığının belli olmadığını, iddia edilen başvuru formlarının üzerinde ödeme şeklinin banka havalesi ve kredi kartı olarak belirtildiğini, şirkete ait başvuru formlarının üzerinde prim ödemesinin yapılacağı müvekkil şirket hesaplarının ayrı ayrı döviz ve YTL cinsinden açıkça belirtildiğini, kredi kartıyla ödeme halinde ise kredi kartı ödeme talimatına yer verildiğini, müşterilerin tercihine göre ancak bu iki ödeme aracından birisiyle ödeme yapabileceklerini, bu şekilde yapılacak ödemeyi takiben başvuru talebi şirket tarafından reddedilmez ise poliçe tanzim edilip sigortalıya gönderileceğini, iddia edilen başvuru fotoko,pilerine göre de davacı tarafından ödeme şekli olarak banka havalesinin seçildiğini, fakat şirket hesaplarına iddia edildiği üzere hğiçbir ödeme yapılmadığını, şirketin belirtilen hesapları dışında tahsil yetkisi olmayan kişilere yapıldığı iddia edilen neden ve nasıl yapıldığı belli olmayan ödemelerden müvekkil şirketin sorumlu tutulamayacağını, poliçeleşen başvuruların dışında diğer iddia edilen başvuru formlarının bugüne kadar müvekkili şirkete ulaşmadığı gibi davacı tarafça bunlara ilişkin herhangi bir müracaat ve sorgulama da yapılmadığını, bu durumun hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, davalı acentenin münfesih olup, sözleşme yapma, prim tahsil etme yetkisinin bulunmadığını, acentenin yetkilerinin kapsam ve mahiyetinin yasal olarak tescil ve ilan ettirildiğini, yapıldığı iddia edilen ödemelerin ilk iş primi olmayıp, primin tamamına ilişkin tek prim olduğunu, söz konusu ürünün tek primli bir poliçe olup, acentenin bunu tahsile yetkisi olmadığını, müvekkili şirkete yapılmış bir sigorta başvurusu olmadığından dolayı davacının başvurunun 30 gün içinde ret edilmemesi halinde sözleşmenin kurulacağına dair iddiasının da yasal dayanaktan yoksun olduğunu, acente tarafından davacıya hitaben verildiği iddia edilen … tarihli tutanak başlıklı yazıda, …-EURO’nun %15 faiziyle iade edileceğinin belirtilmesi, bunun dışında … tarihli yazıda davacının firmadan olan alacaklı olduğu tüm paraların faiziyle birlikte ödeneceğine ilişkin yazı verilmesi, davacının ilgili acente aleyhine Antalya … Müdürlüğü nezdinde icra takiplerinde bulunması, şirkete ödeme yapıldığı iddia edilen tarihlerden sonra hiçbir müracaatta bulunulmayıp, yaklaşık 3-4 sene sonra acentelik feshedildikten sonra müracaat edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı ile acente arasındaki ilişkinin sigorta hukuku dışında bir ilişki olduğunu ortaya koyduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Davalı … (… HİZMETLERİ) cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunmuş, …nın bir şahıs firması olması ve tüzel kişiliği bulunmadığını, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da; davacının iddialarının asılsız olduğunu, delil olarak dayandığı başvuru formlarından da açıkça anlaşılacağı üzere sigorta priminin tamamının bir defada kredi kartı veya banka havalesi yolu ile ödeneceğine ilişkin düzenleme olduğunu, davacının başvuru formundaki bedelleri ödediğini ispat etmesi gerektiğini, zira başvuru formunun makbuz niteliğinde olmadığını, davacı iddiasında güven ilişkisine dayalı olarak ödemeleri elden yaptığını iddia etmiş ise de, dava dilekçesindeki tarihlerde kendisinin rahatsızlığı nedeniyle acentenin işlerini takip eden kişinin … olduğunu, yapıldığı iddia edilen ödemelerin bu kişiye yapılıp, poliçelerin de bu kişi tarafından düzenlendiğini, bu kişi ile yapmış olduğu görüşmelerde davacıdan bir kısım para aldığını fakat sonra sigortadan vazgeçmesi nedeniyle bu bedelleri kendisine ödediğini bildirdiğini, davacının …yı çok iyi bilen, … adına çalışan bir şahıs olduğunu, davacının geniş bir çevreye sahip olması nedeniyle … ya birçok müşteri getirdiğini ve kendisine getirdiği kişilerden dolayı prim ödemesi yaptıklarını, davacının sigorta başvurusu sırasında kendisinin yeteri kadar bilgilendirilmediğini, aldatıldığını iddia etmiş ise de, davacının sigortadan iyi anlayan bir kişi olduğunu, davacının kendi yanlarında çalıştığı dönemlerde sigorta poliçesi başvuru formlarının bir kısmının kaybolduğu gerekçesiyle Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, anılan başvuru formlarının değişik bölgelerde satışa sunmak amacıyla önceden kaşelenip imzalanmış bulunan başvuru formları olup, davacının da bu başvuru formlarını alıp, lehine doldurmak suretiyle huzurdaki davayı açma ihtimalinin olduğunu, tek primli hep yatırım sigortası başvuru formundaki yazılar ve imzaların şahsına ait olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; tek primli hep yatırım sigortası başvuru formları, sigorta poliçeleri, ihtarnameler, davalı şirket ile davacı arasında yapılan yazışma örnekleri, ticaret sicil gazetesi örneği ve tediye makbuz örnekleri celp edilmiş, … ve … ticaret Mahkemeleri aracılığıyla talimat yoluyla dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, ayrı ayrı bilirkişi raporları aldırılmış, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası ve Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyası celp edilmiştir.
Davalı … şirketinin mahkememizin yetkisine yönelik itirazının; HUMK 9/2 ve 19.maddeleri uyarınca hem davacı ikametgahının, hem de davalı …’in ikametgahının … oluşu göz önünde bulundurularak reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu davalı … şirketinden, yapılan ödemelerle ilgili düzenlenip gönderildiği belirtilen 3 adet … Poliçesinin incelenmesinde; … başlangıç tarihli ve …-USD bedelli, … başlangıçş tarihli ve …-USD bedell, … tarihli ve …-EURO bedelli poliçeler olduğu anlaşılmakta olup, bu hususta yani söz konusu poliçelerin düzenlendiği konusunda taraflar arasında bir ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaflı olan husus; davacı tarafından iddia olunan … tarihli …-EURO ve … tarihli …-EURO bedelli başvuru formları ile yapılan ödemelere ilişkin olarak, davalı … şirketi tarafından poliçe düzenlenmediği, bu ödemelerin ve başvuru formlarının usulüne uygun bir şekilde davalı … şirketine yapılıp yapılmadığı hususundadır.
Dosyada mevcut … tarihli … AŞ Genel Müdürlüğünün yazı içeriğinde göre; davalı …’in … tarihinden beri ilk iş primi tahsilatına ve başvuru formu düzenleme yetkisine haiz acente olarak faaliyet gösterdiğinin belirtildiği görülmüştür.
Yine dosyada bir örneği bulunan … tarihli Ticaret Sicil Gazetesi örneği incelendiğinde; acente …’in acentelik ilişkisinin sonlandırılarak feshedildiği anlaşılmaktadır.
Dosyaya sunulan “… Formları”nın incelenmesinde; başvuru formunun ön yüzünde prim ödeme şeklinin kredi kartı ve banka havalesi olmak üzere 2 şekilde yapılacağı, davalı … şirketinin banka hesap numaralarının olduğu, yine tek primli hep yatırım sigortası alındı belgesi başlıklı kısımda başvuruda bulunanın yapmış olduğu ödemenin ön ödeme olduğunu, başvurunun … AŞ tarafından kabul edilip poliçenin tanzim edilmesi halinde prim ödemesi olacağını ve prim ödemelerine mahsup edileceğini, sigortadan herhangi bir sebeple vazgeçilmesi halinde alınan ön ödemenin, yapılan masraflar kadarının … AŞ’ye kalacağının ve iade edilmeyeceğini, kabul ve taahhüt ettiğine ilişkin metin kısmının yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacısı … tarafından hasımsız olarak açılan kıymetli evrakın iptaline ilişkin dava olduğu, davacı tarafça hayat sigorta poliçesi başvuru formlarının kaybolduğundan bahisle zayi belgesi verilmesine ilişkin davanın sonucunda söz konusu belgelerin kıymetli evrak niteliğinde bulunmaması nedeniyle … tarih …-… karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafça borçlu … hakkında … vade tarihli …-TL bedelli bonodan dolayı … tarihinde kambiyo senetlerine ilişkin icra takibi yapıldığı, takip dosyasının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalılardan …’in davalı … şirketinin acentesi olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çözülmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasında varlığı iddia olunan sigorta ilişkisi çerçevesinde davalı acentenin diğer davalı adına yapılacak sigorta işlemlerinde yetkisinin sınırlarının belirlenmesi, sigorta şirketi adına prim tahsil etme yetkisi olup olmadığının belirlenmesi, bu doğrultuda davacı tarafından varlığı ileri sürülen … tarihli … başvuru nolu …-EURO ve … tarihli … başvuru nolu …-EURO bedelli sigorta primlerinin ödenip ödenmediğinin, davalı … şirketine ödemelerin ulaşıp ulaşmadığının belirlenmesinden ibarettir.
Davacı dava dilekçesindeki açıklamalarında her ne kadar başvuru formlarında ödemenin şirket hesabına banka havalesi veya kredi kartı ile yapılacağı yazılı olmasına rağmen, acenteye aradaki güven ilişkisinden dolayı elden ödeme yapmak suretiyle sigorta poliçelerinin düzenlenip gönderildiğini iddia etmekte ise de, davalı … şirketi, acentesinin prim tahsil etme yetkisinin bulunmadığını, başvuru formlarında belirtilen şirket hesaplarına başvuru formunda belirtildiği şekilde banka havalesi veya kredi kartı yoluyla yapılmış bir ödeme bulunmadığını savunmakta, diğer davalı … ise benzer savunmada bulunmaktadır.
Davalılardan …, davalı … şirketinin acentesi konumunda bulunduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 119/2. Maddesine göre; sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklardan dolayı acente, aracılıkta bulunduğu işlemleri müvekkili namına yaptığından doğrudan sorumluluğu bulunmamaktadır. Asıl borçlu davada yer aldığına göre acenteye husumet düşmeyeceği düşünülmektedir. Davalı acentenin eldeki davada pasif husumet yokluğu söz konusudur.
Dava dosyası bir bütün halinde … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yoluyla gönderilerek, ticaret hukuku ve sigorta konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış, Hukukçu Bilirkişiler … ve … ile sigorta konusunda uzman Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre; hayat sigortalarında prim borcunun ödenmesi, şekli, yeri ve zamanı ile ilgili özel bir düzenleme bulunmadığından prim borcunun ödenmesi, şekli, yeri ve zamanının TTK madde 1294 ve sigorta genel şartları hükümlerine göre yapılmasının zorunlu olduğunu, sigorta murakabesi kanunu madde 26 ve yönetmelik hükümlerine göre, hayat sigortası primlerinin tahsilinin özel nitelik taşıdığından bunların tahsilinin kendi usul ve teknik esaslarına tabi tutulduğu, prim borcunun peşin olarak ödenebileceği gibi taksitler halinde ödenmesinin de mümkün olduğu, taksitle ödemenin kararlaştırılması halinde ilk taksit ödemesinin poliçenin teslimi anında ve nakden yapılmasının zorunlu olduğunu ve ödeme şeklinin de poliçede gösterilmesi gerektiğini, TTK madde 1294/3’e göre; primin aylık veya yıllık olarak taksitle ödenmesinin kararlaştırılabileceği, böyle bir mukavele yoksa sigorta priminin toptan ödenmesi gerektiğini ve sigorta primi tahsilinin de sigorta şirketince veya bu konuda özel yetki verilen acentelerce yapılabileceğini, yetkisiz acentelerin prim tahsiline yetkilerinin SMK’nın değişik 37.maddesi hükmü uyarınca bulunmadığını, dosya kapsamındaki belgelerden davalı sigortacı tarafından, davalı acenteye acentelik sözleşmesi ve vekaletname ile primin ilk taksitini tahsile yetki verildiği, bu hususun … tarihli sigorta şirketi yazısından da anlaşılacağını, söz konusu yazıda yer alan ilk taksit ilk iş primi şeklindeki açıklamalardan acentenin tek ödemeli bir poliçede prim tahsiline yetkisi olmadığı, prim borcu taksitlere bölünmüş bir poliçede sadece ilk primi tahsil edebileceği anlamının çıktığını, zira davacının imzaladığı başvuru formlarında da primin acenteye ödeneceği yönünde bir seçenek bulunmamakta olduğunu, primin ön ödeme olduğu ve başvurunun kabulü halinde prim borcundan mahsup edileceği ibaresinin yer aldığını, davacının ödediği miktarda poliçe talep ettiğine göre ödediği primin ilk prim, ön ödeme veya taksit olmadığını anlayabilecek durumda olduğunu, davacının başvuru formlarını düzenleyerek primlerini acenteye ödediği poliçelere ilişkin olarak, kimi poliçelendirme işlemlerinin çok geç veya eksik yapıldığını, kimi işlemlerin hiç yapılmadığını beyan etmekte olduğunu, primlere acenteye ödemesinin ve aradan 3-3,5 yıl geçmiş olmasına rağmen poliçelerin akıbetini araştırmamasının yurt dışında ikamet ediyor olması ve acente ile arasında oluşan güven ilişkisi ile açıladığını, ayrıca davacının poliçelendirilmeyen primleri ödediğine dair makbuz, dekont vs belge ibraz edemeyip, başvuru formlarında yer alan rakamlara ve bir kısım tanzim edilmiş poliçelere dayandığını, yine dosyadaki bir kısım dinlenen davacı tanıklarının anlatımlarına göre, davacı tarafından …’e elden ödeme yapıldığı açıklanmış ise de, bu ismi geçen kişinin davalı sigortacının ilk prim tahsilatına yetki verdiği bir kişi olmadığını, banka hesabı mevcut iken büyük meblağların elden çekilip teslim edilmesinin de hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığını, kaldı ki davacının banka hesaplarındaki bu akışı da ispatlayamadığını, ödendiği beyan edilen meblağların VUK madde 257 uyarınca ödemesi banka kanalı ile yapılması gereken yüksek meblağlar olduğunu, dosyadaki mevcut delil durumuna göre davacının acenteye ödediğini iddia ettiği primlerin ödendiğini ispata yarar delile rastlanmadığını, davacının ödemeye ilişkin ibraz ettiği tek evrakta … tarihli belge için faks ile verilen bilgide … tarafından …’ta bulunan banka tarafından …bank lehine …-USD’lik para transferi yapılması isteğinin yer aldığını ve bu ödemeye karşılık dava konusu edilmeyen … poliçe tanzim tarihli … poliçe nolu …-USD bedelli poliçelendirme işlemi yapıldığını, davacının poliçelendirilmeyen meblağların güven ilişkisi gereği elden verildiğini, önceki poliçelerin primleri ödendikten çok sonra teslim edilmesi sebebiyle işlemi normal olarak algıladığını iddia etse de, … tarihinde para transferi yapıldığına dair belge akabinde 10 gün içinde … tarihinde … nolu …-USD tutarlı başvuruya ilişkin … tarihli beyan gereği … tarihinde poliçelendirme işlemi yapıldığı, iş bu davanın konusu edilen başvuruların ise … ve … tarihini içerdiği görülmekle, uygulamanın mutat haline geldiğine dair kanı oluşmadığını, dosya kapsamında bulunan evrakların incelenmesinde, davacı ile davalı acente arasında sigortacı- sigortalı ilişkisi dışında nakit akışını gerektirir bir başka ilişki olabileceğinin düşünüldüğünü, tüm bu nedenlerle de sonuç olarak davalı acentenin ilk iş primi tahsilatı ve ilk tahsil dışında tahsil yetkisi bulunmadığını, davalı sigortacının acenteye vermiş olduğu yetki kapsamında yaptığı işlerden sorumlu tutulabileceği, başvuru formlarında ödemelerin acente kanalı ile yapılacağına daire seçenek sunulmamış olduğu, başvuru formları tanzim edilmiş ise de davacının bu başvuru formları karşılığı yaptığını iddia ettiği ödemeleri ispat edemediği belirtilerek, ispat edilemeyen ödemeler karşılığı davalı sigortacının poliçe tanzimi veya prim iadesi ile sorumlu tutulamayacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz etmiş, itirazında yapılan sigortanın tek primli hep yatırım sigortası olduğunu, düzenlenen poliçeler üzerinde de bunun yazılı olduğunu, bir kez ödeme yapıldığını, taksitlere bölünmesinin mümkün olmadığını, ön ödeme ya da ilk iş primi şeklinde ödeme şeklinin olmadığını, aksi halde form üzerinde ödeme miktarına ilişkin olarak 2 ayrı bölüm bulunması, bunlardan birinin ön ödeme miktarına diğerinin toplam sigorta primi miktarına yarılması gerekli olduğunu, bu teklifnamenin düzenlenip ekindeki tek primli hep yatırım sigortası alındı belgesi ile birlikte müvekkiline verilmiş olmasının müvekkilinin sigorta bedelini ödediğinin ispatı olduğunu belirtmiş, mahkememizce 2.kez … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmak suretiyle 3 kişilik hukuk fakültesi öğretim görevlilerinden oluşturulan bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış, aldırılan bu ikinci bilirkişi kurulu raporuna göre de; üzerinde durulması gereken 2 temel sorun bulunduğu, bunlardan ilkinin davacının ileri sürdüğü gibi primleri ödediğinin ispatlanıp ispatlanamadığı, diğerinin davalı acentenin prim tahsiline yetkisinin bulunup bulunmadığı hususlarında olduğunu, söz konusu başvuru formlarında prim ödeme şeklinin 2 yolla yapılabildiği v sigorta sözleşmesi yapmak isteyen kişiye seçenek sunulduğunu, buna göre sigorta ettirenin prim ödemesini kredi kartı veya banka havalesi yolu ile ödeyebileceği ve formda davacının banka havalesi yolu ile ödeme yapacağı seçeneğinin işaretlendiğinin görüldüğünü, ancak davacının ödemeyi peşin olarak diğer davalı acenteye yaptığını iddia ettiğini, dosya içeriğinde ise davacının belirtilen primleri ödediğine ilişkin makbuz, banka kaydı gibi belgelerin yer almadığını, bu nedenle formda banka havalesi yoluyla ödeme seçeneğinin işaretlenmiş olması ödeme yapıldığına ilişkin hiçbir belgenin bulunmaması karşısında tek başına sigorta alındısı belgesinde yer alan matbu ifadelerin ödemenin yapılmış olduğuna delil teşkil etmeyeceği, mahkemece ödemenin yapılmış olduğu kanaatinde olunması halinde ise, davalı acente ile diğer davalı … şirketi arasındaki acentelik sözleşmesinde davalılardan …’in hayat, hastalık ve ferdi kaza branşlarında sigorta teklifnamesi düzenleyerek sigorta şirketine göndermeye gerekiyorsa sıhhi muayene yaptırmaya, şirketin kabul ederek tanzim edeceği ve kendisine göndereceği poliçeyi sigorta ettirenlere vermeye, pey makbuzları ve primin ilk taksitini tahsile ve şirketçe tahakkuk ettirilecek ücret indirimlerini hak sahiplerine tediyeye yetkili kılındığını, acentelik sözleşmesinde davalı acentenin yetkilerinin sınırlandırılarak sözleşmenin kurulması aşamasındaki yetkisinin teklifname hazırlayarak sigorta şirketine iletmek olarak belirlendiğini, bu esastan yola çıkıldığında acentenin sözleşme yapma yetkisine sahip olmadığı neticesine ulaşıldığı, dosya içeriğinden söz konusu teklifnamelerin sigorta şirketine iletildiğinin de anlaşılamadığını, davalı acentenin prim tahsili hususundaki yetkisinin , ilk primi tahsil etmekle sınırlandırılmış olmasının, primin tamamının tahsili bakımından yetkili olmadığı anlamını da taşımayacağını, primin peşin olarak defaten ödenmesi halinde acentenin primin tamamını tahsile yetkili olduğu sonucuna ulaşıldığını belirttiği görülmüştür.
Dava; … tarih ve … başvuru nolu ve … tarih … başvuru nolu tek primli hep yatırım sigortası başvuru formları uyarınca taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinin kurulduğunun tespiti, terditli olarak açılan bu başvuru formları ile yapılan toplam …-EURO ödemenin davalılardan tahsiline ilişkin dava niteliğindedir. Uyuşmazlığın çözümü için TTK hükümleri dışında Sigorta Murakabe Kanun, ilgili yönetmelikler, sigorta sözleşmesi hükümleri, tebliğ ve tarife hükümleri dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davalılardan …’in davalı … şirketinin acentesi olarak faaliyet gösterdiği, … tarihinden sözleşmenin fesih tarihi olan … tarihine kadar faaliyet gösterdiği ve acente olarak ilk iş primi tahsilatına ve başvuru formu düzenleme yetkisine haiz olduğu, davacı tarafça, davalı … şirketine yapılan prim ödemelerinden dolayı bir kısım tek primli hep yatırım sigorta poliçesi düzenlendiği, uyuşmazlığın ise sigorta poliçesi düzenlenmeyen … tarihli … başvuru nolu form ile …-EURO ve … tarihli … başvuru nolu form ile …-EURO bedelli poliçeleştirilmeyen prim ödemelerinden kaynaklandığı, davacı taraf söz konusu ödemeleri davalı … şirketine elden ödeme suretiyle yapıp başvuru formu düzenlendiğini iddia etmiş ise de, gerek başvuru formlarındaki ödeme şeklinin kredi kartı ve banka havalesi olarak 2 seçenekli kararlaştırılması ve başvuru formlarında davacı tarafça banka havalesi yolunun tercih edilmesi, gerekse başvuru formunun metin kısmında yazılı olan “yapmış olduğum ödemenin ön ödeme olduğunu, prim ödemelerine mahsup edileceğini, sigortadan herhangi bir sebeple vazgeçmem halinde, alınan ön ödemenin yapılan masraflar kadarının … AŞ’ye kalacağını, …… Kabul ve taahhüt ederim” şeklindeki düzenleme göz önüne alındığından, taraflar arasında evvelce de uygulandığı üzere sözleşme ilişkisinin kurulabilmesi için davacı tarafça yapılacak ön ödemenin, davalı … şirketi tarafından kabul edilerek, poliçe tanzim edilmesi gerektiği, davalı acentenin sadece ilk iş primi tahsilatına ve başvuru formu düzenleme yetkisine haiz acente olduğu anlaşılmakla, primin tamamını sigorta şirketi adına tahsil etme yetkisinin bulunmadığının mahkememizce de itibar edilen … tarihli ilk bilirkişi raporunda belirlendiği, ayrıca yine her iki bilirkişi raporunda da dosya kapsamına uygun bir şekilde belirtildiği üzere davacı tarafça yapıldığı ileri sürülen elden ödemelerin (acenteye karşı) ispat edilemeyişi göz önüne alındığında, davanın ve terditli ileri sürülen talebin reddine karar vermek gerekmiş , davalı … yönünden ise; acente konumunda olması ve asıl sigorta şirketinin davada yer alması nedeniyle pasif husumetinin bulunmadığından, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ve davalılardan … AŞ yararına terditli istemin yabancı para cinsinden oluşu ve EURO para biriminin dava tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilerek, karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesine dair verilen kararın davacı vekilince … tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz edilmesi sonucu davaya bakan Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih … esas … karar sayılı ilamı ile, “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü bakımından üzerine durulması gereken iki temel sorun bulunmaktadır.Bunlardan ilki acentenin prim tahsiline yetkisinin bulunup bulunmadığı diğeri ise davacı tarafından ileri sürülen primlerin ödenip ödenmediğidir.
…-..’nın yapılan ödemeyi tahsile yetkili yetkili olup olmadığının belirlenmesinde, 01.08.1997 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’nde esasları yayınlanan … tarihli acentelik sözleşmesinin … maddesine göre; davalılardan …’in …, … ve … branşlarında sigorta teklifnamesi düzenleyerek sigorta şirketine göndermeye, gerekiyorsa sıhhi muayene yaptırmaya, şirketin kabul ederek tanzim edeceği ve kendisine göndereceği poliçeleri sigorta ettirenlere vermeye, pey makbuzları ve primin ilk taksidini tahsile ve şirketçe tahakkuk ettirilecek ücret indirimlerini hak sahiplerini tediyeye yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere davalılar arasında görülen acentelik sözleşmesinde acentenin yetkileri sınırlandırılmış, sözleşme kurulması aşamasındaki yetkisi teklifname hazırlayarak sigorta şirketine iletmek olarak belirlenmiştir. Ancak acenteye primin taksitlendirilmesi halinde ilk primin tahsili hususunda da yetki verilmiştir. Davalı acentenin prim tahsili hususundaki yetkisinin ilk primin tahsili olarak sınırlandırılması primin tamamının tahsili bakımından yetkili olmadığı anlamına gelmez, acentenin yetkisinin ilk prim ile sınırlandırılması primin taksitlendirilmesi ihtimaline yönelik bir hüküm niteliğindedir, primin peşin olarak ödenmiş olması halinde acentenin primin tamamını tahsile yetkili olduğunun kabulü gerekir. Dosyada mevcut … tarihi Ticaret Sicili Gazetesi’nde de acentelik sözleşmesinin feshi sebeplerinden birisi olarak davalı acentenin tahsil ettiği primleri sigorta şirketine intikal ettirmemiş olması gösterilmiştir. Öte yandan Dairemizin … Esas, … Karar sayılı ilamıyla da davalı acentenin prim tahsiline yetkisinin olduğu kabul edilmiştir.
Davalı acentenin prim tahsiline yetkili olduğu bu şekilde belirlendikten sonra davacı tarafından yapıldığı ileri sürülen ödemelerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesinde; davacı ile acente arasında imzalandığı tartışmasız bulunan “… Formu” değerlendirildiğinde söz konusu formda sigorta priminin tamamı bir defada kredi kartı veya banka havalesi yoluyla ödenir denildikten sonra prim ödeme şekli olarak “banka havalesi” şıkkı işaretlenmiş ise de, acente tarafından düzenlenen “Tek Primli Hepyatırım Sigortası Alındı Belgesi” başlıklı matbu belgede yapılan ödemenin ön ödeme olduğu, başvurunun … A.Ş. tarafından kabul edilip poliçenin tanzim edilmesi halinde prim ödemesi olacağı belirtilmiş olup, söz konusu başvurunun tek primli olması ve başvuru formuyla alındı belgesinin aynı numaraları taşıması karşısında alındı belgesi başvuru formunda yazılan miktar için makbuz hükmündedir. Davalı … şirketince söz konusu evrakların sahteliği ise iddia edilip savunulmadığı gibi, davacı tarafından tüm başvuru formlarının aynı şekilde tanzim edilmesine rağmen acenteye elden yapılan ödemeler karşılığında dava konusu olmayan üç adet poliçenin tanzim edilerek kendisine gönderildiği iddiasına da davalı sigortaca cevap verilmiş de değildir.
Bu durumda mahkemece,davalı acentenin prim tahsiline yetkili olduğu ve davacı tarafından … ve … tarihlerinde iki adet poliçe için başvuru formlarında yazılı miktarlar kadar ödeme yapıldığının kabulü gerekirken yazılı şekilde ve hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olmuş ve kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle hüküm bozulmasına karar verilmiş olup, dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilip davaya devam edilmiştir.
Mahkememizce yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargılama sırasında davalılardan …’in vefat ettiği anlaşılmakla, veraset ilamı dosyaya eklenerek, mirasçıları olan …, … ve … dahili davalı olarak davaya dahil edilmişlerdir.
Davacı vekili son celse öncelikli talepleri olan sigortalının tespiti ve tescili talebinden vazgeçtiklerini ve terditli talepleri doğrultusunda iki adet poliçe nedeniyle ödemiş oldukları bedelin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında belirtilen nedenlerden ötürü; davacı ile davalı … şirketi ve onun acentası olan diğer davalı … arasında tek primli hep yatırım sigortası başvuru formları düzenlendiği, davacının bu kapsamda … tarihli başvuru formu ile …EURO ve … tarihli başvuru formu ile de …EURO ödemeyi davalı acentaya yaptığı, davalı acentanın prim tahsiline de yetkili olduğu anlaşılmakta olup, bu yapılan ödemeler karşılığında davalı … şirketi tarafından poliçe düzenlenip davacıya gönderilmediği, dolayısıyla sigorta sözleşmesi uyarınca davalı … şirketinin davacı aleyhinde sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olduğu anlaşılmakta olup, davacının öncelikli talebi olan sigortalının tespit ve tesciline ilişkin talebinden vazgeçmesi ve diğer talebi yönünden hüküm kurulması talep etmesi karşısında … ve … tarihli başvuru formlarında yazılı miktar kadar toplamda …EURO’nun her bir ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar vermek gerekmiş, diğer davalı …’in acente konumunda olması ve asıl sigorta şirketinin davada yer alması nedeniyle pasif husumetinin bulunmadığından, mirasçıları dahili davalılar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur. (Hüküm altına alınan alacak yabancı para cinsinden olduğundan davanın açıldığı tarihteki TL karşılığına göre, fakat karar tarihindeki tarife hükümleri uyarınca harç ve vekalet ücreti takdir edilmesine dair verilen kararın davalı … A.Ş. vekilince temyiz edilmesi sonucu davaya bakan Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih, … esas … karar sayılı ilamı ile, “…Mahkemece uyulan Dairemizin bozma ilamında, davalı acentenin prim tahsiline yetkili olduğu ve davacı tarafından iki adet poliçe için başvuru formlarında yazılı miktarlar kadar ödeme yapıldığının kabulü gerektiğinden bahisle davanın reddine dair verilen kararın bozulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bozma ilamına uyularak mümeyyiz davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmişse de, davalının acentesi olan … davacının yaptığı ödemelerin iade edildiğini ileri sürerek, dosyaya buna dair tediye makbuzları sunmuştur. Mahkemece, anılan tediye makbuzlarının dava konusu poliçe başvuru formlarında yapılan ödemelerin iadesine ilişkin olup olmadığı hususu karar yerinde tartışılıp değerlendirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle hüküm bozulmasına karar verilmiş olup, dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilip davaya devam edilmiştir.
Mahkememizce yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında belirtilen nedenlerden ötürü; davacı ile davalı … şirketi ve onun acentası olan diğer davalı … arasında tek primli hep yatırım sigortası başvuru formları düzenlendiği, davacının bu kapsamda … tarihli başvuru formu ile …EURO ve … tarihli başvuru formu ile de …EURO ödemeyi davalı acentaya yaptığı, davalı acentanın prim tahsiline de yetkili olduğu anlaşılmakta olup, bu yapılan ödemeler karşılığında davalı … şirketi tarafından poliçe düzenlenip davacıya gönderilmediği, davalının acentesi olan … davacının yaptığı ödemelerin iade edildiğini ileri sürerek, dosyaya buna dair tediye makbuzları sunmuş ise de, gerek dosyadaki bilgi ve belgeler gerekse talimat yoluyla hukukçu Bilirkişiler … ve … ile sigorta konusunda uzman Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda, davacı ile davalı acente arasında sigortacı- sigortalı ilişkisi dışında nakit akışını gerektirecek bir ilişkinin bulunduğunun belirtildiği, davacı tediye makbuzlarının davaya konu başvuru formlarına ilişkin olmadığını belirterek bunu kabul etmediği, dosyaya sunulan tediye makbuzlarının aynı zamanda davacı tarafından borçlu … aleyhine … vade tarihli …-TL bedelli bono alacağının tahsili için başlatılan icra takibinde dosya borcunu ödediğine ilişkin icra mahkemesine verdiği şikayet dilekçesinde de ileri sürdüğü, tediye makbuzlarındaki ödemelerin dava konusu başvuru formlarına ilişkin olarak yapıldığı hususunda ispat yükünün davalı tarafta olduğu, ancak tediye makbuzlarında buna ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı, davalının ödeme savunmasını ispat edemediği, dolayısıyla sigorta sözleşmesi uyarınca davalı … şirketinin davacı aleyhinde sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olduğu anlaşılmakta olup, davacının öncelikli talebi olan sigortalının tespit ve tesciline ilişkin talebinden vazgeçmesi ve diğer talebi yönünden hüküm kurulması talep etmesi karşısında … ve … tarihli başvuru formlarında yazılı miktar kadar toplamda …EURO’nun her bir ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar vermek gerekmiş, diğer davalı …’in acente konumunda olması ve asıl sigorta şirketinin davada yer alması nedeniyle pasif husumetinin bulunmadığından, mirasçıları dahili davalılar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur. (Hüküm altına alınan alacak yabancı para cinsinden olduğundan davanın açıldığı tarihteki TL karşılığına göre, fakat karar tarihindeki tarife hükümleri uyarınca harç ve vekalet ücreti takdir edilmiştir.)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı … Aş yönünden KABULÜ ile:
…-Euro’nun …-Euro’sunun … tarihinden itibaren …- Euro’sunun ise … tarihinden itibaren devlet bankalarınca Euro cinsinden 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalı … AŞ’den alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Davalı … mirasçıları hakkındaki davanın ise husumet yokluğuna ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 7.065,31.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.378,30.-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.687,01.-TL harcın davalı … A.Ş’den TAHSİLİNE, hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 3.493,90.-TL yargılama giderinin davalı … A.Ş’den alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davalı … A.Ş tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 13.775,85.-TL nispi vekalet ücretinin davalı … A.Ş’den alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/09/2021

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)