Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/170 Esas
KARAR NO : 2021/657
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
DAVA TARİHİ : 19/03/2020
KARAR TARİHİ : 14/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Destekten Yoksun Kalma Tazminatı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …/…/… tarihinde, müvekkillerinin kızları …’ ın yolcu olarak bulunduğu ve sürücü …’ ın sevk ve idaresindeki … … … plakalı motosikletle plakası belirlenemeyen başka bir aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada müvekkillerinin kızları …’ ın vefat ettiğini, müvekkillerinin kazada bir kusurunun olmadığı, plakası belirlenemeyen aracın tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, şimdilik davacı müvekkili … … için 1.500,00.-TL ve davacı … … için 1.500,00.-TL olmak üzere 3.000,00.-TL destekten yoksun kalma tazminatının avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların Güvence Hebasına yapılmış bir başvurusunun bulunmadığını, müteveffanın kusur durumunun ve hatır taşıması olup olmadığının incelenmesi ve önce hatır taşıması indirimi yapılması ve yine müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, sürücünün geçerli bir ehliyeti bulunmadan ve alkollü şekilde araç kullanması ve müteveffanın motosiklette koruyucu tertibat kullanılmadan istinap etmesi dolayısıyla tazminat tutarından indirim yapılması gerektiğini, davanın reddini talep etmiştir.
Dava; …/…/… tarihinde, plakasının belli olmadığı iddia edilen aracın, davacıların kızının yolcu olarak bulunduğu … … … plaka sayılı motosiklete çarpması nedeniyle kızlarının ölümü dolayısıyla açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılıp yapılmadığı, kazadaki kusur durumu, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağı, dava dışı …’ dan ödeme alınıp alınmadığı hususlarındadır.
Dosya içerisine, kaza tespit tutanağı, ruhsat fotokopileri, sigorta poliçesi, hasar dosyası getirtilmiş, … Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas sayılı ve … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyalarının bir sureti celp edilmiş, kusur raporu ve aktüer raporu aldırılmıştır.
… Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, maktullerin … ve … …, Katılanların … …, … …, … …, … …, sanığın … … oldukları, suçun taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma olduğu, sanığın yüklenen suçu işlemediği sabit olduğundan beraatine karar verildiği, failin tespiti için yeniden suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacıların … …, … …, davalının …AŞ olduğu, aynı kaza olayına ilişkin olarak açılan destekten yoksun kalma tazminatı davası olduğu, mahkemece kazadaki kusurun plakası tespit edilemeyen beyaz bir araçta olduğu, davalının sigortalısı …’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığı, bu nedenle davalı sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Trafikçi – Makina Mühendisi Bilirkişi … … ve Nöroloji Uzmanı … … tarafından ibraz edilen …/…/… tarihli raporda sonuç olarak, davaya konu kaza olayında sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen beyaz renkli aracın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği, … … … plakalı motosiklet sürücüsü …’ın ise kazanın oluşumunu önlemeye yönelik gereken önem ve özeni gösteremeyeceği ve münhasıran alkolün etkisi altında yapmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı yönünde görüş ve kanaatte bulundukları anlaşılmıştır.
Dosya içerisine ibraz edilen … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasında, … ATK Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan …/…/… tarihli raporun incelenmesinde, meydana gelen kaza olayında sürücü …’ın ve yolcu …’ın kusursuz oldukları, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün ise %100 oranında tam kusurlu olduğunun mütalaa edildiği görülmüştür.
Aktüer bilirkişi … … tarafından ibraz edilen …/…/… tarihli raporda sonuç olarak; davacıların uğradığı destekten yoksun kalma zararlarının; Davacı … için 172.193,47TL, Davacı … için 124.600,61TL olarak hesaplandığı, hesaplanan zarardan herhangi bir indirim yapılmadığı, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi taleplerinin hukuki takdirinin mahkemeye ait olduğu, indirim yapılmamış toplam zararın, davalının sorumluluk limitinin (250.000,00TL) üzerinde olduğu, bu nedenle davacıların her birinin teminat limiti içerisinden isteyebileceği azamı tutarların; Davacı … için 145.050,00TL, Davacı … için 104.950,00TL olarak hesaplandığı yönünde mütalaada bulunulmuştur.
Davacılar vekili …/…/… tarihli belirli hale getirme dilekçesi ile Davacı … için 1.500,00TL ve Davacı … için 1.500,00TL olmak üzere toplamda 3.000,00TL talep edilen destekten yoksun kalma tazminatını … yönünden 143.550,00TL, davacı … yönünden de 103.450,00TL olmak üzere toplamda 247.000,00TL arttırarak toplam 250.000,00TL destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiklerini beyan etmiş, harcını yatırmış, dilekçe davalıya tebliğ edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı TBK’nın 53. Maddesinde düzenlenmiş olup, hangi hallerde bu tazminata hükmolunacağı açıklanmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. Maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. TBK 53. Maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır. Sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimsenin devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunması gerekir. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olan olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır.
2918 sayılı KTK 85/1 maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacağı”, aynı Kanun’un 3. maddesinde ise işleten tanımı yönünden “araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehini gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” düzenlemesine yer verildiği,
2918 sayılı KTK 85/son maddesinde ” işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu”, olduğu,
2918 sayılı KTK 86/2 maddesinde ” sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, kazanın oluşumunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse hakimin durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebileceği”,
2918 sayılı KTK 91/1 maddesinde “İşletenlerin, bu Kanununun 85. maddesinin 1 fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu” bulunduğu,
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A.1 maddesinde “sigortacının poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği… ”
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/b maddesinde “rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için zorunlu sigortalara ilişkin olarak koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların, bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla” Güvence Hesabı oluşturulacağı düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların kızının yolcu olarak bulunduğu motosiklete, …/…/… tarihinde plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın çarpması neticesinde hayatını kaybettiği, kazanın meydana gelişindeki asli ve tam kusurun plakası tespit edilemeyen araç sürücüsüne ait olduğu, aktüer bilirkişinin hazırladığı raporun usul ve yasaya uygun olup denetime elverişli olduğundan hükme esas alınabileceği ancak davalının müterafik kusur savunmasında bulunduğu ve somut olayda davacılarının kızının kask takmadığı ve kaza nedeniyle meydana gelen kafa travmasına bağlı olarak hayatını kaybettiği anlaşılmakla belirlenen destek zararından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, bunun yanında her ne kadar davalı taraf hatır taşıması indirimi talep etmiş ise de hatır taşıması savunmasının taşınan aracın sigortacısı ya da işleteni tarafından talep edilebileceği, davalı güvence hesabının ise kazaya neden olan karşı tarafın kusuruna binaen davalı gösterildiği bu nedenle hatır taşıması indiriminin uygulanmayacağı, müterafik kusur indiriminin ise poliçe limitine göre oranlama yapmadan önce gerçek zarardan yapılması gerektiği, buna göre davacı … için 172.193,47TL’den Davacı … için 124.600,61TL’den %20’şer oranında indirim yapılmak suretiyle bulunan Davacı … … için 137.754,77.-TL, Davacı … … için 99.680,48.-TL olmak üzere toplam 237.435,25.-TL tazminattan davalı Güvence Hesabının sorumlu olduğu, toplam bu miktarın da poliçe limiti dahilinde kaldığı ancak davalı güvence hesabının davadan önce usulüne uygun şekilde temerrüte düşürüldüğü sabit olmadığından dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği ve reddedilen kısım TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimlerden kaynaklandığından bu indirimlerden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği, yargılama giderlerinin paylaştırılamayacağı kanaatine varılmış ve davanın kısmen kabulüne yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davacı … … için 137.754,77.-TL, Davacı … … için 99.680,48.-TL olmak üzere toplam 237.435,25.-TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara VERİLMESİNE,
2-Fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 16.219,20.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin ve ıslah ile alınan 898,03.-TL harcın mahsubu ile bakiye 15.321,17.-TL harcın davalıdan TAHSİLİNE, hazineye gelir KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 2.451,43.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacılar vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 25.070,47.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ÖDENMESİNE,
6-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan 1.320,00.TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği davalıdan alınarak Hazineye gelir KAYDINA,
7-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/09/2021
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır