Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/108 E. 2022/131 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/108 Esas
KARAR NO : 2022/131
DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirketin davalının ürettiği veya üreteceği organik ve hayvansal ürünlerin (gübre vb.) müvekkili tarafından yurtiçi ve yurtdışında satışına yönelik distribütörlüğü konusunda sözlü olarak anlaştıklarını, bu anlaşmaya binaen davalının talebi üzerine üretim yapmak için paraya ihtiyacı olduğu, kredi kullanacağı, bankalara kredi kullanmak amacıyla teminat göstermesi gerektiği belirtilmek suretiyle, müvekkiline teslim edilecek ürünlere ilişkin müvekkili şirket tarafından sözleşme imzalanmadan önce davaya konu … Bankası, … Şubesine ait … tarih …, …, … ve … çek numaralı toplam … TL bedelli 4 adet çek’i davalı şirket yetkilisine teslim ettiğini, akabinde davalı şirketin distribütörlük sözleşmesi imzalamaktan imtina ettiğini, davalıya teslim edilen çeklerin distribütörlük sözleşmesi imzalanacağı inancıyla teslim edildiğini, bu durumunda … tarihli tutanakta belirtildiğini, davalı şirketin bugüne kadar sadece … TL fatura bedelli ürün teslim ettiğini, müvekkilinin davalıya … TL bedelli 4 adet çek düzenlediğini, davalının sadece … tarihli … TL, … tarihli … TL ve … tarihli … TL olmak üzere toplam … TL fatura bedelli ürün teslim ettiğini ve edimlerini yerine getirmediğini, Antalya … Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile çeklerin taraflarına iadesi için ihtarname gönderdiklerini, … tarihinde de Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtıklarını ancak arabuluculuk kapsamında kabul edildiğinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedildiğini, … tarihinde müvekkiline ait çeklerin 3. Kişi tarafından tahsili için bankaya ibraz edildiğini, müvekkilinin çekleri elinde bulunduran 3. Kişiye ulaştığını ve mağduriyetini anlattığını ve çekleri tahsilden çekmesi konusunda anlaştıklarını, ancak 3. Kişi kendisinin de zarara uğradığını en azından davacı müvekkilinin davalıdan aldığı ürünlerin miktarına karşılık çek vermesi şartıyla diğer çekleri iade ettiğini, … tarihinde davalıya … bankasına ait … tarih … çek numaralı … TL ve … tarih … çek numaralı … TL olmak üzere toplam … TL bedelli 2 adet çek teslim ettiğini, bu iki adet çek hakkında ihtiyati tedbir kararı verilerek çeklerin ödemesinin durdurulmasını, davacının elinde bulunan faturalarda mevcut bedelli ürünlerin davalıya iadesini, davacının davalıya teslim ettiği çeklerin davacıya iadesini, çeklerin tahsil edilmesi halinde, davalı tarafından çek bedellerinin davacıya ödenmesi ile birlikte yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, bahsedilen distribütörlük sözleşmesinin davacı tarafın devamlı suretle sözleşme şartlarını vekil eden aleyhine ağırlaştırmak istemesi sebebiyle hayat geçirilemediğini, müvekkili ile davacı arasındaki ticari münasebete dayalı … TL borcunun bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından fatura edilerek davacıya teslim edilen ürünlerin bozuk olduğuna ilişkin iddianın doğru olmadığını, davacının dava konusu çekleri ödememek maksadıyla ortaya attığı hayali bir iddia olduğunu, dosyaya sunulan … tarihli teslim tesellüm protokolü başlıklı belgeden de anlaşılacağı üzere davacının davasının hiçbir hukuksal yahut sözleşmesel dayanağının bulunmadığını, davacı tarafın tanık dinletme talebine muvafakatlerinin olmadığını belirterek davanın reddi ile davacının %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; çek teslim tutanağı, çek fotokopileri, mail yazışmaları, fatura örnekleri, ihtarnameler, BA BS formları getirtilmiş, davacı tarafça video görüntüleri sunulmuş, mahkememizin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, bilirkişiden ayrıntılı rapor aldırılmıştır.
Dava; taraflar arasında distribitörlük sözleşmesinin kurulamamasına dayalı alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davaya konu bedeli ödenene malların taraflar arasında kurulacağına inanılan distribütörlük sözleşmesi dolayısıyla mı alındığı yoksa bunun dışında sıradan bir alım satım akdine dayalı olarak mı alındığı ve buna göre ürünlerin ve bedelin iadesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak bilirkişiden ayrıntılı rapor aldırılmış, SMMM Bilirkişi … tarafından tanzim edilen … havale tarihli raporda sonuç olarak;
Taraflar arasında yazılı sözleşmeye dayanmayan irsaliyeli faturalar ile … yılında ‘Sıvı Gübre’ alımı / satımına ilişkin karşılıklı ticari ilişki kurulu olduğu,
Tarafların … – … yılları ticari defterlerinin tasdiklerinin süresinde yapıldığı, kayıtlarının usulüne uygun olduğu, defterlerinin birbirini doğruladığı, HMK 222/2. maddesine göre ticari defterlerinin lehlerine davalarda delil vasfına haiz olabileceği kanaatine varıldığı,
Tarafların … ve … yılı ticari defterlerine göre; birbirlerine karşı borç / alacak bakiyesi bulunmadığı, tespit edildiği,
Davacının davalı adına düzenlediği 4 adet … TL tutarlı çekleri … tarihinde davalıdan iade aldığı, ve karşılığında … TL ve … TL tutarlı … vadeli 2 adet İrsaliyeli faturaların ödemesine ilişkin verildiği, ve … tarihinde çeklerin ödemesinin yapıldığı,
Davalının davacı adına düzenlediği 3 adet irsaliyeli fatura toplamı olan … TL tutarlı faturaları Form BS ile bağlı vergi dairesine bildirdiği ve davacının da ilgili irsaliyeli faturaları defterlerine kayıt ettiği yönünde görüş ve kanaatte bulunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu … havale tarihli cevap dilekçesinde distribütörlük sözleşmesinin hayata geçirilememesinin davacı şirketin davalı aleyhine şartları ağırlaştırmak istemesinden ötürü gerçekleşmediğini beyan etmiş, davacı şirkete teslim edilen malların ticari satış sözleşmesi kapsamında teslim edildiğini ileri sürmüştür. HGK’nın … gün, …-… Esas – …/… Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, içeriği itibariyle ikrar basit (adi), vasıflı (mevsuf) ya da bileşik (mürekkep) nitelikte olabilir. Basit (adi) ikrar, karşı tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunun, herhangi bir kayıt veya şart bildirilmeksizin kabul edilmesidir. Basit ikrarda, onun konusunu oluşturan vakıalar artık tartışmalı olmaktan çıkarlar; dolayısıyla bunların ayrıca kanıtlanmasına gerek kalmaz. Vasıflı ikrarda (ki buna gerekçeli inkâr da denilmektedir), karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukukî niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğu bildirilir. Bileşik (mürekkep) ikrarda ise, bir tarafın ileri sürdüğü vakıa karşı tarafça bütünüyle kabul edilmekle; eş söyleyişle, vakıanın doğru olduğu ve bildirilen vasıfta bulunduğu kabul edilmekle birlikte, ikrara öyle bir vakıa eklenir ki, eklenen bu vakıa, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile, ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre, bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır. Öğreti ve uygulamada, ağırlıklı olarak, bağlantısız bileşik ikrar dışındaki ikrar türlerinin bölünemeyeceği, dolayısıyla, böyle durumlarda, ikrar edenin ispat yükü altında olmadığı kabul edilmekte, iddiasını ispatlama yükümlülüğünün, karşı tarafa ait olduğu benimsenmektedir.
Yapılan açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olursa, davalı yanın gerek yukarıda zikredilen savunması, gerek dosya kapsamındaki taraflar arasındaki mail yazışmaları, ticari defter kayıtları, davaya konu olan çekler ve bunların dışında davacıya teslim edildiği ve iade edildiği sabit olan çeklerle birlikte tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında davalının üretimini yapacağı organik gübrenin davacı yanca ülke genelinde satış ve dağıtımının yapılmasını amaçlayan distribitörlük sözleşmesi yapılması hususunda ön görüşmelerin yapıldığı, bu kapsamda davacının davalıya sözleşmenin teminatı amaçlı … Bankası, … Şubesine ait … tarih …, …, … ve … çek numaralı toplam … TL bedelli 4 adet çek verdiği, yine davalının distribütörlüğe konu ürünler kapsamında tanıtımını ve pazarlamasını yapması amacıyla davacıya davaya konu 3 adet irsaliyeli fatura toplamı olan … TL tutarlı ürün gönderdiği ancak ilerleyen aşamada davalının distribitörlük sözleşmesini imzalamadığı, sözleşmenin imzalanmadığı hususunun da tarafların kabulünde olduğu sabittir. Sözleşmenin kurulmamasına rağmen davalının teminat olarak aldığı çekleri 3. Kişiye ciro ettiği, davacının da 3. Kişi ile görüşerek davaya konu ürünlerin bedeline karşılık gelecek şekilde (davaya konu olan ) yeni çekleri vermek suretiyle diğer çeklerini aldığı, davalının defterlerinde de çeklerin iade olarak kayıtlı olduğu, çek görüntülerinin de bu iddiaları doğruladığı görülmüştür. Bu aşamada bu sözleşmenin kurulacağına duyulan güven nedeniyle davacıya gönderilip faturalandırılan ürün bedelinin davacıya iadesinin gerekip gerekmediğinin irdelenmesi gerekmektedir. Bunun da sözleşme kurulmadan önceki sorumluluğu düzenleyen “…” sorumluluk kapsamında incelenmesi gerekmektedir.
Sözleşme ilişkilerinde, sözleşme ilişkisinden bağımsız olarak, her iki tarafın da sözleşme öncesi dönemde, sözleşme görüşmeleri sırasında ve hatta sözleşmeden sonra bile birbirlerine güven ve dürüstlük kuralı çerçevesinde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Sözleşme öncesi dönemde, taraflar arasındaki güven ilişkisinden kaynaklanan bu sorumluluğa öğretide “…” sorumluluk denilmektedir. Bu sorumluluk kapsamında, taraflar, birbirlerinin ifa dışındaki çıkarlarını koruyup gözetmeleri de dürüstlük kuralının bir gereğidir. Sözleşme ilişkisinin hiç kurulmamış olması veya sözleşmenin geçersiz olması bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Ancak söz konusu güven sorumluluğunun doğabilmesi için, öngörülebilir bir tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin, sorumluluk altında olan tarafın tasarruf ve hakimiyet alanında olması, zarar ile güven sorumluluğunun yerine getirilmemesi arasında illiyet bağının bulunması gerekir.
Bu açıklama ışığında davalının söz konusu ürünleri davacıya devamı geleceğinden yani distribitörlük sözleşmesinin kurulup ticari ilişkinin devam edeceği gayesiyle gönderdiği, davacının bu ürünleri doğrudan kullanan çiftçi ya da üretici olmadığı, gübre pazarlama işinin aynı kalite ve türdeki ürünün devamlılığını gerektirdiği, dava konusu fatura muhteviyatı ürünlerin pazarlamaya sunulacak nitelikte ve miktarda ürün olmadığı, devamı olmadığından da pazarda tanıtımının ve satışa arzının davacının distribitörlük sözleşmesinden beklediği menfaate uygun düşmeyeceği, davalının da bunu bildiği ve bilecek durumda olduğu, davalının kabul beyanları, defter kayıtları ve çek görüntüleri ile yazışmalar dikkate alındığında distribitörlük sözleşmesinden ayrı olarak bir satım sözleşmesi kurulduğu yönündeki iddiaların ispat edilemediği, soyut beyan niteliğinde olduğu, “…” sorumluluk nedeniyle davalının davacının zararından sorumlu olduğu, bu zararın da davaya konu fatura muhteviyatı ürünler karşılığı alınan çeklerle yapılan ödemeden ibaret olduğu, distribitörlük sözleşmesinin kurulmaması nedeniyle bu sözleşmeye güvene dayalı verilenlerin iadesi gerektiği kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
…-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Davacının uhdesinde bulunan ve davalı şirket tarafından düzenlenen ve teslim edilen … seri numaralı …-TL bedelli, … seri numaralı …-TL bedelli ve … seri numaralı …-TL bedelli olmak üzere toplam …-TL değerindeki fatura muhteviyatı malların davalıya İADESİNE,
2-Alınması gerekli …-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan …-TL harcın mahsubu ile bakiye …-TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam …-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
6-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan …TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği davalıdan alınarak Hazineye gelir KAYDINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/02/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır