Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/641 E. 2021/744 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/641 Esas
KARAR NO : 2021/744
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen … tarihli sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıdan yaklaşık 1.000 adet palmiye satın aldığını, satış bedelinin 40.000 TL bedelli çek, … tarihinde 15.000,00.-TL nakit, …tanzim tarihli, …ve … vade tarihli 2 adet 7.500,00.-TL bedelli bono ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin satış bedelini ödemesine rağmen davalı tarafın 200 adet palmiye ağacını müvekkiline teslim etmediğini, 200 Adet palmiye ağacının bedelinin 15.000 TL’ye denk gelmekte olup, müvekkilimin davalıdan 15.000,00.-TL alacağının bulunduğunu, davalı tarafın müvekkili tarafından verilen bonoları takibe koyarak …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasından takip başlattığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 4. Maddesine göre 40.000 TL bedelli çek davalıya teslim edildikten ve … tarihinde 15.000,00.-TL nakit ödeme yapıldıktan sonra mal tesliminin başlayacağının belirlendiğini, dolayısıyla bonolarda bulunan malen kaydının sözleşmenin 4. Maddesindeki düzenleme nedeniyle malın teslim edildiğine karine teşkil etmediğini, malın teslim edildiği hususunda ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunu belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespitine ve %20’den az olmamak üzere tazminata hükmolunmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı asil duruşmadaki beyanında aynen; “Biz karşı taraf ile palmiye fidanlarının alım satımı hususunda sözleşme imzaladık. Ağaçlar davalının arazisinde dikili vaziyettedir. Yaklaşık 1.000 adet ağaç için 70.000,00.-TL bedel ile anlaştık. Yaklaşık 800 adet ağacı 4 elemanım ile birlikte budamasını yaptım. Budama işlemi yaklaşık 36 gün sürdü. Davalının eşi … ile aramızda ufak bir ağız münakaşası çıkması üzerine benim tarlaya girişime engel oldu. Ben de kalan yaklaşık 200 adet ağacı yerinden sökemedim. Ağaçlar tarlada dikili halde durmaktadır. Sözleşmeye göre ağaçların söküm işlemi benim tarafımdan gerçekleşecekti. Ancak tarlanın yanında bulunan pamuk tarlasından dolayı söküm işlemi için karşı taraftan bir kişinin hazır bulunması gerekiyor. Ağaçların sökümü için araç tarlaya girememektedir. 800 tane ağacın söküm işlemini yan parsele girerek aldım. Bakiye 200 ağaç için ise yan parsele giremedim. Parsel maliki buna müsaade etmemektedir. Şu anda davalının eşi … isimli kişi ağaçların olduğu tarlaya girmemize engel olduğu için tarlaya giremiyoruz… tarlada sökülü vaziyette bulunan ağaçlarda palmiye böcekleri olduğu için onları götürmedim. Ayrıca hali hazırda dikili bulunan ağaçların yanında bulunan komşu parselde … tarafından sonradan ekin dikimi yapıldı. Bu ekinler nedeniyle benim dikili vaziyette bulunan ağaçları alıp götürme imkanım bulunmamaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sözleşmenin yapıldığı …tarihinden önce palmiye ağaçlarının bulunduğu yere girerek bir kısım ağacı budadığını, ağaçları saydığını, davacının müvekkile önce sözleşmeye konu olan çekin çalıntı olduğunu söylediğini, çeki ödemek durumunda kalınca da aldığı ağaçların böcekli olduğu, çift ağaçları yan yana satamadığını söylediğini, davacının müvekkilden alacaklı çıkmaya ve haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davanın reddine, borçlu aleyhine asgari %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davaya konu 2 adet bononun taraflar arasında düzenlenen … tarihli satış sözleşmesine istinaden davalı alacaklıya verildiği, satışa konu 1000 adet fidanın 800 adetinin davacı borçluya teslim edildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, sözleşmede belirtilen bakiye 200 adet fidanın davacıya teslim edilip edilmediği neticeten davacının takibe dayanak 2 adet bono nedeniyle borçlu olup olmadığına ilişkindir.
Dosya içerisine; taraflar arasına düzenlenen sözleşme ve … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, taraf tanıkları dinlenmiştir.
… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine … tanzim … vade tarihli 7.500,00.-TL bedelli bono ve … tanzim … vade tarihli 7.500,00.-TL bedelli bonoya istinaden toplam 16.250,14.-TL alacaktan dolayı kambiyo senetlerine ilişkin icra takibine girişildiği ve icra takibinin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Takip ve davaya konu senetler incelendiğinde ;davacının keşideci, davalının ise senetlerde lehdar olduğu ve senetlerin ihdas nedeni hanesinde “bedeli malen alınmıştır” ibaresinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
… tarihli celsede davalı tanığı …beyanında aynen; “Peyzaj işleri ile uğraşmaktayım. Tarafları dava konusu satış sözleşmesine binaen tanımaktayım. Bildiğim kadarıyla taraflar ağaçların satımı hususunda 80.000,00.-TL bedel üzerinden anlaştılar. Bu satış sözleşmesinden önce de ben davalının eşi … ile tarlada dikili vaziyette bulunan ağaçların budanması hususunda anlaştım. Ağaç başı kendisinden 20 TL ücret alıyordum. Daha sonra bana ağaçların davacıya satışı hususunda görüştüklerini söyledi. Bunun üzerine ben de … ile birlikte davacı ile görüştük. Taraflar ağaçların alım satımı konusunda 80.000,00.-TL bedelli anlaştılar. Ondan sonra ben budama işini bıraktım. Ağaçların söküldüğünü biliyorum ama ne kadarın söküldüğünü bilmiyorum. Zira satıştan sonra ben işi bıraktı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… tarihli celsede davalı tanığı … beyanında aynen; “Daha önce mahalle muhtarı olarak görev yapmaktaydım. Aynı zamanda davalı …’a ait tarlanın sınır komşusuyum. Benim taraflar arasında gerçekleşen satış sözleşmesi hakkında herhangi bir bilgim yoktur. Ancak bir gün davalıya ait tarlada ağaçların budandığını görünce davalının Eşi …’u aradım. Kendisine olayı anlattım. O da bana ağaçları sattığını budama işinden haberinin olduğunu söyledi. Daha sonra davacı taraf budama işini yapıp ağacı söküp götürdüler. Ağaçların bir kısmı ise budanıp sökülüp tarlada durmaktadır. Davacı taraf onları almadı. O ağaçlar da zaten kurudular. Tarlada hali hazırda dikili vaziyette olan ağaçlar sökülen ağaçlara göre daha küçük olan ağaçlardır. Bu ağaçların satıma konu edilip edilmediğini bilmiyorum. Davacının söküp tarlada bıraktığı ağaçları neden götürmediğini bilmiyorum. Davacı budama işini yaparken veya ağaçları götürürken herhangi bir engelleme ile karşılaşmadı. Benim de herhangi bir engellemem olmadı. Hatta ben budama işleri sırasında süreç hakkında davalının eşini bilgilendiriyordum. Ağaçların bulunduğu arazı yaklaşık 600 m uzunluğundadır. Bir gün davacının özel aracı benim pamuk tarlamdan geçirerek pamukları ezdiğini gördüm. Ona neden buradan geçtiğini sordum. O da bana geçtiysem ne olmuş dedi. Ben de bunun üzerine aracının lastiklerinin havasını indirdim. Zaten pamuk tarlasından geçmeden de ağaçları taşıyabilir. Zaten davacı palmiye ağaçlarını söke söke tarlada kendisine yol açtı bu şekilde ağaçları taşıdı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… tarihli celsede davacı tanığı … beyanında aynen; “2020 yılının 15 Haziranına kadar Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yakınında yemek işletmeciliği yapardım. Davacı ve işçileri genelde benim işletmemde yemek yerlerdi. Bazen de aracı olmadığı dönemlerde kendisini gideceği yere bırakırdım. Hatta taraflar arasında sözleşme yapıldığı sırada kendisini aracımla ben götürdüm. Bir gün davacı beni arayarak aracının lastiklerinin indirildiğini lastikçi getirmemi söyledi. Bunun üzerine ben de lastikçiyi alarak aracın bulunduğu yere gittim. Davacı bana konum attığı için yeri şu anda net olarak hatırlamıyorum. Taraflar arasında sözleşme yapıldığı sırada ben oradaydım. Davalı …’nin eşi orada bulunmadığı için sözleşme gereğince davalı tarafa verilecek 15.000,00.-TL davacı tarafça bana teslim edildi. Bu parayı da sözleşmeden 1-2 gün sonra imza karşılığında davalının eşi … isimli kişiye ben verdim. Yine sözleşmede belirtilen çeki de …’e ben teslim ettim. Daha sonra tarladaki ağaçlar böcekli çıkınca taraflar yeniden bir araya gelerek sözleşme bedelinin 50.000,00.-TL olacağını ve bakiye 20.000,00.-TL’ye karşılık gelen senetlerin davacıya teslim edileceğini kararlaştırdılar. Ancak senetler davacıya teslim edilmedi. Yine bakiye 20.000,00.-TL’ye tekabül eden senetlerin geri verilmesi için davacı benim yanımda davalının eşini aradı. Davalının eşi telefona bakmadı. Aradan 15 dk geçtikten sonra davalının eşi …’yi ben aradığımda kendisiyle konuştum. O da bana davacı ile görüşmek istemediğini, avukatımla görüşmesi gerektiğini söyledi. Bir defasında işçileri tarlaya götürdüğümde sökülü vaziyette bulunan 20 tane ağacın çalışmalar sırasında komşu tarlaya zarar verilmesi nedeniyle komşu parsel malikinin davacının özel aracının lastiğini indirmek suretiyle engel olduğunu ustayı götürdüğümde gördüm. Tarlada ağaçların taşınması için bir tır da bulunmaktaydı. Yolun kenarında park halinde duruyordu. Tırın engellendiği hususunda herhangi bir bilgim yoktur. Bir de bildiğim kadarıyla taraflar arasında ağaçların istenilen özellikleri taşımaması nedeniyle sıkıntı çıkmıştı. Zira davacı tarlada dikili halde bulunan ağaçların tekli palmiye çiftli palmiye çıkmasından kaynaklı idi. Zira davacıdan duyduğum kadarıyla çiftli palmiye olması nedeniyle bunun satışının çok düşük olduğunu söylemişti.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflarca düzenlenen … tarihli sözleşmede, ağaç sayısının yaklaşık olarak 1.000 adet ve satış bedelinin 70.000,00.-TL olarak belirlendiği, ağaçların söküm ve taşıma işinin davacıya ait olduğu, söküm ve taşıma sırasında fidanlığın doğusunda ve batısında bulunan pamuk ekili alanlara zarar verilmesi halinde zararın davacı alıcı tarafından karşılanacağı, davaya konu 2 adet bononun iş bu sözleşme uyarınca düzenlendiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde, ayıp iddiasına dayanmamış, davaya konu 2 adet bono bedeline tekabül eden 200 adet ağacın teslim edilmediğini ileri sürerek eldeki menfi tespit davasını açmış, yargılama sırasında ise, dikili vaziyette bulunan yaklaşık 800 adet ağacın söküm işlemini kendisinin gerçekleştirdiğini, davalının eşinin tarlaya girmesine izin vermemesi nedeniyle geriye kalan 200 adet ağacın sökümünü gerçekleştiremediğini, devamında ise aracın tarlaya giremediğini, yan parsel malikinin de tarlaya girmesine izin vermediğini belirterek 200 adet ağacı alamadığını belirtmiş, akabinde ise sökülü vaziyette bulunan ağaçların böcekli olması nedeniyle ağaçları götürmediğini belirtmiştir. Davalı ise ağaçların tamamının teslim edildiğini savunmuştur.
Taraflar arasında karşılıklı edimlerini içeren sözleşme uyarınca, ağaçların söküm ve taşıma işinin davacıya ait olduğu, söküm ve taşıma sırasında fidanlıkta bulunan pamuk ekili alanlara zarar verilmesi halinde zararın davacı alıcı tarafından karşılanacağı, dikili vaziyette bulunan ağaçların büyük bir kısmı olan 800 adedinin davacı tarafından sökülerek götürüldüğü, davacının bakiye 200 adet ağacın sökümüne engel olunduğuna ilişkin davalıya bildirimde bulunmadığı, ayıp iddiasına da dayanılmadığından ağaçların kurtlu olduğu iddiasıyla götürülmemesinden ve taşımanın davacıya ait olması nedeniyle aracın fidanlığa girememesinden davacının sorumlu olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, davacının malın teslim alınmasına ilişkin edimini yerine getirmediği, sözleşmenin de feshedilmediği, edimini öncelikle yerine getirmesi gereken davacı olup, temerrüt halinde olan davacının bu aşamada ürünün teslim edilmediğinden bahisle senedin bedelsiz kaldığı isteminde bulunamayacağı anlaşılmakla davanın reddine, icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklı davalıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden davalı lehine tazminat taktirine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartları oluşmadığından davalı lehine tazminat taktirine yer olmadığına,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 59,30.-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 277,52.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 218,22.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan 1.320,00.TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği ‭davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
7-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/10/2021

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)