Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/507 E. 2021/631 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/507 Esas
KARAR NO : 2021/631
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 09/03/2018
KARAR TARİHİ : 08/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: …’ın (T.C: …) … şubesinden …-TL tutarında “…” kullandığını; ödeme planı olarak … tarihinde ilk taksit … TL, … tarihinde ikinci taksit …-TL olarak toplam …-TL’nin bankaya ödenmesi hususunun kararlaştırıldığını, söz konusu kredi sözleşmesinin kefilinin ise müvekkili olduğunu, …’ın kullanmak istediği zirai işletme kredisinin verilme şartlarından birisi de krediyi kullanmak isteyen şahıs lehine, kredi veren banka ile anlaşmalı sigorta firması tarafından zorunlu şekilde hazırlanan hayat sigortası olduğunu, …’ın … tarihinde davalı … tarafından hazırlanan … numaralı sigorta poliçesi ve genel işlem koşulları şartlarında hazırlanan sigorta sözleşmesi ile hayat sigortası yaptırdığını, sigorta poliçesi ile sigortalıya bağlanan teminatlar sırasıyla; ferdi kaza (… TL), kredi vefat (… TL), ferdi yardım ve kanser teminat (… TL) olarak belirlendiğini, söz konusu sigorta güvencelerinden faydalanmanın sona erme tarihinin ise … olduğunu, …’den önce; … tarihinde sigortalı …’ın vefat ettiğini, vefatın ardından, … tarihinde …’ye ödenmesi gereken kredi tutarının ilk taksiti olan …-TL kredi sözleşmesinin kefili ve müvekkili … Şti. tarafından ödendiğini, akabinde …’den … numaralı sigorta poliçesi doğrultusunda lehe sigortalı vefat eden … lehine hak olarak bağlanan sigorta tazminatlarının gereği olarak kredi borcunun kapatılması ve müvekkili tarafından ödenmiş kredi taksidinin kefil müvekkile iadesi talep edilmiş ise de; …’den gelen mail cevabında sigortalının poliçe başlangıç tarihinden önce kalp hastalığı, hipertansiyon ve eski miyokard enfarktüsü tanısı olduğu iler sürülerek ödeme yapmadan imtina edildiğini, …’a ait kredi borcunun kapatılması talep edilmiş ise de dava tarihine kadar taraflarına herhangi bir dönüş sağlanmadığını belirterek, …’ın kalan kredi borcu olan …-TL’nin sigorta firması tarafından ödenerek borcun kapatılmasını, ve …-TL’nin yasal faizi ile birlikte sigorta firmasından alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın Aktif Husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği, davaya konu poliçe, adından da anlaşılacağı üzere bankadan alınan kredinin geri dönüşümünün garanti altına alınmasına yönelik olduğu için poliçenin alt kısırımda; “sigortalının vefatı halinde sigorta şirketinin istemiş olduğu evrakların tamamlanmışım takiben, öncelikle sigortalının …’ ne olan kredi borcu karşılanacak, sonra varsa teminatın kalan kısmı kanuni varislerîne/lehdara ödenecektir. ” şeklinde hüküm bulunduğu, talebin teminat dışı kaldığı ve müvekkilimin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı şeklindeki aşağıda yazılı esasa ilişkin itirazlarımız aynen baki kalmak kaydıyla, herhangi bir sorumluluk doğsa bile davacının burada bir talep hakkı olamayacağını, zira bir tazminat doğsa bile öncelik poliçe üzerine daini mürtehin kaydı koymuş olan … Şubesine ait olduğunu, dolayısıyla davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, usule ilişkin itirazlar mahkemece herhangi bir düşünce ile kabul edilmeyerek esasa girilmesi halinde ise, davanın esasına da itiraz ettiklerini, davanın esastan da reddi gerektiğini, talep edilen zararın, ilgili poliçe genel şartlarına göre teminat dışında kaldığını, … ile müvekkili şirket arasında … numaralı … Sigorta Poliçesi akdedildiğini, Poliçenin altında yazılı şerhlerden de görüleceği üzere bu poliçe ile; kaza ile ölüm ve sakatlık ve ecel ile ölüm teminatları verildiğini, bu teminatlardan kaza ile ölüm ve sakatlık için Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları, ecel ile ölüm için ise Hayal Sigortası Genel Şartları uygulandığını, yine poliçenin ön yüzünde de yazıldığı üzere, ecel ile vefat teminatı … ile birlikte verildiğini, Yaşam Sigortaların tümünde öncelikle sigorta edilen kişiden sağlık durumu ile ilgili bilgiler ve beyanlar alındığını, bunun amacının, ileride herhangi bir risk gerçekleştiğinde, risk konusu hastalık sigortalının akdin İn’ikadından önce bildirmediği rahatsızlıklardan kaynaklanıyorsa, gerçekleşen risk teminat kapsamı dışında kaldığını belirterek sonuç olarak haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: dava dışı …’ın ölümü nedeniyle, …’ın imzalamış olduğu kredi sözleşmesinin kefili olan davacının hayat sigortasından kaynaklanan vefat tazminatının ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkememizin … tarih ve … esas -… karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Antalya … Tüketici Mahkemesine tevzi edildiği, Antalya … Tüketici Mahkemesinin … tarihli … esas-… karar sayılı ilamı ile karşı görevsizlik verildiği, görev uyuşmazlığı nedeniyle dosyanın, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk dairesine gönderildiği, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarihli … esas-… karar sayılı ilamı ile Mahkememizin … tarihli … esas-… karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilerek, dosya mahkememize gelmiş ve mahkememizin yukarıda esas numarasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya içerisine, Antalya SGK’dan … adına ait tüm tedavi evraklarının, sigortacı ve doktor bilirkişi heyetinden oluşan … tarihli bilirkişi raporu ile sigortacı, doktor ve hesap uzmanı bilirkişi heyetinden oluşan … tarihli rapor aldırılmıştır.
Sigorta bilirkişisi … ve Dr. Bilirkişi … tarafından … tarihli sunulan raporda sonuç olarak; müteveffa …da Sigorta Poliçesini imza aşamasında ve kredi kullandığı esnada Kroner Kalp Hastalığı, Diyabetes Mellİtus(Şeker Hastalığı), Hipertansiyon, Hiperlipidemi ( Kanında kolesterol yüksekliği) gibi hastalıkların bulunduğu anlaşıldığını, müteveffanın … tarihinde ise kalp enfarktüsü geçirdiğini, … Hasta ha nesinde kendisine kroner kalp anjiosu yapılarak kalp damarına stend konulduğunu, müteveffanın mevcut hastalıkları ile ölümü arasında bir illiyet bağı olduğu pek tabiiki düşünüleceğini, fakat altında imzası bulunmadığı için sağlık beyan formunun müteveffaya sorular sorulmadan dijital ortamda hazırlandığı ve bu tıbbi bulgularda dikkate alınarak eksik bilgilendirme neticesi yapılan bu hayat sigorta poliçesine göre sigorta şirketinin müteveffanın kredi borçlarının ölümden sonraki taksitlerini kredi veren bankaya ödemesi gerektiği, kefil ya da varislere rücu hakkının olmadığı kanaatinde olduklarını,
Dr. Bilirkişi …, Sigortacı bilirkişi …, Hesap bilirkişisi … tarafından … tarihli sunulan raporda sonuç olarak; sigorta poliçesinin matbu hazırlanmış olduğu, merhumun poliçenin ilgili sayfasında/sayfalarında imzasının olmadığını, müteveffaya sağlıkla ilgili soruların açıklayıcı ve net bir biçimde yöneltilmediği ya da hiç yöneltilmediğini, müteveffaya sonuçları hakkında yeterli bilgi verilmediğini, müteveffanın sözleşme içeriğine etki edemediğini, bu nedenle de müteveffanın …’tan kullandığı kredinin davalı … Şirketi tarafından ödenmesi gerektiği kanaatinde ise; bu durumda müteveffanın … den kullandığı kredinin davalı … Şirketi tarafından ödenmesi ve Davacının kefil sıfatıyla … tarihinde ödemiş olduğu kredinin 1. Taksit tutarı olan … TL bedelin ödendiği … tarihinden itibaren yasal faizi ile davacıya iadesi gerektiğini, sigortalının sigorta başvuru formunda, sigorta poliçesi imzalamadan önceki tarihlerde, hastalıklarının olmadığını beyan etmesinden sonra beyan etmediği bu hastalığı nedeniyle öldüğünü sabit görerek sigorta poliçesinin geçersiz olduğu ve hayat sigortasından yararlanamayacağı görüşünde ise; bu durumda davacının mevcut kredi borcundan kefil sıfatıyla sorumluluğu olduğundan davacının davalılardan herhangi bir hak ve alacağının olmayacağının kanaatinde olduklarını,
6102 sayılı TTK’nın 1435 maddesi; “Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır.”
6102 sayılı TTK’nın 1435/2 maddesi; “Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.” hükümlerini düzenlemiştir.
Hayat Sigortası genel Şartlar C-3. maddesi; “Sigorta Süresi İçinde Beyan Yükümlülüğü” şartları düzenlenmiş, söz konusu maddeye göre sigortalı “Sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoya etki edebilecek hususlarda meydana getirilen değişikliklerin 8 gün içinde sigortacıya bildirilmesi gerekir, Durumun sigortacı tarafından öğrenilmesinden sonra, değişiklik, sigortacının sözleşmeyi yapmaması ya da daha ağır şartlarda yapmasını gerektiren hallerden ise sigortacı 8 gün içinde sözleşmeyi fesheder veya prim farkını almak suretiyle sözleşmeyi yürürlükte tutar “
Hayat Sigortası genel Şartlar C-3. 3 maddesi; “Sigortacının sözleşmeyi bu değişikliklere göre yapmamasını veya daha ağır şartlarda yapmasını gerektiren hallerde;
a) Sigortacı durumu öğrenmeden önce;
b) Sigortacının fesih ihbarında bulunabileceği süre içinde;
c) Fesih ihbarında bulunabileceği süre içindeki
ç) Fesih ihbarının hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde riziko gerçekleşirse, sigortacı tazminatı, o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder” hükümleri düzenlemiştir.
Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 01/06/2020 Tarih, 2019/5876 Esas 2020/2965 Karar Sayılı ilamında, “…TTK’nun 1439/2. maddesinde, sigortalının kasten ya da ihmali ile beyan yükümlülüğüne uymaması hallerinin, sigortacının tazminat sorumluluğunun son bulması, tazminattan indirim yapılması, proporsiyon hesabı ile tazminatın belirlenmesi şeklinde üç ayrı sonucu olduğu kabul edilmiştir….” belirtilmiştir.
Yargıtay 13 Hukuk Dairesinin 08/07/2013 tarih ve 2012/23736 Esas 2013/18895 Karar Sayılı ilamında, “…Yukarıda açıklandığı üzere …’ın karaciğer yetmezliği hastası olduğu ve sigorta poliçesi imzalamadan önceki tarihlerde bu hastalığına ilişkin olarak birçok kez tedavi gördüğü yazılı belgeler ile sabittir. … beyan etmediği karaciğer yetmezliği nedeniyle tüketici kredisini yapılandırdıktan iki gün sonra vefat etmiştir. …’ın sigorta başvurusu sırasında beyan etmediği hastalığı nedeniyle öldüğü yazılı belgeler ile sabit olup bu haliyle davacı hayat sigortası poliçesine dayanarak bir talepte bulunamaz. Mahkemece …’ın ölümüne yol açan hastalığını sigorta başvuru formunda sorulmasına rağmen beyan etmemesi nedeniyle hayat sigortasından yararlanamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken hastalığının kendisine söylenmediğine dair tanık beyanlarına itibar edilerek yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi….” belirtilmiştir.
Mahkememizce aldırılan ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli oluşu gözetilerek itibar edilen … tarihli rapor ile de tespit edildiği üzere;
* Müteveffa …’ın … tarihine ait diyabetesmellitus (şeker hastalığı) tanısı ile glifor ve lantus adlı diyabet ilacı ve insülin kullanımı olduğu, yine … ve … tarihli reçetelerinde esansiyel hipertansiyon, hiperkolesterolemi, aterosklerotik kalp hastalığı ve myokardenfektüsü(kalp krizi) tanıları ile, bu hastalıklar nedeni ile kullandığı;
*… tarihinde nöroloji servisinde yatırıldığı, akut serebrovasküler olaydan şüphelenildiği; … tarihinde göğüs ağrısı ile … Hastanesine başvurulduğu, iç hastalıkları yoğun bakım ünitesinde ve kardiyoloji servisinde yatırılarak tedavi gördüğü, akut inferiormiyokard enfarktüsü (kalp krizi) nedeni ile koroner anjiyografi yapıldığı ve sağ koroner artere girişim yapıldığı;
*… tarihinde yine … Hastanesi acil servisine göğüs ağrısı ile başvurusunun olduğu;
*… tarihinde … Hastanesinde kardiyak arrest (kalbin durmuş olması durumu) hali ile getirildiği, yapılan kalp masajı ve verilen solunum desteğine yanıt vermediği ve exitus kabul edildiği; ölüm raporunda ise ölüm nedeninin akut miyokard enfarktüsü olarak kayıt edildiği görülmüştür.
Sağlık kayıtlarından hareketle düzenlenen bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere merhumun … yılından itibaren diyabet hastası olduğu, … yılı aralık ayında kalp krizi geçirdiği, sonrasında bu nedenle kolesterol, hipertansiyon ve kan sulandırıcı ilaçlarını kullanmaya başladığı anlaşılmaktadır. Yani davaya konu sigorta yapıldığı anda merhumun diyabetesmellitus(şeker hastalığı), miyokard enfarktüs öyküsü(kalp krizi),aterosklerotik kalp damar hastalığı bulunduğu sabittir.
Her ne kadar poliçenin ilgili sayfalarında müteveffanın imzası bulunmasa ve bu durum sağlık ile ilgili soruların açıklayıcı ve net bir biçimde yöneltilmediği ya da hiç yöneltilmediği izlenimini vermiş olsa bile yukarıda anılı 6102 sayılı TTK’nın 1435 maddesi gereği Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirme yükümlüğü yasadan kaynaklanmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere sigorta ettiren Müteveffa …’ın şeker, diyabet ve kalp damar rahatsızlıklarının bulunduğu ve sigorta poliçesi imzalamadan önce ve sonraki tarihlerde bu hastalıklara ilişkin olarak tedavi gördüğü yazılı belgeler ile sabittir. Sigortalının buna rağmen poliçeden önceki rahatsızlıklarını bildirmediği ve bu bildirmeme halinin kast derecesinde olduğu; bildirilmeyen hastalıkların sadece ölüme etki eden faktör olmayıp doğrudan ölüm nedeni olduğu, TTK’nun 1439/2. Maddesi gereği, sigortalının kasten beyan yükümlülüğüne uymaması sebebi ile, sigortacının tazminat sorumluluğunun son bulduğundan, davacı hayat sigortası poliçesine dayanarak bir talepte bulunamayacağı ve hayat sigortasından yararlanamayacağı kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 59,30.-TL nispi karar ve ilam harcının, peşin alınan 230,72-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 171,42.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekili ve ihbar olunan vekilinin yokluğunda, vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/09/2021

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)

Bu evrak 5070 sayılı kanun hükümleri uyarınca elektronik olarak imzalanmıştır.