Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/243 E. 2023/308 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/243
KARAR NO : 2023/308
DAVA : Alacak (Munzam Zarar Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 09/05/2018
KARAR TARİHİ : 23/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Munzam Zarar Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … İli, … İlçesi, … Köyü, … ada … parselde bulunan … arsa paylı … kat … nolu iş yerini … tarihli sözleşme ile satış bedeli …-Euro olarak kararlaştırılmak sureti ile bedelin tamamı ödenmeden … tarihinde davalı …’ya devrettiğini, davalının …-Euro ödeme yaptığını, kalan …-Euroyu ödemediği için yargı sürecinin başladığını, müvekkilinin Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas (eski esas …) sayılı dosyasında satış bedelinden kalan … Euronun tahsili için … tarihinde icra takibi başlattığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, bunun üzerine müvekkilinin Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtığını, davanın kabulüne karar verildiğini, davalının tehiri icra talepli olarak kararı istinaf ettiğini, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı ile itirazın esastan reddine karar verildiğini, davalının bu kez Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın kararını tehiri icra talepli olarak temyiz ettiğini, davalıya borç miktarının depo edilmesi karşılığı mehil vesikası verildiğini, taraflarınca Antalya … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında mehil vesikası verilmesine ilişkin memur işleminin şikayet konusu yapıldığını ve 90 gün mehil verilmesine ilişkin memur işleminin iptal edildiğini, bu kararın icra dosyasına ibraz edilmesi neticesinde … tarihinde davalı borçlunun icra dosyasına depo ettiği paradan öncelikle davacının alacağı üzerine konulan hacizler nedeni ile icra dosyalarına olan borçların ödendiğini, bakiyesinin müvekiline ödendiğini, davalının sözleşme uyarınca … nolu dükkanın tapu kaydı üzerindeki ipotek ve hacizlerin kaldırıldığı … tarihi itibariyle bakiye satış bedelini ödemesi gerektiğini, ancak bu bedelin haksız ve hukuka aykırı sebeplerle ödenmediğini, borcun ödenmemesinde davalının ağır kusurlu olduğunu, müvekkilinin şirket sahibi olduğunu, dava konusu dükkanı satarak elde edeceği gelirle borçlarını ödemeyi, kalan kısım ile de yatırım yapmayı amaçladığını, satış bedelinin süresinde ödenmemesi nedeniyle aşkın zarara uğradığını, davalının 8 yıldır bakiye satış bedelini ödememek için her türlü hileye müracaat ettiğini, adına kayıtlı tüm taşınmazları muvazaalı olarak önce bir yakınına, sonra 3.kişiye devrettiğini, davalının başlangıçtan beri gösterdiği olumsuz tavır, kasıt ve kusurlu hareketi ve mallarını kaçırmış olması nedeniyle müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik … TL munzam zararın (aşın zararının) dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına ve ihtiyati hacze karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği hususların gerçekle bağdaşmadığını, aralarındaki ihtilafın temelinin … tarihli harici satış sözleşmesi olduğunu, dava konusu taşınmazın satış protokolünde taşınmazın kullanımının davacıda olması nedeniyle taşınmazın ferağ verildiğinde alıcı ile satıcı arasında kira sözleşmesi yapılacağını, davacının dava konusu yerde kiracı sıfatıyla bulunmaya devam edeceğini, yapılacak kira sözleşmesinin 3+2 yıl olacağını ve kira bedelinin de … Euro olacağını, ilk yıl kira bedelinin satış bedelinden düşülerek ödeneceğini, 2. ve 3. yıl kira bedelleri için kiracıdan yıllık kira bedeli kadar bono alınacağını, ancak bu sözleşmeye rağmen satışa konu taşınmazın davacı tarafından kendisine fiilen teslim edilmediğini, … tarihine kadar …’in zilyetliği ve tasarrufu altında kaldığını, bu nedenle dava süreçlerinin başladığını, Kemer … Asliye Hukuk, Antalya …, … ve … Asliye Ticaret, … Sulh Hukuk, … ve … İcra Hukuk, BAM … Hukuk Dairesi vs yargılamalar yapıldığını, davacı vekilinin sözleşmenin imzalandığı tarihte davacının ehliyetsiz olduğunu ve tüm işlemlerin hukuken geçersizliğini iddia ettiğini, ancak Adli Tıp Kurumu raporu ile davacının sözleşmenin yapıldığı tarihte fiili ehliyetine haiz olduğuna karar verildiğini, davacının geçerli olan sözleşme şartlarını yerine getirmediğini, sözleşme gereği kira borçlarını ve kira bonolarını ödemediğini belirterek davanın reddine, davacının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; satış sözleşmesine konu taşınmazın bakiye satış bedelinin süresinde ödenmemesi nedeniyle oluşan aşkın zarar iddiasına dayalı zararın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında taşınmazın devrine ilişkin harici satış sözleşmesi düzenlendiği ve taşınmazın tapuda devrinin gerçekleştiği hususları ihtilafsızdır.
Dosya içerisine celp edilen Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı … tarafından davalı borçlu … aleyhine toplam …-TL alacak üzerinden başlatılan takip dosyası olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında alınan ve bilirkişiler …, … ve … tarafından tanzim edilen … tarihli heyet raporunda sonuç olarak; dava konusu taşınmaz için davalı tarafından davacıya … tarihinde ödenmesi gerekip de ödenmeyen bakiye …-TL tutarındaki alacağın denkleştirici adalet ilkesine göre ödeme tarihi olan … tarihi itibariyle ulaştığı alım gücünün …-TL olduğunu, dava konusu bakiye alacağın davacı tarafa …-TL asıl alacak olarak ödenmesi karşısında davacının munzam zararının …-TL olduğu yönünde görüş ve kanaatte bulunulmuştur.
Bilirkişiler tarafından tanzim edilen … tarihli ek raporda ise sonuç olarak; Antalya … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesi sonucunda dosya borcunun toplam …-TL, dosyaya yatan paranın ise …-TL olduğu ve fazla yatan bu paranın …-TL’lik kısmının borçluya iade edildiğini, asıl alacak olan …-TL yanında alacaklının …-TL tutarında faiz tahsilatının yapıldığının anlaşıldığını, munzam zarar konusuna gelince kök raporda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere munzam zararın borçlunun temerrüte düşmesi ile başlayan ve asıl borcun ödenmesine kadar artarak devam eden bir borç olduğunu, somut uyuşmazlıkta davacının talep ettiği munzam zararın malvarlığındaki muhtemel artışların ödenmesi şeklinde gerçekleştiğini, esasen munzam zarar talebinin borçlunun borcunu zamanında ifa etmiş olsaydı alacaklının hangi durumda olacağı varsayımına dayanmakta olduğunu, bu çerçevede dosya içeriğinden davacının munzam zararının …-TL – (…-TL + …-TL) = …-TL olduğu sonucuna varıldığını, diğer hususlarda kök ve ek raporlarında izah edilen hususlara ilişkin görüşlerin devam ettiği yönünde kanaatte bulundukları anlaşılmıştır.
Antalya … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyasında davacının Mahkememiz dosyasının davalısı olduğu, davalının ise Mahkememiz dosyasının davacısı olduğu, davanın ise; davacı …’nun Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından alacaklı olması sebebiyle Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya borcuna takas mahsup talebinin reddine ilişkin müdürlük işleminin iptali talepli şikayet davası olduğu, yapılan yargılama sonucunda; davacının alacaklı olduğu Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyaları ile davalının alacaklı olduğu Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının takas mahsuba konu alacak miktarlarının … dava tarihi ve Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının infaz tarihi itibariyle hesaplanması için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında: … tarihi itibariyle harç ve masraflar hariç davalının davacıdan …-TL alacaklı olduğu; harç ve masraflar dahil davalının davacıdan …-TL alacaklı olduğu – … tarihi itibariyle harç ve masraflar hariç icra dosyasına fazla para yatmış olması sebebi ile davalının bu dosyadan davacıya …-TL borçlu olduğuna, … Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının infaz tarihi itibariyle icra dosyasına fazla para yatmış olması nedeniyle davalının bu dosyadan davacıya …-TL borçlu olduğu bu durum itibariyle takas mahsuba konu alacaklar yönünden davacı lehine oluşan farkın (… + … ) …-TL olduğunu, Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, … tarihi itibariyle harç ve masraflar hariç davalının davacıdan …-TL alacaklı olduğu; harç ve masraflar dahil davalının davacıdan …-TL alacaklı olduğu – … tarihi itibariyle harç ve masraflar hariç icra dosyasına fazla para yatmış olması sebebi ile davalının bu dosyadan davacıya …-TL borçlu olduğuna, … Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının infaz tarihi itibariyle icra dosyasına fazla para yatmış olması nedeniyle davalının bu dosyadan davacıya …-TL borçlu olduğu bu durum itibariyle takas mahsuba konu alacaklar yönünden davacı lehine oluşan farkın (… + … ) …-TL olduğuna dair karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … E. ve … K. sayılı ilamı; …”Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır.
Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. Ancak alacaklının zararının temerrüt faizinden az yahut temerrüt faizine eşit olması durumunda, zararın temerrüt faiziyle karşılanacak olması sebebiyle aşkın (munzam) zararın varlığından söz edilemez. Üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Zira aşkın (munzam) zarar sorumluluğu, temerrüt faizinden sorumluluktan farklı olarak kusur sorumluluğuna dayanmakta olup burada aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur.
Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken son koşul ise; borçlunun temerrüdü ile alacaklının aşkın (munzam) zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir. Aşkın zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerindedir. Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/11-938 E. 2022/401 K. 29.03.2022 tarihli benzer uyuşmazlıkta verdiği emsal karar gerekçesinde işaret edildiği üzere; Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu itibarla ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz….” şeklindedir.
Somut olayda; davacı yan alacağının tahsili amacıyla davalı yan aleyhine icra takibine başladığını, davalının icra takibine itirazı sonucunda başlayan hak arama gayretleri ve uzayan yargılama süreci nedeniyle alacağına geç kavuştuğunu, tacir olan davacının bu sebeple yatırım yapamadığından aşkın zararının oluştuğunu iddia ettiği, zararın dayanağı olarak ileri sürülen iddia, geç ödeme nedeniyle kendisince, bizzat ve somut olarak uğranılan zarar iddiasından ziyade ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücündeki meydana gelen azalmanın yatırım fırsatlarını kaçırması sonucunda aşkın (munzam) zararı oluşturduğu yönündedir. Davacı yanca; açık ve somut olarak oluşan bir zarar olgusuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi bu yönde ispata yeter herhangi bir delil de sunulmamıştır. Açılan davada sadece, ekonomik koşullardaki olumsuzluklardan hareketle davacının durumunda olan bir bireyin elindeki varlığını koruma amacıyla belirli yatırımlara yönlendireceğine dair faraziyeye dayalı olarak aşkın (munzam) zararın ortaya çıktığı ileri sürülmüştür. Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma sebebiyle yatırım yapılamadığına ilişkin iddia alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği de söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen yatırım yapılamaması gibi farazi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemeyeceği gibi tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığını ispata yeterli değildir. Davacı yan para alacağını zamanında alması halinde bu parayı ne şekilde kullanacağını da ispatlayamamıştır. Kaldı ki; taraflar arasında görülen Antalya … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyasında takas mahsuba konu alacaklar yönünden davalı lehine oluşan farkın (… + … ) …-TL olduğuna karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği hususları da nazara alındığında davacı yanın munzam zarar iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzluklar sebebiyle yatırım olarak değerlendirilememesi iddiası dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanamadığından sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli …-TL karar ve ilam harcının peşin alınan …-TL ve ıslah ile alınan …-TL’nin toplamı …-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan …-TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalının yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/05/2023

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı