Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/179 E. 2021/1008 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/179
KARAR NO : 2021/1008
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 15/11/2016
KARAR TARİHİ : 08/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı ile dava dışı … Şti., … ve … akdedilen genel kredi taahhütnamesine istinaden … TAŞ’den kredi kullandıklarını, kullandırılan kredinin ifa edilmemesi sebebi ile ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye itiraz edilmediğini, borcun ifası da gerçekleşmediğini, … TAŞ’nin alacağının tahsil amacı ile Antalya … İcra Müdürlüğünmün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, söz konusu borcun … AŞ’ne temlik edildiğini, icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kayıdyla davanın kabulüne, davalıların itirazının iptaline ve takibin devamına, itiraz edilen takip konusu alacağın%20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: öncelikle davanın usulden reddi gerektiği, öncelikle zamanaşımı definde bulunarak davanın zamananışımından reddedilmesi gerektiğini, davacının haksız olarak yapmış olduğu icra takibine itiraz ettiklerini itirazın kaldırılmasına ilişkin bu davanm açıldığını, bu dava dilekçesinde kredi kullanıldığından bahsedilmiş olmasına rağmen kredinin hangi tarihte kullanıldığı ve hangi tarihte ödemelerin yapılması gerektiğine ilişkin herhangi bir bilgi verilmediğini, davacının bilerek ve kasıtlı olarak dava dilekçesinde bu konularda herhangi bir bilgi vermediğini, davacının dava konusu ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını bildiğinden bu konulardan hiç bahsetmediğini, davacının davasının öncelikle zamanaşımından reddi gerektiğini, davacının devir ve temlik işlemlerinin hukuk ve mevzuata uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusunda tarafında tam olarak inceleme yapılamadığını, çünkü davacının devir ve temlike ilişkin de herhangi bir bilgi ve belgeyi tarafıma tebliğ etmediğini, bu nedenle dava dışı …bank ile davacı arasında yapılan devir ve temlik işlemi hukuk ve mevzuata uygun olarak yapılmadığını, bu yönden davanın husumetten reddi gerektiğini, ayrıca davanın İcra Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiğini, yetki itirazında bulunduğunu talep etmiş olup, açıklanan nedenlerle davanın reddini, kötü niyetli olan davacının % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: İtirazın İptali davasıdır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: … A.Ş. tarafından borçlu davalı aleyhinde …-TL diğer asıl alacak, üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu tarafça icra dairesine süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyası bankacı bilirkişi …’a tevdi edilerek rapor aldırılmış, aldırılan … tarihli rapora göre: davalı …’in; ortaktan ayrıldığı ve bunun … tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’nce ilan edildiği, bu tarihi öncesinde günümüz TL karşılığıyla …,-TL kefalet sorumluluğunun bulunduğu, ancak dava dosyasında bu borcun hangi kredi veya kredilerden kaynaklandığına ve kredinin seyrine ilişkin bir hesap ekstresinin bulunmadığı, tarafında davacı vekilinden istenen ve davacı vekilince “bilirkişilerce değerlendirilmek üzere” … tarihinde mahkemeye sunulan hesap ekstrelerinin ise, davalının ortaklıktan ayrıldıktan sonraki … ve … tarihlerinde açılmış olan kredilere ait olması ve bu kredilerin de davalının ortaklıktan ayrıldıktan sonra düzenlenen ve Davalının imzası bulunmayan …, …, … ve … tarihli Taahhüt Artırma Belgeleri kapsamında bulunmaması nedeniyle, davalının, davacıya karşı takip tarihi itibariyle kanıtlanmış bir kefalet borcu bulunduğundan söz etmenin mümkün olamayacağı hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir.
Rapora itiraz üzerine bilirkişiden ek rapor aldırılmış, aldırılan … tarihli ek rapora göre: kök raporun ekinde yer alan … ve … tarihli sözleşmelere bakıldığında, aralarında limit farkı ve kefillerde bir farklılık olamamasına rağmen, aradan 1 yıl dahi geçmeden yeni bir taahhütname alınmasının, taahhütname formları arasındaki farklılıklardan kaynaklandığını, böyle bir durum da, önceki taahhütname metinlerinin yürürlükte olup olmadığı konusunda sözleşmelerin geçerli olup olmadığını tartışma konusu yapılabileceğini, bu nedenle, davaya ve temlike konu olan kredinin … tarihli taahhütnameye istinaden kullandırıldığını, davalının kefaleti bulunan sözleşmeler kapsamında, herhangi bir borç bakiyesinin bulunup bulunmadığı konusunda açıklamalardan sonra, artık davalının herhangi bir taahhütname kapsamında, bir borç bakiyesinin olduğunu söylemenin mümkün olamayacağı hususunda kanaat bildirmiştir.
İtirazın iptali davası 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 67. maddesinde “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik: 9/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.) Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Borçlunun itirazı üzerine takibin durması ile birlikte alacaklı açtığı itirazın iptali davasında takip talebinde talep ettiği alacağının bulunduğunu ispat külfeti bizzat kendisindedir. Ancak davalı borçlunun icra dairesinde vermiş olduğu itiraz dilekçesinin içeriği yada cevap dilekçesinin içeriğine göre ispat külfeti yer değiştirebilecektir.
Davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayrimenkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun veya Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … tarih, …-…E. …K. sayılı kararında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … tarih …. … K. sayılı kararında; “…kredi sözleşmelerine kefil olan davalı hakkında yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini talep ve dava etmiş olup alacağının dayanağı olarak dosyaya 3 adet sözleşme sunmuştur. Sunulan sözleşmelerden 2 adedinde davalının imzası olduğu, bir adedinde ise imzasının bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda kredi alacağının davalının imzasını taşıyan sözleşmeden kaynaklandığının banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak kesin olarak tespiti gerekir. Şayet kredi alacağı davalının imzasını taşımayan sözleşmeden doğuyor ise davalı kefilin sorumluluğundan söz edilemez…” denilmiştir.
Davamıza gelince; davacı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak için ilamsız takiplere mahsus davalı kefil aleyhine icra takibi yapmış, itiraz üzerine itirazın iptali istemi ile dava açmıştır. Mahkememizce banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak bankacı bilirkişiden rapor aldırılmış, aldırılan … tarihli raporda; davalı …’in, asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrıldığı, davaya konu borcun, davalının ortaklıktan ayrıldıktan sonraki … ve … tarihlerinde açılmış olan kredilere ait olması ve bu kredilerin de davalının ortaklıktan ayrıldıktan sonra düzenlenen ve davalının imzası bulunmayan …, …, … ve … tarihli Taahhüt Artırma Belgeleri kapsamında bulunmaması nedeniyle, davalının, davacıya karşı takip tarihi itibariyle kanıtlanmış bir kefalet borcu bulunduğundan söz etmenin mümkün olamayacağının belirtildiği; davalı vekili … tarihli celsede, takibe konu borç … tarafından ödenip icra takip dosyası infaz edildiğini beyan ederek, İcra dosyasının getirilmesini ve davacı şireketten borcun ödenip ödenmediği hususunun sorulmasını talep etmiş; talep üzerine, davacı temlik alana müzekkere ile ödeme hususu sorulmuş, davacı temlik alan vekili … tarihli beyan dilekçesinde, “dava konusu icra dosyası için … tarihinde … TL ve … Tarihinde … TL’nin … tarafından şirket hesabına yatırıldığını” belirttiği; davalı vekilinin … tarihli celsede, davanın öncelikle reddine, olmadığı takdirde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini, davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumu dikkate alınarak taraflarına vekalet ücreti taktir edilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
… sözleşmesi kaynaklı borç dava dışı borçlu tarafından ödenmesi nedeniyle itirazın iptali davası konusuz kaldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davanın açıldığı tarih itibari ile kredi alacağı davalı kefilin imzasını taşımayan sözleşmeden kaynaklandığından davalı kefilin sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden haklı durumunda olan ve davasını avukat ile takip eden davalı kefilin lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinden aşağıdaki şeklinde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle, ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen …-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/12/2021

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)