Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/109 E. 2022/251 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/109
KARAR NO : 2022/251
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/03/2019
KARAR TARİHİ : 23/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … günü saat … sıralarında, …’un sevk ve idaresindeki … plakalı şehir içi halk otobüsünde yolculuk yapan davacı, … üzerindeki durakta ineceği sırada, bir ayağını otobüsten indirdikten sonra (diğer ayağı otobüste kaldığı esnada) ve fakat tam olarak inmeden aracın hareket etmesi nedeniyle geçirmiş olduğu kaza sonucunda özürlü kalacak şekilde yaralandığını, kazadan sonra Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca … Sor. … K. No’lu dosya ile yürütüldüğünü, soruşturma şikayet yokluğu nedeniyle KYOK ile kapatıldığını, davacının kaza nedeniyle ortaya çıkan maddi zararlarının karşılanması için … tarihinde davalı sigorta şirketine talepte bulunduğunu ve başvuru talebi … tarihinde taraflarına ulaşmış ancak yanıt verilmediğinden istem örtülü olarak reddedildiğin, hal böyle olunca, aracın sürücüsü (…), maliki (… Şirketi) ve sigortacısının da (…) gösterildiği arabuluculuk yoluna … tarihinde başvurduğunu, … nolu dosya kapsamında … nolu … tarihli karar ile anlaşmanın sağlanamadığı tespit edilerek ve dava önşartları yerine getirilerek uyuşmazlık sayın mahkeme önüne getirildiğini, yaşanan olayların davacının büyük acı çekmesine neden olduğunu ve halen sonuçlarının devam ettiğini belirterek, tensiple birlikte ve teminatsız olarak, davalı sürücü … ve davalı şirket … Şirketi adına tescilli araç ve gayrimenkul var ise kayıtlarına ihtiyati tedbir ve fakat bunun kabul görmemesi halinde ise ihtiyati haciz konmasına, … TL maddi tazminatın (… TL’ si beden tamlığının ihlalinden doğan ,… TL’si SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri, … TL’ si tedavi amaçlı ulaşım gideri), davalı … Şirketi yönünden temerrüt tarihi olan … tarihinden, davalılar … A.Ş. ve … yönünden ise olay tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesin, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı …, … tarihinde …’un sevk ve idaresindeki “…” plakalı özel halk otobüsünde yolculuk yaparken inmek istediği sırada tam olarak inmeden aracın hareket ettiğini ileri sürmüş ise de olay tarihinden sonra davacı tarafından yapılan herhangi bir şikayet veya Savcılığa yapılmış bir suç duyurusu bulunmadığını, dava dilekçesinde de kabul edildiği üzere Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma No. … Karar no.lu soruşturma dosyasında şikayet yokluğu sebebiyle “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar” verildiğini, olay tarihi itibariyle şikayet süresi içerisinde şikayet edilmemesi olayın üzerinden yaklaşık 1 yıllık süre geçmiş olmasından sonra Savcılığa başvuru yapılması ve işbu dava için dava şartı olarak önce arabulucuya başvurulmuş sonra işbu dava açılmış olması davacının ileri sürdüğü iddiaların gerçeği yansıtmadığının ispatı olduğunu, davacının iddialarını kesinlikle kabul etmemekle birlikte davacının dava dilekçesinde iddia ettiği gibi araçtan inerken böyle bir olay gerçekleşmiş olsaydı olaydan kısa süre sonra davacının araç şoförüne ve araç malikine karşı işlem başlatmış olması gerektiğini, bu halde, olaydan yaklaşık 1 sene sonra dava açılmış olması olay tarihi ile dava tarihi arasında davacının başka bir olay sebebiyle yaralanmasının meydana gelebileceği ve bu yaralanma sebebinin “…” plakalı özel halk otobüsünde yaşanmış gibi gösterilmesi ve müvekkili şirket ve araç sürücüsüne yüklenmesi ihtimalini yükselttiğini, kaldı ki, davacının olayın gerçekleştiğini ispatlar nitelikte hiçbir delili bulunmadığını, yalnızca tanık deliline dayanarak davacının yaralanmasının araçtan inerken olduğuna karar verilmesi ile hukuka ve kamu düzenine aykırılık teşkil edeceği açık olup böyle bir karar ile haksız kazanç sağlamak amacıyla Anayasal hak olan “…” kurumunun amacı dışına çıkılmış olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: kazanın meydana gelmesinde sigortalının kusuru bulunmadığını, kendi bulunduğu aracın kusuruna dayanan bir kazadan dolayı, müvekkili şirkete dava açan davacının davasının reddi gerektiğini, geçici işgöremezlik tazminatı taleplerinin Trafik Sigortası Genel Şartları, Poliçe Özel Şartları ile Karayolları Trafik Kanunu hükümleri itibariyle, poliçe teminatına dâhil olmadığını, davacının maddi tazminat talepleri sadece tedavi masrafları ve sürekli sakatlık hallerinde poliçe teminatı dâhilinde değerlendirilebilecek olup, söz konusu taleplerinin makbul ve muteber belgelere dayanması gerekli olduğu gibi, bu hususun miktar ve kusur yönünden mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonunda tespit edilmesi gerektiğini, sigortalı aracın kusurunun bulunması halinde dahi poliçemiz teminatı kapsamında bir sorumluluk doğması için, davacının maluliyet durumu ve sürekli sakatlık oranının Adli Tıp Kurumu veya Tam Teşekküllü Devlet Hastanesi tarafından verilecek bir heyet raporu ile tespit edilmesi gerektiği ve bu oran üzerinden yapılacak aktüer incelemesi ile tazminat tutarının tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca kusur ve sürekli sakatlık durumunun tespiti halinde maddi tazminat miktarının aktüer tarafından hesaplanması esnasında SGK tarafından davacıya yapılmış veya yapılmakta olan ödemelerin tenzili gerektiğinden, bilirkişi incelemesi öncesinde SGK’dan davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sorulması gerektiğini, davacının, müvekkili şirketin, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizinden sorumlu olcağını belirtmiş olmasına rağmen, meydana gelen kaza haksız fiil niteliği taşıdığından müvekkili şirket hakkında avans faizi değil haksız fiilden kaynaklı yasal faiz uygulanması gerektiğini, davacı tarafın bu talepleri ile haksız kazanç sağlamaya yönelik ve kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, yolcu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası celp edilmiş olup, incelenmesinde: mağdurun … olduğu, şüphelinin … olduğu, müsnet suçun takibi şikayete bağlı ve şikayetten vazgeçmeyle düşen suçlardan olmasına, mağdurun kolluk beyanından davacı ve şikayetçi olmadığını beyan etmesine binaen kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce davalı …’un … tarihinde sosyal ekonomik durum tespiti yapılmış olup tutulan tutanakta: şahsın … adresinde ailesi ile ikamet ettiği, evli ve 3 çocuk sahibi olduğu, şoförlük yaptığı, gelirinin asgari ücret olduğu, ortaokul mezunu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce davacı …’nın … tarihinde sosyal ekonomik durum tespiti yapılmış olup tutulan tutanakta: şahsın evli ve 3 çocuk sahibi olduğu, çocuklarıyla birlikte yaşadığı, gözlemeci yanında çalıştığı, gelirinin asgari ücret olduğu, …-TL kira ödediğini, okur yazarlığının bulunmadığı ve şahsına ait gayrimenkul ya da aracının olmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce Antalya SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, davacıya kaza nedeniyle rücuya tabi peşin sermaye değerli gelir bağlanıp bağlanmadığı, herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususu sorulmuş olup, … tarihli gelen yazı cevabında; şahsa kaza sebebiyle rücuya tabi geçici iş göremezlik bedeli ödendiği, kaza ile ilgili gelir bağlanmadığı, dolayısıyla peşin sermaye değerinin oluşmadığı hususları bildirilmiştir.
Mahkememiz dosyası Makine Mühendisi Sigorta Eksperi bilirkişi …’ye tevdi edilerek rapor aldırılmış, aldırılan … tarihli raporda: hukuksal olarak delillerin takdir ve kabulü mahkemeye ait olmak üzere, dosyada mevcut belge ve bilgilere dayalı olarak yapılan ve gösterilen inceleme sonucunda; … günü meydana gelen hadisenin bir trafik kazası olmadığını, yayanın otobüsten indikten sonra denge kaybı sonucu düşmesinde, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre otobüs şoförü Özgür Urcun’un herhangi bir kusurunun olmadığı, yaya …’nın asli kusurlu olarak kendi dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucu meydana geldiği hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir.
Mahkememiz dosyası Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığına gönderilere kusura ilişkin rapor aldırılmış, aldırılan … tarihli rapora göre: Sürücü …’un %60 (yüzde altmış ) oranında kusurlu olduğu, yolcu …’nın %40 (yüzde kırk) oranında kusurlu olduğu hususunda görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Celse arasında davalı … Vekili … tarihli dilekçesi ile davanın … Aş.’ye ihbar edilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yolu ile gönderilerek, dosyanın … Heyetinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor düzenlenmesi istenilmiş, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesince dosyamız Makine Mühendisi …, Trafik Teknik Bilirkişisi … ve İnşaat Mühendisi bilirkişi …’ye tevdi edilerek rapor aldırılmış, aldırılan … tarihli rapora göre: davalı şirkete sigortalı, diğer davalı şirkete ait … plakalı otobüsün davalı sürücüsü …’un olayda % 60 oranında kusurlu olduğu, davacı yolcu …’nın olayda % 40 oranında kusurlu olduğu hususunda görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyamız İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kuruluna gönderilerek rapor aldırılmış, aldırılan … tarihli rapora göre: “…. kızı, … doğumlu, …’nın … tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının,
A- 03.08.2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında yapılan değerlendirme ile meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak; Gr 1 X(1Aa————-15)A %19,
E cetveline göre:%23.2 (yüzdeyirmiüçnoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
B- 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümlerine göre değerlendirildiğinde;
I. Kas-İskelet Sistemi, Omurgaya ait sorunlar, Lomber omurganın engellilik oranları, Tablo1.1, Kategori III’e göre, %13 olduğu,
1. Kişinin tüm vücut engellilik oranının %13(yüzdeonüç) olduğu,
C- Özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği
D- İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6(altı) aya kadar uzayabileceği,
E- Başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1(bir) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği…” hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir.
Mahkememizce … tarihli celse itibariyle davacı tanıklarının beyanları alınmış, tanık … beyanında: “…Ben davacı ile aynı mahallede oturmaktayım. Ayrıca aynı işyerinde de çalışmaktayım. Davacıyla da herhangi bir akrabalığım söz konusu değildir. Davacıyı kaza tarihinden önce de tanıyordum. Sabah …’da …’dan işe gitmek için belediye otobüsüne davacı ile bindim. İş yerimize yakın durakta inmek için durağa varmadan düğmeye bastık ancak araç durmadı. Bunun üzerine davacı öne doğru giderek şoföre durağı geçtikleri belirterek neden durmadığını sordu. Bunun üzerine şoför durdu kapıları açtı arkadaşlar buyurun inin dedi. Araba durduğu gibi tekrar hareket etmeye başladı. Hareket etmesi üzerine de davacı düştü. Biz daha arabadan inmemiştik. Arkadaş düştükten sonra biz araçtan indik. Daha sonra ambulans geldi ve davacıyı ambulans ile hastaneye götürdük. Kendisine hastanede refakat ettim. Söyleyeceklerim bundan ibarettir…” hususlarında beyanda bulunmuştur.
Diğer tanık … beyanında: “… Ben davacıyı olay tarihinden önce tanımıyorum. Ancak aynı arabayı kullandığımız çok olmuştur. Kaza olayında da ben belediyeye ait otobüste yolcu olarak bulunuyordum. Davacı durağa yaklaştığında araç içerisinde bulunan düğmeye bastı. Ancak otobüs durakta durdu. Davacı ayağını attıktan sonra düştüğünü fark ettik. Otobüs hareket halinde değildi. Aşağı indik ambulans çağırdık. Olay meydana geldiğinde saat: … civarıydı. Hava henüz aydınlanmadığı için yolda herhangi bir çukur olup olmadığını görmedim. Ayrıca davacı durakta inecekti ben yoluma limana doğru devam edecektim. Ancak olay nedeniyle biz de aşağı indik. Söyleyeceklerim bundan ibarettir…” hususlarında beyanda bulunmuştur.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre:
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 73/1 maddesinde, “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli” olduğu hüküm altına alınmış, 83/2. maddesinde ise “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını” engellemeyeceğine değinilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında “…1-Görev kamu düzenine ilişkindir ve HMK ‘nun 114/1-c madde ve bendi uyarınca dava şartlarındandır. Dolayısıyla muhakeme süresince mahkemece göz önünde bulundurulması gerektiği gibi, taraflarca da her zaman ileri sürülebilir.
2-28/11/2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak 6 ay sonra (28/05/2014) yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun “Tanımlar”başlıklı 3.maddesinin k-l bentlerinde “tüketici” ticari ya da mesleki olmayan amaçlarla mal veya hizmet satın alan gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlanmış, tüketicilerin – kamu tüzel kişiler de dahil- karşı tarafla yapmış olduğu taşımacılık, sigorta, bankacılık gibi işlemler de tüketici işlemi sayılmıştır. Yine aynı Yasanın 73.maddesinin 1.fıkrasında tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli olacağı düzenlenmiş, nihayetinde 83/2. maddesinde ise “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez. “biçiminde hükmün getirildiği görülmektedir. Dolayısıyla başka özel mahkemelerinde görevli olabileceği davalara ihtisas mahkemesi olarak tüketici mahkemelerinin bakması hedeflenmiştir.
3-Bu açıklamalara göre dosyanın incelenmesinde, davacılardan … yanında kızı … da olduğu halde otobüsle şehirlerarası yolculuk yaparken şoförün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu oluşan tek taraflı kaza sonucu yaralandıkları ve ve sebeple tazminat davası açtıkları görülmektedir. Davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılmıştır. Oysa ki davacıların ticari ve mesleki olmayan amaçla yolcu otobüsünde taşınırlarken vaki kaza sebebiyle yaralandıkları, kendilerinin 6502 sayılı yasa uyarınca tüketici konumunda oldukları, eldeki davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği…”,
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında da”…. Davacılar ile diğer davalılar arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmasa dahi, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının istenilmesi, diğer davalılar hakkındaki davanın tefrikinin usul ekonomisine uygun düşmemesi ve farklı kararların verilmesinin önüne geçilmesinin amaçlanması nedeni ile tüketici mahkemesinin görevli olmadığından bahsedilemez.” denilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı …’nın içerisinde yolcu olarak bulunduğu, davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı … A.Ş.’nin maliki olduğu, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı halk otobüsün durağa girmesi esnasında meydana gelen yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasının açıldığı, yukarıdaki emsal karar ilamlarında da belirtildiği üzere davacının ticari ve mesleki olmayan amaçla yolcu otobüsünde taşınırken vaki kaza sebebiyle yaralandığı, davacının 6502 sayılı yasa uyarınca tüketici konumunda olduğu, eldeki davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği, davacı ile diğer davalılar arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmasa dahi, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının istenilmesi, diğer davalılar hakkındaki davanın tefrikinin usul ekonomisine uygun düşmemesi ve farklı kararların verilmesinin önüne geçilmesinin amaçlanması nedeni ile tüketici mahkemesinin görevli olmadığından bahsedilemeyeceği, dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği nazara alınarak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2.m.uyarınca davanın usulden reddi ile kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Antalya Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, varsa artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
İki haftalık süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nin 331. Maddesi gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemeye gönderilmesi halinde görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağından yargılama giderlerinin mahkememiz dava dosyası üzerinden karara bağlanmasına,
4-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı sigorta şirketi vekili ve davalı …’un yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/03/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)