Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/824 E. 2019/203 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/824 Esas
KARAR NO : 2019/203
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/03/2019

Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı görevsizlik ilamı ile mahkememize tevdii edilen ve eldeki esasa kaydı yapılan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazılan dava dilekçesinde özetle: Müvekkili aleyhine davalı tarafından Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında kredi taahhütnamesi ve sözleşmesi uyarınca takip yapıldığını, kredi sözleşmesine görüldüğü üzere müvekkilinin asıl borçlu olmayıp kefil sıfatıyla sözleşmeye imza attığını, Müvekkili tarafından sözleşmeye her ne kadar kefil sıfatıyla imza atmış olsa da kefillik sözleşmesi için Borçlar Kanununda emredici olarak sayılan hususların iş bu sözlemede yer almadığından kefilliğin geçersiz olduğunun açık olduğunu, bu nedenle iş bu davada kefilliğin geçersizliği ile yapılan ödemelerin istirdadının istenildiğini, çünkü müvekkilinin icra tehdidi altında paranın belli bir kısmını ödemek zorunda kaldığını, madde 583’de kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olamaz denildiğini, kefilin, sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu, madde 584’de eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı almadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceğini, bu rızasının sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olmasının şart olduğu, Madde 582’de kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir, ancak gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabileceğini, banka tarafından iade edilmeyen bir çek nedeniyle garanti tutarı olan bedelin de icra takibine konu edildiğini, ilgili çekin müvekkilinin kefil olduğu sözleşme nedeniyle verilmemiş olup, ayrıca garanti tutarının da mevut ve geçerli bir miktarda olmadığından müvekkilinin bu tutardan sorumlu olmasının beklenemeyeceğini, ayrıca davalı tarafından ödeme emrinde görüleceği üzere faize faiz işletildiğini, 1.684,15.-TL takip öncesi faiz alt kısımda sanki asıl alacak gibi değerlendirilerek takip çıkışının 660,00.-TL eklendikten sonra 16.895,73.-TL olarak yazıldığını, Türk Hukuk sisteminde faize faiz istenilmesinin ancak belirli şartlarda mevcut olup dava konusu olayda bu şartlardan hiçbirisinin olmadığını, bu nedenlerle, müvekkilinin kefilliğinin geçersiz olduğundan Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı olan dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile ödediği tutarın istirdadına, davalının aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunu, … tarihli genel kredi teminat sözleşmesi gereğince kredi kullanıldığını, davacı ve diğer şahısların sözleşmede müteselsil kefalet verdiklerini kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın katledildiğini, Antalya … Noterliği’nin … tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bu hususun borçlulara ihtar edildiğini, ihtara rağmen ödeme yapılmadığından Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, borçlu yönünden takibin itiraz edilmeden kesinleştiğini, … tarihinde icra dosyasının davacı borçlu tarafından, 16.895,73-TL’lik kısma ödeme yapıldığını, yine dava dışı … tarafından 3.496,00-TL ödeme yapıldığını, … tarihinde dosyanın infaz edilerek, hacizlerinin kaldırıldığını, davanın süresinde açılmadığını, bu nedenlerle davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama esnasında bankacı bilirkişiden rapor aldırılmış, bilirkişi raporunda davacının kefillik için geçerli şekil şartlarına uyulmadığı iddialarının yerinde olmadığını, kredi sözleşmesi tarihi itibari ile yürürlükte bulunan mülga BK’na göre yazılı şekil şartına uygun olduğunun, davacının gayrinakdi kredilere ilişkin depo bedelinden sorumluluğuna dair açık hüküm bulunmadığından bu yönden sorumlu olmadığının belirtildiği ve neticede davanın asıl alacak miktarı dışında kalan bir kısmı yönünden kısmen kabulüne dair karar verildiği, verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’ni … esas, … sayılı ilamı ile mahkemenin görevsizliği nedeni ile kararın kaldırılmasına karar verildiği, Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı görevsizlik ilamı ile dosya mahkememize tevdii edildiği anlaşılmıştır.
Dava, davacının genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza attığı, ancak kefalete ilişkin sözleşmenin şekil şartlarının bulunmadığı iddiasına dayalı menfi tespit ve icra dosyasına yapılan ödemenin iadesine ilişkin istirdat davası niteliğindedir.
Uyuşmazlık, davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı, genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza atan davacının kefalet sözleşmesinin şekil şartlarının bulunup bulunmadığı, buna göre ödenen bedelin iadesinin gerekip gerekmediği noktalarındadır.
Somut olayda davacı, icra takibine dayanak genel kredi sözleşmesindeki kefaletin şekil şartlarına aykırılık nedeni ile geçerli olmadığından, davalı tarafından bu kredi sözleşmesine dayalı başlatılan Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip nedeni ile borçlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı paranın iadesini talep etmektedir. Bu şekilde açılan dava, icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı bir paranın istirdatı istemine ilişkin olup, İİK’nun 72. maddesinde düzenlenen istirdat davası niteliğindedir. Bu nitelendirmeye göre istirdat davasının, İİK’nun 72/6, 72/7. maddeleri uyarınca ödemek zorunda kalınan paranın ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir. Dosyanın incelenmesinde, borç kapatma tarihinin …, dava tarihinin … olduğu anlaşılmıştır. Davacının, ödeme tarihi (…) ile dava tarihi arasında 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, hak düşürücü sürenin dava şartlarından olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla, İİK’ nın 72/7. Maddesi ile HMK’nın 114/2, 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, İİK’ nın 72/7. Maddesi Gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşılmakla HMK’ nın 114/2,115/1-2. maddeleri gereğince, dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40.-TL nispi karar ve ilam harcının, peşin alınan 259,78.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 215,38.-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.07/03/2019

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı