Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/81 E. 2018/788 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMES

ESAS NO : 2018/81 Esas
KARAR NO : 2018/788
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2018
KARAR TARİHİ : 06/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; …markalı ve … IMEI nolu telefonu davalı şirketten satın aldığını, telefonun arızalanması sonucu telefonunu …/…/… tarihinde davalı … Markete teslim ettiğini, davalı şirketin telefondaki arızanın anakart arızası olduğunu, bunun da kullanıcı hatasından kaynaklandığını söyleyerek telefonun yapımının garanti kapsamının dışında olduğunu belirttiklerini beyan etmekle; davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla fatura bedeli ile fatura bedelinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili olan şirket arasında herhangi bir ticari ilişkin ya da sözleşme kurulmadığını, işbu davanın … adında bir gerçek kişi tarafından ikame edildiğini dava dilekçesi ekinde delil olarak sunulan ve müvekkil şirket ile arasında alım satım ilişkisi kurulan tüzel kişi ile bu davanın davacısı’nın gerçek kişi olduğunu ve hukuken farklı ve birbirinden bağımsız olduğunu, dava dilekçesinde imza bulunmadığını, dava dilekçesinin kanuna aykırı tanzim edildiğini, tüketici olan davacının tüketici hakem heyetine başvurmaksızın dava yolunun kullandığını, tüketici davacının seçimlik hakkını onarımdan yana kullandığını, üründe olduğu iddia edilen hasarın davacının kendi kusuru ile meydana geldiğini, beyan etmekle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin usule ilişkin itirazlarında fatura muhattabının limited şirket olmasına rağmen davanın gerçek kişi tarafından açıldığından bahisle itirazda bulunduğu, davacının cevap dilekçesinde bu hususlara açıklık getirdiği, dava dilekçesinin altında şirket kaşesi ve imzasının bulunduğu, bu nedenle usulü eksikliğin giderildiği anlaşılmakla davacının limited şirket olduğu kabul edilmiştir.
Dosya içerisine, fatura asılları ibraz edilmiş, bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
Elektronik mühendisi …tarihli raporunda sonuç olarak, iki kez onarım için servise gönderilen davaya konu telefonun 2 yıllık garantisi devam ederken arızalandığı ve her iki razının da cihazın 2 yıllık garanti süresi içerisinde meydana geldiğinin tespit edildiğini, telefonun ana kartının arızalı olduğu ve bundan dolayı da açılmadığının anlaşıldığı, herhangi bir su teması, korozyon, kum girmesi ana kar arızalanmasına sebep olacak hatalı kullanım ve ana karta hasar verecek bir darbe izin rastlanılmadığı, kart arızasında tüketicinin kusurunun olmadığı telefonda üretim kaynaklı pcb arızasının bulunduğu bundan dolayı da ayıplı mal sınıfında olduğunun tespit edildiği, dava konusu olayda ikinci arızada cihazın onarımı için serviste geçen sürenin ilgili yönetmeliklerde belirtilen 20 iş günlük azami tamir süresini aşmış olduğunun tespit edildiği, garanti kapsamı içindeki telefonun arızasının on iş günü içerisinde giderilemediği halde üretici veya ithalatçı malın tamiri tamamlanıncaya kadar, tüketiciye benzer özelliklere sahip başka bir ürün de vermediğini, davaya konu telefona verilen servis hizmetinde ilgili kanun ve yönetmeliklere uygun servis hizmeti verilmemiş olduğundan verilen servis hizmetinin de ayıplı hizmet sınıfında olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava ticari satım sözleşmesinden kaynaklı, satılanın ayıplı olduğundan bahisle açılan ücretsiz onarım istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davaya konu satımın ticari nitelikte olup olmadığı, mahkememizin görevli olup olmadığı, arızanın kullanıcı hatası olup olmadığı, bedel iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarındadır.
TBK’nın 207. Maddesinde satış sözleşmesi düzenlenmiştir. Anılı maddeye göre satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Satış sözleşmelerindeki ayıba ilişkin hukuki düzenleme ise TBK’nın 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenlemede “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.” denilmektedir.
Ayıba ilişkin sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olmasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz derhal ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankara 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Eğer satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken bir ayıp söz konusu ise ya da satıcı ağır kusurlu ise TBK’nın 225. maddesine göre, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK’nın 21/1-c. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre “ Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için bu durumu bu süre içerisinde satıcıya bildirmeye mecburdur.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK’nın 21/1-c. maddesinde gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde TBK’nın 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. TBK’nın 223. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
TBK’nın 231. maddesine göre, satıcı daha uzun süre için üstlenmiş olmadıkça satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya teslimin gerçekleşmesinden itibaren iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan defi hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise iki yıllık zamanaşımı süresinden faydalanamaz.
Alıcı ihbar külfetini yerine getirmiş ise zamanaşımı süresi içinde TBK’nın 227. maddesinde kendisine tanınan hakları dava yoluyla talep edebileceği gibi zamanaşımı süresi dolsa bile kendisine karşı açılan davada ayıptan doğan defi hakkını ve seçimlik haklarını ileri sürebilir. Bu halde artık alıcının ayıpları bildiği ya da bilmesi gerektiği konusunda ispat yükü satıcıya aittir. Zira bu suretle satıcı yasal olarak kendisine düşen bir sorumluluğu reddetmektedir.
TBK’nın 227. Maddesine göre; Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Ayrıca aynı maddenin 3. Fıkrasına göre; alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Somut olayda, davacının …/…/… tarihli fatura ile davalıdan, … IMEI numaralı telefonu satın aldığı, telefonun 2 yıl süre ile garantili olduğu sabit olup davacı satılanın ayıplı olmasında bahisle seçimlik haklarından sözleşmeden dönerek ödediği bedelin iadesini isteme hakkını kullanmak istediğini ileri sürerek eldeki davayı … tarihinde ikame etmiştir.
Davacı, satın aldığı tarihten sonra ilk olarak …tarihinde arıza bildiriminde bulunduğu, yavaş şarj olma ve şarj esnasında USB işaretinin çıkmasına dair şikayetlerin belirtildiği, telefonun kasasında darbeler olduğunun da bu başvuruda tespit edildiği ve garanti kapsamında kaldığından bahisle arızanın giderildiği, …tarihinde davacıya teslim edildiği, daha sonra …tarihinde ilk arızalar ve bunların yanında dokunmatik ekranla ilgili arızalar sebebi ile davacının tekrar arıza bildirimi yaptığı ancak bu sefer telefonun kasasında darbe olduğu, cihazın kullanıcı hatasından kaynaklı arızalandığı, ana kart değişimi gerektiği ve 270 TL ödeme yapılmadığından bahisle garanti kapsamına girmediği belirtilerek tamir edilmediği ve davacıya …/…/… tarihinde iade edildiği, bunun üzerine davacının eldeki davayı ikame ettiği, alınan bilirkişi raporuna göre arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğunun ve kullanımdan değil üretimden kaynaklı ana kart arızası olduğunun, üzerindeki darbe izlerinin bu hasara neden olacak nitelikte olmadıklarının tespit edildiği, nitekim telefonun yukarıda açıklanan şekilde ilk arıza bildiriminde de kasada darbelerin bulunduğunun tespit edilmesine rağmen garanti kapsamında tamirinin yapılmasına rağmen aynı telefonun ikinci seferde kasadaki darbe nedeni ile kullanıcı hatası olarak kabul edilmesinin çelişki arz ettiği, bu durumda satılanda meydana gelen ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve süresi içerisinde satıcıya ihbar edilerek, iki yıllık süre içerisinde eldeki davanın açıldığı ancak davacının ilk arızadan sonra telefonu kullandığı süre de dikkate alındığında bu aşamada 270-TL’lik tamir bedel için sözleşmeden dönüp bedel iadesi ismeninin TBK’nın 227/3. Maddesi kapsamında kabul edilebilir olmadığı, bunun yerine ücretsiz onarıma karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davaya konu, davalı tarafından …/…/… tarih, …seri -sıra nolu fatura ile davacıya satılan … IMEI numaralı telefonun bütün masrafları satıcı davalıya ait olmak üzere ücretsiz olarak onarılmasına,
Fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4- TBK’nın 227/3. Maddesi gereği yasadan kaynaklı olarak davacının istemi kısmen kabul edildiğinden Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı şirket yetkilisinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, dava değeri itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/12/2018

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı