Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/80 E. 2023/115 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/80
KARAR NO : 2023/115
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 02/02/2018
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … … … şubesi ile … A.Ş firması arasında imzalanan … tarihli, … tarihli, … tarihli ve … arihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile adı geçen firmaya kredi açıldığını ve kullandırıldığını, bu kredi sözleşmesine … A.Ş, …, …, …, … ve … müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalarını attıklarını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle borçlu ve kefiller aleyhine Antalya … Noterliğince keşide edilen … tarih ve … yevmiye nolu muacceliyet ihtarı ve eki hesap özetinin tebliğ edildiğini, tebliğe rağmen herhangi bir ödemenin yapılmadığını, Antalya … ATM’nin … D.iş sayılı ihtiyati haciz kararı alındığını ve Antalya … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, banka borçlusu … A.Ş aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep edilen … A.Ş arasında fiili ve organik bulunmakta ve borçluların mal kaçırma ihtimalinin bulunduğunu, … A.Ş’nin ortaklarının …, …, …, … ve … olduğunu, … A.Ş’nin ortakları … A.Ş ve … olduğunu, … A.Ş’nin ortaklarının … A.Ş ve … olduğunu, … A.Ş’nin ortaklarının … A.Ş ve … olduğunu, borçlu … A.Ş’nin hali hazırda bir faaliyetinin bulunmadığını, borçlu … A.Ş’nin ise iflas sürecinde olduğunu, faaliyetlerine kendi adlarına ve unvanları altında devam edemeyen borçluların müvekkil banka ve alacaklılarından mal kaçırmak ve kanunun dolandırmak suretiyle davalı diğer firma ve şahıslar vasıtasıyla ticari faaliyetlerine devam etmekte olduklarını bildirerek öncelikle …A.Ş firmasının tüm mal varlığı üzerine ve şirketin tüm hisseleri ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, diğer davalılar ve şahıslar hakkında tazmin kararı verilebileceğinden bu davalılar adına kayıtlı hak ve alacaklar üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, kredi borçlusu firma diğer davalılar adı altında faaliyetlerine devam etmekte olduğundan şimdilik kredi borçlularının bankaya olan borçlarından şimdilik …-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … A.Ş yönünden tamamen kendi öz sermayesi ile kurulduğunu, diğer davalı ve borçlu şirketler … A.Ş şirketleri ile organik ya da fiili bir bağlantının bulunmadığını, söz konusu işletme dava dışı olan … Şti’den kiralandığını, … … tarihli yoklama fişinde … tarihinde faaliyete başlandığını, işbu taşınmazların … tarafından satın alındığını, söz konusu taşınmazlara ilişkin davacı … tarafından Antalya … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından tahliye emri gönderildikten sonra … A.Ş olarak … A.Ş’ye ihtarname gönderildiğini, işletmede bulanan hayvanlar ile tesisatların diğer müvekkil şirketin kurucu ortağı olan … tarafından icra satışı sonucunda alındığını ve şirkete ayni sermaye olarak devredildiğini, sırf bu durumun iki şirket arasındaki bağı ispat ettiği iddiasının kabul edilemeyeceğini, davacının iddia ettiği borçlu şirket … A.Ş ile müvekkili firma arasında fiili ya da organik bağ olmadığını, müvekkil firma işletmenin eski sahibi olan … A.Ş ile mecburen bir takım ticari ilişki de bulunduklarını, müvekkili şirket … ve … yönünden kurucu ortağının … olduğunu, müvekkilinin …’da yaklaşık … yıldır ticaret sektöründe faaliyet gösteren en eski ve köklü firma olan … sahibi …’un oğlu olduğunu ve birden fazla işletmeyi yönettiğini, sigorta kayıtlarının incelenmesinde müvekkilinin borçlu şirketlerde çalışmadığının anlaşılacağını, müvekkil şirket … A.Ş yönünden iş bu şirketin borçlu şirketler ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, bu şirketin ortağı … A.Ş ve … tarafından gayrimenkul sektöründe iş ve yatırım yapabilmek adına bu şirketin hisselerinin devralındığını, müvekkili … yönünden müvekkilinin … A.Ş’nin hissedarı olan …’in oğlunun olduğunu, müvekkilinin … A.Ş’ye ait olan hayvancılık işletmesinde intifa hakkı sahibi … Şti zamanından beri yöneticilik yaptığını, müvekkili … yönünden müvekkilinin borçlu şirketlerden alacaklı durumda olduğunu, Antalya … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile borçlu şirketler aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin bu borcunu tahsil edemediğini bildirerek davanın tüm müvekkilleri açısından ayrı ayrı reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Müflis … A.Ş adına … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; iflasına karar verilen ve iflas işlemleri devam etmekte bulunan müflis … A.Ş’nin iflasına Antalya … ATM’nin … tarih ve … E. … K. Sayılı dosyasından karar verildiğini, müflisin iflas işlemleri Antalya … İcra Dairesinin … iflas dosyasından yürütüldüğünü, iflasın kesinleşmesi üzerine … tarihinde … Alacaklılar toplantısı yapıldığını, dava açılış tarihi olan … yılında müflis şirket hakkında iflas kararı verilmiş olmasına ve durumdan davacı bankanın da … tarihli alacak başvurusu ile haberdar olmasına göre de usulsüz tebligat ile yargılamaya devam edilmiş olunduğunu, davacı … Bankası A.Ş tarafından iflas dosyasına yapılan … tarihli Alacak kayıt başvurusu ve ekleri kapsamındaki … TL tutarındaki başvurusu … tarihli Sıra Cetveli ile kabul edilerek İİK. 206 maddesi gereği 4. Sırada gösterilmesine karar verildiğini, Antalya … İcra Dairesinin … iflas sayılı dosyasından … tarihli sıra cetveli ile 340. Sırasında bulunan davacı bankanın Alacak başvurusu ile … tarihli Alacak kararının celbi ile davacı bankanın tüm taleplerinin aynen kabul edildiğini bildirerek müflis şirket yönüyle işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Davalı … A.Ş şirketi ile davacı arasında imzalanan ve diğer davalı Müflis … A.Ş’nin kefil olduğu genel kredi sözleşmeleri ve bu sözleşmelere dayanak icra takibi kapsamında; diğer davalıların tüzel kişilik perdesinin aralanması ve muvazaa iddialarına dayalı olarak sorumlu tutulmaları talebine ilişkin alacak davasıdır.
Antalya Kapatılan … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı/alacaklının …-TL asıl alacak, …TL asıl alacak faizi olmak üzere toplam …-TL tahsiline ilişkin borçlular …, …, … A.Ş, …, … ve … aleyhine icra takibine geçildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin … celse tarihli … nolu ara karar uyarınca, davalı şirketlerin ticari defter ve kayıtları ve banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi tanınmak suretiyle, tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı da göz önünde bulundurularak uyuşmazlık konuları hakkında denetime elverişli rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş olup, bilirkişi … ve … tarafından ibraz edilen … tarihli raporunda özetle; “Dava dosyası ile davalıların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, davacı … kredi verme tarihlerinde, davalı … Aş., …Aş. ve … A.Ş.nin ortaklarının ve yöneticilerinin aynı olduğu, diğer davalı … A.Ş.nin ve … A.Ş. nin nin ortak ve yöneticilerinin farklı olduğu, davalı …Aş. ve … A.Ş.nin sigortalı personel kayıtlarına göre, toplam … adet sigortalı personelin davalı … Aş.nde çalışmakta iken, davalı … Aş.nden çıkış yapılarak davalı … A.Ş.ne giriş yapıldığı, davalı … A.Ş.nin ticari defterleri ve belgelerine göre, davalı … A.Ş.nin işletmesine aldığı maddi duran varlıklarını davalı … Aş.nden satın almadığı, dava dışı …Şti.den ve …’dan satın aldığı, davalı … Aş.nin ticari defterleri ve belgelerine göre, davalı … A.Ş.nin işletmesine aldığı maddi duran varlıklarını davalı … Aş.nden satın almadığı, Davalı … Aş.nin ticari defterlerine göre, dava tarihi itibariyle davacı bankaya …-TL. tutarında banka kredi borcunun olduğu, davalı … A.Ş. ticari defterlerine göre, işletme devri ile ilgili olarak davalı … Aş.nden duran varlık satın alındığı ile ilgili bir kaydın ve bilginin olmadığı, davalı … A.Ş.nin ticari defterlerine göre, işletme devri ile ilgili olarak davalı … Aş.nden duran varlık satın alındığı ile ilgili bir kaydın ve bilginin olmadığı” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizin … celse tarihli … nolu ara karar uyarınca, dosyanın iflas ve icra mevzuatından kaynaklanan nitelikli hesaplama uzmanı, bankacı-mali müşavir ve ticaret mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamar konusunda uzman akademisyen bilirkişi heyetine tevdii edilerek, tarafların iddia ve savunmaları ile özellikle dosyaya sunulan bilirkişi raporu, rapora karşı itirazlar da irdelenmek suretiyle davalı … A.Ş’nin davacı bankadan kullandığı kredi borcundan davalılardan sorumlu tutulup tutulamayacağı, tüzel kişilik perdesi aralanması koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davacının iddia ettiği … şartlarının oluşup oluşmadığı, davalı kredi borçlusunun davacı bankaya ne kadar borcu olduğu hususlarında rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş olup, bilirkişi …, … ve … tarafından ibraz edilen … tarihli talimat raporunda özetle; “Dava dosyası tekmil mündericaatı üzerinde yukarıda arzolunduğu şekliyle yaptığımız inceleme ve değerlendirme sonucunda ve belirtilen gerekçelere binaen; Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması sorununun Türk Hukukunda çok uzun zamandan beri bilinen ve tartışılan bir konu olmamakla birlikte, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisiyle tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda farklı tüzel kişilik savunması kabul edilmeyerek perdenin arkasındaki kişi sorumlu tutulabildiği, Türk Hukukunda yazarlar arasında görüş farklılıkları olmasına rağmen genel olarak Serick tarafından temsil edilen “Subjektif Kötüye Kullanma” teorisinin kabul edildiği, buna göre bir tüzel kişi ortaklığın arkasına gizlenerek kanuna karşı hile yapılmış, sözleşmeden doğan bir yükümlülük ihlal edilmiş ya da üçüncü kişilere zarar ver’ilmişse, bu MK 2. maddeye cıy”kır’ı bir davranış olarak nitelendirilmekte ve bu durumda tüzel kişi dikkate alınmayarak perdenin kaldırılabileceği belirtildiği, dava dosyası kapsamında davacı bankanın somut uyuşmazlıkta, çapraz perdenin aralanması ilkesi ve organik bağ kavramına dayanmak suretiyle diğer şirketlerden alacağın tahsil edilmesinin talep edildiği, davalıların fikir birliği içerisinde hareket ederek alacaklı bankanın, şirketin malvarlığına müracaat etmesini engelleyecek organik ilişki içerisinde olduğu iddiasının takdiri Sayın Mahkemeye ait olduğu, Sayın mahkemenin, davalılar arasında iş bu organik bağın olmadığının düşünülmesi halinde davacı bankanın takip hukuku yönünden kesinleşmiş bulunan alacağından diğer davalıların sorumlu tutulamayacağı, Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, Davalı Bankanın alacağının varlığı ve işlemiş faizin tespit edilmesi için taraflar arasında imzalanan kredi genel sözleşmelerinin tüm sayfalarının, varsa bankacılık hizmet sözleşmesinin (kredi kartı ), açılan takip dayanağı kredi – cari hesaplarının hesap açılışından dava tarihine kadar hesap ekstrelerinin tamamının, kredi kullandırım makbuzlarının, geri ödeme tablolarının, ödeme dekontlarının, çek teslim bodrolarının, taahhütnamelerinin, karşılıksız çek işlemi gören çeklerin listelerinin, iade edilen – edilmeyen çeklerin listelerinin vs konuya temas eden belgelerin, icra dosyalarının ilgili bankadan celbedilmeden bir sonuca varılamayacağı” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizin … celse tarihli … nolu ara karar uyarınca, dosyanın evvelce rapor sunan bilirkişi heyetine tevdi edilerek, kök rapora karşı davacı vekilinin itirazları gözetilerek, itirazlarını karşılar şekilde denetime elverişli ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş olup, bilirkişi …, … ve … tarafından ibraz edilen … tarihli talimat ek bilirkişi raporunda özetle; “Dava dosyası tekmil mündericaatı üzerinde yukarıda arzolunduğu şekliyle yaptığımız inceleme ve değerlendirme sonucunda ve belirtilen gerekçelere binaen : Dava dosyası kapsamında davacı bankanın somut uyuşmazlıkta, çapraz perdenin aralanması ilkesi ve organik bağ kavramına dayanmak suretiyle diğer şirketlerden alacağın tahsil edilmesinin talep edildiği, davalıların fikir birliği içerisinde hareket ederek alacaklı bankanın, şirketin mal varlığına, müracaat etmesini engelleyecek organik ilişki içerisinde olduğu iddiasının takdiri Sayın Mahkemeye ait olduğu, sayın mahkemenin, davalılar arasında iş bu organik bağın olmadığının düşünülmesi halinde davacı bankanın takip hukuku yönünden kesinleşmiş bulunan alacağından diğer davalıların sorumlu tutulamayacağı, … tarihli Bilirkişi Raporunda davacı tarafın itirazları ayrıntılı. Karşılandığından, görüşlerimizde herhangi bir değişiklik olmadığı,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davalı … A.Ş’nin Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. ve … K. sayılı ilamı ile iflasına karar verildiği, iflas işlemlerinin Antalya … İcra Dairesi’nin … iflas sayılı dosyasında yürütülmekte olup, iflas kararının kesinleşmesi üzerine … tarihinde ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı, iflas idare temsilcilerine bilirkişi raporunu tebliğ suretiyle davadan haberdar edildiği, Antalya … İcra Dairesi’nin … iflas dosyasına yazılan müzekkereye verilen yanıtta, davacı şirketin iflas dosyasına yapılan … tarihli alacak kayıt başvurusunun …-TL tutarında … tarihinde kabul edilerek … sırada gösterilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı bankanın … … şubesi ile davalı … A.Ş firması arasında imzalanan … tarihli, … tarihli, … tarihli ve … tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile adı geçen davalı şirkete kredi kullandırıldığı, bu kredi sözleşmesine diğer davalı şirket … A.Ş. ile …, …,…, … ve …’in müşterek borçlu müteselsil kefil oldukları, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle borçlu ve kefiller aleyhine Antalya … Noterliğince keşide edilen … tarih ve … yevmiye nolu muacceliyet ihtarı ve eki hesap özetinin tebliğ edildiği, tebliğe rağmen herhangi bir ödemenin yapılmadığından bahisle Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı ihtiyati haciz kararı alındığı ve kararın Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden uygulanarak genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlık; davalı … A.Ş.’nin asıl borçlu, diğer davalı şirket … A.Ş. ile …, …, …, … ve …’in müşterek ve müteselsil kefil olduğu icra takibine konu kredi borcu nedeniyle diğer davalıların herhangi bir ilgisinin bulunup bulunmadığı, davalı olarak gösterilen şirketler arasında organik bağın mevcut olup olmadığı ve somut olay bakımından perdenin aralanması teorisinin uygulanıp uygulanamayacağı, buradan varılacak sonuca göre kredi borçlularının bankaya olan borçlarından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/(19)11-149 Esas ve 2022/894 Karar sayılı ilamında da belirlendiği üzere; tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi; ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise; başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. Zira tüzel kişilik perdesinin aralanması, tüzel kişilerin borçlarından dolayı başkalarının sorumlu tutulamayacağı ilkesinin, özellikle şirketlerin sadece sermayeleri ile sorumlu olacakları ve tüzel kişilerin borçlarından dolayı ortakların sorumlu tutulamayacağı kuralının önemli bir istisnasını teşkil etmektedir (Çamoğlu, Ersin: Ticaret Ortaklıkları Bağlamında Perdenin Kaldırılması Kuramı ve Yargıtay Uygulaması, BATİDER, C. 32, S. 2, 2016, s. 12).
Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi her somut olayın özelliği gözetilerek değerlendirilmeli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı gözetilerek tüzel kişiliğin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kullanılıp kullanılmadığı, tüzel kişiliği düzenleyen normların dışına çıkılıp çıkılmadığı incelenmelidir. Borçlu şirketin yanında aynı ana şirkete bağlı bir kardeş şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle mümkün olabilmektedir. Bu durum sadece ana ve kardeş şirket için değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş şirketler arasında da söz konusu olabilmektedir. Tüzel kişilik perdesinin aralanması genellikle kardeş  şirketler  arasında söz konusu olduğundan, ana  şirket  ile kardeş  şirket  ve ortaklar arasındaki karmaşık ilişkiler zinciri net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bu noktada bu  şirketlerin  ekonomik anlamda bağımsız  şirket  vasfında olup olmadığının araştırılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü kardeş  şirketler  arasında perdenin aralanması teorisine başvurabilmek için tek bir iktisadi işletmenin yürütüldüğü farklı faaliyetler için birbirinden bağımsız tüzel kişiliklerin kurulmuş olması gerekmektedir. Hukuken iki farklı tüzel kişilik gibi görünen bu şirketler aslında özdeştir, alacaklılardan mal kaçırmak ya da sorumluluktan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak iki farklı tüzel kişilik gibi kurulmuştur. Ayrıca bunların üretim, pazarlama ve ihracat faaliyetleri birbirini tamamlayıcı nitelikte olup, şirketler aslında tek ve aynı iktisadi işletmeye vücut vermektedir (Öztek, Selçuk/Memiş, Tekin: Şirketler Hukuku ve İcra İflas Hukuku İlkeleri Karşısında Borçlu Şirketin Alacaklılarının Hakim Ortağa Karşı Korunması, E. Ulusoy (Editör), I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul 2008, s. 209).
Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram  organik  bağ  kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi  organik  bağ  kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu haliyle  organik  bağ  kavramının da kaynağını TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır. Ancak  organik  bağ  kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle  şirketler  arasında  organik  bağ  tespit edilse dahi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir. Şirketler  ortaklarının akraba olması tek başına  şirketler arasında organik  bağ  olduğunun kabulü veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli olmadığı gibi şirketlerin aynı alanda faaliyet yürütüyor olması da organik bağ için yeterli değildir.
Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.02.2022 tarihli ve 2021/(19)11-659 E., 2022/82 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan … tarihli bilirkişi heyet raporunda da belirlendiği üzere; dosyaya sunulan …’nın … tarihli … sayılı müzekkere cevabı gereğince; davacı …, davalı asıl borçlu … A.Ş.’ye kredi kullandırdığı tarih itibariyle; davalı … A.Ş., … A.Ş. ve … A.Ş.’nin ortaklarının ve yöneticilerinin aynı olduğu, diğer davalı … A.Ş.’nin ve … A.Ş.’nin ortak ve yöneticilerinin farklı olduğu belirlenmiştir.
Davalı … A.Ş. ve … A.Ş.’nin personel kayıtları üzerinde yapılan incelemede ise; toplam … adet sigortalı personelin davalı … A.Ş.’de çalışmakta iken, davalı … A.Ş.’den çıkış yapılarak, davalı … A.Ş.’ye giriş yapıldığı tespit edilmiştir.
Davalı … A.Ş.’nin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede; … tarihinden … tarihine kadar davalı … A.Ş.’den toplam …-TL tutarında … ve … alımı karşılığında … satışı şeklinde taraflar arasında ticari bir ilişkin mevcut olduğu ve bu ticari ilişkiye istinaden taraflar arasında alacak- borç bakiyesinin kalmadığının belirlendiği, bu ticari ilişki dışında diğer davalı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında işletme devri ile ilgili bir kaydın olmadığı belirlenmiştir. Davalı … A.Ş.’nin işletmede bulunan malları dava dışı … Şti.’den satın aldığı ve bu fatura bedelinin ödendiği, bilimum tesis makine, cihazlar ve demirbaş malları dava dışı … Şti.’den ve dava dışı …’dan satın aldığı ve bu fatura bedelinin tamamını banka havalesi ile ödendiği, dolayısı ile davalı … A.Ş.’nin işletmesine aldığı maddi duran varlıklarını davalı … A.Ş.’den satın almadığının belirlendiği, yine davalı … A.Ş.’nin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, işletme devri ile ilgili olarak davalı … A.Ş.’ye duran varlık satışının yapıldığı ile ilgili bir kaydın ve bilginin olmadığı belirlenmiştir.
Davalı … A.Ş.’nin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde de; işletme devri ile ilgili olarak davalı … A.Ş.’den duran varlık satın alındığı ile ilgili bir kaydın ve bilginin olmadığı, yine davalı … A.Ş.’nin ticari defterlerine göre işletme devri ile ilgili olarak davalı … A.Ş.’den duran varlık satın alındığı ile ilgili bir kaydın ve bilginin olmadığı belirlenmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere; kardeş şirketler arasında perdenin aralanması teorisine başvurabilmek için tek bir iktisadi işletmenin yürütüldüğü farklı faaliyetler için birbirinden bağımsız tüzel kişiliklerin kurulmuş olması gerektiği gibi, hukuken iki farklı tüzel kişilik taşıyan bu şirketlerin aslında özdeş olması, alacaklılardan mal kaçırmak ya da sorumluluktan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak iki farklı tüzel kişilik gibi kurulmuş olması gerekir. Somut olayda bu şartlar gerçekleşmediği gibi,  davalı şirketlerin  ekonomik anlamda bağımsız  şirket  vasfında olup, davalı şirketlerin üretim, pazarlama ve ihracat faaliyetlerinin birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğundan bahsedilemeyeceği gibi bu şirketlerin tek ve aynı iktisadi işletme bütünlüğü de oluşturmadığı anlaşılmıştır. Davacı yanca her ne kadar Antalya … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile davalı … A.Ş. ile asıl borçlu şirket yetkilisi … arasında organik bağ bulunduğunun tespit edildiği ileri sürülmüşse de; organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmediği, şirketler  arasında  organik  bağ  tespit edilse dahi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerektiği, davalı şirketlerin  ortaklarının akraba olması tek başına şirketler arasında organik  bağ  olduğunun kabulü veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli olmadığı gibi şirketlerin aynı alanda faaliyet yürütüyor olması da organik bağ için yeterli olmadığı nazara alındığında davacı yanca davalıların alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla muvazaalı işlemler yapıldığı iddiası ispatlanamadığından davanın reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış olup; buna ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda açıklanacağı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu ve Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken …-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan …-TL harçtan mahsubu ile bakiye …-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … A.Ş tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davalılar … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş. ve … A.Ş. kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince …-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
6-Taraflarca Mahkememiz veznesine depo edilen ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7-Davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; tarafların yüzlerine, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/02/2023

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)