Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/615 E. 2019/281 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/615 Esas
KARAR NO : 2019/281
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/09/2018
KARAR TARİHİ : 04/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle müvekkillerinin kız kardeşi olan … ‘nın trafik kazasında vefat ettiğini, kazaya karışan otobüsün şoförü davalı … ile işleteni davalı şirketin kazadan dolayı sorumlu ve kusurlu olduklarını, davalı sigorta şirketinin de otobüsün sigortacısı olduğunu belirterek davacılar için toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan tahsiline ve Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile eldeki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde …-… nolu sigorta poliçesi ile sigortalı olup, müvekkilinin sigortalının kusurunun tespiti halinde kusur oranında sorumlu olduğundan, öncelikle kusur raporu aldırılmasını, buna istinaden tazminat tutarının belirlenmesine, müvekkili yönünden davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; … tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından müteveffanın mirasçılarına …-TL ödeme yapıldığını, ödemenin yetersiz bulunması nedeniyle … A.Ş tarafından da 99.236,00.-TL ödeme yapıldığını, ödenen tutarlar düşünüldüğünde davacının talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu, kusur araştırması yapılarak kusur raporu aldırılmasını, müvekkili yönünden davanın reddini talep etmiştir.
Dava; taşıma sözleşmesinden kaynaklanan ölüm nedeniyle aracın sürücüsü, işleten ve ihtiyari Mali Mesuliyet Sigortacısı aleyhine açılan manevi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacıların manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarındadır.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır.
Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise Tüketici İşlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
83/2. maddesinde ise; “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü mevcuttur.
Aynı Kanunun 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır. Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinde hangi davaların birlikte görüleceği ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca somut olaya bakıldığında; davalı … AŞ. tarafından işletilen ve ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi davalı … tarafından düzenlenen aracın, …’dan …’ye yapmakta olduğu “paket tur” esnasında yapmış olduğu tek kaza sonucu, tura tüketici sıfatıyla katılan ve araçta yolcu olarak bulunan davacıların kardeşinin ölümü nedeniyle, taşıma sözleşmesine dayanarak tazminat isteminde bulunulmuştur. Taraflar arasındaki ilişki taşıma sözleşmesinden kaynaklandığından ve davacıların hayatını kaybeden kardeşlerinin de tüketici vasfına sahip olması nedeniyle yolcu ile davalı işleten arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalması nedeniyle, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlük tarihinden sonra, … tarihinde açılan davaya özel mahkeme niteliğinde bulunan Tüketici Mahkemesi tarafından bakılması gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca davalı sigorta şirketi ile davacıların murisi arasında bir sigorta sözleşmesi ilişkisi yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de iş bu dava, araç sürücüsü ve taşıyan olan davalılara karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 2018/608 esas, 2018/1328 karar sayılı ilamında, benzer bir davda, davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşeceği, öte yandan bu davalar, aynı Kanun’un 23/2. maddesi hükmüne göre harçtan muaf oldukları belirtilmiştir. Tüm bu nedenlerden ötürü görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartları arasında sayılmasına, HMK’nın 115. maddesi hükümleri uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığının, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gereken hususlardan olmasına göre göreve ilişkin dava şartı noksanlığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Benzer yönde kararlar için bknz; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 2019/277 Esas, 2019/377 Karar, 2018/3824 Esas, 2019/67 Karar, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/536 Esas, 2017/657 Karar, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/6714 esas, 2016/7952 Karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/342 Esas, 2017/611 Karar sayılı ilamları)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2.mad.uyarınca usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya Antalya Nöbetçi Tüketici Mahkemesinin görevli OLDUĞUNA,
3-Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın davaya bakmakla görevli Antalya Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Dosyanın süresinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda harç ve yargılama giderinin HMK’nın 331/2. Maddesi gereğince görevli mahkemece nazara ALINMASINA,
Dair, davalı … A.Ş vekili ile davalı …’ ın yüzlerine karşı, davacı ve davalı sigorta şirketinin yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/04/2019

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı