Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/591 E. 2018/871 K. 28.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/591
KARAR NO : 2018/871
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 31/01/2013
KARAR TARİHİ : 28/12/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili mahkememize verdiği …/…/… tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… d.iş sayılı dosyası ile 500.000,00 TL üzerinden ihtiyati haciz kararı aldırarak bu kararı … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası üzerinden uygulattırdığını ve şirkete ait …Mahallesi’nde bulunan … petrol istasyonu, aynı yerde bulunan otel malzemeleri, araçlar ve eve eşyalarını haczettirerek davacı şirketin tüm ticari faaliyetlerinin sonlanmasına neden olduğunu, oysa davalı bankadan kullanılan kredinin şirkete ait 825.000,00 TL’lik taşınmaz üzerinde tesis edilen ipotek ile teminat altına alındığını, davalı bankaca gönderilen kat ihtarnamesinde de 122.022,00 TL alacak beyan edildiğini, müvekkili şirket tarafından ihtiyati hacze itiraz edildiğini ve itiraz kabul edilerek ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiğini, ancak bu arada daha önce konulan hacizler nedeniyle ticari faaliyetleri sona eren davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, davacı şirketin petrol istasyonunu 14 yıl daha işleterek gelir etme imkanı var iken haksız ihtiyati haciz sebebiyle bu olanaktan yoksun kaldığını, mahrum kaldıkları karın tespit edilerek ödenmesini istediklerini, uğranılan manevi zararın da giderilmesi gerektiğini bildirmiş ve 100.000,00 TL manevi tazminat ile 5.000,00 TL müspet zarar ve 5.000,00 TL menfi zarardan kaynaklanan 10.000,00 maddi tazminatın haksız hacizlerin uygulandığı tarih olan …/…/… tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, haksız ihtiyati haciz nedeniyle açılacak tazminat davalarının bir yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, belirtilen süre içerisinde açılmayan davanın zaman aşımı yönünden reddi gerektiğini, davanın esası bakımından da yersiz açıldığını, haksız bir ihtiyati haciz kararı söz konusu olmadığnı, davacı şirketin itirazı üzerine ihtiyati haczin kaldırıldığını, ancak kendilerinin bu kararı temyiz ettiklerini ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin …/…/… tarih ve …-… esas ve karar sayılı ilamı ile bu kararı bozduğunu, bu nedenle hakısz bir ihtiyati hacizden söz edilemeyeceğini, kaldı ki takip ve icra işlemleri sırasında davacı şirketin müvekkili banka ile sulh olmak istediğini ve ödeme teklifinde bulunduğunu, taraflar arasında …/…/… tarihinde ödeme anlaşması yapıldığını ve karşılıklı olarak ibralaşma işlemi gerçekleştiğini, tarafların sulh oldukları bir konunun tekrar dava konusu yapılmasının haksız kazanç elde etme amacına hizmet ettiğini bildirmiş ve davanın öncelikle zaman aşımı yönünden olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
… İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyası ve … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… d.iş sayılı dosyası ve taraflar arasında imzalanan “Ödeme Anlaşması” başlıklı .. tarihli belge örneği dosyaya katılıp incelenmiştir.
Dava, haksız ihtiyati haciz nedeniyle açılmış maddi ve manevi tazmita davasıdır.
Davacılar ile davalı banka arasında kredi ilişkisi kurulduğunu, bu ilişkinin şirkete ait taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilerek teminat altına alındığını, davalı bankanın …tarihli ihtarname ile 122.022,00 TL alacak beyan ettiği halde, aynı ilişki kapsamında verilmiş bulunan 500.000,00 TL’lik bonoya dayalı olarak asıl borçlu davacı şirket ve diğer borçlular …Şti ile … hakkında ihtiyati haciz kararı alarak uyguladığını, gerçekleşen haciz işlemleri nedeniyle davacı şirketin ticari faaliyetlerinin son bulduğunu ve itiraz üzerine davacı şirket yönünden kaldırılan ihtiyati haciz kararı nedeniyle davacıların maddi ve manevi zarara uğradıklarını iler sürerek iş bu davayı açmışlardır.
Davalı taraf, davanın zaman aşımına uğradığını ve esas bakımından da haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… d.iş sayılı dosyası incelendiğinde, davalı bankanın talebi üzerine …/…/… tanzim …/…/… vade tarihli ve 500.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak davacılar ile dava dışı …Şti hakkında …/…/… tarihli kararla ihtiyati haciz kararı alındığı, bu karara tüm borçlular adına itiraz edildiği, mahkemenin … tarihli ek kararla borçlu …Şti adına yapılan itirazın kabulü ile bu borçlu yönünden ihtiyati haczin kaldırılmasına ve diğer borçlular adına yapılan itirazın reddine karar verdiği, ek kararın taraf vekillerince temyiz edildiği ve söz konusu kararın asıl borçlu …Şti yönünden de ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği, düşüncesiyle alacaklı banka lehine bozulduğu ve mahkemenin bozma ilamı doğrultusunda …tarihli ek kararla asıl borçlu …Şti adına yapılan itirazın da reddine karar verdiği anlaşılmıştır.
Haksız ihtiyati haciz nedeniyle açılacak tazminat davası bir yıllık zamanaşımına bağlı olduğundan ve davadan önce bu sürenin başlamasına dayanak teşkil edecek bir hukuki işlem gerçekleşmediğinden davalı tarafın zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Haksız olduğu ileri sürülen ihtiyati haciz kararının tüm borçlular yönünden hukuka uygun olduğu incelenen d.iş dosyası kapsamından anlaşıldığına göre , maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan iş bu davanın yasal bir dayanağının bulunmadığı düşünce ve yargısına varılmış ve davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince… tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz edilmesi sonucu davaya bakan Yargıtay … Hukuk Dairesinin …/…/… tarih …/… esas …/… karar sayılı ilamı ile; “…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA…” dair karar verildiği, davacılar vekilince …/…/… tarihli dilekçe ile yargıtayca verilen kararın karar düzeltme yolu ile bozulmasını içeren talep dilekçesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin …/…/… tarih …/… esas …/… karar sayılı ilamı ile; “…Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine ve aynı kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 2. ve 4/b-1. maddeleri gereğince takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine…” dair karar verilerek dosya mahkememize gönderilerek, dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilip davaya devam edilmiştir.
Davacı vekili … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, …/… E, …/… K sayılı hükmün ortadan kaldırılarak, yargılamanın iadesi talebini içerir …/…/… tarihli dilekçe ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Davacı vekili özetle, … Asliye ticaret mahkemesinden verilen ihtiyati haciz, dava ve Yargıtay incelemesine bakan hakimlerin bir çoğu fetö şüphelisi oldukları gerekçesi ile meslekten ihraç edilmiş ve tutuklandıklarını; Ayrıca Yerel mahkeme ilamının temyiz incelemesini yapan Yargıtay üyeleri Fetö Soruşturmaları kapsamında … …, … … … …, … … isimli hakimler görevden alındıklarını; İhtiyati haczi veren, açılan davaya bakan, Yargıtay dairelerinde dosya ile ilgili karar veren hakimlerinde kimlerin fetö soruşturması gereği görevden alındığının araştırılması halinde gerçek ortaya çıkacağını; Davalı bankaysa kurumu da fetöye ait bir kuruluş olup, devlet tarafından el konulduğunu; Dolayısı ile aynı amaca hizmet eden insanların tarafsız ve adil yargılama ve karar vermeleri beklenemeyeceğini Verilen karalar adalet ilkesine zarar verdiğini ve dosyanın yargılamasının adil yapılmadığını belirterek yargılamanın iadesi talebinde bulunulmuştur.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacının ileri sürdüğü iddiaların hiçbirisinin HMK’nın 375.maddesinde belirtilen yargılamanın yenilenmesi koşullarını içermediğini, davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi gerektiğini bildirmiştir.
Dava, Mahkememizin …tarih, …/… esas, …/… karar sayılı dosyasının yargılamasının yenilenmesi istemine ilişkindir.
Yargılamanın yenilenmesi HMK’nın 374 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 375. maddesinde yargılamanın iadesinin kesin olarak verilen veya kesinleşmiş, olan hükümlere karşı istenebileceği düzenlenmiş olup 375. maddesinde de yargılamanın iadesi sebepleri düzenlenmiştir. Bu maddeye göre yargılamanın iadesi sebepleri şunlardır:
a)Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b)Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c)Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç)Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
Yeni bir senet ya da belgenin ele geçirilmiş olmasının yargılamanın yenilenmesi nedeni olabilmesi için, aşağıdaki koşulların tümünün birlikte gerçekleşmesi gerekir. Buna göre;
1)Bu senet yada belgenin davaya bakıldığı sırada mevcut olması,
2)Yeni ele geçirilmiş olan senet veya belgenin, hükmü etkileyecek nitelikte olması,
3)Bu senet veya belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
4)Bu yeni senet veya belgenin yargılama sırasında bir zorlayıcı nedenden (mücbir sebep) veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş olması,
5)Yargılamanın yenilenmesini isteyen tarafın bu senet veya belgeyi yargılama sırasında elde edememesinde kusurlu olmaması gereklidir.
Buna göre, kendi kusuru ile bu senet veya belgeyi yargılama sırasında elde edememiş ve mahkemeye vermemiş olan taraf yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunamaz.
d)Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e)İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f)Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
Bilirkişinin gerçeğe aykırı rapor vermekten mahkum edilmiş olmasının yargılamanın yenilenmesi nedeni olabilmesi için, aşağıdaki koşulların tümünün birlikte gerçekleşmesi gerekir. Buna göre;
1)Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş ve kesinleşmiş ceza mahkumiyeti kararı olması,
2)Ceza Mahkemesi kararının kesinleşmesinin öğrenilmesinden itibaren üç aylık sürede talepte bulunulması gereklidir.
g)Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ)Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h)Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı)Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i)Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 378. maddesinde “(1) Yargılamanın iadesi talebini içeren dilekçe, kararı veren mahkemece incelenir. (2) Mahkeme, dayanılan sebebin niteliğine göre yargılamanın iadesi talebinde bulunandan karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak uygun bir miktar teminat göstermesini isteyebilir”, aynı Yasa’nın 379. maddesinde ise “(1) Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, tarafları davet edip dinledikten sonra; a)Talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını, b)Yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını, c)İleri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin Kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını, kendiliğinden inceler. (2) Bu koşullardan biri eksik ise hâkim davayı esasa girmeden reddeder” hükümleri düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının iadei muhakeme talebinde bulunduğu mahkememizin …/…/… tarih, …/… esas, …/… karar sayılı dosyasında kurulan hüküm, davacı vekilince …tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz edilmesi sonucu davaya bakan Yargıtay … Hukuk Dairesinin …/…/… tarih …/… esas …/… karar sayılı ilamı ile; “…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA…” dair karar verildiği, davacılar vekilince …/…/… tarihli dilekçe ile yargıtayca verilen kararın karar düzeltme yolu ile bozulmasını içeren talep dilekçesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin …/…/… tarih …/… esas …/… karar sayılı ilamı ile; “…Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine ve aynı kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 2. ve 4/b-1. maddeleri gereğince takdiren 248,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine…” dair kararı ile başvurunun reddine karar verilerek kesinleştiği görülmüştür.
HMK’nun 374 vd maddeleri gereğince yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilmesi için bu yolun işletilmesini isteyen kişinin HMK’nun 375. maddesinde sayılan sebeplere dayanması gerektiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın talep dilekçesi incelendiğinde, dava ve yargıtay incelemesine bakan Yargıçların bir çoğu hakkında FETÖ terör örgütü üyesi oldukları ve bu nedenle soruşturma ve kovuşturma yapılıp kimlerinin meslekten uzaklaştırılmasının gösterildiği, ancak bunun somut dosyaya etkisine yönelik herhangi bir somut iddia bulunmadığı gibi yukarıda sınırlı sayıda sayılan yargılamanın iadesi sebepleri arasında bulunmadığı görülmüştür. Buna göre yargılamanın yenilenmesini gerektiren HMK’nun 375.maddesinde sayılan sebeplerin hiç birisi gerçekleşmediğinden yine HMK 379/2. maddesi gereğince davanın esasa girmeden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yargılamanın iadesi talebinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 35,90.-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 1.878,55.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 1.842,65.-TL harcın karar kesinleştiğinde istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 11.550,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/12/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)