Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/559 E. 2019/164 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/559
KARAR NO : 2019/164
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/08/2018
KARAR TARİHİ : 27/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilli …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçla, …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı … tarihinde (yaralamalı-maddi hasarlı) trafik kazası meydana geldiği, kazada davalı şirketin sigorta ettiği … plakalı aracın sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, kaza neticesinde müvekkilinin yaralı olarak kazayı atlattığını fakat evraklardan görüldüğü üzere müvekkilinin … Hastanesi sağlık kurulu raporunda (%6 sürekli) vücut fonksiyon kaybı sonucu çalışma gücünü kaybettiğini, müvekkilinin günlük işlerde çalıştığını, bu kaza sebebiyle hayatına devam ederken sıkıntılar çektiğini, dosyada sürekli iş göremezlik ve kalıcı sakatlık durumu olabileceğini belirterek davacının şimdilik 500,00.-TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: … plakalı aracın müvekkili şirket … Sigorta tarafından …-… tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no.lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, öncelikle yetki itirazları olduğunu, kazanın …’da gerçekleştiğini, davacının ikametgahının da … olduğunu, davanın …’da açılmasının için hiçbir sebep bulunmadığını, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi görevli ve yetkili mahkemeleri olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.03.2018 tarih ve 2017/17-1092 E., 2018/463 K. Sayılı içtihadında; “Ne var ki her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 4925 sayılı Yasanın 25. Maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 7. Maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerinin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.” denilerek tereddütleri ortadan kaldırıldığını belirterek yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
Dava: Tazminat davasıdır.
6100 sayılı HMK’nın yetki itirazının ileri sürülmesine ilişkin 19/2.fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildireceği, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağı, maddenin 4. fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hâle geleceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalı sigorta şirketinin cevap süresi içinde yetki itirazında bulunduğu görülmekle dava konusu uyuşmazlığın çözümünde, öncelikle 6100 Sayılı HMK’nun 116/1-a ve 117/2. Maddeleri gereği, ilk itirazlardan olan yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yetki, bir davaya, coğrafi bakımdan hangi yerdeki mahkeme tarafından bakılacağını tespit eder.
6100 Sayılı HMK ‘nun 6/1. maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 16.maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinde düzenlendiğinden diğer bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, “Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü ile sigortanın merkez ve şubeleri, sigorta sözleşmesini yapan acente veya kazanın meydana geldiği yerin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Aynı hüküm ZMSS genel şartlarının C.7.maddesinde de tekrar niteliğinde yer almaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun14.03.2018 gün ve 2017/17-1092 E; 2018/463 K. sayılı ilamı bu yöndedir.)
Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçer. (Aynı yönde Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar)
Dava konusu uyuşmazlıkta davacı, davalı sigorta şirketinin … bulunduğu iddiasına dayalı olarak mahkememizde de iş bu tazminat davasını açmıştır.
Somut olayda yukarıda belirtilen yetki kuralları değerlendirildiğinde; öncelikle HMK’nun 6. maddesi gereğince davalı sigorta şirketinin yerleşim yerinin … olduğu anlaşılmıştır. 6102 Sayılı TTK’nun 40. maddesi gereğince, “Her tacir ticari işletmenin açıldığı günden itibaren 15 gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret Unvanını işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
Merkezi …’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur.” hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda davalı sigorta şirketinin HMK’nun 6. maddesi anlamında yerleşim yerinin ticaret siciline kayıtlı olduğu açıktır.
Diğer yetki kuralı ise: haksız fiile ilişkin 6100 Sayılı HMK’nun 16. maddesinde yer alan haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi kuralı dikkate alındığında, dosyada mevcut kaza tespit tutanağına göre trafik kazası … merkezde meydana gelmiş olup kazanın meydana geldiği yere göre yetkili yer, kaza yeri Asliye Ticaret Mahkemesidir. Yine dosyada mevcut vekaletname ve dava dilekçesine göre davacıların yerleşim yeri … Merkez olduğu anlaşılmıştır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinde düzenlenen yetki kuralına göre de, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin dava sigortacının merkez veya şubesi ile sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabilecektir. Davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçenin … ilinde düzenlendiği, davalı sigortacının …’da şubesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla yukarıda anlatılan yasal hükümlere göre: davacıların ikametgahı yetki kuralına göre yetkili mahkeme, kazanın meydana geldiği yer bir başka deyişle haksız fiilin meydana geldiği ve kazanın oluştuğu yer kuralına göre yetkili mahkeme, davalı tüzel kişi sigorta şirketinin yerleşim yeri kuralına göre yetkili mahkeme ve sigorta poliçesini düzenleyen acentenin bulunduğu yer mahkemesi yerine, davacı taraf bu seçimlik yetkisini aşarak mahkememizde dava açmıştır.
Davanın …’da açılmasında dayanılan hususun, davalı sigorta şirketinin …’da Bölge Müdürlüğünün bulunması olduğu, ancak yukarıda ayrıntıları açıklandığı üzere bölge müdürlüklerinin hukuki statüsü kapsamında yetkiye esas alınacak bir tüzel kişiliğinin ve yasada düzenlenmiş bölge müdürlüğü esasına göre bir yetki kaydının bulunmadığı hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıktır. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/03/2003 tarih 2002/10280 Esas 2003/1968 Karar sayılı ilamında özetle; “Sigorta şirketlerinin bölge müdürlüklerinin tüzel kişiliği yoktur ve şube olarak işlem göremezler. Bu nedenle açılmış veya açılacak bir davada husumet ehliyetleri yoktur.” Aynı Daire’nin 09/10/2000 tarih 2000/6539 Esas 2000/7527 Karar sayılı ilamında ise “Şubenin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, işlemin şube işleminden kaynaklanması gerekir. Trafik kazasına karışan aracın işleminin şubeye ait olduğu iddia edilmemiş ve davada genel müdürlük hasım gösterilmiş ise şubenin bulunduğu yerde dava açılamaz.” şeklinde içtihatları mevcut olup nitekim yukarıda yer verilen Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarihli ilamındaki karşı oy gerekçesinde de sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün ticaret siciline şube olarak tescilinin yapılmadığı, yasada düzenlemeye tabi tutulan şube gibi kabul edilemeyeceği görüşüne yer verilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre: Davalı tarafın süresi içerisinde ileri sürdüğü yetki itirazının kabulü ile davacının kanunen belirlenen yetkili yerlerden hiçbirinde dava açmadığı, davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, bu nedenle seçim hakkı davalı tarafa geçtiğinden, davalı sigorta şirketi tarafından seçilen … Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla mahkememizin yetkisizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar kısa kararda sehven kesin yetkiye ilişkin denilmişse de, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması bakımından kısa karardaki “kesin” ibaresi gerekçeli gerekçeli karara aynen yazılmak zorunda kalınmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kesin yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın yetkili … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine,
2-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce değerlendirilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece nazara alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/02/2019

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)