Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/503 E. 2019/185 K. 04.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/503 Esas
KARAR NO : 2019/185
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/02/2010
BİRLEŞEN DAVA (Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… E. – …/… K.)
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/06/2010
KARAR TARİHİ : 04/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 23/05/2009 tarihli anlaşma yapıldığını, bu anlaşmaya göre de Kasım – Aralık 2009 tarihlerinde teslim edilmek şartıyla ….-TL değerinde 300.000 adet plastik kasa alımı, yine 03/10/2009 tarihli sözleşme ile de 11.210,00.-TL değerinde 10.000 adet kasa alımı için anlaşma yapıldığını, ilk yapılan anlaşma uyarınca müvekkilleri tarafından davalıya sözleşme gereği KDVsiz bedeller üzerinden … … Şubesine ait … nolu 30/12/2009 tarihli 21.000,00.-TL, … nolu 30/01/2010 tarihli 36.000,00.-TL, … nolu 28/02/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli ve şirket müdürü olan diğer müvekkili …’e ait … … Şubesine ait … nolu 30/03/2010 tarihli 36.000,00.-TL, … nolu 30/04/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli, … nolu 30/05/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli, ayrıca davacı … Tarım Şti’ne ait … Şubesi 10/01/2010 tarihli 9.500,00.-TL, 25/01/2010 tarihli 6.153,00.-TL’lik çekleri müvekkillerinin davalı şirkete teslim ettiğini, bu çeklerden 30/12/2009 tarihli 21.000,00.-TL’lik çek ile 10/01/2010 tarihli 9.500,00.-TL bedelli, 25/01/2010 tarihli 6.153,00.-TL bedelli ve 25/01/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli çeklerin vadesi gelmesi sebebiyle ödendiğini, müvekkili şirketin sözleşme uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri tam olarak yerine getirdiğini, davalı şirketin müvekkillerinden çekleri teslim almasına rağmen Kasım – aralık 2009 tarihine kadar teslim etmesi gerekli ….-TL değerindeki malların sadece 125.962,88.-TL’lik kısmını teslim edip, 32.372,13.-TL’lik malları ise 2010 yılı Ocak ayı içerisinde teslim ettiğini, geri kalan malların bugüne kadar tesliminin yapılmadığını, müvekkili şirketin ihracat yapması nedeniyle bu yüzden mağdur olduğunu, davalı şirketin teslim aldığı fazladan almış olduğu çeklerin bedelsiz kalmasına rağmen tahsil yoluna gittiğini, teslim etmesi gereken bir kısım malzemeleri bugüne kadar teslim etmediğini, müvekkilinin tüm mal alımının faturalı olduğunu, teslimatları makbuz karşılığında yaptığını belirterek, ihtiyati tedbir talepli olarak taraflar arasındaki 23/05/2009 tarihli sözleşmenin feshi ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini ve davalı tarafa yapılan fazla ödemelerin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflarca 23/05/2009 tarihli anlaşma uyarınca 300.000 adet kasa alım satımı ile ilgili kdv dahil ….-TL’ye anlaşıldığını, bu sözleşme uyarınca davacı tarafın müvekkiline, kdv’leri fatura düzenlendikçe ödenmek suretiyle kdv’siz bedele karşılık ….-TL’ye karşılık toplam 6 adet ….-TL bedelli çek verdiğini, bu verilen çeklerin 25/12/2009 tarihli 21.000,00.-TL’lik, 25/01, 02, 03, 04, 05 2010 tarihli 36.000,00.-TL olmak üzere toplam ….-TL bedelli olduğunu, akabinde taraflar arasında aynı şartlarda 03/10/2009 tarihli 10.000 adet kasa alımına ilişkin kdv dahil 11.210,00.-TL’lik 2.bir sözleşme daha yapıldığını, dava tarihi itibariyle davacı tarafa toplamda kdv dahil ….-TL’lik 216.073 adet kasa teslim edildiğini, davacı tarafça verilen çeklerden dava tarihi itibariyle ancak 57.237,00.-TL tahsil edilebildiğini, almış olduğu çeklerin de ileri ki vadeli çekler olduğunu, dava tarihinde hala davacının borçlu durumda olduğu için davasının reddi gerektiğini, sözleşmeden de anlaşılacağı üzere sözleşme konusu malların tek kalemde tesliminin kararlaştırılmayıp, teslim sürecinin zamana yayıldığını, bu nedenle hangi tarihte ne kadar mal teslim edileceğinin davacı tarafça sipariş ile bildirilip talep edilmediği sürece müvekkili tarafından tek taraflı mal tesliminin mümkün bulunmadığını, bu doğrultuda olmak üzere davacı tarafça belirtilen tarihlerde ve talep edilen miktara göre, yani davacının siparişi üzerine mal teslimi yapıldığını ve sonuç olarak dava tarihine kadar müvekkili tarafından davacının siparişine göre muhtelif tarihlerde davacıya toplam ….-TL’lik mal teslim edildiğini, taraflar arasında varılan anlaşma uyarınca kdv bedellerinin fatura düzenlendikçe haricen ödeneceği kararlaştırılmasına ve teslim edilen mal bedeli faturalandırılmasına rağmen, davacının kdv bedellerini ödemekten kaçındığını, ilk aşamadan itibaren davacının kendisinin sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, buna rağmen müvekkili şirketin davacıya mal vermeye devam ettiğini, fakat davacının kdv bedellerini ödememekteki tavrı ve müvekkilinin de buna ilişkin talebindeki ısrarlı tutumu karşısında davacı tarafça mal siparişi ve alımının durdurulduğunu, kendi edimini yerine getirmeyen davacının müvekkili davalıdan daha fazla mal teslimi beklemesinin mümkün olmadığını, davacının sözleşmenin feshine ilişkin fesih ihbarının da söz konusu olmadığını belirterek, davacının gerek sözleşmenin feshi isteminin, gerekse menfi tespit isteminin haksızlığından bahisle reddine karar verilmesini ve %40’tan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen davada (Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/340 esas) davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ana davadaki sözleşme ilişkisini tekrarlamış,müvekkili şirketin davalı tarafa bugüne kadar toplam ….-TL çek ve nakit ödemesi de bulunduğunu, 1.967,00.-TL’lik mal iade faturası kestiğini, yani toplamda ….-TL davalıya ödemede bulunduğunu, bunun karşılığında davalı tarafından ….-TL bedelindeki plastik kasanın teslim edildiğini, sözleşme ilişkisi içerisinde davalıya teslim edilen keşidecisi şirket ortağı … olan … Antalya … Şubesine ait 30/05/2010 tarihli … seri nolu 36.000,00.-TL bedelli çekin süresinde bankaya ibraz edilerek çekin arkasının yazdırıldığını, bunun üzerine müvekkilinin düzeltme hakkı kullanarak çek bedelini ödediğini, buna rağmen davalının kötü niyetli olarak Antalya …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile söz konusu çekten dolayı icra takibine giriştiğini belirterek, müvekkili şirketin söz konusu takibe konu edilen çek nedeniyle ödemiş olduğu ….526,16.-TL’nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte istirdaten davalıdan tahsiline ve bu çek nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitiyle çekin iadesine, aynı zamanda davalının %40’tan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; tarafların göstermiş oldukları deliller celp edilmiş 23/052009 tarihli sipariş fişi, çek tevdi – tahsilat makbuzları, mal teslim fişleri ve faturalar, banka ödeme makbuzları,i banka ile yapılan yazışmalara ilişkin kayıtlar celp edilmiş, tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak, mali müşavir bilirkişiden rapor ve ek rapor aldırılmış, Antalya …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası getirtilmiştir.
Taraflar arasında gerek ana davanın, gerekse birleşen davanın konusunu teşkil eden 23/05/2009 tarihli ve 03/10/2009 tarihli sözleşmenin varlığı ihtilafsızdır. Taraflarca yazılı anlaşmaya dair yazılı bir metin sunulmamıştır. Ancak 23/05/2009 tarihli sipariş fişi başlıklı belge sunulmuş olup, söz konusu anlaşmanın doğruluğunu teyit etmektedir. Yine bu belgede 300.000 adet plastik kasanın (….-TL bedelli) teslim edileceği, bunun karşılığında davacı tarafça dava dilekçesinde bahsi geçen toplam ….-TL bedelli 6 adet çekin davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Sipariş fişi başlıklı belge altında davacı şirket ile davalı şirketin kaşe ve imzalarının olduğu anlaşılmıştır.
Her iki tarafın da kabul ettiği üzere 23/05/2009 tarihli şifahi anlaşma uyarınca davalı şirket, davacı şirkete ….-TL değerinde 300.000 adet plastik kasa teslim edecek, yine 03/10/2009 tarihli sözleşme uyarınca da 11.210,00.-TL değerinde 10.000 adet kasa teslim etmek üzere anlaşma yapılmıştır. Bu hususlar tarafların arasında ihtilafsızdır ve sözleşme uyarınca davacı taraf da davalıya kdv’siz bedele karşılık gelmek üzere toplam ….-TL bedelli 6 adet çeki vermiştir. Yine bu hususlar da taraflar arasında ihtilafsızdır. Söz konusu verilen çekler dava dilekçesinde bahsedilen … … Şubesine ait 30/12/2009 tarihli 21.000,00.-TL bedelli, 30/01/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli ve 28/02/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli, yine diğer davacı …’e ait (davacı şirketin müdürü) ait yine aynı banka şubesine ait 30/03/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli, 30/04/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli ve 30/05/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli toplam ….-TL tutarındaki çeklerdir. Davacı taraf her ne kadar bunlardan başka … Şubesine ait 10/01/2010 tarihli 9.500,00.-TL’lik ve 25/01/2010 tarihli 6.153,00.-TL’lik çekleri de davalıya verdiğini iddia etmiş ise de, bu yöndeki iddiasını usulüne uygun delillerle ispat edememiştir (bu hususta söz konusu çeklerin verildiğine dair … tarihli celsede davacı vekiline tediye makbuzlarını sunması için kesin süre verilmiş, ancak davacı tarafça buna ilişkin belge sunulmamıştır). Dolayısıyla bu 2 adet çek ile ilgili mahkememizce hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
Davacı şirket tarafından davalıya teslim edildiği ihtilafsız olan çeklerden davalının hangi miktarda tahsilat yaptığı hususu taraflar arasında ihtilaflıdır. Bununla ilgili olarak … Antalya Şubesine yazılan yazıya verilen cevapta, davalıya teslim edilen … seri nolu 30/05/2010 tarihli 36.000,00.-TL’lik, yine … seri nolu 30/04/2010 tarihli çek ile … seri nolu 30/03/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli çeklerin (davacı … hesabından verilen çekler) ödendikleri, ödeme tarihlerinin bildirildiği, bundan başka davacı şirket hesabından verilen … seri nolu 30/01/2010 tarihli ve 36.000,00.-TL’lik çekin yazılmış olup, 04/02/2010 tarihinde düzeltme hakkı kullanıldığının, … seri nolu 28/02/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli çekin 04/03/2010 tarihinde 30.000,00.-TL olarak ödendiği, yine … seri nolu 21.000,00.-TL bedelli 30/12/2009 tarihli çekin aynı tarihte ödendiğinin bildirildiği anlaşılmış ve ödemeye ilişkin dekontların gönderildiği anlaşılmıştır. Düzeltme hakkı kullanıldığı bildirilen davacı … …. Ltd Şti hesabından verilme … seri nolu 30/01/2010 tarihli 36.000,00.-TL’lik çekin bankaya ibrazında karşılıksız çıkması üzerine davalı vekilinin 31/01/2011 tarihli beyan dilekçesinde belirttiği üzere söz konusu çekin davacıya iade edilerek, davacı tarafça bu çek bedeline mahsuben 26.000,00.-TL ödeme yapıldığı, yine 28/02/2010 tarihli … seri nolu 36.000,00.-TL’lik çek bedeline karşılık da banka kaydını doğrular biçimde 04/03/2010 tarihinde 30.000,00.-TL olarak ödeme yapıldığının beyan edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre; davacı tarafından davalıya verilen toplam ….-TL bedelli çekten dolayı toplam 185.000,00.-TL davalının tahsilat yaptığı anlaşılmıştır. Ayrıca davalı şirket yetkilisi … 10/01/2012 tarihli celsedeki beyanında kendilerine verilen çeklerin önemli bir bölümünün tahsil edildiğini, tahsil edemedikleri sadece 30/05/2010 tarihli icra Takibine konu etmiş oldukları çekin olduğunu beyan etmiştir. Bu çeklerden … hesabından verilme ve bu dava ile birleştirilen dava dosyasının konusunu teşkil eden … … Şubesine ait … seri nolu 30/05/2010 keşide tarihli 36.000,00.-TL bedelli çek ile ilgili olarak Antalya …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacı aleyhine girişilen icra takibinde borçlu davacı tarafından icra dosyasına 46.577,00.-TL’nin 23/06/2010 tarihinde ödendiği, dosyadaki tahsilat makbuzundan anlaşılmaktadır. Ancak verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle yatırılan bu para alacaklı davalının hesabına geçmemiştir. (İİK 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı bulunduğundan)
Çözümü gereken uyuşmazlık; taraflar arasındaki sözleşme uyarınca verilmesi kararlaştırılan plastik kasalardan davalı tarafça ne kadarının davacıya teslim edildiği, buna karşılık davalıya teslim edilen çeklerle ve diğer yollarla davalının davacıdan ne miktar tahsilat yaptığının belirlenmesi ve sonuç olarak verilen çeklerin karşılıksız kalıp kalmadığının belirlenmesinden ibarettir.
Davacı taraf aynı zamanda menfi tespit istemi yanında, taraflar arasındaki 2 adet sözleşmenin fesholunduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de, söz konusu sözleşme niteliği gözetilerek her zaman tek taraflı irade açıklamasıyla feshedilebileceği gözetilerek, bu konuda fesih hususunda ayrıca karar verilmesine yer olmadığı düşünülmektedir.
Yine davacılardan … yönünden de dava açıldığı (aynı hukuki nedenlere dayalı olarak) anlaşılmakta olup, davacı …, davacı şirketin yetkilisi konumunda olup, sözleşmenin tarafı konumunda bulunmadığı kanaatine varılmış ve bu davacı yönünden davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı değerlendirilerek, bu yönde karar verilmesi uygun görülmüştür.
Taraflara ticari defterlerinin ibrazı hususunda meşruhatlı davetiye tebliğ olunmuş, davacı şirket tarafından ticari defterlerler sunulmamış, davalı tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak rapor aldırılmıştır. Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre; davalının ticari defterlerinin usulsüz tutulduğu (bir kısım defterlerin kapanış tasdikinin olmadığı), davalının ticari defterlerinde dava tarihi itibariyle teslim edilen kasa miktarının net 213.585 adet olduğu, davalının davacıya kestiği faturalar toplamının ….-TL tutarında olduğu, yine defterlere göre davacı tarafından yapılan ödemeler (iade fatura tutarı nakit ve çek ile yapılan ödemeler) toplamının 188.204,01.-TL olduğunun, buna göre davacının davalıdan 15.224,43.-TL alacaklı olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava; taraflar arasındaki satım akdi uyarınca sözleşmenin feshi, menfi tespit ve istirdat davası niteliğindedir. Yine birleşen dava ise menfi tespit ve istirdat davası niteliğinde olup, birleşen davanın taraflarının da aynı olduğu, ana davada dava konusu edilen … Antalya … Şubesine ait 30/05/2010 tarihli ve 36.000,00.-TL bedelli çekten dolayı menfi tespit ve istirdat istemli dava açıldığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK 114/1-ı maddesi uyarınca aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması hususu, yani diğer bir ifadeyle derdestlik iddiası olumsuz dava şartı haline getirilmiş, dava şartına ilişkin usul ve itiraza dönüştürülmüştür. Bu nedenle birleşen davadaki dava konusu edilen çek aynı zamanda ana davada da dava konusu edildiğinden, HMK 114/1 maddesi uyarınca derdestlik nedeniyle dava şartı noksanlığı nedeniyle birleşen davanın usulden reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Ana dava yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmeye göre; gerek varlığı çekişmesiz olan 23/05/2009 tarihli, gerekse 03/10/2009 tarihli satım akdi uyarınca davalı satıcı tarafından sözleşmeyle teslimi kararlaştırılan plastik kasalardan, davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defter kayıtlarına göre ….-TL tutarında davacı şirkete kasa teslim ediliği, bunun karşılığında davacı şirket tarafından davalıya iade fatura tutarı, nakit ödeme ve çekle yapılan ödeme olmak üzere toplam 188.204,01.-TL tutarında davalıya ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı şirketin davalıya fazladan 15.224,43.-TL tutarında ödeme yaptığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davalı tarafça teslim edilen mal karşılığı ….-TL olup, davacı şirketçe davalıya verilen çeklerden en önce tarihli olandan itibaren mahsup yapıldığında 30/05/2010 tarihli 36.000,00.-TL’lik çek dışındaki 5 adet toplam 165.000,00.-TL bedelli çeke karşılık gelmektedir. Davacı şirketin toplam ödemesi 188.204,01.-TL olduğuna ve davalının teslim etmiş olduğu malın da ….-TL olduğu göz önüne alındığında aradaki davacının fazla ödemesine karşılık gelen 15.224,43.-TL, 30/05/2010 tarihli 36.000,00.-TL bedelli çekten mahsubu yapılmak gerekmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ticari satım akdinden kaynaklanan sözleşme uyarınca, sözleşmenin feshi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı … yönünden davacı şirket yetkilisi olması nedeniyle sözleşmenin tarafı olmadığından aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, yine birleşen davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine ve ana davadaki menfi tespit ve istirdat istemi yönünden de davacı şirketin 6 adet davalıya verilen toplam ….-TL bedelli çeklerden dolayı davalıya borçlu bulunmadığının tespitine ve söz konusu çeklerden dolayı davacı şirketin fazladan yapmış olduğu 15.224,43.-TL ödemenin de ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine davaya bakan Yargıtay …. Hukuk Dairesinin … tarih ve … Karar sayılı ilamı ile “Mahkemece taraflar arasındaki temel ilişki çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak bu çeklerin ödeme amacıyla da verildiği gözetilip davalının KDV ile ilgili savunmaları ve ödemeler de dikkate alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle davacının borçluluk durumu ve fazla ödemesi olup olmadığı hususunda 3 kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davacı …’in davası aktif husumet nedeniyle reddedildiği halde bu ret sebebiyle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.” denilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verilmesi üzerine dosya mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiş, taraf vekillerinden bozma ilamına karşı diyecekleri sorulmuş ve mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama esnasında yeniden seçilen üç kişilik bilirkişi heyeti marifetiyle inceleme yaptırılarak rapor aldırılmış, bilirkişiler … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre ” davalı nezdindeki davacının cari hesabının incelenmesi neticesinde davalının davacı ile dava konusu sözleşmeden önce de ticari ilişkisinin olduğunu, daha öncesinde 7.800,87.-TL’lik davacıya fatura düzenlediği, bu hesabın 13/02/2009 tarihinde kapandığının görüldüğünü, davalının kayıtlarına göre davacıyla davalının sipariş fişini imzalayıp anlaştıktan sonra davacının kendisine verdiği 6 adet toplam …-TL’lik çeki kayıtlarına aldığı, daha sonra 15/09/2009 ile 27/01/2010 tarihleri arasında davacıya ….-TL’lik KDV dahil fatura düzenlediği, 03/02/2010 tarihinde … seri nolu 36.000.-TL’lik 30/01/2010 vadeli çekin yazıldığı için iade kaydının girildiği ve karşılığında aynı gün 26.000,00.-TL’lik tahsilat kaydı girildiğini, yine dava tarihinden sonra 04/03/2010 tarihinde … nolu çekin iade kaydının girildiği ve 04/03/2010 tarihinde 30.000,00.-TL olarak bu çekin tahsil edildiği, davacının 1.237,00.-TL nakit ödeme yaptığı, yine davacının 1.967,01.-TL iade faturasının düzenlediğinin görüldüğünü, bu hesaba göre tabloda da belirtildiği üzere davacının 15.224,43.-TL fazla ödeme tutarının olduğunu, daha önceki bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere davalının davacı adına düzenlediği ….-TL’lik faturadan davacının iade ettiği 1.967,01.-TL’nin düşülmesi ile davalının 171,012,57.-TL’lik davacı adına fatura düzenlediği, ve bu fatura içeriği olan toplam 213.585 adet kasanın davacı tarafa teslim edildiğinin görüldüğünü, davalı neznindeki davacının cari hesabının tetkikinde taraflar arasındaki anlaşmada belirtilen fatura düzenlendikçe KDV ödemesi yapılacağı kararlaştırılmışsa da davacının fatura ve fatura içeriği malları teslim aldıktan sonra davalıya KDV ödemesi yapmadığı, davalının da yine taraflar arasındaki anlaşmada kararlaştırılan malların Kasım 2009 – Arlık 2009 arası tesliminin gerçekleştirileceği maddesine uymadığı, teslimlerin Eylül 2009’dan başladığı, Ocak 2010’a kadar sürdüğü, sonrasında ise başkaca bir kasa tesliminin olmadığının görüldüğünü, davacı nezdindeki davalının cari hesap ekstresi incelendiğinde 30.831,57.-TL davalıdan alacaklı olarak görüldüğünün tespit edildiğini, davacı ile davalının 01/01/2010 tarihinde hesaplar arasında 46,12.-TL’lik ( 75.037,88.-TL – 74.991,76.-TL =46,12) fark olduğunun bu farkın ise dava konusu olaydan önce gerçekleşen ticari ilişkiden kaynaklandığının görüldüğünü ve hesaplamada bu farkın dikkate alınmayacağını, yine davacının davalıya verdiğini iddia ettiği 2 adet 15.653,00.-TL’lik çeklerin davalı tarafın kabulünde olmaması davalıya çekin cirolanmayışı görüldüğünden bu çeklerin davalıya verilen çekler arasında değerlendirilmemesi gerektiği sonucuna varıldığını, bu durumda davacı nezdinde görülen 30.831,57.-TL davalıdan alacak bakiyesi yeniden hesaplandığında 30.831,57.-TL – 15.653,00.-TL + 46,12.-TL = 15.224,69.-TL tutarına ulaşılacağını, bu tutarın da davalının 04/03/2010 tarihinde davalı nezdinde davacıya gözüken borç tutarı ile aynı olduğunu, dosyadaki … tarafından gönderilen çeklerin ödenme durumları da dikkate alındığında dava tarihi itibariyle borç alacak tespitinin tabloda özetlendiğini buna göre; iade faturası, çek ve nakit yapılan ödemeler ile birlikte davalının ödenmeyen çek bedellerinden kalan alacağının …,00.-TL olduğunun, davalı tarafından davacı aleyhine 30/05/2010 tarihli … nolu çek ile ilgili 03/06/2010 tarihinde Antalya …. İcra Müdürlüğünün … nolu dosyasında icra takibi yapıldığını, bu icra dosyasında davacının faiz ve masraflar dahil 23/06/2010 tarihinde 46.577,00.-TL ödeme yaptığının görüldüğünü, ancak paranın tahsil edildiği ile ilgili dosyada bir reddiyat makbuzunun bulunmadığını, dava tarihinden sonra yapılan çek ile ilgili ödemeler dikkate alındığında da (04/03/2010 tarihinde … nolu çek ödemesi, 30/03/2010 tarihinde … nolu çek ödemesi ve 30/04/2010 tarihinde … nolu çek ödemesi) davalının davacıdan 20.775,57.-TL kalan bakiye alacağının bulunduğunu, Antalya …. İcra Müdürlüğünde takibe konu edilen 30/05/2010 tarihli 36.000.-TL çek nedeniyle icra dairesine ödenip davalıya ödenmeyen bedelde hesaba dahil edildiğinde (36.000,00.-TL – 20.775,57.-TL) 15.224,43.-TL’nin davacı tarafa iadesi gerektiği sonucuna varıldığı yönünde görüş ve kanaat belirtmişlerdir. Mahkememize bilirkişi raporunun oluşa ve dosyaya uygun ayrıntılı ve denetime elverişli nitelikte oluşu da gözetilerek itibar edilmiş ancak raporun son kısmında Antalya …. İcra Müdürlüğü dosyasında takip konusu edilen ve icra dosyasına dava tarihinden sonra yatırılan ve davalı tarafça da tahsil edilmeyen 46.577,00.-TL’lik tahsilata ilişkin bilirkişilerin değerlendirmesine itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ticari satım akdinden kaynaklanan sözleşme uyarınca fesih konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı …’in davacı şirketin yetkilisi konumunda olup, sözleşmenin tarafı konumunda bulunmayışı kanaatine varılmakla bu davacı yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, yine birleşen davanın ise taraflarının aynı olup, ana davada dava konusu edilen … Antalya … şubesine ait 30/05/2010 tarihli ve 36.000,00.-TL bedelli çekten dolayı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, aynı zamanda eldeki ana davanın da konusunu teşkil ettiği, bu nedenle birleşen davanın derdestlik nedeniyle dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, ana davadaki menfi tespit ve istirdat istemi yönünden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda mahkememizce aldırılan ve itibar edilen bilirkişi heyeti raporunda belirlendiği üzere dava tarihi itibariyle davacının davalıya borçlu bulunduğu, toplam borç miktarının ….-TL olduğu, kaldı ki dava tarihinde sonra yapılan ödemeler ile borçluluk durumunun devam ettiği, ayrıca Antalya …. İcra Müdürlüğünün … nolu dosyasında takibe konu edilen 36.000,00.-TL bedelli 30/05/2010 tarihli çekten dolayı icra dosyasına her ne kadar 23/06/2010 tarihinde yani dava tarihinden sonra 46.577,00.-TL ödeme yapılmış ise de, ödemenin davalı tarafça tahsil edilmemesi durumu da gözetilerek ve davadaki haklılık durumu davanın açılma tarihi itibariyle değerlendirmesi gerektiği göz önüne alındığından, ana davadaki menfi tespit ve istirdat istemi yönünden de sübuta ermeyen davanın reddine karar dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine davaya bakan Yargıtay …. Hukuk Dairesinin … tarih ve…Esas – … Karar sayılı ilamı ile; “Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. … tarafından yazılan 09.08.2010 tarihli ve … sayılı yazıda; Antalya …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının dayanağı olan … seri nolu 36.000,00 TL meblağlı çekin 03.06.2010 tarihinde ödendiği belirtilmektedir. Dosyadaki bilgilerden bu çekin 01.06.2010 tarihinde karşılıksız çıktığı, 03.06.2010 tarihinde düzeltme hakkı bağlamında bedelinin muhatap bankaya ödendiği (bloke edildiği) bu çekle ilgili takibin ise 07.06.2010 tarihinde başlatıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece …’a bir müzekkere yazılıp bu bankanın yukarıda değinilen 09.08.2010 tarihli ve … sayılı yazısında ödendiği bildirilen çekle ilgili açıklama istenip keşidecinin düzeltme hakkı bağlamında çek bedelini bloke ettiğinin çeki ibraz ederek karşılıksız şerhi alan hamile bildirilip bildirilmediği hususu sorulup aydınlatıldıktan sonra davalının çek bedelini bankadan alma imkanı varken icra takibine başlayıp başlamadığı üzerinde de durularak; bozma kararımızın gereği tam olarak yerine getirildikten sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip gerektiğinde bu hususta ek rapor alınıp, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın bozulması üzerine dosya mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiş, taraf vekillerinden bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş ve mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamı doğrultusunda …’a müzekkere yazılarak Antalya …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının dayanağını teşkil eden 36.000,00TL miktarlı çekin 01/06/2010 tarihinde karşılıksız çıktığı, 03/06/2010 tarihinde düzeltme hakkı bağlamında bedelinin muhatap bankaya ödendiği, evvelce bildirilmekle ödendiği bildirilen çekle ilgili keşidecinin düzeltme hakkı bağlamında çek bedelini bloke ettiğini, çeki ibraz ederek karşılıksız şerhi alan hamile bildirilip bildirilmediği hususu sorulmuş, … Genel Müdürlüğünce verilen 24/01/2019 tarihli cevabi yazıda; çekin keşidecisi tarafında düzeltme hakkı bağlamında çek bedelini bloke ettiği hususunun çek hamiline bildirildiği görülmüştür. Dolayısıyla bu yazıdan da anlaşılacağı üzere; çek hamili tarafından Antalya …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibine girişmesinde haklı olduğu değerlendirilmiştir.
Dava; tarafların arasındaki sözleşme ilişkisi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti ve fazladan ödenen bedelin istirdatına ilişkindir.
Yine birleşen davada aynı niteliktedir.
Bu temel ilişki nedeniyle davalıya çeklerin verildiği, dosya içeriğinden ve özellikle 23/05/2009 tarihli tarafların imzasını içerir sipariş fişinden anlaşılmaktadır.
Davacının bu çeklerden dolayı menfi tespit talebi bulunmamaktadır. Bu çeklerin temel ilişki nedeniyle ifa amacıyla verildiği, ve çeklere karşı ödemeler yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle mahkememizce hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda taraflar arasındaki temel ilişki çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılmıştır.
Menfi Tespit davalarında borçluluk durumu dava tarihi itibari ile değerlendirilir. Menfi tespit davası açılana kadar yapılan geçerli ödemeler düşürülüp, dava tarihindeki gerçek borç miktarı bulunup, buna göre hüküm kurulmalıdır. Yine bu husus tespit edilirken ödenmemiş çek ve bonoların da ödeme sayılmayacağının göz önünde bulundurulması gereklidir. Dava tarihi itibari ile davacı borçlu olup da davadan sonra ödeme yapmışsa İİK 72. Madde gereğince Menfi Tespit davasının devamı sırasında yapılan fazla ödeme varsa dava yasa gereği istirdata dönüştüğünden istirdatına karar vermek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
Mahkememizce … tarih … Esas … karar sayılı ilamı ile verilen karar ve yine mahkememizin … tarih… esas -… karar sayılı ilamı yargıtay …. Hukuk Dairesi tarafından iki kez bozulmuştur. Bu nedenle usuli kazanılmış hak meselesinin de göz önünde bulundurulması gereklidir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalan kısımları kesinleşir. Uyma kararı veren mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Kesinleşen bu kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak teşkil eder.
Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da yargıtay tarafından açık bir biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan (görev, harç vs ) bir usul işlemi ile taraflar biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilmesi gerekir.
Yargıtay …. Hukuk dairesinin gerek … tarihli, ve … sayılı iki ayrı bozma kararının eksik inceleme ve araştırmaya yönelik olduğu, her iki bozma kararında da menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin usul yada esas yönünden yapılmış bir değerlendirme bulunmadığı, yine bu taleplerin incelenerek temyiz isteminin reddedildiğine ya da bozma kapsamı dışında kaldığına dair hükmün yer almadığı görülmektedir. Sadece ilk 02/07/2014 tarihli … sayılı bozma ilamında; Davacı Faturullah Karaalap’in davası aktif husumet nedeniyle reddedildiği halde, bu ret sebebiyle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek karar bozulmuştur. Ayrıca mahkememizce birinci kez verilen karar asıl ve birleşen davada yalnızca davalı vekilince temyiz edilmiş, davacılar tarafından yapılmış bir temyiz ve temyize katılma söz konusu olmamıştır. Dolayısıyla mahkememizce … tarihli … esas … karar sayılı birinci kararda; Birleşen dava yönünden derdestlik nedeniyle davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ilişkin hüküm kesinleşmiştir. Yani birleşen davaya ilişkin kurulan hüküm davalı lehine usuli kazanılmış hak teşkil etmektedir.
Birleşen davaya ilişkin verilen karar bozma ilamı dışında davacı tarafça temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Bu nedenle birleşen davaya ilişkin söz konusu mahkememizin ilk verdiği kararın birleşen dava ile ilgili bu kısmı yönünden bozma ilamı dışında kalıp kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacılardan … yönünden mahkememizin ilk kararı (aktif husumet yokluğu nedeniyle redde) ilişkin Yargılan … Hukuk Dairesinin … tarihli birinci bozma kararında davalı vekilince temyiz konusu yapılmış ve Yargıtay …. Hukuk Dairesince davalı yararına ret sebebi ile vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırılığından bozulmasına karar verilmiştir. Ve daha sonra mahkememizce verilen … tarihli… esas … karar sayılı ilamında bozma ilamı doğrultusunda Davalı lehine , davacı …’in reddedilen davası yönünden vekalet ücretine hükmolunmuştur. Mahkememizce verilen bu ikinci karar hem davacılar vekili hem de davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve yargıtay …. Hukuk dairesinin 25/10/2016 tarihli … esas ve… karar sayılı ilamı ile eksik inceleme ve araştırmaya yönelik karar verildiğinden bahisle herhangi bir usul ve esas yönünden yapılmış bir değerlendirme bulunmaksızın bozulduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla ikinci kez Yargıtay … Hukuk dairesinin bozma kararı içeriğine göre; Taraflar lehine usuli kazanılmış hakkın varlığından söz etmek mümkün değildir.
Evvelce mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesine göre; Bilirkişi heyeti … tarafından düzenlenen 30/03/2015 tarihli raporda; Taraflar arasındaki temel ilişki incelenmiş, defter ve kayıtlardaki hususlar ayrıntılı bir şekilde incelenerek asıl davanın açıldığı 26/02/2010 tarihi itibariyle davalının davacıdan 122.775,57TL alacağının bulunduğunu, dava tarihinden sonra yapılan çek ile ilgili ödemeler bundan düşüldüğünde davalının kalan bakiye alacağının 20.775,57.-TL olduğunu, Antalya …. İcra Müdürlüğünün takip dosyasına konu edilen … nolu 36.000,00.-TL bedelli, çekten dolayı 23/06/2010 tarihinde icra dosyasının faiz ve masraflar dahil 46.577,00.-TL ödeme yaptığının görüldüğünü, ancak bu paranın tahsil edildiğine ilişkin reddiyat makbuzunun dosyada olmadığını, 36.000,00.-TL bedelli olarak ödeme olarak kabul edilmesi halinde, davacının davalıya olan bakiye borç tutarı 20.775,57.-TL den mahsubu yapıldığında davacıya iadesi gereken tutarın 15.224,43.-TL olduğunun mütalaa edildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında 300.000 adet kasa alımına ilişkin ….-TL’lik 23/05/2009 tarihli anlaşma ve bir de 03/10/2009 tarihli 11.210,00.-TL lik ikinci bir anlaşmanın bulunduğu anlaşılmakta olup, davacılar vekili dava dilekçesinde 23/05/2009 tarihli sözleşmeni feshi ile borçlu olmadığının tespiti ve fazla ödemenin istirdatını dava konusu yapmıştır. Her iki anlaşma uyarınca; toplamda 310.000 adet kasa alımı konusunda anlaşma yapılmış ve ifa amacıyla davacı şirket tarafından davalıya çekler verilmiş ve ödemeler yapılmıştır.
Davalı tarafça asıl dava tarihinden sonra, davacıdan aradaki anlaşma uyarınca alacaklı olduğunu ileri sürerek birleşen davanın dayanağının teşkil eden Antalya …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında kendisine verilen çeklerden 30/05/2010 tarihli ve 36.000,00.-TL bedelli çekten dolayı kambiyo takibine girişmesi üzerine davacı taraf 17/06/2010 tarihinde birleşen davayı açmıştır.
Çekler bozma ilamında da belirtildiği üzere ifa amacıyla verildiğine göre, ve en son çekin de Antalya …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konu edildiğine göre, birleşen davanın açıldığı 17/06/2010 tarihi itibariyle davadaki haklılık durumunun belirlenmesine cihetine mahkememizce gidilmiş buna göre yapılan inceleme ve değerlendirmeye göre; Antalya …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına 23/06/2010 tarihinde yani birleşen davanın açıldığı tarihten sonra yapılan ve mahkemece verilen tedbir kararı uyarınca ödeme yasağından dolayı davalıya ödemesi yapılmayan 46.577,00.-TL tutarındaki ödeme de geçerli bir ödeme olarak kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre birleşen dava tarihi itibariyle davacının davalıya olan bor ç tutarı … tarihli bilirkişi kurulu raporunda; açıklandığı gibi 20.775,57.-TL olarak esas alınmış, davacının birleşen dava tarihinden sonra icra dosyasına 23/06/2010 tarihinde yaptığı 46.577,00.-TL’lik ödeme göz önüne alındığında davacının fazla ödemesi 25.801,43.-TL olarak mahkememizce hesaplanmıştır.
Buna göre ve dava dosyasındaki deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasında toplam 310.000 adet kasa alımı konusunda ….-TL üzerinden anlaşma yapıldığı, anlaşma uyarınca davacı tarafından davalıya ifa amacıyla çeklerin verildiği, davacı şirket tarafından aradaki anlaşma uyarınca; davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ve fazla ödemenin istirdatı istemiyle eldeki davanın açıldığı, yine davacılardan …’in de davacı sıfatıyla eldeki davayı açtığı anlaşılmakta ise de davacı …’in davacı şirketin yetkilisi konumunda olup, sözleşmenin tarafı olmayışı gözetilerek bu davacı yönünden davada taraf yokluğuna ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, davacı şirket yönünden yapılan değerlendirmeye göre mahkememizce de benimsenen … tarihli bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda birleşen davanın açıldığı tarih itibariyle yapılan çekle ödemeler düşüldüğünde davacının davalıya 20.775,57.-TL tutarında borçlu olduğu ancak birleşen dava tarihinden sonra Antalya …. İcra müdürlüğünün ilgili takip dosyasına, 30/05/2010 tarihli 36.000,00TL bedelli çekten dolayı 23/06/2010 tarihinde 46.577,00.-TL ödeme yaptığı göz önüne alındığında yapılan bu ödemede mahsup edildiğinde davacının aradaki ticari ilişki uyarınca davalıya fazladan 25.801,43.-TL ödemesinin olduğu, İİK’nun 72. Maddesi gereğince menfi davasının devamı sırasında yapılan fazla ödemenin yasa gereği istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek bu tutardaki fazla ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete ödenmesine karar vermek gerekmiş( davacı vekili dava dilekçesinde her ne kadar ticari faiziyle tahsil talebinde bulunmuş ise de açıkça avans faizi ya da bu anlama gelebilecek bir oran belirtmediğinden yasal faize hükmedilmiştir. ) Birleşen dava tarihi itibariyle davacının davalıya 20.775,57.-TL tutarında borçlu olup, sözleşme tutarı toplam ….-TL olduğundan sonuç olarak davacı şirketin davalıya 20.775,57.-TL üzerinde kalan kısım yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazla ödemesi olan 25.801,43.-TL’nin davalıdan faiziyle tahsiline karar vermek gerekmiştir. Ayrıca mahkememizce … esas … karar sayılı 12/03/2013 tarihli kararın birleşen davaya ilişkin hüküm kısmının 2 nolu bendi uyarınca; bu kısım bozma ilamı dışında kalıp kesinleştiğinde yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı … TARIM .. LTD ŞTİ tarafından davalı aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ ile;
Taraflar arasındaki 23/05/2009 tarihli sözleşme uyarınca davacının davalıya 20.775,57.-TL üzerinde kalan 227.614,43.-TL kısım yönünden borçlu bulunmadığının TESPİTİNE,
Davacı şirket tarafından davalıya yapılan 25.801,43.-TL fazla ödemenin ödeme tarihi olan 23/06/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdaten alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Davacının fazlaya dair isteminin REDDİNE,
Davalı vekilinin tazminat talebinin REDDİNE,
Davacı … yönünden davanın aktif husumet yokluğuna ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 15.548,34.-TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 891,00.-TL ve tamamlama harcı ile alınan 2.300,49.-TL olmak üzere toplam 3.191,49.-TL harcın mahsubu ile bakiye 12.356,85.-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine adına gelir KAYDINA,
Davacı şirket tarafından yatırılan 891,00.-TL peşin harç, 17,15.-TL başvuru harcı ve 2.300,49.-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 3.208,64.-TL’nin davalıdan alınarak, davacı şirkete ödenmesine, (Dava kısmen kabul edilmekle harcın tamamından davalı sorumlu tutularak)
3-Davacı şirket tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri olmak üzere) toplam 2.253,10.-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranı (%91,63) gözetilerek hesaplanan 2.064,50.-TL’nin davalıdan alınarak davacı şirkete ÖDENMESİNE,
4-Davacı şirket vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ….606,80.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı şirkete ÖDENMESİNE,
5-Davalı vekille temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan kısım yönünden hesaplanan 2.725,00.- TL nispi vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak davalıya ödenmesine, ayrıca davacı … ile ilgili dava usulden reddedildiğinden davalı lehine 2.725,00.-TL maktu vekalet ücretinin de davacı … ‘ den alınarak davalıya ödenmesine,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Mahkememizce verilen … Esas – … Karar sayılı 12/03/2013 tarihli kararın birleşen davaya ilişkin hüküm kısmının 2 nolu bendi uyarınca “Birleşen dava yönünden HMK 114/1 maddesi uyarınca derdestlik nedeniyle davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE” ilişkin hüküm bozma ilamı dışında kalıp kesinleştiğinden bununla ilgili yeniden hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
Birleşen davada konulan tedbir kararının KALDIRILMASINA, bu hususta ilgili icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
Mahkememizce verilen … Esas … karar sayılı … tarihli kararın birleşen dava ile ilgili 6-7- ve 8 nolu bentleri bozma ilamı dışında kalıp kesinleştiğinden, harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/03/2019

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)