Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/50 E. 2019/34 K. 10.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/50 Esas
KARAR NO : 2019/34
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2018
KARAR TARİHİ : 10/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin pazarlama ve tekstil ürünleri işi ile iştigal etmekte olup davlı şirkete … otelin üniformalarının yapılması hususunda sözlü olarak anlaşıldığını, … tarihli … seri numaralı, 15.989,10.-TL bedelli, … tarih ve … seri numaralı, 65.059,20.-TL bedelli, … tarihli … seri numaralı 3.790,80.-TL bedelli … tarih … seri numaralı 3991,20.-TL bedelli irsaliyeli faturalar ile otel satın alma müdürü ile üniforma sorumlusunun imzasına mal ve faturaların teslimi yapıldığını, müvekkilinin alacağını tahsil edemeyince Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalının itirazları ile takibin durduğunu, davalının itirazlarının iptali ile %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu alınan faturaların ve üniformaların müvekkili şirkete ait otel kural ve kaidelerine aykırı olarak fatura teslim almaya yetkisi olmayan … tarafından teslim alındığını, bunun üzerine iş akdinin haklı nedenlerle feshedildiğini, TC. Alanya … SHM nin … D.iş dosyası ile davacı tarafından takibe konu edilen faturalardaki malların fatura değeri ile gerçek değeri arasında fark olup olmadığına ilişkin delil tespiti için mahkemeye başvurulduğunu, bilirkişi raporunun henüz tanzim edilmediğini, davacının takibe konu faturalar ile verdiği iddia ettiği hizmetin gereği gibi yerine getirmediğini, davanın reddini talep etmiştir.
Dosya içerisine; Antalya … İcra Dairesinin … icra sayılı dosyası, Alanya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası celp edilmiştir.
Antalya … İcra Dairesinin … icra sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı … tarafından , davalı borçlu … A.Ş aleyhine … ,…,…ve …tarihli faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağına istinaden, 88.830,30-TL asıl alacağa işleyecek yıllık %9 faizi ile birlikte tahsili için icra takibine girişildiği, davalı borçlu vekilinin itirazları ile takibin durduğu anlaşılmıştır.
Alanya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde; … A.Ş’nin, … (…) aleyhine tespit talep ettiği, … personellerinin ihtiyacı olan iş kıyafetleri ve yönetici kıyafetleri için …nden hizmet aldığı, delil tespitine konu hizmete ilişkin ürünlerin … A.Ş ye ait otel kural ve kaidelerine aykırı telefonla sipariş verildiği ve yine ilgili birim haricinde satın alma yetkilisi tarafından özellikle teslim alındığının anlaşıldığı, bunun üzerine satın alma yetkilisi …’in iş akdi haklı nedenle fesih edildiğini ve yapılan incelemelerde karşı taraf … Tarafından üretilen mallara ilişkin fatura edilen tutarların kalite, işçilik, malzeme bağlamında afaki ve gerçeğe uygun olmayan rakamların olduğunun görüldüğü, malların gerçek değeri ile fatura değeri arasında yüksek farklar bulunduğunun tespiti gerektiğini beyan ederek tespit talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava; irsaliyeli faturaya dayalı alacak hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Fatura muhteviyatının teslim alındığı hususu sabittir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; faturaların usulüne uygun iade edilip edilmediği, fatura bedelinin teslim edilen ürünlerin gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı hususlarındadır.
Davacı taraf karşı tarafa satılan ürünler neden ile kesilen fatura bedellerinini ödenmesi için davalı taraf aleyhine icra takibi başlatmış, davalının borçlu olmadıklarına ilişkin itirazı üzerine takip durmuş ve eldeki itirazın iptali davası ikame edilmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde hizmetin alındığını kabul etmekle birlikte faturaların, fatura alma yetkisi olmayan çalışan tarafından alındığını, bu çalışanın otel kurallarına uymadığından bahisle iş sözleşmesine son verildiğini, faturaya yansıtılan rakamların gerçek değerin üzerinde olduğunu, bu nedenle davacı yana böyle bir borçları olmadığını beyan etmiştir.
Her ne kadar davalı taraf siparişlerin yetkisiz temsilci tarafında verildiğini iddia etse de sipariş veren ve malı teslim alan kişilerin (ilgili tarih itibarıyla) davalının çalışanı olduğu hususu sabittir.
Taraflar arasındaki ilişki satış sözleşmesidir. TBK’nın 207. Maddesinde satış sözleşmesi düzenlenmiştir. Anılı maddeye göre satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Davalı satılanın ekonomik yönden ayıplı olduğu iddiasına dayanmıştır. Satış sözleşmelerindeki ayıba ilişkin hukuki düzenleme ise TBK’nın 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenlemede “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.” denilmektedir.
Ayıba ilişkin sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olmasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz derhal ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankara 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Eğer satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken bir ayıp söz konusu ise ya da satıcı ağır kusurlu ise TBK’nın 225. maddesine göre, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK’nın 21/1-c. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre “ Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için bu durumu bu süre içerisinde satıcıya bildirmeye mecburdur.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK’nın 21/1-c. maddesinde gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde TBK’nın 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. TBK’nın 223. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalının savunmasını fiyatların gerçek değerinin üzerinde olması şeklindeki ekonomik ayıba dayandırdığı ancak işin niteliği gereği bu ayıbın gizli nitelikte olmaması ve teslim sırasında yapılacak muayene ile belirlenebilir olmasına rağmen, En son fatura tarihinin … olduğu ve iki ya da sekiz günlük yasal süre içerisinde bir inceleme yaptırmadığı, davacıya ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşılmıştır. … tarihli mail de bu süreler geçtikten sonra gönderilmiş olup … tarihli 15.989,10-TL’lik fatura dışındaki faturaların kabul edilmediğinin bildirildiği, değişik iş tespit talebinin de … tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davalının ayıp savunmasına itibar edilmemiştir.
Diğer taraftan faturaların davalı tarafa mallarla birlikte ulaştığı ve ticari defterlere kayıt edildiği ve sekiz günlük süre içerisinde iade ya da itiraz edilmediği anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zaman aşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Bu yasal düzenleme ve içtihat karşısında da faturayı aldığını kabul eden davalının sekiz gün içinde itiraz ya da iade etmediği sabit olduğundan fatura muhteviyatı hizmeti almadığını ispat külfetini üzerine almış olmaktadır.
Bu yasal düzenlemeler uyarınca da ispat külfeti davalı taraf üzerinde olup davalının iddialarını ispat edemediği, davalının sipariş işlerinin yapılması, ürünlerin ve faturanın teslim alınması hususunda yetkili olmayan çalışanı tarafından bu işlerin yapıldığını belirtmesine rağmen davalının davacıya gönderdiği mail de bu faturalardan bir tanesini kabul ettiğini beyan etmesi (çelişkili davranma yasağı), kabul edilen fatura içeriğindeki birim fiyatların kabul etmediklerini beyan ettikleri faturalarla aynı olması, dosyaya ibraz edilen farklı firmalardan alınan ürünlerin de fiyatlarının benzer olması, davalının çalışanının kusurlu olduğu iddiasının davacıya karşı ileri sürülemeyeceği gibi satıcı davacının ağır kusurlu olduğuna ilişkin de bir iddia ya da ispatın bulunmaması karşısında davalının savunmalarına itibar edilmemiş ve likit olan fatura bedellerinin ödenmediği sabit olduğundan davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının Antalya … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden DEVAMINA,
88.830,30.-TL asıl alacağın %20′ si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli 6.068,00.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.517,00.-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.551,00.-TL harcın davalıdan TAHSİLİ ile, hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 1.622,90.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 9.856,424.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/01/2019

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı