Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/456 E. 2021/630 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/456 Esas
KARAR NO : 2021/630
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/07/2018
KARAR TARİHİ : 08/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı taraf tarafından yapılan şikayet sonucu Kayseri …İcra Ceza mahkemesi’nde …E numarasıyla açılan dosya sonucu müvekkilinin hakkında çek hakkında karşılıksızdır işlemi yapılmak suçundan … TL para cezası verildiğini, müvekkili ile davalı … Şti. arasında … tarihinde … Sözleşmesi yapıldığını, taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince, taraflar … sözleşmesi yaptığını, yapılan bu sözleşmeye göre, …’i tüm dünya ülkeleri ve özellikle reklamlar ile Türkiye, Türki Cumhuriyetler ve Türkçe konuşan pazarlarda satacak olduğunu, söz konusu satışlara istinaden …’in, davalı şirkete …TL ödemeyi … …TLçek, … …TLçek, … … TL çek, … …TL çek, … …TLçek, … …TLçek, … …TLçek, … … TLçek şeklinde yapılması kararlaştırıldığını, müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan sözleşme gereğince müvekkil şirket üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeye başladığını ve ödemesi gereken miktarları ekte de görüldüğü üzere zamanında ödemeye başladığını, belli bir zamana kadar ödemelerini gerçekleştirdiğini, fakat daha sonra müvekkil şirketin işleri kötüye gitmesi nedeniyle kalan miktarları zamanında ödeyememeye başladığını, durum böyle olunca müvekkil ile davalı arasında yapılan sözleşme feshedildiğini, davalı şirket elinde bulunan … tarihli çeke dayanarak, çek ödenmiş olmasına rağmen İcra Ceza mahkemesine haksız olarak şikayette bulunduğunu ve bu nedenle karşı taraf borçlu olmadıklarının tespiti için bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, davalı şirket aynı zamanda ekte de sunulan çekleri vermemekle kalmadığı ile hiçbir hukuki dayanağı olmadan ve tamamen keyfi olarak miktarları artırmaya başladığını, müvekkili ile davalı şirket arasında … tarihinde yapılan sözleşmenin 21b maddesi gereğince; sözleşmenin herhangi bir şekilde feshi halinde, bu sözleşme ile …’e verilen çekler …’e iade edilecek olup, iade edilemeyecek veya üçüncü kişilerce cirolanmış çeklere ilişkin bedeller çek gününden önce nakden iade edilecek olduğunu, fakat somut olayda davalı şirket haksız ve mesnetsiz ve kötü niyetli olarak ödemeleri yapılan çekleri müvekkil şirkete iade etmediğini ve 3.kişilere ciro ettiğini, sözleşmenin bu maddesini ihlal ettiğini, bu nedenlerle davalı aleyhine açtıkları menfi tespit davalarının kabulünü, müvekkilin davalı şirkete borcu olmadığının tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: İİK’nın 72/2. Maddesi gereğince icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık: davaya konu … keşide tarihli …-TL bedelli çekin bedelsiz kalıp kalmadığı hususundadır.
Dosya içerisine, davacı vekili tarafından whatsapp yazışmaları, çek fotokopileri, oda kontenjan ve fiyat anlaşması başlıklı sözleşme sureti ibraz edilmiş, davacı tarafından ticari defter ve belgelerinin gününde sunulmadığından incelenemediğinin ve … tarihinde tutanak ile incelenemediği hususunun kayda alındığının, davalı tarafın ticari defter ve belgelerinin ise Kayseri … ATM’ye yazılan talimat ile davalının 2 haftalık kesin sürede sunmaması üzerine incelenemediğinin anlaşıldığının ve Kayseri … İcra Ceza Mahkemesi’ nin … Esas sayılı dosyasının bir suretinin celp edildiği anlaşılmıştır.
Kayseri … İcra Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … tarihinde karara çıktığının, … Karar numarasının aldığının, kararda ise sanıklardan …’nın beraatine diğer sanık …’ yönünden ise 850 gün adli para cezası ile cezalandırıldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesine göre, kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Menfi tespit ve istirdat davaları 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir.
İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 tarihli ve 2011/19-473 E., 2011/607 K. sayılı kararında da açıklanmıştır.
Diğer taraftan menfi tespite konu olan kambiyo senedi niteliğindeki çek’tir. Kural olarak çek bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Çekin ödeme dışında başka bir amaçla (örneğin avans olarak) verildiğini iddiasının davacı tarafça (HMK’nın 200. maddesi gözetilerek) ispatlanması gerekmektedir.
Somut olayda
Davacı şirket ile davalı şirket arasındaki sözleşme akdedildiği, akdedilen sözleşme gereği çeklerin davalıya verildiği, çeklerin bir kısmının ödendiği, bir kısım çeklerin ise bedellerinin ödenmediği anlaşılmıştır. Davaya konu olan kıymetli evrakın çek olması nedeni ile somut olayda çeke ilişkin ispat kurallarının uygulanması gerekmektedir. Bu durumda ispat külfeti davacı üzerinde olup davacı delil dilekçesinde delillerini belirtmiştir. Tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için gerekli işlemler yapılmış, davacının ibraz edilen defterlerinde çekle ilgili bir kaydın olmadığı görülmüştür. Taraflar, inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Davacı tarafça protokol başlığı altında adi yazılı bir sözleşme sunmuş ise de, bu sözleşmede davaya konu çeklere ilişkin herhangi bir bilgi yer almadığı görülmüştür. Davacı açıkça yemin deliline de dayanmamıştır. Bu şekilde çekle ilgili yasal karine uyarınca davacının davasını ispat edemediği sonucuna varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 59,30.-TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 4.269,38.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 4.210,08.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE ,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 25.950,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/09/2021

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)