Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/436 E. 2019/106 K. 08.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/436
KARAR NO : 2019/106
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 02/07/2018
KARAR TARİHİ : 08/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili davacılar … ve …’nun yolcu halinde olduğu, … sevk ve idaresindeki … plakalı araçla, … plakalı aracın karıştığı, … tarihinde (maddi hasarlı-yaralamalı) trafik kazası meydana geldiğini, kaza ayrıntısının dilekçe ekindeki tutanak, kusur raporu ve celp edilecek delillerde de belli olduğu üzere, kazada davalı şirketin sigorta ettiği … plakalı aracın sürücüsü ve diğer … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kaza neticesinde müvekkillerinden …; belinden, kolundan ve boynundan yaralandığı, sırtından ve kollarından yaralanarak kazayı atlattığını, davalı şirketin müştereken ve müteselsilen sorumluluk kapsamında kusurlu olduğunu, mağdurların yolcu konumunda olduğu için kusur yolcuları bağlamadığını, kazada çift taraflı kusurun mevcut olduğunu ve kusurun her iki aracın sigorta şirketinin iç ilişkilerini bağladığından, davalı sigorta şirketinden müteselsil ve müştereken sorumluluk kapsamında tüm kusur üzerinden sakatlık tazminatının ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: … tarihinde sürücü …’nun …, sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile … istikametinden …’na bölünmüş yola çıkmak isterken aracının komple sol yan kısımlarına yine … hastane kavşağı istikametinden … alanı istikametine doğru seyreden sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracının komple ön kısımları ile çarpması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, öncelikle davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları kabul etmediklerini, davacının kazayı yaşadığı sırada sigortalı araçta hangi amaçla bulunduğu ve bu taşımanın esasen hatır taşımasına binaen mi yapıldığı hususunun tespit edilmesi gerekliliği ve hatır taşımasının tespiti halinde bu hususun tazminat belirlenmesinde ciddi ve makul bir indirim sebebi olduğu Yargıtay’ın uygulamalarında sabit hale gelmiş bir hukuki gerçeklilik olmakla bu hususun yerel mahkeme tarafından tespiti ve takdiri gerektiğini belirterek sonuç olarak haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: Tazminat davasıdır.
6100 sayılı HMK’nın yetki itirazının ileri sürülmesine ilişkin 19/2.fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildireceği, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağı, maddenin 4. fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hâle geleceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalı sigorta şirketinin cevap süresi içinde yetki itirazında bulunduğu görülmekle dava konusu uyuşmazlığın çözümünde, öncelikle 6100 Sayılı HMK’nun 116/1-a ve 117/2. Maddeleri gereği, ilk itirazlardan olan yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yetki, bir davaya, coğrafi bakımdan hangi yerdeki mahkeme tarafından bakılacağını tespit eder.
6100 Sayılı HMK ‘nun 6/1. maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 16.maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinde düzenlendiğinden diğer bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, “Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü ile sigortanın merkez ve şubeleri, sigorta sözleşmesini yapan acente veya kazanın meydana geldiği yerin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Aynı hüküm ZMSS genel şartlarının C.7.maddesinde de tekrar niteliğinde yer almaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun14.03.2018 gün ve 2017/17-1092 E; 2018/463 K. sayılı ilamı bu yöndedir.)
Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçer. (Aynı yönde Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar)
Dava konusu uyuşmazlıkta davacı, davalı sigorta şirketinin …’da Bölge Müdürlüğü bulunduğu iddiasına dayalı olarak mahkememizde de iş bu tazminat davasını açmıştır.
Somut olayda yukarıda belirtilen yetki kuralları değerlendirildiğinde; öncelikle HMK’nun 6. maddesi gereğince davalı sigorta şirketinin yerleşim yerinin İstanbul olduğu anlaşılmıştır. 6102 Sayılı TTK’nun 40. maddesi gereğince, “Her tacir ticari işletmenin açıldığı günden itibaren 15 gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret Unvanını işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
Merkezi …’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur.” hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda davalı sigorta şirketinin HMK’nun 6. maddesi anlamında yerleşim yerinin ticaret siciline kayıtlı olduğu açıktır.
Diğer yetki kuralı ise: haksız fiile ilişkin 6100 Sayılı HMK’nun 16. maddesinde yer alan haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi kuralı dikkate alındığında, dosyada mevcut kaza tespit tutanağına göre trafik kazası … ili … İlçesinde meydana gelmiş olup kazanın meydana geldiği yere göre yetkili yer, kaza yeri Asliye Ticaret Mahkemesidir. Yine dosyada mevcut vekaletname ve dava dilekçesine göre davacıların yerleşim yeri … ili … ilçesidir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinde düzenlenen yetki kuralına göre de, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin dava sigortacının merkez veya şubesi ile sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabilecektir. Davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçenin … ilinde düzenlendiği, davalı sigortacının …’da şubesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla yukarıda anlatılan yasal hükümlere göre: davacıların ikametgahı yetki kuralına göre yetkili mahkeme, kazanın meydana geldiği yer bir başka deyişle haksız fiilin meydana geldiği ve kazanın oluştuğu yer kuralına göre yetkili mahkeme, davalı tüzel kişi sigorta şirketinin yerleşim yeri kuralına göre yetkili mahkeme ve sigorta poliçesini düzenleyen acentenin bulunduğu yer mahkemesi yerine, davacı taraf bu seçimlik yetkisini aşarak mahkememizde dava açmıştır.
Davanın …’da açılmasında dayanılan hususun, davalı sigorta şirketinin …’da Bölge Müdürlüğünün bulunması olduğu, ancak yukarıda ayrıntıları açıklandığı üzere bölge müdürlüklerinin hukuki statüsü kapsamında yetkiye esas alınacak bir tüzel kişiliğinin ve yasada düzenlenmiş bölge müdürlüğü esasına göre bir yetki kaydının bulunmadığı hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıktır. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/03/2003 tarih 2002/10280 Esas 2003/1968 Karar sayılı ilamında özetle; “Sigorta şirketlerinin bölge müdürlüklerinin tüzel kişiliği yoktur ve şube olarak işlem göremezler. Bu nedenle açılmış veya açılacak bir davada husumet ehliyetleri yoktur.” Aynı Daire’nin 09/10/2000 tarih 2000/6539 Esas 2000/7527 Karar sayılı ilamında ise “Şubenin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, işlemin şube işleminden kaynaklanması gerekir. Trafik kazasına karışan aracın işleminin şubeye ait olduğu iddia edilmemiş ve davada genel müdürlük hasım gösterilmiş ise şubenin bulunduğu yerde dava açılamaz.” şeklinde içtihatları mevcut olup nitekim yukarıda yer verilen Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarihli ilamındaki karşı oy gerekçesinde de sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün ticaret siciline şube olarak tescilinin yapılmadığı, yasada düzenlemeye tabi tutulan şube gibi kabul edilemeyeceği görüşüne yer verilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre: Davalı tarafın süresi içerisinde ileri sürdüğü yetki itirazının kabulü ile davacının kanunen belirlenen yetkili yerlerden hiçbirinde dava açmadığı, davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, bu nedenle seçim hakkı davalı tarafa geçtiğinden, davalı araç sürücüsü ve araç işleteni tarafından seçilen İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla mahkememizin yetkisizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce değerlendirilmesine,
4- Harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne davalı vekilinin yokluğunda HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.08/02/2019

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)