Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/323 E. 2021/897 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/323 Esas
KARAR NO : 2021/897
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/08/2015
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senedine dair icra takibi başlatıldığını ancak müvekkilinin borçlu olmadığını, yapılan takibe ilişkin Antalya … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında borca itiraz edildiğini, takibe esas alınan senedin borçlu … ile müvekkili arasında herhangi bir borç ilişkisi olmadığını, davalı … ile bir dönem birlikte yaşadıklarını, müvekkilinin mülk sahibi olduğu …’ndeki evinde kiracı olarak kaldıklarını ve sonrasında da ayrıldıklarını, kiracılık süresince aralarında iyi bir komşuluk olduğunu, …’ın kredi çekeceğini bunun içinde …’e verdiği kira senetlerini ciro ederek kendisine güvence olarak vermesini istediğini, ortaya çıkan … adet ciro edilme işlemi sırasında boş bir senedi de aralarına koyup ciro ettirdiğini, sonrasında bu senedi … adına …’i alacaklı göstererek …’nın da imzasını taklit ederek doldurduğunu, dava konusu senette bulunan imzanın …’a ait olmadığını, bu konuda yapılacak kriminal bir inceleme ile gerçeğin ortaya çıkacağını, ayrıca müvekkili ile asıl senet alacaklısı arasında ticari veya şahsi olarak bu kadar yüklü miktarı içeren herhangi bir para ve mal alışverişi olmadığını, sadece kira senetleri olduğunu, çünkü her iki tarafında kendi halinde ev hanımları olduklarını belirterek açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne, …’in borçlu olmadığının tespitine, müvekkiline maddi ve manevi kötü niyet tazminatın hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu iddiaları kabul etmediklerini, açılan iş bu davanın haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın müvekkili lehine yapılacak işlemleri sürüncemede bırakmaktan başka bir şey olmadığını, dava dilekçesinde, davacının imzanın kendisine ait olduğunu beyan ve kabul ettiğini, fakat davacının dava dışı …’nın imzasının bu kişiye ait olmadığını beyan ederek incelenmesini talep ettiğini, bu imzanında dava dışı …’ya ait olduğunu, ayrıca davacının dava dışı bir kişinin imzasının incelenmesini talep de edemeyeceğini, çünkü bu hususta bir şikayet var ise bu kişinin kendisinin dava açması gerektiğini, dava dışı … ile davacı arasındaki ilişkiyi de müvekkilinin bilmesine olanak olmadığını, müvekkili davalının, davacıya borç para verdiğinden dolayı davacının ilgili senedi verdiğini belirtmiş olup, açıklanan nedenlerle, davanın reddine, müvekkiline % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesini, harç ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı Tanığı … … tarihli celsede; “davalı bizim kiracımız olur. Davalı bankadan kredi çekeceğini söyleyerek eşimden dava konusu senedi hile yaparak, eşimi kandırarak almıştır. Aynı binada oturuyoruz. Eşiyle birlikte benim eşimin de olduğu bir sırada bu senedi imzalatmışlardır. Ben senedin imzalatıldığı sırada orada değildim. Kendi evimde yatıyordum. Davalı bu şekilde başkaca kişileri de hile yaparak dolandırmıştır. Eşim ev hanımıdır çalışmamaktadır. Davalıya bu miktarda para verebilecek bir durumda söz konusu değildir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … … tarihli celsede: “davacıyı komşumuz olması sebebiyle tanırım. Davalıyı da müteahhitlik yaptığından tanırım. Davalı … davacının evinde kiracı olarak oturmaktaydı. Bildiğim kadarıyla davalı üçkağıtçı bir insandır. Davacıyı da kandırarak ondan senet almış. Bunu ben davacının bana anlatmasından dolayı biliyorum. Senet verilirken ben orada değildim. Sadece buna ilişkin bilgim duyumdan ibarettir. Bu kişinin … Köyünde dolandırmadığı kişi de kalmamıştır. Davacıya da kira borçlarını ödememiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … … tarihli celsede: “davacıyı ben de aynı köylü olmamız sebebiyle tanırım. Davalıyı da tanırım. Davalı müteahhitlik işleri yapmaktadır hatta davacının evinin bir kısım inşaat işlerini yaparken bende orada çalışmıştım aralarındaki senet alma verme olayına ilişkin görgüye dayalı bir bilgim yoktur. Fakat ben bunu davacının kendisinden duydum. Davacıyı kandırarak hileyle ondan senet imzalattırmış. Bu kişi bizleri de mağdur etmiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yine davacı tanıklarından … … tarihli celsede; “Davalı benim bir süre birlikte yaşadığım eski erkek arkadaşım olur. Kendisiyle yaklaşık … ay kadar yaşadık. Bu dönem içerisinde davacıya ait …’ndeki evinde kiracı olarak kaldık. Davacının …’nde yazlık ayrı bir evi de vardı biz orayı da kiralamak istemiştik bu amaçla davacının yanına davalı ile birlikte gittik. Orada konuşma oldu. Biz niyetimizi kendisine söyledik. Davalı … kendi arabasını davacıya satmayı önerdi davacı kendisinin o kadar nakit parasının olmadığını söyleyince davalı o zaman sana kredi çekelim dedi. Davacı kredi konusunda sorun olabileceğini söyleyince davalı … kira senetlerinin gelir olarak bankaya gösterilebileceğini söyledi. Davacı bu şekilde ikna oldu ve daha önceden davacıya davalı … tarafından verilen boş senet koçanlarını (… Adet olsa gerek) orada davacı ciro etmek suretiyle doldurdu ancak bu sırada getirilen senetlerin arasında bir tane de boş senet araya konulmuş, daha sonra da davalı taraf bu senedi doldurmak suretiyle davacı hakkında icra takibine girişmiş. Bunu da ben davacının kendisinden duydum. Bunun dışında taraflar arasında herhangi bir mal alışverişi veya ticari ilişki söz konusu değildir. Davacı ev hanımıdır. Ayrıca ben şuanda davalı ile birlikte değilim bunu da belirtmek isterim. Ayrıca davalı bana inşaat işiyle uğraştığını, müteahhitlik yaptığını söylemişti. Ancak ben davacının inşaat işinin davalı tarafından yapıldığına dair herhangi bir bilgim görgüm yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası, Antalya … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ve Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaları celp edilmiştir.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafça, borçlu davacı aleyhinde …-TL asıl alacak, …-TL işlemiş faiz (…-… tarihleri arası) ve …-TL (…-… tarihleri arası) işlemiş faiz, olmak üzere toplam …-TL alacağa takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %… oranında faiz üzerinden icra takibine girişildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce ispat edilemeyen davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine davaya bakan Antalya BAM … Hukuk Dairesinin … tarih ve … Esas – … Karar sayılı ilamı ile; “Somut olayda, davacı takip konusu bononun davacının ciro imzası olacak şekilde hile ile elde edildiğini ileri sürmüş olup davacının sonucunun beklenmesini talep ettiği, Antalya C.Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasında dava konusu bononun elde edilme şekli itibari ile davalı hakkında dolandırıcılık suçundan iddianame düzenlendiği ve davalı hakkında Antalya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esasında davanın görülmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalara göre, bu davanın soncunu doğrudan etkileyecek olan anılan ceza dosyasının sonucunun HMK’nun 165.maddesi hükmü uyarınca ceza dosyasının sonucunun beklenmesi ve oluşacak sonuca göre, tüm deliller değerlendirildikten sonra uyuşmazlık konusu hakkında bir karar verilmesi gerekirken davacının imzasını inkar etmediği, açıkça yemin deliline dayanmadığı ve iddialarını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.” gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın kaldırılması üzerine dosya mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
BAM kararında belirtilen Antalya … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … tarafından davalı … hakkında şikayeti üzerine kamu kurum ve kuruluşlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının … tarih … sayılı kararı ile dolandırıcılık suçundan daha önce verilen KYOK’tan sonra her ne kadar sulh ceza hakimliği tarafından kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de, aynı olay ile ilgili olarak yeni bir delil elde edilmediği, Sulh Ceza Hakimliği tarafından da yeniden kovuşturma yapılması için karar verilmediği nazara alınarak kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden dolayı kamu davasının düşmesine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Antalya BAM … Ceza Dairesinin … tarih … Esas – … sayılı kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilerek söz konusu kararın kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Dava; İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Bu maddeye göre borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını tespit için menf i tespit davası açabilmektedir.
Somut olayda davacı Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu senedin davalı tarafından iradesinin fesada uğratılması neticesinde hile ile alındığını, senet borçlusu ile ticari bir ilişkisinin olmadığını bu nedenle borçlu olmadığını iddia etmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki burada ispat yükü davacı/borçlu taraftadır. Zira icra takibine konu senedin hileyle alındığının ispat yükü altındadır. TBK nun 36. maddesinde hile düzenlenmiştir. Taraflardan biri diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmış ise yanılması esaslı olmasa bile sözleşme ile bağlı olmayacağı düzenlenmiştir.
HMK nın 201. maddesinde senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin … TL den az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı düzenlenmiştir. Konumuz ile ilgili olarak HMK nın 203. maddesinde senet ile ispat zorunluluğunun istisnaları sayılmıştır. Bu madde de
“a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut ” şeklinde düzenleme mevcuttur.
İlgili yasal düzenlemeler uyarınca davacının hile iddiası bakımından bildirdiği tanıklar dinlenmiştir. Yukarıda beyanları açıklanan tanıklardan … dışındakilerin senetin imzalanması ve verilmesi anında tarafların yanında olmadıkları, görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadıkları anlaşılmıştır. Davacı tanığı … ise davacı ile davalı arasında banka kredisi kullanılması için yaklaşık … adet senet imzalandığını, daha sonra davacıdan bunların arasına boş senet konulduğunu duyduğunu beyan ettiği bu nedenle iddialar bakımından itibar edilebilecek nitelikte tanık beyanının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Diğer taraftan dosya içerisinde mevcut Antalya …: ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında da davacının sahtecilik ve dolandırıcılık iddiaları ile ilgili olarak açılan davanın düşmesine karar verilmiş, Soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre senetteki imzanın davacıya ait olduğu, tanık …’nın adına atılan imzanın da kuvvetle muhtemel …’ya ait olduğu tespit edilmiştir. Soruşturma dosyasında davacı tanığı olan …’nın icra takibine yasal süreyi kaçırdığı için itiraz etmediğini, senetteki imzanın kendi imzasına benzetilerek atıldığını beyan ettiği görülmüştür.
Davacının iddialarına esas olmak üzere … Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevap ekinde gönderilen dekontların …’ye ait olduğu, söz konusu dekontların da taraflarla bir ilgisi bulunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki iddiaları kabul görmemiştir.
Yine davacının sosyal ve ekonomik durum araştırmasına ilişkin talebinin ise senedin kambiyo senedi vasfında olması, sebepten mücerret ilkesi gereğince tarafların ekonomik durumunun senedin düzenlenme sebebi ile bir ilgisi bulunmadığından bu yöndeki talebi kabul edilmemiştir.
Sonuç olarak davacının açıkça yemin deliline dayanmadığı, iddialarını da yukarıda açıklandığı şekilde ispat edemediği kanaatine varılmakla davanın reddine, ayrıca yargılama sırasında icra takibine ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı da verilmemiş olması dikkate alınarak şartları oluşmadığından davalı lehine icra tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Şartları oluşmadığından davalı lehine icra tazminatı takdirine YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli …-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan …-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan …-TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/11/2021

Başkan …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Katip …
¸(e-imzalı)