Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/248 E. 2018/830 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/248 Esas
KARAR NO : 2018/830
DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 13/04/2018
KARAR TARİHİ : 20/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşi … … ile … tarihinde evlenip, bu evlilikten 2 çocuğu dünyaya geldiğini, müvekkilinin eşi ile birlikte yaşama amacı ile … ili, … Mahallesi, … ada, … parsel, … cilt no, … sahife, taşınmaz edindiklerini, müvekkilinin eşi … … babası …’ın ortak olduğu …Şirketi’ nin, …AŞ’den kullandığı krediler için imzaladığı genel krediye sözleşmesine, vekâleten oğlunu (Müvekkilinin eşini) kefil yaptığını ve kefil tutarına ilişkin yaşama amaçlı edinilen aile konutunu ipotek olarak verdiğini …Bankası’nın … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası başlattığı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin talimat icrası olan …İcra Müdürlüğünün …/… Talimat sayılı dosyasında müvekkiline ait aile konutunun satılmasına yönelik işlemlere başlaması ile müvekkilinin iş bu durumdan haberdar olduğunu, banka ile davacı müvekkilin eşi arasında vekâleten yapılan genel kredi sözleşmesinin davacı müvekkili ve eşinin evlilik birliğinin devam ettiği … tarihinde gerçekleştirildiğini ve banka tarafından müvekkili eş tarafından gerek kefalete, gerekse aile konutu olan taşınmaza ilişkin herhangi bir muvafakat alınmadığını, müvekkilinin iş bu yenilik doğurucu sözleşmenin imzalandığı esnada evli olup, evliliği halen devam etmesine rağmen, müvekkilinden ne kefalet konusunda ne de ipotek tesisinde eş muvafakati alınmadığını, yapılan bu işlemin gerek kanun hükümleriyle, gerekse yargıtay içtihatlarıyla hukuk düzeni tarafından korunmamakla birlikte, başlı başına geçersiz olduğunu, Borçlar Kanununda 3. Kişilerin yapmış olduğu kefalet sözleşmelerinde kefaletin geçerli olabilmesi için kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihinin el yazısı ile belirtilmesi gerektiği, yine 3. Kişilerin vermiş olduğu kefalette eş onayının alınması gerektiğinin açık olduğunu, Borçlar Kanununda belirtilen maddeler doğrultusunda davacı müvekkilinin eşi …’ın yapmış olduğu kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihinin el yazısı ile belirtilmediğinden dolayı sözleşmenin geçersiz olduğunu, yine müvekkilinin eşinin kredi çeken şirket …Şirketi’ nin ortağı olmadığını, bu sebeple de eş muvafakati alınmadığından dolayı sözleşmenin bu sebepten dolayı da geçersiz olduğunu belirterek, müvekkilinin muvafakati olmaksızın eşi … … ile …A.Ş arasında yapılan kefalet sözleşmesinin iptaline, müvekkilinin onayı olmaksızın aile konutuna üzerinde konulan ipotek şerhinin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili …A.Ş. ile …Şti. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine teminat olmak üzere davacı …’ın eşi …’ın maliki olduğu … ili … İlçesi … Mh. … Ada, … Parsel, … Blok … Kat, … nolu Bağımsız bölüm üzerinde … yevmiye numaralı … tarihli resmi senetle müvekkili banka lehine 1.dereceden ipotek tesis edildiğini, borçlu …Şti. ve müteselsil kefiller tarafından borç vadesinde ödenmediğinden alacağın tahsili amacıyla, … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosya numarasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın iddialarının son derece yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafın aile konutu üzerinde eş muvafakati alınmaksızın tesis edilen ipoteğin terkini talebiyle Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtığını, oysa ki aile konutuna konulan ipoteğin kaldırılması ve gayrimenkulün kaydına aile konutu şerhi konulması talepli davalarda görevli mahkemenin Aile Mahkemeleri olduğunu belirterek, görev itirazında bulunmuştur.
Dava; taşınmaz malikinin eşi olan davacının aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılması istemiyle açmış olduğu dava niteliğindedir.
Davanın yasal dayanağını 4721 sayılı TMK’nın 194.maddesi oluşturmaktadır. TMK 194.maddesine göre; “Eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini fehedemez. Aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.”
Dosya içerisinde mevcut …tarihli ve …yevmiye nolu ipotek akit tablosunun incelenmesinde; davacının eşi olan … … adına tapuda kayıtlı … Mah … ada … parsel … blok …kat … nolu mesken üzerine davalı banka lehine 660.000,00.-TL bedelle ipotek tesis edildiği anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanununun 193. Madde hükmü ile eşlerin birbirleriyle ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte TMK madde 194 hükmü ile eşlerin aile konutuyla ilgili bazı hukuksal işlemlerini diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, aile birliğinin korunması amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre eşlerden biri diğer eşin açık rızası olmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemez. Aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde aile konutunun ipotek edilmesi gibi tek başına bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabilir. Ayrıca tapuda aile konutu şerhi bulunmasa bile o konutun aile konutu olma özelliği devam eder.
TMK’nın 194.maddesi, TMK’nın 3.kısmı hariç 2.kitabında yer almaktadır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin kuruluş görev ve yargılama usullerine dair kanunun 5133 sayılı kanunla değişik dördüncü maddesi: 4721 sayılı TMK’nın 2.kitabından 3.kısım hariç olmak üzere (Madde 118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemeleri kurulan yerlerde bu mahkemelerce bakılacağını hükme bağlamıştır. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; davanın taşınmaz malikinin eşi olan davacının açtığı aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin oluşu ve davaya bakmakla görevli mahkemelerin de Aile Mahkemeleri olduğu değerlendirildiğinde, görev hususunun mahkemece resen göz önünde bulundurulması gereken hususlardan olup aynı zamanda dava şartı niteliğinde oluşu göz önünde bulundurularak, mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Aile Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/12/2018

Başkan …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Katip ..
¸(e-imzalı)