Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/228 E. 2018/814 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/228 Esas
KARAR NO : 2018/814
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/04/2018
KARAR TARİHİ : 13/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yolcu olarak seyahat halinde olduğu … …sevk ve idaresindeki … … … plakalı araçla … … … plakalı aracın karıştığı …/…/… tarihli yaralamalı maddi hasarlı trafik kazasında iş göremez şekilde yaralandığını, kazada davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olan … … … plakalı aracın kusurlu olduğunu, müvekkilinin çalışma gücünü kaybettiğini, müvekkilinin uğradığı maluliyetten dolayı davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, başvurunun zımnen reddedildiğini, müvekkili için şimdilik 500,00.-TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davaya konu … … … plakalı aracın müvekkili şirketçe … nolu poliçe numarası ile sigortalı olduğunu, poliçe kapsamının 330.000,00.-TL teminat limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkilinin poliçe teminat limiti sigortalının kusuru oranında sorumluluğunun bulunduğunu, kusur yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, ATK’ dan maluliyet raporu aldırılmasını, SGK’ dan rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını, aktüer raporu aldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya içerisine, davacıya ait tedavi evrakları ile davaya konu aracın kayıt malikini gösterir belgeler celp edilmiş, SGK’ dan rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı hususu sorulmuştur.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar sebebiyle açılan maddi tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; mahkememizin yetkili olup olmadığı, kazadaki kusur durumu, davacını yüzünde meydana gelen kalıcı yaralanma nedeniyle maluliyetinin oluşup oluşmadığı, varsa maluliyet oranı ve talep edebileceği maddi tazminat miktarına ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın yetki itirazının ileri sürülmesine ilişkin 19/2.fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildireceği, aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmayacağı, maddenin 4. fıkrasında yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hâle geleceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalı sigorta şirketinin cevap süresi içinde yetki itirazında bulunduğu görülmekle dava konusu uyuşmazlığın çözümünde, öncelikle 6100 Sayılı HMK’nun 116/1-a ve 117/2. Maddeleri gereği, ilk itirazlardan olan yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yetki, bir davaya, coğrafi bakımdan hangi yerdeki mahkeme tarafından bakılacağını tespit eder.
6100 Sayılı HMK ‘nun 6/1. maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişiliğin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm aksine kesin yetki kaydı olmayan tüm davalar için genel yetki kaydıdır.
Trafik kazası aynı zamanda haksız fiil teşkil eden bir eylem olduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 16.maddesinde ise; “Haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlık Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklandığından ve bu sigorta türü 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinde düzenlendiğinden diğer bir yetki kuralı da bu yasada yer almakta olup, “Motorlu araç kazalardan dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü ile sigortanın merkez ve şubeleri, sigorta sözleşmesini yapan acenta veya kazanın meydana geldiği yerin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Aynı hüküm ZMSS genel şartlarının C.7.maddesinde de tekrar niteliğinde yer almaktadır.
Somut olayda olduğu üzere bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir, (aynı yönde Yargıtav 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Karar)
Yukarıda anılan yer mahkemelerinin yetkili olduğu hususu tartışmazsızdır. Trafik kazalarından kaynaklı tazminat davalarında en çok tartışılan husus Sigorta şirketlerinin Bölge Müdürlüklerinin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili olup olmadıklarıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1092 esas, 2018/463 karar sayılı dosyasında da bu husus direnme yolu ile değerlendirilmiş olup, incelenen dosyada, davacıların davasını aracın zorunlu trafik sigortasını düzenleyen şirkete değil de, zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını ve kasko sigorta poliçesini düzenleyen şirkete yönelttiğinden 2918 sayılı yasanın eldeki davada uygulanma olanağı bulunmadığı, her ne kadar, 2918 sayılı KTK’nın 110/2. Maddesi ile uyumlu olsa dava tarihi dikkate alındığında, dava konusu araç otobüs olduğundan olaya 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun ilga edilen 25. maddesi uygulanması gerektiği, her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmadığı, Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin yorum yolu ile genişletilemeyeceği, bu durumda 4925 sayılı Yasanın 25. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/1759 esas, 2018/1148 karar sayılı dosyasında da konu tartışılmış, kanunda sayılan ve yukarıda açıklanan tüm yetkili mahkemeler dışında sırf Sigorta şirketinin Bölge müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkemenin yetkili kabul edilemeyeceği, sigorta bölge müdürlüklerinin ticaret siciline şube olarak tescilinin yapılmadığı, yasada düzenlemeye tabi tutulan şube gibi kabul edilemeyeceği, bölge müdürlüklerinin tamamen her şirketin işlem hacmi, kendi iç işleyişi, personel ve hizmet sunumu, eksper gönderilmesi gibi bir takım yönetim işlemlerini yürütmek üzere, iç işleyiş kapsamında 3.kişiler ile doğrudan ve kendi adına işlem yapma ehliyetine ve tüzel kişiliğine sahip olmayan idari birimler olduğu; bağlı olmayan tacir yardımcılarından olan Acentenin TTK’nun 105.maddesi gereğince hukuki uyuşmazlıklarda müvekkili adına dava açabilecek ve kendisine karşı aynı sıfatla dava açılabilecek bir tüzel kişilik olmasına ve TTK’nun 107.maddesi gereğince acentelerin müvekkilleri adına sözleşme yapma yetkisinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ayrıca ticaret sicil gazetesinde ilan ettirilmesinin zorunlu olmasına göre. bölge müdürlüğünün acenteden daha yetkili olduğuna dair görüşün yasal bir dayanağı bulunmadığını,
Acente ve şubeyi denetleyen üst mercii olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla yetkisi olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunun kabul edilebilmesi için en azından sözleşmeyi yapan acentenin bulunduğu yerin bölge müdürlüğü olması gerektiğini, acentenin bağlı olmadığı bir bölge müdürlüğünün acentenin yaptığı iş ve işlemlerden haberdar olması, bu iş ve işlemleri denetlemesi ve acenteden daha yetkili bir üst bir merci olarak kabulünün mümkün olmadığını, aksi halin kabulünde bu tür uyuşmazlıklarda herhangi bir yetki kuralına tabi olmadan Türkiye’nin her yerinde dava açılabileceği sonucunun doğacağını belirterek davaya konu poliçeyi yapan acentenin bağlı olmadığı bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tartışmalar neticesinde gelinen noktada kanunda sayılı yetkili mahkemeler dışında bölge müdürlüklerinin bulunduğu yerde davanın açılabilmesi için en azından poliçeyi tanzim eden acentenin bağlı olduğu bölge müdürlüğü olması gerektiği anlaşılmıştır.
Somut olaya konu kaza tarihinin …, kaza yerinin …, davacının ikametgah adresinin …olduğu, davalının adresinin … olduğu, poliçeyi tanzim eden Acentanın …’da olduğu anlaşılmıştır. Buna göre davada yetkili mahkemeler; HMK’nun 16. maddesi gereğince dava haksız fiilden kaynaklandığından zarar görenin yerleşim yeri olan … mahkemeleri, yine aynı maddeye göre kazanın meydana geldiği, haksız fiilin ve zararın oluştuğu yer olan … mahkemeleri, HMK’nun 6. maddesi gereğince davalının ikametgahı kuralına göre İstanbul mahkemeleri, HMK’nun 14/1.maddesi hükümlerine göre acentanın bulunduğu yer olan … mahkemeleri, Karayolları Trafik Kanununun 110.maddesine göre sigortacının merkezi olan … mahkemeleridir. Belirlenen tüm yetki kurallarına uyulmadan dava …’da açılmıştır ve poliçeyi tanzim eden acentenin de …’ya bağlı olmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu gerekçelerle yetki itirazının kabulü ile davalı sigorta şirketinin seçimi doğrultusunda … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın yetkili … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/12/2018

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı