Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/184 E. 2018/394 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/184 Esas
KARAR NO : 2018/394
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/03/2018
KARAR TARİHİ : 22/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil davalılardan ilk olarak …yle daha sonra bölünme yoluyla kurulan … ile …-… abone numarasıyla ticari grubu abonesi olduğunu, müvekkilinin davalılara düzenli olarak faturalarını ödediğini, davalılar tarafından müvekkilden haksız ve hukuka aykırı olarak son 10 yılda tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemlerini kullanma bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuna bedeli, kayıp kaçak enerji bedeli, üzerinden alınan enerji fon rbedeli, kayıp kaçak enerji bedeli üzerinden alınan TRT payı, kayıp kaçak enerji bedeli üzerinden alınan Belediye tüketim vergisi ve KDV Payının tespitine, tesipt edilecek olan ücretler belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan fazlaya lişikin hakları saklı kalmak kaydıyla …A.Ş’ den şimdilik 50,00 TL kayıp kaçak bedeli ,perakende satış hizmeti bedeli 10,00tl, qerakende satış hizmeti bedeli5,00tl, iletim sistemlerini kullanma bedeli 5,00tl, dağıtım bedeli 5,00tl, sayaç okuma bedeli 5,00TL, kayıp kaçak enerji bedeli üzerinden alınan enerji fon bedeli 5,00tl, TRT payı 5,00TL, Belediye Tüketim vergisi 5,00Tl ve alınan KDV bedeli 5,00 TL’ nin davalılardan celp edilecek kayıtlar üzerinde yapılacak inceleme sonucunda dava tarihinden itibaren işletilecek tüm alacak miktarı üzerinden hesaplanacak şekilde ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkile iadesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ş vekili Cevap Dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin tedarik veya pazarlayıcı şirket olmadığından davanın müvekkil şirkete yöneltilmesinde hukuki yarar olmadığını, mesnetsiz ve hatalı açıklamaları kabul etmediklerini, davanın …’ a ihbarını, …’na ihbarını, …’ ya ihbarını, davanın zamanaşımı yönünden reddini, abonelerle yapılan Perakende Satış Sözleşmeleri ve bu sözleşmeler kapsamında doğan hak, alacak ve borçlar kül halinde …’ a devredildiğini, davanın husumet yokluğundan reddini, hukuki dayanaktan yoksun davanın itirazlar göz önüne alınarak reddeni yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …A.Ş vekilinin Cevap Dilekçesinde özetle; müvekkilin haksız bedeller tahsil etmediğini, somut olayda sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın zamanaşımı yönünden reddini, davacının faize ilişkin talebinin reddini, …/…/… tarihinde kurulan müvekkil şirketin mevcut olmadığı dönemlerden sorumlu tutulamayacağınıdava konusu bedelleri ödediğini iddia eden davacının bu iddiasını talep ettiği tüm döneme ilişkin faturaların ispat etmek zorunda olduğunu, hukuki dayanaktan yoksun davanın Reddinei, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya içerisine; …A.Ş.’ye müzekkere yazılarak davacı adına kayıtlı … ile … nolu aboneliklerin sözleşmeleri ve bu aboneliklere …/…/… tarihinden geriye dönek 10 yıllık dönemde tahakuk ederek ödenen faturalar ve ödeme belgeleri getirtilmiştir.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve abonelerden tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalılar tarafından faturaya yansıtılarak davacıdan kesilen kayıp kaçak, sayaç okuma, enerji fonu, TRT payı gibi kesintilerin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, varsa bu kesintiler nedeniyle davacının talep edebileceği bir bedel olup olmadığı, dava tarihinden sonra yapılan değişikliklerin davada uygulanıp uygulanamayacağı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirketlerin husumete ve yargı yoluna yönelik itirazları, dava konusu alacak kalemlerinin tahsil eden şirketlerden istenilmesi, taraflar arasında düzenlenmiş elektrik enerjisi satışına ilişkin satış sözleşmesi bulunması sebepleriyle yerinde görülmemiştir.
Zamanaşımına ilişkin itirazlar da, sözleşmeden kaynaklanan alacak davalarında zamanaşımı süresinin 10 yıl olması ve dava tarihinden geriye dönük 10 yıllık dönem için alacak talebinde bulunulması nedeniyle yerinde görülmemiştir.
Mahkememizin …Esas sayılı dava dosyası ve değişik mahkemelerin ilgili dosyaları ile 6719 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapılmış ancak T.C. Anayasası’nın 152/3. Maddesinde düzenlenen beş aylık sürenin geçmiş olması ve henüz karar verilmemiş olması nedeniyle usul ekonomisi gereğince beklenilmemiştir.
Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlığın esasının düzenlendiği doğrudan bir yasa hükmü bulunmamakla birlikte davanın dayanağını Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme oluşturmaktadır. Bu düzenlemelere göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanun’un 21. maddesiyle 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. fıkra ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükümü ile yine aynı Kanuna eklenen Geçici 20. Madde ile “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” hükmü getirilmek suretiyle Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren daha önce açılan davaları da etkileyen bu düzenlemeler gereğince davacı vekiline bu düzenlemelere istinaden, dava konusu tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluğu yönünden incelenmesini talep edip etmediği sorulmuş, davacı vekili kesintilerin tarifelere uygunluğu yönünde denetim yapılmasını istemediğini beyan etmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 08/02/2017 tarih, 2016/16610 Esas, 2017/1011 Karar sayılı emsal içtihadında, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi’nin 2017/210 esas, 2017/210 karar sayılı ve benzeri kararlarında elektrik dağıtım ve tedarikçi firmalara kaşı açılan istirdat davaları ilgili yasal düzenlemeler uyarınca değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen içtihatlarda de belirtildiği üzere, her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 Esas – 2009/526 Karar sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/181 Esas 2018/339 Karar sayılı ilamı ile “Davaya konu … nolu aboneliğin restorant işletmesine ait olduğu ve tarafların tacir olması sebebiyle Asliye Ticaret Mahkemesinin davada görevli olduğu anlaşılmakta ise de; davaya konu … nolu aboneliğin tarımsal sulamaya ilişkin abonelik olduğu, bu abonelik yönünden davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu, bu nedenle bu aboneliğe ilişkin davanın dosyadan tefrik edilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden; görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, resen nazara alınması gerekmektedir. Bu nedenle taraf vekillerinin istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK’nun 353/1.a-3 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine ” karar verilerek mahkememizin …/… Esas sırasına kaydı yapılmış yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememiz dosyasının …/…/… tarihli duruşmasında verilen ara karar gereğince davaya konu … nolu abonelik yönünden dava tefrik edilerek yeni bir esasa kaydı yapılmış, eldeki davaya … nolu abonelik yönünden devamına karar verilmiş yargılamaya devam olunmuştur.
Yukarıda açıklanan Mahkememizin …/… esas, …/… karar sayılı ilamında belirtilen nedenlerle, … nolu abonelik yönünden, davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihindeki haklılık durumu dikkate alınarak yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar duruşmada tefhim edilen kısa kararda dava değeri itibari ile kararın kesin nitelikte olduğu bildirilmiş ise de davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmış olması, henüz ıslah vs. Yapılmamış olması nedeni ile gerekçeli kararda istinaf kanun yolunın açık olduğu belirtilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6719 sayılı Kanun’un 21. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. Maddesine eklenen 10. Fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunun 26. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen Geçici 20. Maddesi hükümlerine istinaden davanın konusuz kalması nedeni ile DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35,90.-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 29,20.-TL harçtan mahsubu ile eksik 6,70-TL harcın davalılardan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan 205,00-TL davetiye ve müzekkere masrafı, 29,20-TL başvuru harcı, 29,20-TL peşin harç olmak üzere toplam 263,40-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Karar tarihindeki AAÜT. Gereğince davanın değeri itibariyle 100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya VERİLMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip talep halinde yatıran taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/05/2018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı