Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/150 E. 2018/837 K. 24.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/150
KARAR NO : 2018/837
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/03/2018
KARAR TARİHİ : 24/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın, müteahhit ve iş adamı olup yıllardır Antalya merkezli olarak yurtiçi ve yurtdışında başta inşaat sektörü olmak üzere birçok ticari alanda faaliyet gösterdiğini, ticari ilişkilerde, ticari hayatın gerektirdiği hız ve güvenin bir zorunluluğu olarak borçların senet, çek ve bono gibi kıymetli evraklarla ifa edilmesinin alışılagelmiş bir durum olduğunu, … yılında davalı … ile ticari ortaklık ilişkisi içerisinde olan müvekkilinin, davalının …’te yapacağı bir inşaat için çizilecek projenin bedeli olan 30.000,00.-TL’yi davalının talebi üzerine kendisine geri verilmek üzere ödünç verdiğini, TBK md. 386’ya göre; “Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir miktar paranın veya tüketilebilen misli bir şeyin kullanılmasını sağlamak üzere mülkiyetini ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda geri vermeyi üstlendiği bir sözleşmedir.” bu anlamda taraflar arasındaki ilişkinin tüketim ödüncü sözleşmesi olduğunu, yine TBK md.387/2’ye göre; “Ticari tüketim ödüncü sözleşmesinde taraflarca kararlaştırılmamış olsa bile faiz istenilebilir.” denildiğini, somut olayda tarafların tacir olup aralarındaki tüketim ödüncü ilişkisi ticari işletmelerini ilgilendiren ticari nitelikte bir işlem olduğunu, bu nedenle borcun muaccel olduğu tarihten itibaren işlemiş olan kanuni faize ilişkin haklarının saklı olduğunu, müvekkilinin 30.000,00.-TL tutarındaki bu alacağına karşılık olarak davalıdan …/…/… keşide ve …/…/… vade tarihli bono aldığını, davalı …’ın vadesi gelen bono bedelini ödememesi üzerine … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yoluna başvurulduğunu, işbu takibin kesinleşmesi ve ödeme yapılmaması sebebiyle …tarihinde haciz işlemi yapıldığını, bu haciz işleminde davalıya ait haczedilebilir herhangi bir mal bulunamadığından tahsilat gerçekleşmediğini, ilerleyen süreçte dosyanın takipsiz bırakılması sebebiyle işlemden kaldırılması üzerine takibin …Esas Sayısı ile yenilenmiş olsa da davalı vekilince …tarihinde bononun zamanaşımına uğradığı iddiasıyla şikayet yoluna başvvurulduğunu, bunun üzerine … İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı ve …/…/… tarihli kararıyla icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, bu durumda takip durmuş olup müvekkil alacağına kavuşamadığı gibi takip ve dava masraflarının üzerinde kalması sebebiyle mağduriyet yaşandığını belirterek, müvekkili tarafından davalıya verilen 30.000,00.-TL tutarındaki ödüncün muaceliyet tarihinden itibaren işlemiş kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: esasa ilişkin iddiaları kabul etmemekle birlikte ilk olarak zamanaşımı itirazlarında bulunduklarını, yargıtay içtihatlarında da görüleceği üzere zamanaşımına uğrayan kambiyo senetlerinde temel borç ilişkisi çerçevesinde TTK’nın 644. Maddesi ile sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre lehtara bir ek süre tanındığını, bu ek sürenin vadeden itibaren 3 yıllık sürenin sonu veya zamanaşımının herhangi bir sebeple kesilmesi halinde yeniden işleyecek 3 yıllık sürenin sona erme tarihinden başlayarak BK’nın sebepsiz zenginleşme hükümlerinde belirtilen sürelere ilişkin olduğunu, bu sürenin söz konusu temel ilişkinin … yılında kurulduğu iddiaları göz önüne alındığında uygulanması gereken 818 Sayılı BK’nın 66. Maddesine göre 1 yıl olduğu, temel ilişkinin kurulduğu iddia olunan yıl ve davacının işlem tarihleri itibariyle kanunda belirtilen 3 yıllık ve ek 1 yıllık sürelerin geçmiş olduğunu, davacının temel ilişkiye dayanan alacak davasını açabilmesi için kanunda belirtilen sürelerin dolduğu, bu nedenler hem senetlerin hem de alacak iddialarının zamanaşımına uğradığını, bu yönüyle davanın reddine karar verilmesini, ayrıca müvekkilinin davalıya hiçbir borcu olmadığını, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ticaret Mahkemelerinin iş sahası ve hangi davalara bakacağı 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren, 6102 sayılı TTK’nun 5. Maddesinde belirtilmiş olup, 4 . Madde de hangi davaların ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın madde de belirtilen nedenlerden doğan davaların ticari dava sayıldığı açıklanmıştır. Kanunda sayılan bu davalara mutlak ticari dava denilir. Mutlak ticari davaların yanında nispi ticari davalarda mevcuttur. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, her iki tarafın tacir olması ve her iki tarafın ticari işletmesine uyuşmazlığın kaynaklanıyor olması, bu iki unsurun birlikte bulunması gerekmektedir.
6102 sayılı TTK’da değişikli yapan ve 01/07/2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6335 sayılı kanunun 2.maddesiyle, 6102 sayılı TTK’nın 5.maddesinin 3.fıkrası değiştirilmiş ve Asliye Ticaret Mahkemesiyle Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak düzenlenmiştir.
Mahkememizce Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalının tacir kaydı olup olmadığı hususunda mahkememize bilgi verilmesi istenilmiş, … tarihli cevabi yazıda, Davalı …’ın Ticaret Sicil Müdürlüğüne …/…/… tarihinde hakiki şahıs olarak kayıt olduğu, iştigal konusunun “Büyükbaş Besicilik Ve Ticareti” olduğu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 51/3. Maddesine göre …tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edilerek kaydının silindiği bildirilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; taraflar arasındaki ihtilafın zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bononun dayandığı tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklanıyor olması, davalı şahsın her ne kadar “Büyükbaş Besicilik Ve Ticareti” ile iştigal ettiği anlaşılmış ise de davanın konusu davalının ticari işletmesi ile ilgili olmayışı, yine bu davanın TTK’nun 4.maddesinde sayılan dava türlerinde de bulunmayışı göz önüne alındığında ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, görev ile ilgili düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği göz önüne alındığında ve HMK 114 maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı niteliğinde oluşu gözetilerek mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı, Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce değerlendirilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/12/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)