Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/121 E. 2019/115 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/121 Esas
KARAR NO : 2019/115
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2018
KARAR TARİHİ : 12/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:müvekkilinin …’da faaliyet gösteren şirket olup davalı şirket ile yapılan alım satım akdi gereğince davalı şirketi … tarihinde …-USD, … tarihinde …-USD, … tarihinde …-USD, … tarihinde …-USD, … tarihinde …-USD Mal alımı için avans ödemesi yaptığını, buna karşılık müvekkiline davalı tarafından faturalar kesilerek gönderildiğini, taraflar arasında varılan anlaşmaya göre davalı şirketin müvekkili tarafından kendisine yapılan ödemeleri avans hesabında tutacağını ve karşılığında müvekkilinin talep ettiği malların tedarik, satış ve teslimatı yapılacak şekilde tarafların mutabakata vardığını, ancak davalı şirket tarafından … tarihinde kesilen faturalar içerisindeki bir kısım malların müvekkilinin talep etmediği ve kullanılamaz halde mallar olduklarını, ayrıca bu ayıplı malların piyasa eğerinden 8-10 katı fiyat ile fatura edildiğini, ayıplı mal gönderimi nedeniyle fatura edilen tutarın tespiti ile şimdilik 1.000,000.-TL’ nin, cari hesap alacağının tespiti ile şimdilik 1.000,00.-TL 7 nin , kur farkı alacağının tespiti ile şimdilik 1.000,00.-TL’ nin, fahiş olarak fatura edilen ürün bedellerinin tespiti ile şimdilik 1.000,00.-TL’ nin temerrüt tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Dava; ön ödemeli satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğu ve avans olarak ön ödeme yapıldığı hususu ihtilafsızdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; … tarihli faturaların davacı tarafından sipariş ya da talep edilen ürünleri muhteva edip etmediği, faturaya konu mal bedellerinin piyasa rayiçlerinin 8-10 katı kadar yazılıp yazılmadığı, ayrııca davacının cari hesap alacağı olup olmadığı, davacının kur farkı alacağının olup olmadığı hususlarındadır.
Dosya içerisine; davacı vekili tarafından irsaliyeli faturalar, taraflar arasındaki yapılan yazışmalar, ihtarnameler, şirket kayıtları sunulmuş, davalının ticari defterleri incelenmiş ve bilirkişiden rapor aldırılmıştır. Davalı vekili müvekkilinin gerçek kişi olduğunu ve Azerbaycan ülkesindeki uygulamalar nedeni ile defter tutma yükümlülüğü olmadığını beyan etmiştir.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda sonuç olarak; Davalı tarafından sunulan ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının Türk Ticaret Kanunu’nun 64’üncü madde hükümlerinde belirlenen usule uygun olarak ve belirlenen sürede yapıldığı, sunulan ticari defterlerin TT Kanun’un 65. Maddesi hükümlerine uygun olarak tutulduğu, taraflar arasında yazılı mal alım- satım akdinin olmadığı, Davacı … tarafından gönderilen …USD toplam tutarının Davalı … A.Ş hesaplarına geçtiği tarihteki … alış kuru esas alınarak TL’ye çevrildiği ve ticari ilişkinin TL olarak sürdürüldüğü, … Alı Kuru esas alındığında davacı … tarafından gönderilen …-USD’nin TL karşılığının …TL olduğu, Davalı … A.Ş’nn almış olduğu …USD avans karşılığında davacı …’ya …TL tutarında mal gönderdiği, Ticari defter kayıtlarında davalı … A.Ş’nin davacı …’ya cari hesap borcu bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Davada yabancılık unsuru bulunmakta olup 5718 Sayılı MÖHUK’un 24/4. Maddesi gereğince satıcı davalı şirketin edimi karekteristik edim kabul edilmekle Türk Hukukunun uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ilişki satış sözleşmesidir. TBK’nın 207. Maddesinde satış sözleşmesi düzenlenmiştir. Anılı maddeye göre satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Davacının defterlerinde kayıtlı fatura muhteviyatı malların davacıya teslim edildiği hususu sabittir. Davacı kendisine satılan malların sipariş edilen mallar olmadığını ve gerçek fiyatının 8-9 kat üzerinde olduğunu belirtmek suretiyle ekonomik yönden ayıplı olduğu iddiasına dayanmıştır. Satış sözleşmelerindeki ayıba ilişkin hukuki düzenleme TBK’nın 219. maddesinde yer almaktadır. Düzenlemede “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.” denilmektedir.
TBK’nın 226. Maddesine göre satılanın başka yerden gönderilmesi halinde ise “Başka yerden gönderilen satılanın ayıplı olduğunu ileri süren alıcı, bulunduğu yerde satıcının temsilcisi yoksa, satılanın korunması için gerekli önlemleri geçici olarak almakla yükümlüdür. Alıcı, ayıplı olduğunu ileri sürdüğü satılanın korunması için gerekli önlemleri almaksızın onu satıcıya geri gönderemez.
Alıcı, satılanın durumunu gecikmeksizin usulüne göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmazsa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer.
Satılanın kısa zamanda bozulma tehlikesi varsa, alıcı onu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığıyla sattırmaya yetkili, hatta satıcının yararı gerektiriyorsa sattırmakla yükümlüdür. Alıcı, durumu satıcıya en kısa zamanda bildirmezse, bundan doğan zarardan sorumlu olur.” hükmü düzenlenmiştir.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK’nın 21/1-c. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre “ Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için bu durumu bu süre içerisinde satıcıya bildirmeye mecburdur.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK’nın 21/1-c. maddesinde gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde TBK’nın 223. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. TBK’nın 223. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalının savunmasını fiyatların gerçek değerinin üzerinde olması şeklindeki ekonomik ayıba dayandırdığı ancak işin niteliği gereği bu ayıbın gizli nitelikte olmaması ve teslim sırasında yapılacak muayene ile belirlenebilir olmasına ve fatura tarihinin … yılı olmasına rağmen o tarihten ihtarnamenin keşide edildiği … tarihine kadar bir inceleme yaptırmadığı, davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davalının ekonomik ayıp ve talep edilen mallar olmadığına yönelik iddialarına itibar edilmemiştir.
Diğer taraftan faturaların davalı tarafa mallarla birlikte ulaştığı ve sekiz günlük süre içerisinde iade ya da itiraz edilmediği de anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.)
Davacının usulüne uygun tutulan defterlerine göre davacının cari hesap alacağının da bulunmadığı, kur farkı alacağının doğmadığı, davalıya avans olarak gönderilen …-USD’nin … alış kuruna göre karşılığının …-TL olduğu ve bu miktar karşılığı malın davacıya gönderildiği bilirkişi raporundan anlaşılmış olup davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40 .-TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 68,31 .-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 23,91.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem olması halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.12/02/2019

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı