Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/808 E. 2019/149 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/808 Esas
KARAR NO : 2019/149
DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
DAVA TARİHİ : 26/12/2017
KARAR TARİHİ : 19/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin Uyarlanması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı banka arasında … yılında … USD miktarlı olmak üzere genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği müvekkili şirketin söz konusu kredileri taksitler halinde döviz olarak ödemeye başladığını, söz konusu sözleşmelerin imzalanmasından sonra müvekkili şirketin davalı bankaya kredi borcunun büyük çoğunluğunu ödediğini, ancak müvekkili şirketin ülkemizde yaşanan ekonomik kriz sebebiyle davalı bankaya ödeme yapmakta büyük zorluk yaşamaya başladığını, bunun üzerine davalı banka ile yapılandırma için görüşmelerde bulunulduğunu ancak görüşmeler devam ederken davalı bankanın kötü niyetli olarak davacı müvekkili aleyhine Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başladığını, müvekkili aleyhine başlatılan takibin iptaline ilişkin Antalya … İcra Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, müvekkili şirketin 35 yılı aşkın geçmişinde borçlu duruma düşmediğini ancak ülkemizde yaşanan olumsuz koşullar yüzünden müvekkili şirketin ekonomik olarak çok etkilendiğini ve … ile ülkemizde yaşanan kriz sonucu iki ülke arasındaki ekonomik bağlantıların kesilmesi, daha çok … şirketlerle çalışan müvekkili şirketi büyük bir ekonomik çıkmaza sürüklediğini ve yabancı para gelirinin neredeyse yok olduğunu, müvekkilinin davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesinden doğan borcunun muaccel hale gelmesinin, bankanın kötü niyetli tutumu ve mücbir sebepten kaynaklanmakta olduğunu belirterek, müvekkili şirket ile davalı arasında yapılan genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin Türk parasına çevrilmesine ve ekonomik koşullar göz önüne alınarak uyarlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça açılan iş bu uyarlama davasının haksız ve hukuki mesnetten uzak olduğunu, davaya konu kredilerin ticari kredi olduğunu, davacı firmanın tacir olup tüketici olmadığını, nitekim basiretli tacir gibi davranması gerekmekte olduğunu, döviz kurunda beklenmedik bir artış olmadığını, yani ekonomik krizlerin ve yüksek enflasyon oranlarının uzun yıllardan beri ülkemizde sık sık yaşanması nedeniyle beklenmeyen hal olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davacının iddia ettiği mücbir sebep unsurlarının oluşmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; taraflar arasındaki kredi sözleşmeleri celp edilmiş, bankacı bilirkişiden ayrıntılı rapor aldırılmıştır.
Dava; TBK 138 maddesi uyarınca aşısı ifa güçlüğü nedeniyle döviz kredi sözleşmesinin TL’ye uyarlanması istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalı banka ile müvekkili arasında … yılında …-USD miktarlı kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmelerin imzalanmasından sonra kredi borcunun büyük çoğunluğunun ödendiğini, fakat ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, özellikle … uçağının düşürülmesinden sonra … turist sayısındaki aşırı düşme ve TL’nin yabancı para karşısında aşırı değer kaybı sebebiyle ödeme yapmakta büyük zorluk yaşamaya başladığını belirterek, bu nedenlerin mücbir sebep teşkil ettiğini, dolayısıyla sözleşmenin şartlarında müvekkili aleyhine aşırı bozulma olduğunu belirterek, döviz kredisinin TL cinsinden yeni koşullara uyarlanması istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Bankacı Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre; taraflar arasında … tarihinde …-TL ve …-USD limitli … tarihinde de …-USD limitli genel kredi sözleşmelerinin imzalandığını, davalı banka tarafından kredi ilişkisinin Antalya … Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle kat edildiğinin bildirildiğini, davacı şirketin takibe intikal eden 7 adet döviz kredisinden 6 tanesini … uçağının düşürülmesi hadisesinin gerçekleştiği … tarihinden sonra kullanıldığını, takibe intikal eden 7 adet döviz kredisini ana paraları toplamının …-USD iken uçak düşürülme hadisesinden önce kullanılan kredinin bu tutarın içindeki payının …-Usd olduğunu, şirketin fonlama yönteminin önceki esas ve öngörüler içinde devam ettiğini, davacının turizm işinde ve ağırlıklı olarak belirli bir piyasaya yönelik olarak çalışmasının belirlenen eksende meydana gelebilecek olumlu ve olumsuz gelişmelerin etkisine azami ölçüde açık olduğunu, aynı bölgede faal her işletmenin gelişmelerden bu ölçüde etkilenmediğini, uçak düşürülme hadisesinin … – … Federasyonu ilişkilerine darbe vurmak için düzenlendiğinin anlaşılması sonrasında ilişkilerin hızlı bir şekilde onarıldığını, gerek seyahat yasağı gerekse yaş sebze meyve ithalatına konulan yasakların kaldırılıp kotaların arttırıldığını, sonuç olarak davacı şirketin uyarlama talebinin tutarlı ve öngörülemez bir sebepten kaynaklanan haklı bir sebebinin olmadığı kanaatinde olduğunun mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın yürürlüğe girmesinden evvel mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ilkesi bağlamında ve MK 2 maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak işlem temelinin çökmesi halinde MK’nın 1-2 ve 4.maddelerinde yararlanılması gerektiğine dair öğreti ve uygulamada yerleşik bir kabul mevcut iken , 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 138.maddesi ile bu husus yasal bir düzenlemeye de kavuşturulmuştur. Aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme öğretiyi ve uygulamada ahde vefa ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen işlem temelinin çökmesine ilişkindir. Fakat ahde vefa ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan maddede belirtilen 4 koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar: 1-sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, 2-Bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, 3-Bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları kendisinden ifanın istenmesinin dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi, 4-Borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu 4 koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun Hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
TBK 138.maddesine göre; “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguların kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlu Hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para sözleşmelerinde de kullanılır.”
TBK 138.maddesindeki düzenleme, sözleşme kurallarının dürüstlük kuralına aykırı olacak şekilde uyarlama talebinde bulunacak taraf açısından kötüleşmesini aramaktadır. Hakimden uyarlama talep edecek taraf madde hükmüne göre edimini henüz ifa etmemiş olmalı veyahut ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması gereklidir. Eğer uyarlama talep edecek taraf öngörülemez koşullara rağmen edimini ifa etmiş ise artık uyarlama söz konusu olamayacaktır. Çünkü bu durum edimin ifa edilmesinde dürüstlük kurallarına aykırı olacak bir güçlüğün söz konusu olmadığını gösterecektir. Ancak uyarlama talep edecek taraf edimini ifa ederken bir ihtirazi kayıt koymuşsa ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutmuş sayılacaktır.
Davaya konu olayda taraflar arasındaki davaya konu edilen sözleşme ilişkisinin … tarihli …-USD limitli genel kredi sözleşmesine dayandığı, davacının … ile ülkemizde yaşanan krize de dayanması, söz konusu … uçağının düşürülmesi hadisesinin … tarihinde gerçekleşmiş olması, buna karşılık bankacı bilirkişinin raporunda ayrıntısıyla açıklandığı üzere davacı şirketin, davalı bankadan … yılı içinde yani uçak düşürülmesi hadisesi sonrasında da 6 adet döviz kredisi ile kredi kullandığı, yine dava dilekçesindeki açıklamalardan kredi borcunun büyük çoğunluğunun ödendiğinin belirtildiği, buna rağmen ihtirazi kayıt ileri sürüldüğü hususunun davacı tarafça iddia edilmediği anlaşılmakta olup, tüm bu açıklanan nedenlerle olayda davacının tacir oluşu da gözetilerek, döviz kurundaki artışları öngörüp buna göre hareket etmesi gerekirken bu şekilde davranmadığı gibi TBK 138.maddedeki düzenleme uyarınca döviz kredisinden doğan borç ödemelerini yapmaya devam ettiği, itirazi kayıt ileri sürmediği, yeni döviz kredileri kullandığı anlaşılmakla, sonuç olarak dava konusu olayda aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmenin uyarlanması koşullarının gerçekleşmediği mahkememizce değerlendirilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; sübuta ermeyen davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40.-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 170,78.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 126,38.-TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem olması halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,00.-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/02/2019

Başkan …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Üye …
¸(e-imzalı)
Katip …
¸(e-imzalı)