Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/774 Esas
KARAR NO : 2018/842
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 13/05/2016
KARAR TARİHİ : 24/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili … Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … mah. … mevkii …adresinde bulunan …Hotel adlı otelin maliki ve işletmecisi olduğunu, turizm sektöründe yurt dışı ve yurt içinde tanındığını ve önde olduğunu, otelin içme suyu kullanımı, şebekelerinin bakımı ve kanalizasyon şebeklerinin bakım hizmetini, dava dışı … A.Ş. İle yapılan sözleşme ile sağladığını, bu sözleşme devam ederken davalı tarafından gönderilen yazılar ile …tarihi itibariyle sorumluluğun kurumlarına geçtiğini bildirdiklerini, Asat ile sözleşmenin devam ettiğini, bu durumun karışık bir hale dönüştüğünü, …dönemi boyunca bu durumun devam ettiğini, her iki kurumunda mükerrer fatura kestiğini, bedelin hangi kuruma ödeneceğini dair çok kez kurumlar ile görüşüldüğünü ancak sonuç alınamadığını, suyun kesileceğine dair ihtar geldiğini, bu nedenlerle davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile …sayılı ve …/…/… tarihli borç bildirim yazısı ile ekindeki borç dökümü içeriğindeki borcun, gecikme faizi ile ferilerine ilişkin kısımlarından (toplam 36.292,77 TL) dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, … – … /… dönemi faturalarına yansıyan su tüketimine ilişkin, gecikme faizi ve ferileri hariç, esas borcun (340.056,36 TL) ödenebilmesi açısından tevdi mahalli tayinine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/…/… tarih ve …/… Esas – …/… Karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesini özetle, dava konusu talebin bir para borcu olduğunu, bu nedenle davada ifa yeri ve davalı müvekkil kurumun yerleşim yeri olan Antalya mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, alacağın müvekkili kurumu ait olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; davalı idarenin davacıya hitaben düzenlemiş olduğu …/…/… tarihli borç bildirim yazısı ve ekleri sunulmuş, ihtarnameler, e-faturalar, tahakkuk faturaları, … İdare Mahkemesinin …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararın kesinleşme şerhi verilmiş örneği, … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava dosyalarında verilen karar örnekleri dosyaya sunulmuştur.
Dava; icra takibinden önce İİK’nın 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.
Uyuşmazlık; davalı kurum tarafından davacıya hitaben gönderilen …/…/… tarihli borç bildirim yazısı ve ekindeki borç tutarına ilişkin asıl alacak dışında kalan işlemiş faiz ve ferilerinden dolayı davacının davalıya borcu bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Taraflar arasında su aboneliğine ilişkin abone ilişkisinin olduğu, ayrıca davaya konu edilen döneme ilişkin tüketilen su miktarı ve alacak tutarına itirazın bulunmadığı, … – … … ve …dönemli fatura tutarlarının davacı tarafça davalıya ödenmediği hususları ihtilafsızdır.
Davalı idare tarafından davacı şirkete gönderilen …/…/… tarihli borç bildirim yazısına göre; “…….Kanun gereği kurumumuz … İl sınırı içerisinde su ve atık su hizmetleri yönünden yetkili ve sorumlu kurum olmuştur. …AŞ tarafından hizmet verilen … ve … Bölgesindeki su ve atık su abonelerinin kurumumuza devredilmesi ile ilgili kanuni gerekçeler ile Turizm Bakanlığının yazılarına istinaden yapmamız gereken işlemler tarafımıza bildirilmiştir. … Kaymakamlığının ilgili d sayılı yazısında belirtildiği üzere 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75.maddesine göre …/…/… tarihinde … atık su arıtma tesisi içme suyu depoları içme suyu manevra odası ile atık su terfi istasyonları genel müdürlüğümüzce devir alındığı bölgede …AŞ’ye ait herhangi bir yapı ve işletme tesisi kalmadığı ve … … tarihinden itibaren adınıza tahakkuk eden su ücretlerinin ve …’dan sonra tahakkuk edecek su ve atık su ücretlerinin kurumumuza yatırılması gerektiği, ilgi e sayılı yazımızla bildirilmiştir. Sonuç olarak ekte bulunan borçlarınızı kurumumuza ödemeniz veya söz konusu borçları ödediğinize dair belgeleri 15 gün içinde tarafımıza sunmanız gerekmektedir. Aksi takdirde tarafımızdan verilen su ve atık su hizmetleri kesilerek hakkınızda hukuki işlemler başlatılacaktır.” hususunda davacı şirketin bilgilendirildiği ve yazı ekinde borç raporu abone borç dökümü başlığı altında toplam 381.081,44.-TL borç bildiriminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde borç dökümü içeriğindeki borcun gecikme faiziyle ferilerine ilişkin toplam 36.292,77.-TL borçtan dolayı borcu bulunmadığının tespitini ve bunun dışında … – … / … dönemi faturalarına yansıyan su tüketimine ilişkin gecikme faizi ve ferileri hariç toplam 340.056,36.-TL’nin ödenebilmesi açısından tevdi mahalli tayinine karar verilmesini ihtiyati tedbir talepli olarak talep etmektedir.
… İdare Mahkemesinin …/… Esas – …/… Karar sayılı ilamı incelendiğinde; davacısı …AŞ tarafından …Bakanlığı ile … Valiliği aleyhine (…Müdürlüğü davalı yanında müdahil) … İli …Merkezinde içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanması amacıyla açtırılan ve davacı şirket tarafından işletilen su kuyusu ve …Merkezi içme suyu tesislerinin işletmesinin …Müdürlüğüne devredilmesi ve konuya ilişkin daha önce alınan makam olurlarının iptali yönündeki Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün …/…/… gün ve … sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan … Valiliği Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunun …/…/… gün ve …sayılı kararının iptali istemiyle dava açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda 6360 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte … İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin sona erdiği, İl Özel İdaresinin su ve kanalizasyon hizmetlerine ilişkin hak, borç, alacak ve mallarının …Müdürlüğüne devredildiği, 5216 sayılı ve 2560 sayılı kanunlar uyarınca Büyükşehir Belediye sınırları içinde su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek yetkisinin Büyükşehir Belediyesine bağlı kuruluş olan ..Müdürlüğüne ait. olduğu sonucuna varıldığından bahisle davacı şirket tarafından işletilen su kuyusu ve …Merkezi İçme Suyu Tesislerinin işletmesinin …Müdürlüğüne devredilmesi ve konuya ilişkin daha önce alınan makam olurlarının iptali yönündeki Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğünün …/…/… gün ve … sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan … Valiliği Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunun …/…/… gün ve … sayılı kararında hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verildiği, ret kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Danıştay … Dairesinin …/…/… tarihli …/… Esas – …/… Karar sayılı kararı ile onanmak suretiyle …/…/… tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosyaya katılan … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas – …/….Karar sayılı ve …/… Esas – …/… Karar sayılı ilam örneklerinde davacı ile benzer abone gruplarında yer alan davacı şirketler tarafından davalılar …AŞ ile …aleyhine muarazanın önlenmesi istemli davalar açıldığı, bu davalarda her iki idare tarafından abonelik sözleşmesi uyarınca tahakkuk ettirilen su kullanım borcunun kendilerine ayrı ayrı davalı kurumlar tarafından fatura ettirildiğinden bahisle muarazanın giderilmesi istemli davaların açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, davalı idare tarafından müvekkiline … fatura döneminden itibaren faturalar kesilmeye başlandığını, aynı dönemlere ilişkin dava dışı …AŞ tarafından da tahakkuk faturaları düzenlendiğini, bu şekilde kendileri gibi birçok otel işletmesine mükerrer faturalar düzenlenerek mağdur olduklarını belirterek, bu faturalara itiraz edildiği ve faturaların ödenmeyerek ilgili kurumlara iade edildiğini ileri sürmektedir. Ancak, davanın açıldığı tarihe kadar davacı tarafından tevdi mahalli tayini talebinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda uygulanması gereken kanun hükümleri 6098 sayılı TBK’nın 106, 107 ve 111.maddeleridir. Uyuşmazlığın da söz konusu hükümlere göre çözüme kavuşturulması gereklidir.
TBK’nın 106.maddesi alacaklının temerrütü başlığını taşımakta olup, buna göre; “Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa temerrüte düşmüş olur. Alacaklı müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüte düşerse diğerlerine karşı da temerrüte düşer.”
TBK’nın 107.maddeye göre; “Alacaklının temerrüte düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini ifa yerindeki Hakim belirler. Bununla birlikte ticari mallar Hakim kararı olmadan da bir adliyeye tevdi edilebilir.”
TBK’nın 111.maddesine göre; “Borçlunun kusuru olmaksızın alacağın kime ait olduğunda veya alacaklının kimliğinde duraksama sebebiyle ya da alacaklıdan kaynaklanan diğer bir kişisel sebeple borç alacaklıya veya temsilcisine ifa edilemezse, borçlu alacaklının temerrütünde olduğu gibi tevdi ya da sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir.”
Alacaklının temerrüte düşmesi öğretide: borcun muaccel olması, borçlunun ifayı borca uygun şekilde teklif etmiş olması ve alacaklının da ifayı haklı bir nedene dayanmaksızın reddetmiş olması halinde söz konusu olacağı kabul edilmiştir.
TBK’nın 107.maddesinde belirtilen tevdi, borçlunun borçtan kurtulmasına olanak sağlayan bir haktır. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde hem asıl alacak dışında kalan faiz ve ferileri yönünden menfi tespit isteminde bulunulmuş, hem de borçtan kurtulabilme olanağı sağlayan tevdi mahalli tayini birlikte talep edilmiştir. Oysa her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. Davacının bu şekilde dava tarihine kadar hareketsiz kalarak eldeki dava ile ilk kez tevdi mahalli tayininde bulunarak, aynı zamanda işlemiş faiz ve ferileri yönünden menfi tespit isteminde bulunması haklı görülmemiştir. Davacının tevdi mahalli tayini talep etmesinde, bu aşamada hukuki yararı da bulunmamaktadır. Ayrıca tevdi mahalli tayini TBK’nın 107 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup ihtiyati tedbir niteliğindedir. Geçici nitelikte olup, işin esasını çözmez ve yasa yolu da açık değildir. Davacı tarafın yapması gereken; davalı kurum tarafından Mayıs 2015 tarihinden itibaren tahakkuk edecek faturaların bundan sonra kendilerine ödenmesi bildirimini içeren bildirimden itibaren usulüne uygun şekilde kanunun aradığı şekilde gecikmeksizin ve borçtan kurtulmasına olanak sağlayan TBK’nın 107.maddesi uyarınca mahkemeden tevdi mahalli tayini talebinde bulunmak olmalıydı. Ancak davacı taraf bunu yapmayarak dava tarihine kadar bu yönde bir talepte bulunmamıştır. Bu nedenle işlemiş faiz ve ferilerinden de sorumlu olacağı tartışmasızdır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; sübuta ermeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş, İİK’nın 72/4 maddesi uyarınca konulan bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından dolayı da davalı lehine tazminata hükmolunmasına yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
İİK’nın 72. Maddesi uyarınca konulan ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından, İİK’nın 72/4 maddesi uyarınca davalı lehine tazminata hükmolunmasına YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35,90.-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 6.427,11.-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 6.391,21.-TL harcın istem olması halinde hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.342,20.-TL nispi vekalet ücretinin ve reddolunan tevdi mahalli talebi yönünden de hesaplanan 2.180,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan ayrı ayrı alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/12/2018
Katip …
¸(e-imzalı)
Hakim …
¸(e-imzalı)