Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/698 E. 2018/282 K. 06.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/698
KARAR NO : 2018/282
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 04/02/2015
KARAR TARİHİ : 06/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkil firmanın … tarihinden … ayı dahil bu tarih aralığında işletmekte olduğu otelin elektriğini davalı firmadan temin ettiğini ve gelecek aylar içinde temin sözleşmesi yaptığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı içtihadında kayıp kaçak tüketiminin iletişim şebekesinden alınan enerji miktarı ile dağıtım şirketinde tüketilen enerji miktarı arasında teknik veya teknik olmayan fark olarak tanımlandığını, elektrik enerjisi sırasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak olarak kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşüncesi ile bağdaşmadığını, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, personel sayaç okuma bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, personel sayaç okuma bedeli, iletişim sistemleri kullanım bedeli, TRT payı, enerji fonu ile diğer kararda zikredilen bedellerin haksız tahsil edildiğini, davalıdan elektriği temin ettikleri süre içerisinde ödedikleri bedellerden iade edilmesi gerekenlerin bilirkişi tarafından hesap edilmesi gerektiği için davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, tüm elektriğin alınan dönem için net bir biçimde teknik bilgi olmadan ve kayıtlar elektriğin sarf edildiği döneme ilişkin verilerin tamamı ellerinde bulunmadan alacaklarını hesaplamalarının mümkün olmadığını, bilirkişi tarafından, elektriğin tedarik edildiği dönemin tamamı için kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli perakende satış hizmet bedeli, personel sayaç okuma bedeli, iletişim sistemleri kullanım bedeli, TRT payı, enerji fonu olarak iade edilmesi gerekn bedellerin hesap edildiğinde eksik harcın tamamlanacağını, nihai kararda hüküm altın aalınacak bedele haksız tahsil tarihinden itibaren en yüksek avans faizi işletilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Davalılara usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iadesini istediği kayıp/kaçak bedelleri EPDK tarafından Elektrik Piyasası Kanunu ve İlgili mevzuat gereğince tüketicilere yansıtılması zorunlu bedellerden olup, kurulun işlemine karşı açılacak iptal davalarında idare mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkil davalı şirketin adresi istanbul olduğundan buradan yetki itirazında bulunduklarını, davacı tarafın haksız olarak faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedelinin iadesini talep etmiş olduğundan, söz konusu bedellerin enerji piyasası kanunu ve diğer yönetmelikler çerçevesinde zorunlu olarak faturalara yansıtılmakta olduğunu, müvekkil şirketin faturada yer alan alacak bedellere ilişkin herhangi bir insifiyatinin bulunmadığını, Fatura bedelinin belirlenmesine yönelik tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini, müvekkil şirketin EPDK tarafından belirlenen tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğunu, tarifeleri onaylama yetkisinin EPDK’ya ait olduğunu EPDK’nın onayı olmaksızın tarifedeki bedellerde değişiklik dahi yapılamadığını, elektrik faturalarında yer alan tüm bedellerin EPDK tarafından onaylandığını, 4628 sayılı kanunun 13. Maddesinin 1/B/5 bendine göre kurulca düzenlemeye tabi tarife türlerinden birinin de perakende satış tarifesi olduğunu, perakende satış faaliyetinin lisans sahibi şirketler tarafından kendi serbest iradeleri ile yürütülebilecekleri bir faaliyet olmadığını, perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kayıp-kaçak oranlarını kendilerinin belirlediğini ve bunun maliyetini perakende satış fiyatına kendi iradeleri ile eklemediğini, kayıp kaçak bedelinin tüketicilerden tahsil edilmemesi durumunda, yatırım harcamalarının açık verdiğini ve lisans sahibi şirketin mali sürdürülebilirliğinin tehlikeye girdiğini, beyan etmekle davanın reddini talep etmiştir.
3-Mahkememizce usül ve yasaya uygun araştırma ve inceleme yapılarak ; tarafların göstermiş olduğu deliller toplanmış, bilirkişiden rapor aldırılmıştır,
4-Mahkememizce usül ve yasaya uygun araştırma ve inceleme yapılarak, toplanan deliller incelendiğinde ;
Mahkememizce aldırılan ve benimsenen …/…/… tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak ; davacı ile davalı arasında davalıya ait 4 adet aboneliğe ait sözleşmelerin mevcut olduğu, davacının sözü geçen … Haziran ayı ile … Ocak ayı sonuna kadar davacının davalı şirkete ait dava dilekçesinde belirtilen 4 adet tesisat numaraları ile …/…/… tarihinden itibaren elektrik kullandığı, davalının davacı adına toplam 27 adet elektrik faturası çıkarttığı, 885.569,39.-TL olan faturaların davacı şirket tarafından ödendiği, söz konusu faturaların kayıp kaçak, k/k, PSH, Sayaç Okuma, İletim, Dağıtım bedellerini de ihtiva ettiği, davacının fatura bedellerinin içinde davalıya ödemiş olduğu toplam K/K, PSH, Sayaç Okuma, İletim, Dağıtım bedellerinin 281.395,04.-TL olduğu, bu bedelin davalıdan tahsil edilip davacıya ödenmesi gerektiği, iade edilecek K/K, PSH, Okuma, İletim, Dağıtım bedellerinin fatura ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin mahkemenin taktirinde olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı vekili harçlandırmış olduğu …/…/… tarihli dilekçeyle taleplerini 281.395,04.-TL olarak ıslah etmiştir.
5-Mahkememizce usül ve yasaya uygun araştırma ve inceleme yapılarak, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde ;
Dava, davacıya tahakkuk ettirilen faturalarda tahsil edilen kayıp kaçak vs. bedellerinin davalıdan istirdadı talebidir.
Davalı yanın zaman aşımı definin değerlendirilmesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme (abone sözleşmesi) ilişkisi kapsamında bulunduğu anlaşılmakla, dava tarihinde yürürlükte olan eski BK 125 yeni BK 146 mad gereğince eldeki davanın zaman aşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmakla davalı yanın zaman aşımı definin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ileri sürdükleri deliller, kayıp bedeli içeren davacı tarafından sunulan faturalar, denetlenip Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2013/7 – 2454 E 2014/679 K sayılı 21/05/2014 tarihli emsal karar gerekçesi ışığında hükme esas almaya yeterli görülmeyen bilirkişi raporu ile tüm deliller bütün olarak değerlendirildiğinde;
Davalı tarafından davacı elektrik abonesinden davaya konu …/… ayından, … yılı … Ayına kadar olan dönemde düzenlenen faturalar kapsamında toplam 96.687,16 TL kayıp bedeli taahhuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Kayıp kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
Davalı kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden , tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.
4628 sy Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1 .fıkrasında bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulduğunu belirtmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…” hükmüne yer verilmiştir. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir. Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” , yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir. Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.
Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.
Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davalı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davalı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysaki elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir. Bununla birlikte, elektrik kullananların faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Tüm bu nedenlerle, davacının talebi yerinde görülerek davalı tarafından kayıp bedeli olarak kendisinden tahsil edildiği anlaşılan toplam 281.385,04 TL’nin davalıdan tahsiline iliişkin verilen kararın davalı vekilince …/…/… havale tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz edilmesi sonucu davaya bakan Yargıtay … Hukuk Dairesinin …/…/… tarih …/… esas …/… karar sayılı ilamı ile, “…Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun … tarih ve …/…-… Esas …/… K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir .
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş olup, dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilip davaya devam edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı kanun ile yapılan değişikliklerin kanunun 17/06/2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş, dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp – kaçak bedelleriyle ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; davacının talebi sözleşme ve yasaya aykırı olarak EPDK kararları uyarınca elektrik faturalarına haksız olarak yansıtılan kesintilerin geri iadesi istemine ilişkin olup, 6446 sayılı kanuna 6719 sayılı kanunun 26. Maddesiyle eklenen geçici 20. Maddesiyle mevcut davalara uygulanacağı belirtilen ve hukuki boşluğu dolduracak şekilde düzenleme getiren 6446 sayılı kanunun 17. Maddesinin, 6719 sayılı kanunun 21. Maddesiyle eklenen 10. Fıkra uyarınca mahkemelerin yetkisi elektrik faturalarına yansıtılan bedellerin EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğundan, dava dilekçesinde de EPDK kararlarının haksızlığı ileri sürüldüğünden, davadan sonra yürürlüğe giren yeni kanun uyarınca davanın konusuz kaldığı sonuç ve kanaatine varılmakla, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, ayrıca davacı tarafın davanın açıldığı tarihi itibariyle haklılık durumu da gözetilerek davacı lehine yargılama giderlerine ve AAÜT 13/2 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmolunarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kalmış olması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 35,90 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 4.816,70 TL harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
bakiye 4.708,08 TL harcın karar kesinleştiğinde istemi halinde davacıya iadesine,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam 1.226,72 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.06/04/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)