Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/689 E. 2019/405 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/689 Esas
KARAR NO : 2019/405
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2017
KARAR TARİHİ : 30/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalı şirket arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğunu, davalı ile yapılan alışveriş nedeniyle davalının …-TL borç bakiyesi bulunduğunu, ödenmeyen faturalara ilişkin olarak davalı borçlu aleyhine Antalya … icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının borca, faize ve yetkiye kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatın mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete gönderilen ödeme emrinin kamu düzenine aykırı olduğundan iptali gerektiğini, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacının takibe dayanak 9 adet fatura ile ilgili ispat niteliğinde delil sunmadığını, müvekkil şirketin borçlu sıfatının olmaması nedeniyle haklı olarak takibe itiraz ettiğini, davanın usulden reddini, hukuka aykırı davanın reddini, %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava; faturadan kaynaklanan bakiye alacak için başlatılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; icra dairesinin yetkili olup olmadığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarına ilişkindir.
Dosya içerisine, davacı vekili tarafından e-fatura suretleri ibraz edilmiş, Antalya … İrca Müdürlüğünün … sayılı dosyası getirtilmiş, Vergi Dairesi’nden davaya konu faturaların BA formunda beyan edilip edilmediği sorulmuş, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
Antalya … İrca Müdürlüğünün … sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı …A.Ş tarafından borçlu … A.Ş aleyhine, fatura alacağına istinaden …-TL fatura, 3.286,93.-TL (%9,75) işlemiş faiz olmak üzere toplam …-TL alacağın tahsili için icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya … tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin … tarihli itiraz dilekçesi ile itiraz ettiği ve takibin durduğu, asıl alacak miktarı üzerinden takibin devamı için eldeki davanın ikame edildiği anlaşılmıştır.
… Müdürlüğünden gelen … tarihli müzekkere cevabında, mükellefleri … A.Ş’ ye ait … yılı … ve … Ayları BA formlarında, davaya konu faturaları düzenleyen … A.Ş’ nin yer aldığı, … yılı … ayı BA formunda … A.Ş’ nin yer almadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayanıldığından, davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış mali müşavir bilirkişi … tarafından ibraz edilen … havale tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak;
Taraflar arasında ticari ilişkinin olduğu, davacının ibraz ettiği … yılında E defter olarak tuttuğu kayıtların usulüne uygun olarak tutulduğu, davacının davalı adına tanzim ettiği dava konusu fatura ve davalı taraf ödemelerinin davacının … yılı ticari defterlerinde yer olduğu, davacı tarafın ibraz ettiği ticari defter kayıtları, belgeler ve sevk irsaliyelerinde imzaların olduğu, … tarihli mutabakat belgesinde tarafların imza ve kaşesinin olduğu, imzaların kime ait olduğunun saptanamadığı, … Başkanlığından gelen yazı ekindeki BA formlarınında iddiasını doğruladığı,
Davcının defter kayıtlarında, davacının davalıdan …-TL alacaklı olarak görüldüğü, Antalya … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle faiz talep edebileceği sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere … Nöbetçi Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) talimat yazılmış ise de, ticari defter ve belgeler ibraz edilmediğinden bilirkişi incelemesinin yaptırılamadığı, dosyanın bila ikmal iade edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı vekili icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz etmiş ise de yetki itirazının vaka olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Şöyle ki;
İtirazın iptali davasında usulüne uygun olarak başlatılmış ve itirazla durmuş bir takibin varlığı dava şartı olup, 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi uyarınca dava şartının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir.
İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır ( HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.; 20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E.,2002/208 K. ).
Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır. (Üstündağ, S: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102)” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 27.11.2013 gün ve 2013/13-372 E., 2013/1606 K. sayılı kararı)
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı yasanın” sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesinde , sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmış olup, bu sebeple sözleşmeden doğan para borcunun tahsili için başlatılan takipte, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir.
Yetki itirazının incelemesi neticesi mahkeme yetkili olduğuna karar verirse borçlunun icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazının reddine karar verilecektir. Mahkeme yapmış olduğu inceme neticesi takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığına kanaat getirir ise “Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından davanın reddine” karar verecektir.(06.10.2004 tarih E:2004/19-410 K:2004/471 karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı)
Somut olayda; yetki yönünden yapılan değerlendirmede davalının vergi dairesine beyan ettiği BA formları içeriğine göre davacı ile aralarında alım-satım ilişkisi olduğu sabit hale gelmiştir. Bu bakımdan taraflar arasındaki ilişki satış sözleşmesidir. TBK’nın 207. Maddesinde satış sözleşmesi düzenlenmiştir. Anılı maddeye göre satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Davanın dayanağı icra takibine konu davacı satıcının faturaya bağlanmış para alacağına ilişkin olup, talep edilen borç TBK 89. maddesi uyarınca götürülecek borçlardandır. Bu nedenlerle davalı borçlunun yetkiye ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek davanın esastan incelenmesi yapılmıştır.
Ticari davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Bu yasal düzenlemeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının bakiye fatura alacağının tahsili için davalı borçlu hakkında icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile takibin durduğu ve itirazın iptali için iş bu dava dosyasının ikame edildiği, yukarıda açıklanan şekilde icra dairsinin ve mahkememizin yetkili ve görevli olduğu, tarafların tacir olmaları nedeniyle mahkememizce ticari defterlerin incelenmesine dair ara karar verildiği, davacının incelenen ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduklarının ve davaya konu faturaların ve davalı tarafından yapılan bir kısım ödemelerim kayıtlı olduklarının ve takip tarihi itibari ile davacının bakiye …-TL bakiye fatura alacağının kayıtlı olduğunun tespit edildiği, bu miktarın dava değeri ve takibe konu edilen asıl alacak miktarı ile örtüştüğü, defter ibrazından kaçınan davalı karşısında davacının usulüne uygun tutulan defterlerinin davacı lehine delil teşkil ettiği, ayrıca davalının bildirim yükümlülüğü kapsamında bulunan …-TL üzerindeki alış faturalarını BA formları ile bağlı olduğu vergi dairesine bildirdiği, bu şekilde aradaki ticari ilişkinin ve davacının alacak iddialarının ispat edildiği, tespit edilen bakiye alacakla ilgili ödemeye dair iddia ve ispat bulunmadığı, alacağın likit olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Her ne kadar davalı icra dosyasına yaptığı itirazda icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiş ise de, gelinen aşamada TBK’ nın 207. Ve 89. Maddeleri dikkate alındığında davacı satıcının yerleşim yeri icra daireleri olan Antalya İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın REDDİ ile,
1-Davanın KABULÜNE,
Davalının, Antalya … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin …-TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
…-TL asıl alacağın %20′ si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli 5.627,37.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 978,52.-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.648,85-TL harcın davalıdan TAHSİLİ ile hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 1.589,42.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.340,39.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/05/2019

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı