Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/631 E. 2018/426 K. 04.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/631 Esas
KARAR NO : 2018/426
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 13/10/2017
KARAR TARİHİ : 04/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, davalı tarafça aynı alacak miktarı için daha önce … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, bu takipte müvekkilinin borca itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, davalının takibin durdurulması kararından sonra itirazın iptali veya doğrudan alacak davası açmak yerine bu defa aynı miktar için başka bir vekili aracılığıyla ikinci bir icra takibi başlattığını, bu icra takibinde tekerrüre ilişkin bir şerh konulmadığı gibi önceki icra takibinden hiç bahsedilmediğini, yani aynı alacak için iki ayrı icra takibi başlatıldığını, bu nedenle … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı icra takibi derdest iken yeni bir icra takibi başlatılmış olduğundan öncelikle derdestlik nedeniyle takibin iptal edilmesi gerektiğini, bunlardan başka … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, müvekkilinin davalı şirkette yaklaşık 14 ay sigortalı işçi olarak çalıştığını ve sigortalı olarak çalışan bir işçinin çalışmış olduğu şirkete 10.671,15.-TL borcunun olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı şirketin varsa alacağını ispat etmesi gerektiğini belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili süresinden sonra vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkette operasyon bölümünde ürün takipçisi olarak çalıştığını ve şirketten belirli tarihlerde borç isteyerek ya da taksitlerinin olduğunu, ödeme yapması gereken yerler olduğunu belirterek maaşına istinaden şirkete borçlandığını, geri ödemek koşuluyla şirketten borç aldığını, müvekkili şirketin, davacının bugüne kadar aldığı tüm borçları resmi olarak kayda girdiğini ve tahsilat makbuzları şeklinde tek tek düzenlediğini, tüm tediye ve tahsilat makbuzlarında kendisinin bizzat imzasının bulunduğunu, somut olayda ispat yükünün karşı tarafa geçtiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası getirtilmiştir.
Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası niteliğindedir.
Uyuşmazlık; icra takip dosyasındaki cari hesap borcundan dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı hususuna ilişkindir.
… İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafça borçlu davacı aleyhinde 10.671,15.-TL asıl alacaktan dolayı cari hesap ilişkisinden dolayı ilamsız icra takibine girişildiği, borçlunun ödeme emrinin tebliği üzerine itiraz dilekçesi sunduğu, ancak icra müdürlüğünce süresinden sonra itiraz yapıldığından bahisle durdurma talebinin reddine karar verildiği, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf süresinde davaya cevap vermemiştir.
Her ne kadar davalı vekili …/…/… tarihli cevap dilekçesiyle beyanda bulunmuş ve bir kısım tediye ve tahsilat makbuzları sunmuş ise de, cevap dilekçesinin süresinden sonra yapılması ve davacı tarafça da buna karşı konulması sebebiyle davalının sunmuş olduğu delillere ve cevap dilekçesine itibar edilmemiştir. Süresinden sonra yapılan savunma (karşı konulan), hiç yapılmamış gibi sonuç doğurur. Islah da yapılmamıştır. Kaldı ki süresinden sonra cevap sunulduğunda ve bunun hiç yapılmamış gibi sonuç doğruması nedeniyle ortada ıslahı mümkün bir usul işleminin varlığından da söz edilemez.
Gerek HMK’nın 190. maddesi, gerekse de 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesi uyarınca kural olarak ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle güçlüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Görülmektedir ki menfi tespit davasında kural olarak hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin varlığını kanıtlamak durumundadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/02/2015 tarih 2013/19-1362 Esas – 2015/826 Karar sayılı)
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası oluşu, davalı alacaklı tarafından girişilen icra takibinin cari hesap alacağına ilişkin oluşu göz önünde bulundurulduğunda, davada ispat yükünün davalı alacaklı taraf üzerinde oluşu ve davalı tarafça süresinde cevap ve delil sunulmadığı, süresinden sonra davalının cevap dilekçesi verdiği, ancak davacı tarafça buna açıkça karşı konulduğu, dolayısıyla davalı tarafın davacıdan alacaklı olduğunu usulüne uygun delillerle ispat edemediği sonuç ve kanaatine varılmakla, davacının … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasındaki borç nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar vermek gerekmiş, her ne kadar davacı taraf kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de, davalı alacaklının takibinde kötü niyetli oluşu ispat edilemediğinden davacının tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
… İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasındaki takibe konu alacak nedeniyle davacının davalıya borçlu bulunmadığının TESPİTİNE,
Davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 728,94.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 182,24.-TL harcın mahsubu ile bakiye 546,70.-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine adına gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere, bilirkişi gideri ve harç olmak üzere) toplam 279,14.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/06/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)