Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/611 E. 2019/52 K. 11.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/611
KARAR NO : 2019/52
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/10/2017
KARAR TARİHİ : 11/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin her türlü motorlu taşıt, iş makinesi ticareti, ithalat ve ihracatını yapmak, her türlü otobüs, minibüs, kamyon, kamyonet, traktör, taksi, motosiklet, bisiklet, treyler ve bunlara benzer motorlu ve motorsuz kara, hava, deniz taşıtlarının, greyder, kepçe, finişer, kanköser, ekskavatör, kırıcılar, asfalt plentileri silindir vb. ağır iş ve sanayi makinelerinin, yükleme, boşaltma iş makinelerinin toptan ve perakende alımı satımı, dağıtımı, ithalat ve ihracatını yapmak kiralamak, kiraya vermek iştigal konularında faaliyet gösterdiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan irsaliyen faturalara istinaden davalı tarafın, müvekkilinden fatura içeriğinde belirtilen miktar ve fiyatlarda bir kısmı malzeme talep ettiğini ve görüşmeler sonucu talep edilen tüm malların davalı tarafa faturalardan da anlaşılacağı üzere imza karşılığı teslim edildiğini, müvekkilinşn, davalının istediği mal ve malzemeleri teslim ettiğini ve tüm bu talep edilen mallar ve hizmetin karşılığı faturaları düzenleyip davalıya gönderdiğini, müvekkilinin iyi niyetli olarak üzerine düşen hak ve yükümlülükleri yerine getirdiğini, kaşı tarafın devamlı olarak ödeme konusu ile ilgili olmak üzere problemler çıkardığını, karşı tarafın yükümlüklerini yerine getirmediği gibi müvekkili ile yapılan anlaşma sonucu verdiği tüm mal ve malzemelerin karşılığı olan faturalarla ilgili miktarı ödemediğini, davaya konu icra takibine konu faturaların, icra takibi yapılmadan önce davalı tarafa tebliğ edilerek, davalı tarafça teslim alınmış olup icra takibine kadar faturalara itiraz edilmediği gibi iade de edilmediğini, davalı tarafın yapılan icra takibinin haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu bu nedenle haksız itirazın iptaline, takibin devamına asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
Dava: İtirazın iptali davasıdır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı aleyhinde 4.334,65.-TL asıl alacak, 266,05.-TL faiz olmak üzere toplam 4.600,70.-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu vekili tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından dosyamız mali müşavir bilirkişi …’e tevdi edilerek rapor aldırılmış bilirkişi … havale tarihli raporunda: davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturaların ve muhteviyatı malların davalı şirkete teslim edildiği, davacı tarafın ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre, dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 4.334,65.-TL tutarında davalı taraftan alacağının olduğu hususunda görüş ve kanaat bildirmiştir.
Davalı şirkete ticari defter ve kayıtlarını inceleme gününde mahkememize ibraz etmek üzere kesin süreyi içerir meşruhatlı davetiye çıkarılmış, davetiyenin … tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça defter ve belgelerin sunulmadığı ve bu hususta herhangi bir mazeret ya da beyan dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4087 esas, 2017/261 karar sayılı içtihadından da açıklandığı şekilde, ticari davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı belirtilmektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında bir ticari ilişkinin varlığı ve faturalarda söz konusu olan malların davalı şirkete teslim edilmediği yönünde taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Zira davalı da icra takibine itirazında ticari ilişkiyi ve malların teslimini inkar etmemiş ancak faturalara konu bedellerin yargılamayı gerektirdiği, borcunun bulunmadığını iddia etmektedir. Tarafların tacir olmaları nedeni ile belirlenen günde ticari defter ve belgelerini ibraz etmeleri için davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davalının defter ibraz etmediği, davacının ibraz edilen ticari defterinin incelenmesinde, usulüne uygun olarak tutulduğunun, davalı ile olan ticari ilişkinin defterlerde yer aldığının, buna göre davacının defterlerine davalı adına düzenlenmiş 13.270,65-TL tutarında faturanın kayıtlı olduğunun, bu faturalar karşılığından davalının 8.936,00-TL’lik çek ile ödemesinin kayıtlı olduğu bakiye 4.334,65-TL’lik ödenmeyen kısım olduğunun tespit edildiği, yukarıda açıklanan mevzuat ve içtihat gereği defter ibrazından kaçınan davalı karşısında davacının usulüne uygun tutulan defterlerinin davacı lehine delil teşkil ettiği, bu şekilde davacının iddialarını ispat ettiği sonuç ve kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İcra İnkar tazminatı açısından ise; 2004 Sayılı İcrave İflas Kanunun 67/2 maddesi uyarınca İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için öncelikle usulüne uygun olarak geçerli bir icra takibinin yapılması, borçlunun süresi içerinde ödeme emrine itiraz etmesi, itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması ve borçlunun haksızlığına karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamında geçerli bir icra takibinin bulunduğu, 7 günlük itiraz süresi içerisinde davalının ödeme emrine itiraz etmiş olduğu ve yine itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Borçlunun haksızlığından kasıt ise alacak miktarının likit yani belirlenebilir olmasıdır. Borçlu şayet alacak miktarını belirlemek için bütün unsurları biliyor ise alacak likit sayılır. Ayrıca borçlunun icra takibine kötü niyetle itiraz etmesi şartı kanunda aranmamıştır. Somut davada alacağın faturalar ve BS bildirim mutabakatı formu dikkate alınarak alacağın likit olduğu kanaatine varılmakla icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile; takibin kaldığı yerden devamına,
4.334,65.-TL asıl alacağın % 20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Sair hususların gerekçeli kararda açıklanmasına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 296,09.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 125,73.-TL harcın mahsubu ile bakiye 170,36.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam 641,13.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/01/2019

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)