Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/408 E. 2018/235 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/408
KARAR NO : 2018/235
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 06/07/2017
KARAR TÜRÜ : KABUL
KARAR TARİHİ : 21/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile dava dışı … arasında imzalanan … tarihli eser sözleşmesi gereği dava dışı şirkete …Şubesine ait … keşide tarihli 16.625.00-TL bedelli … nolu çekin nama yazılı olarak keşide edilip teslim edildiğini, dava dışı şirketin sözleşme gereği üstlendiği işe hiç başlamaması nedeniyle … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası üzerinden menfî tespit davası açılmış, daha sonra … Ticaret Mahkemesinin kapanması üzerine … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E, – …/… K. sayılı dosyası üzerinden davanın davanın kabulüne karar verildiğini ve işbu kararın … tarihinde kesinleştiğini, dava konusu çekin, nama yazılı olmasına rağmen davalı bankaya lehtar şirket taralından cirolandığını ve davalı bankanın … tarihinde çek bedelini tahsil ettiğini, nama yazılı çekin ciro yoluyla devrinin mümkün olmadığını, nama yazılı çek üzerine yapılan cironun hiçbir hukuki sonucu olmadığını, nama yazılı çekte keşidecinin, yalnızca doğrudan doğruya, münasebeti bulunan şahsa karşı kambiyo taahhüdü dolayısıyla sorumluluk üstlendiğini, davalı bankanın, dava konusu nama yazılı çeki ciro yoluyla devralması mümkün olmayıp davalının kambiyo hukukuna ilişkin hiçbir hukuki imkandan faydalanmasının söz konusu olmadığını, nama yazılı çskin alacağın temliki hükümleri çerçevesinde devredildiği düşünülse dahi, yukarıda bahsedildiği üzere … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… E. – …/… K. sayılı dosyası üzerinden müvekkilinib işbu çek nedeniyle borçlu olmadığına karar verilmiş olup müvekkili şirketin lehdara karşı haiz olduğu tüm şahsi delilerini davalıya karşı herhangi bir sınırlama ile karşılaşmaksızın ileri sürebilme hakkı olduğunu, dava konusu çekin keşide tarihi … olup tahsil tarihi … tarihi itibari ile çek zamanaşımına uğradığından kambiyo vasfını da yitirdiğini, menfi tespit davası devam ederken mahkemece dava konusu çek üzerine, çek bedelinin ödenmemesi ve icra takibine konu edilmemesi için ihtiyati tedbir konduğunu, davalı bankanın da söz konusu davayı ve neticesini bilmekle olup çeki tahsil cihetine giderek açıkça kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, dolayısıyla, davalı bankanın, hak sahibi olmamasına rağmen çek bedelini tahsil ederek müvekkili şirketin borçlu olmadığı bir meblağı ödemek durumunda kalmasına neden olduğunu belirterek sonuç olarak … Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası üzerinden açılan menfi tespit davası neticesinde müvekkili şirketin borçlu olmadığına karar verilen ve nama yazılı olması nedeniyle ciro yoluyla devri mümkün olmayan dava konusu çeke istinaden tahsil edilen 16.625,00.-TL’nin ödeme tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine, kötü niyetli olduğu açık olan davalı banka aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili bankanın …/… şubesi nezdinde, …Şti. lehine krediler açtığını ve kullandırdığını, ancak kredilerin normal seyrini kaybetmesi üzerine borçlunun hesabının müvekkili banka tarafından kat edildiğini dava konusu çekin temlik cirosu ile bankaya ciro edildiğini, çekin bankaya ibraz edildiğini ve çek bedelinin tahsil edildiğini, çek üzerinde ciro edilemez şeklinde bir şerh olmadığını ve dolayısıyla ciro edilmesinin yasaklanmadığını ayrıca çekin emre yazılı bir çek iken, çek üzerindeki emrine ibaresi çizilerek el yazısı ite namına yazıldığını ancak bu düzeltmenin keşideci tarafından imza ya da paraf ile onaylanmadığını, kambiyo senetlerinin kanunen emre yazılı olduğunu, kambiyo senetlerinin emre yazılı olmaktan çıkarılması, nama yazılı olması için senet üzerinde ‘bu senet emre yazılı değildir” şeklinde bir menfi emre kaydı olması gerektiğini, dolayısıyla çekin nama yazılı değil, emre yazılı çek olduğunu, emre yazılı çekin temlik cirosu ile bankalarına ciro edildiğini bu sebeple davacının, lehtara karşı ileri sürebileceği şahsi defilerini, iyiniyetli hamile karşı ileri süremeyeceğini, müvekkili bankanın, davacı ve dava dışı …Şti. arasındaki şahsi ilişki ve sözleşmeden herhangi bir bilgisi bulunmadığını, bu sebeple kötüniyet tazminatı taleplerinin de yersiz olduğunu, ayrıca dava dilekçesinde bahsedildiğinin aksine … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/…-… sayılı dosyasında müvekkili bankanın taraf olmadığı gibi bu davadan haberdar da olmadığını, çekin üzerinde mahkemece konulmuş bir ödeme yasağı ya da tedbir de olmadığını, çekin, taraflarından muhatap bankaya ibraz edildiğinde herhangi bir ihtirazi kayıt iteri sürülmediğini, çek bedeliniğn müvekkili bankaya ödendiğini, bu durumda istirdat davası açılmasının yasal olarak mümkün olmadığını, çek bedelinin herhangi bir icra baskısı ile ödenmediğini, dava dilekçesinde, müvekkili bankanın hak sahibi olmamasına rağmen çek bedelini tahsil ettiğinden bahsedildiğini, şayet müvekkili banka hak sahibi değilse, muhatap banka …’ın çek bedelini neye dayanarak ibraz eden müvekkili bankaya ödediğini, kaldı ki dava dilekçesinde bahsedildiği gibi çek üzerinde herhangi bir ihtiyati tedbir konulmuş olsa çek bedelinin müvekkili bankaya ödenmeyeceğini, dava dilekçesinde, dava konusu çekin keşide tarihinin … olduğu ve tahsil tarihi olan … tarihi itibariyle çek zamanaşımına uğradığı için kambiyo vasfını yitirdiğinden bahsedildiğini, ancak çekin herhangi bir takibe konu edilmediğini, çek bankaya ibraz edilmek suretiyle tahsil edildiğini belirterek, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın ve tüm taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: Dava dışı … ile davacı şirket arasında imzalanan …/…/… tarihli eser sözleşmesine istinaden dava dışı şirkete davacı tarafça verilen .. Şubesine ait …/…/… keşide tarihli 16.605,00.-TL bedelli … seri nolu çekten dolayı açılan istirdat davasıdır.
…Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/…/… tarih …/… Esas ve …/… sayılı kararı ile davacı şirket ile dava dışı … arasında görülen menfi tespit davasında dava konusu çek ile ilgili olarak davanın kabulü ile dava konusu çekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti cihetine gidilmiş ve anılan bu karar …/…/… tarihinde kanun yollarına başvurmaksızın kesinleşmiştir. İş bu davaya konu çek ile …Asliye Ticaret Mahkemesi’nde menfi tespit davasına konu çekin aynı olduğu dosya kapsamından anşlaşılmaktadır.
Dava konusu … Şubesine ait …/…/… keşide tarihli 16.605,00.-TL bedelli … seri nolu çek …/…/… tarihinde davalı … A.Ş vekili tarafından muhatap bankaya ibraz edilmiş ve çek bedeli ödenmiştir.
Kural olarak çek emre yazılı senetlerden olup, çekin ciro yolu ile devri mümkündür. Ancak davaya konu çek metni incelendiğinde ise çekin emre yazılı ibaresinin çizilerek nama yazılı halde düzenlendiği dosya kapsamında çek aslından anlaşılmaktadır. Bu durumda çekin TTK 700/2 maddesi gereğince ancak alacağın temliki yolu ile devri mümkündür. Bu durumda da alacağın temliki hükümleri geçerli olup, borçlunun tüm şahsi defilerini devralan alacaklıya karşı ileri sürmesi de mümkün hale gelir. Somut davada çek metninden de açıkça görüleceği üzere dava konusu çekin nama yazılı olarak düzenlendiği bu durumda ancak alacağın temliki hükümleri uyarınca davacı şirketin tüm şahsi defilerini devralana karşı da ileri sürebileceği, davalı bankanın söz konusu çeki ciro yolu ile devralması bunun yanında …Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılan sayılı kararında da davacı şirketin çekten dolayı borçlu olmadığı tespit edilmiş olmakla istirdat davası yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı kötüniyet tazminatı talebinde de bulunmuşsa da; Davaya konu çekten dolayı davacı hakkında icra takibi yapılmadığı gibi İİK 72/7 maddesinde istirdat davalarında kötüniyet tazminatı da düzenlenmemiş olduğundan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
16.625,00.-TL’nin ödeme tarihi olan …/…/… tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Şartları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 1.135,65.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 283,92.-TL harcın mahsubu ile bakiye 851,73.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat, bilirkişi ücreti ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam 391,32.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.180,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/03/2018

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)